align="right">12.06.2013
3. KÖPRÜ’DEN
GEZİ PARKI’NA AKP’NİN BÜYÜK RANT PROJELERİ
3.
Havalimanı, Kanal İstanbul, Taksim Gezi Parkı(Topçu Kışlası-AVM),
Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Köprü…
Yukarıda saydığımız
proje isimleri AKP’nin "dünyanın en büyük
projeleri" diye Tayyip Erdoğan ve bakanlarıyla türlü
şovlarla halkı kandırmaya çalıştığı "dünyanın en
büyük rant projeleri". İktidarda olduğu on yıl
boyunca halka zulüm etmekten ve vatanımızın her karış toprağını,
NATO üstleri, füze kalkanları, özelleştirmeler ile Amerika ve
işbirlikçilerine peşkeş çekmekten başka bir işe yaramayan AKP şimdi
de “İstanbul’un 7 tepesine yaraşır 7 büyük
proje” diyerek İstanbul’u ranta ve talana açmaya
devam ediyor. “Geçmişimizden aldığımız ilhamla tarih
yazıyoruz” diyen AKP iktidarının yazdığı tek tarih
ise ezenlerin yüzyıllar boyu yazdığı sömürü tarihine devam etmek
oluyor. Bir yandan bu projeler ihaleye açılıp, açılış törenleri
yapılırken, bir yandan da halk ülkenin dört bir yanında biber gazına
boğuluyor, katlediliyor. 29 Mayıs 2013 tarihinde bu projelerden birisi olan
3. Köprü’nün temelleri atılırken, hemen sonrasında AVM yapmak
için kazı çalışmalarına başladığı Taksim Gezi Parkı’nda
direnen halka olanca faşistliğiyle saldırdı AKP ve azgın
polisleri.
Bu dev rant projelerinden birisi olan 3. Boğaz Köprüsü
59 metre genişliğinde ve 10 şeritle(2'si raylı taşıma olmak
üzere), dünyanın en geniş köprüsü olacakmış. Poyrazköy ve
Sarıyer-Garipçe’yi birbirine bağlayacak 3 Köprü projesi
içerisinde 9 köprü, 19 kavşak, 45 alt geçit ve 63 üst geçiti de
barındırıyor. 3. Köprü İstanbul’daki trafik sıkışıklığına
çözüm olacağı ve transit geçitlerin özellikle yük taşıyan TIR ve
kamyonların bu güzergahı kullanacağı söylemleriyle yapılmak isteniyor.
Oysaki 1. ve 2. Köprü de İstanbul trafiğine çözüm getireceği
iddialarıyla halkın itirazlarına rağmen yapılmıştı. 27 Nisan 1995
tarihinde bizzat Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanı
olduğu dönemde “Üçüncü köprü bir
cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul’un çağdaş kentleşmesi
ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar
doğurur” demişti. Şimdi ise kendini inkar ederek, tüm
bilimsel verilerin bu köprünün de trafik sorununa çözüm olmayacağını
belirtmesine rağmen, projenin temellerinin atılmasında ısrar etmesinin
sebebi, amacın yine RANT olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
3.
