31 Mart 2013 Pazar

AÇIKLAMA NO 68: İŞ CİNAYETLERİ ARTARAK SÜRÜYOR...

AÇIKLAMA NO 68: İŞ
CİNAYETLERİ ARTARAK SÜRÜYOR...

 

Açıklama
No 68: İş Cinayetleri Artarak Sürüyor...

"Ankara
Mamak Belediyesi sınırları içerisinde bulunan Başak Mahallesi 1680.
Sokak'ta yapımı devam eden Mamak Belediyesi'ne ait Spor ve Sosyal
Tesis Kompleksi inşaatında göçük meydana geldi...

Kazada
6 işçi göçük altında kalarak hafif şekilde yaralandı...

Polis olayla ilgili soruşturma başlattı."
(27.03.2013)

"Adapazarı'nın Çamyolu
Mahallesi'nde beton santralinin sökülmesi sırasında vinç tarafından
kaldırılan 300 kiloluk bunker, 2 işçinin üzerine düştü...

İddialara göre işçiler İsmail Özdemir ile Behlül
Baylay, vincin kaldırdığı bunkerin üzerine çıktılar. Vinç, bunkeri
5-6 metre yüksekliğe kaldırdığı sırada halat koptu. Bu sırada
bunkerin üzerinde bulunan 2 işçi yere düştü. Özdemir ve
Baylay’ın üzerine de 300 kilo ağırlığındaki bunker
düştü.

2 işçi ezilerek olay yerinde hayatını kaybetti.
İşçilerin cenazeleri Cumhuriyet Savcısının yaptığı incelemenin
ardından ailelerine teslim edilmek üzere İstanbul’a
gönderildi."
(28.03.2013)

 

Yukarıdaki iki haberde de
görüldüğü gibi burjuva medya her zamanki üslubunu kullanarak
yine iş cinayetlerini kanıksanmış birer iş kazasına çevirme
gayretinde
. Tıpkı,insanımızın kum çuvalı olarak
kullanıldığı tersanelerde yada yerin yüzlerce metre altında hiç bir
güvenlik tedbiri alınmadan çalıştırılan ve son çalıştığı yer
kendisine mezar olan,cesedi bile soğumadan üretime  devam ettirilen
maden ocaklarında yada kışın ortasında  zor koşullarda çalışan
işçilere, barınması için  reva görülen naylon çadırların
tutuşarak onlarca bedeni kömüre çevirdiği AVM inşaatlarında,
atölyelerde, fabrikalarda olduğu gibi...

Bu güne kadar yaşanan ve
binlerce insanımızın hayatına mal olan, on binlercesinin yaralandığı,
sakat kaldığı diğer iş cinayetlerinde olduğu gibi bu olayda sermayenin
istekleri doğrultusunda burjuva medya tarafından 
sıradanlaştırılıp, kısa bir şekilde servis edilmiştir. Amaç iş
cinayetlerini toplumun belleğine, yapılan işin doğal akışının bir
parçası olarak kazımak ve kadercilik anlayışını  pekiştirerek
işin özünün sorgulanmamasını sağlamaktır.

Her iş cinayeti
sonrasında haberin sonuna iliştirilen "soruşturma
açıldı"
veya "Cumhuriyet Savcısının
yaptığı inceleme
"
ifadesi ise sadece günü kurtarmaya
yöneliktir. Bu tarz göstermelik soruşturmalar iktidar erki tarafından
çıkarılan göstermelik yasalarla da desteklenmekte ve yeni iş
cinayetlerine davetiye çıkarılmaktadır. Öyle ki iktidar erki;
"İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği"
ibaresini bile çalışana çok görmüş, onun yerine
"İş Sağlığı ve Güvenliği" adında yasa
çıkararak aslında çalışanın hayatını değil üretim sürecinin
devamlılığını önemsediğini bir kez daha göstermiştir.

Ayrıca
çıkarılan; Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında
Kanun
ile beraber, inşaat sektörünün tamamıyla sermayenin
inisiyatifine ve insafına bırakıldığını görüyoruz. Bu da özellikle
inşaat sektöründe denetleme mekanizmasının işlevsizleşmesine,
denetçilerin yaptırım  gücünün törpülenmesine, sağlıksız
yapılaşmanın ve sağlıksız çalışma ortamının artmasına ve de
dolayısıyla iş cinayetlerinin artmasına sebep
olacaktır. 

İktidar sermayenin istekleri doğrultusunda
yeni düzenlemelerle canımızı ve emeğimizi değersizleştirirken bizlere
düşense; bizleri yaralayan, sakat kalmamıza neden olan, katleden bu sözde
iş kazalarını yaratan sisteme karşı sınıf bilinciyle mücadeleyi
yükseltmektir
.

Bunu yapmadığımızda daha pek çok emekçi
dostumuzu, kardeşimizi, eşimizi kapitalizmin doymak bilmeyen kar hırsına
kurban vereceğiz.

Bizler Halkın Mühendis Mimarları olarak,
emekçilerin safında ve haklı mücadelelerinin içinde yer almaktan dün
olduğu gibi bugün de vazgeçmeyeceğiz. Sömürenlere karşı isyan
bayrağını yükseltecek her türlü direnişte emekçilerle omuz omuza
olacağız ve onların her türlü oyununu birlikte
bozacağız!