Köprü ile ilgili gerçekler ise apaçık ortada. Bu bir talan ve rant
projesidir. 3. Köprü'nün trafik sorununa çözüm olmayacağı Vedat
Atasoy’un 11/03/2013 tarihli yazısında da açıkça
belirtilmiştir. Bu yazıdaki verilere göre, 1973’te 1. köprü ve
çevreyollarının yapımıyla şehir yapılaşması köklü bir değişime
girerek kuzeye doğru genişlemeye başlıyor. Köprünün inşasından sonra
boğazı geçen taşıt sayısı %200 artarken, taşınan yolcu sayısı ise
sadece %4 artıyor. 2. köprü yapıldığında ise araç sayısı
%1180 artarken, yolcu sayısındaki artış ise %170 de kalıyor. Bu durum,
köprünün yolcu taşınmasında çok araç taşınmasına dönük olduğunu
gösteriyor. Böylelikle köprüler, kendi trafiklerini oluşturmaya
başlıyor ve devam ediyor. Yazıda 2. köprünün yapımından sonra
şehirde en fazla nüfus artışının TEM Otoyolu çevresindeki
Gaziosmanpaşa, Ümraniye, Sultanbeyli, Arnavutköy, Sultangazi semtlerinde
olduğu belirtilirken, 3. Köprü'nün yapılması halinde, en
düşük yoğunluk değerleri dikkate alındığında bile en az 7 milyon 343
bin kişilik nüfus artışının beklendiği söyleniyor. Yine
Vedat Atasoy’un aynı yazısındaki verilere göre
Londra’da %72, Paris’te %87, Moskova’da %77, New
York’ta %77, Tokyo’da %96 olan raylı sistemle yolculuk oranı,
İstanbul’da sadece %10. Bir diğer yalan ise
"transit geçisin 3. Köprü üzerinden yapılması
sağlanarak trafik yoğunluğunun azaltılacak olması".
Oysa ki, İstanbul'daki trafik yoğunluğunun
yalnızca %3’ü transit araçlardan kaynaklanırken, trafik
sıkışıklığının asıl sebebi %82’lik oranla özel
araçlar. Kapitalist sistemde halkın ulaşım ihtiyacı da, rant ve
sömürü aracına dönüştürülüyor. Yeni yol ve köprü
inşaları halkın ihtiyaçları ve bilimsel gereklilikler göz önüne
alınarak değil, kar amacıyla yapılıyor. Köprü ve yol
yapımlarının ihale aşamalarından projelerin tamamlanmasına kadar olan
bütün süreçte halkın cebinden alınan para hukuksuz bir şekilde
harcanarak ayrı bir talan ve soygunun önü açılıyor. Böylece toplu
taşıma ilkesine ve halkın yararına öncelik veren projelerle
çözülebilecek ulaşım sorunu da içinden çıkılamaz bir hal alıyor.
Kentlerdeki ve özellikle İstanbul'daki trafik ve nüfus miktarı zaten
doygunluk sınırını aşmışken bu projelerle beraber
"bardaktan taşan su" daha da
arttırılmış oluyor. Üstelik köprü yapımıyla çevresindeki alanın
değerlenmesi de hem bu noktalardaki nüfusun giderek artmasına yol açıyor
hem de yeni rant alanları doğuruyor. Şimdiden 3. Köprü güzergahındaki
araziler işbirlikçi şirketlere peşkeş çekilmeye başlandı
bile.
3. Köprü projesinin diğer bir boyutu ise köprü
güzergahının İstanbul’un temiz havasının büyük bir kısmını
sağlayan Kuzey Ormanları’ndan ve su ihtiyacının karşılandığı
su havzalarından geçiyor olması. TMMOB Şehir Plancıları
Odası’nın verilerine göre projenin yapımıyla İstanbul’da
680 hektarlık doğal sit alanı, 931 hektarlık tarım alanı ve 2,5 milyon
ağaç barındıran 1453 hektarlık orman alanı katledilecek.
Bu ormanlık bölgenin yok edilmesiyle hem biyolojik çeşitlilik hem de
mikro klima üzerinde soğutucu görevi olan bitki örtüsü yoğun şekilde
zarar görecek. Marks’ın “Kapitalizm, gölgesini
satamadığı ağacı keser.” sözünü doğrular
şekilde...
Tüm bunlar olurken bir yandan da 3. Köprü’nün
ismiyle ilgili tartışmaların basında ve sosyal medyada geniş yer
bulduğunu görüyoruz. 3. Köprü’nün isminin Alevi-Şii
katliamlarıyla tarihe geçmiş Yavuz Sultan Selim olarak belirlenmesi
egemenlerin sınıf kinini nasıl taşıdığını ve katliamlarla dolu
tarihlerini unutmak bir yana nasıl sahiplendiklerinin bir kanıtıdır.
Ancak köprünün yapılmasından çok isim tartışmalarına gömülmek de
bir o kadar sınıfsallıktan ve mücadeleden uzak tartışmalardır.
İşbirlikçi medya ve iktidar tarafından kolaylıkla yön verilebilen bu
tartışmalar ne ilktir ne de son olacaktır. Her türlü katliamının
ardından yeni gündemler yaratarak halkı uyutmaya çalışan AKP iktidarı
ve emperyalizmin işbirlikçilerinin bu ve benzeri oyunlarına alet olmamak
gerekmektedir.
Bir yandan halkı ve doğayı rant için katleden bu
“büyük projeler”’in her gün temelleri atılırken bir
yandan da emperyalistlerin işbirlikçisi iktidarlar ve onların
köpekliğini yapan kolluk kuvvetleri halka olanca gücüyle ve azgınca
saldırıyor. Bir süredir Gezi Parkı’nda ve Türkiye'nin birçok
ilinde yaşananlar AKP faşizminin ne denli pervasızca ve açıkça
uygulandığının bir kanıtıdır. Ancak biz bu yalanları ezen ve
ezilenlerin yüzyıllardır var olan tarihinden çok iyi biliyoruz. Tıpkı
bu zulüm ve sömürünün; bir gün kurulacak halk iktidarıyla sonunun
geleceğini bildiğimiz gibi. AKP her ne kadar emperyalistlerle işbirliği
yaparak Suriye halklarını katletse de, yayın yasaklarıyla
Reyhanlı’daki katliamının üzerini örtmeye çalışsa da,
oligarşinin on yıllardır yaptığı gibi işçi ve emekçilerin
kavgasının ve zaferinin alanı olan Taksim 1 Mayıs Meydanı’nı
halka kapatmaya çalışsa da bu halkın bir gün hesap soracağını
biliyoruz. Şimdi ülkenin dört bir yanında halkımız ve devrimciler
kanları ve canları pahasına AKP’nin faşizmine karşı, polisin
copuna, tankına, tüfeğine, biber gazına karşı direniyor. Ne
yayalaştırma projeleri, ne Esad iktidarıyla ilgili yalanlar, ne de
"büyük proje" yalanları halkın gözünde iyice teşhir olan AKP
iktidarını kurtarabilir.
Yalanları yetmediğinde kendisine karşı
direnenleri her gün gözaltına alıp, tutuklayıp, işkence ederek
susturmaya çalışan faşist AKP, 1 Haziran günü yine devrimci, halkın
mühendisi, dostumuz Egemen Akkuş’u işkenceyle gözaltına alarak
tutuklamıştır. İlhan Kaya, Ali Erdoğan, Erkin Kocaman ve Fatih Özgür
Aydın da yine Egemen Akkuş gibi halkın yanında olan, kırmızı
baretleriyle gecekondu mahallelerinde halkın mücadelesine destek veren ve
bu yüzden de zulmün zindanlarına atılmış devrimci mühendis ve
mimarlardır. Ancak nafile! Ne kadar tutuklasanız da, katletseniz de
devrimci mühendis mimarlar olarak mesleğimizi ve bilgimizi halkımızın
çıkarından yana kullanmaya, Kentsel Dönüşüm, 3. Köprü, 3.
Havalimanı projelerinizle Amerika ve işbirlikçi tekellerine peşkeş
çektiğiniz vatanımızın her karış toprağını canımız pahasına
korumak için Tülin Aydın’ların, Hasan Balıkçı’ların,
İsmet Erdoğanlar’ın yolunu izlemeye devam edeceğiz!
style="font-size:12px;">Kaynakça:
style="font-size:12px;">http://www.radikal.com.tr/turkiye/3kopru_gerekli_mi-1081393
style="font-size:12px;">http://www.spoist.org/dokuman/Raporlarimiz/spoist_3.koprurapor.pdf
align="center">+ İVME DERGİSİ KENTSEL DÖNÜŞÜM
KOMİSYONU