Adapazarı'nda hayatını kaybeden
inşaat işçilerinin ailelerine başsağlığı dileklerimizi ve
Mamak'ta yaralanan inşaat işçilerine geçmiş olsun dileklerimizi, her
zaman yanlarında olacağımızı belirterek
iletiyoruz.

 

İNŞAAT EMEKÇİLERİ YALNIZ
DEĞİLDİR

İŞÇİLERİN GÜVENLİĞİNİ
SAĞLAMAYAN KATİL PATRONLAR YARGILANSIN

EMEKÇİYİZ,
HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ

26 Mart 2013 Salı

KESK: Genel-İş Ve Liman-İş'i Hedef Alan Operasyonu Kınıyoruz!

KESK: Genel-İş Ve
Liman-İş'i Hedef Alan Operasyonu Kınıyoruz!

 

style="padding: 0px; margin: 0px 0px 12px; font-family: Georgia, 'Times New
Roman', Times, serif; font-weight: lighter; font-size: 2.1em; line-height:
1.2em; color: rgb(51, 51, 51); background-color: rgb(255, 255,
255);">Genel-İş Ve Liman-İş'i Hedef Alan Operasyonu
Kınıyoruz!
 

style="padding: 0px; margin: 10px 0px 20px; font-size: 0.85em; line-height:
normal; font-family: Georgia, 'Times New Roman', Times, serif; font-style:
italic;">

http://www.kesk.org.tr/themes/marinelli/img/clock.gif); font-weight:
bold; background-position: 2px 0px; background-repeat: no-repeat
no-repeat;">Pzt, 25 Mart 2013

style="padding: 0px; margin: 0px;"> class="print_html" style="padding: 0px; margin: 0px 0px 0px 1em;"> class="print-page"
href="http://www.facebook.com/sharer.php?u=http%3A%2F%2Fwww.kesk.org.tr%2Fcontent%2Fgenel-i%25C5%259F-ve-liman-i%25C5%259Fi-hedef-alan-operasyonu-k%25C4%25B1n%25C4%25B1yoruz&t=Genel-%C4%B0%C5%9F+Ve+Liman-%C4%B0%C5%9F%27i+Hedef+Alan+Operasyonu+K%C4%B1n%C4%B1yoruz%21"
rel="nofollow" style="padding: 0px; margin: 0px; color: rgb(0, 90,
140);">Facebook'a gonder src="http://www.kesk.org.tr/modules/print/icons/facebook.png" style="padding:
4px; margin: 0px 15px 0px 0px; border: 0px; vertical-align: middle;"
title="Facebook'a gonder" width="16" />
style="padding: 0px 0px 0.5em; margin: 0px; display: block;"> class="print_html" style="padding: 0px; margin: 0px 0px 0px 1em;"> class="print-page" href="http://www.kesk.org.tr/print/1349" rel="nofollow"
style="padding: 0px; margin: 0px; color: rgb(0, 90, 140);" title="Bu
sayfanın yazıcı uyumlu halini göster">Yazıcı uyumlu class="print-icon" height="16"
src="http://www.kesk.org.tr/modules/print/icons/print_icon.gif"
style="padding: 4px; margin: 0px 15px 0px 0px; border: 0px; vertical-align:
middle;" title="Yazıcı uyumlu" width="16" />
class="print_mail" style="padding: 0px; margin: 0px 0px 0px 1em;"> class="print-mail" href="http://www.kesk.org.tr/printmail/1349"
rel="nofollow" style="padding: 0px; margin: 0px; color: rgb(0, 90, 140);"
title="Send this page by email.">Arkadaşa gönder class="print-icon" height="16"
src="http://www.kesk.org.tr/modules/print/icons/mail_icon.gif"
style="padding: 4px; margin: 0px 15px 0px 0px; border: 0px; vertical-align:
middle;" title="Arkadaşa gönder" width="16" />
class="rteleft" style="padding: 0px; margin: 0px 0px 10px; font-size: 1.1em;
line-height: 1.65em;"> height="125"
src="http://www.kesk.org.tr/UserFiles/Image/sendikalogo/00-kesk-web-logo.jpg"
style="padding: 4px; margin: 0px 15px 0px 0px; border: 0px;" width="140"
/>İktidara geldiği günden bugüne emekçilere işsizlik, yoksulluk ve
güvencesizlikten başka bir şey sunmayanlar sömürü ve adaletsizlik
üzerine kurulu düzenlerine karşı sesini yükselten herkesi hedef almaya
devam ediyor. Bu sabah Liman- İş ve Genel- İş Sendikalarını hedefe alan
şafak operasyonları, AKP iktidarının, sendikal hareketi baskı altına
almak için hayata geçirdiği onlarca yasal düzenleme ve fili uygulamayla
yetinmediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
class="rteleft" style="padding: 0px; margin: 0px 0px 10px; font-size: 1.1em;
line-height: 1.65em;"> 

class="print-link" style="padding: 0px 0px 0.5em; margin: 0px; display:
block; text-align: right;">Emeğin kazanılmış haklarına yönelik
saldırıların aratarak devam ettiği, tüm çalışanların sendikal hak ve
özgürlüklerinin gittikçe daha fazla daraltıldığı bir süreçten
geçiyoruz. Çalışma yaşamı tahrip edilirken sendikal hak ihlalleri de
katlanarak artıyor. İfade ve düşünce özgürlüğü alanı başta olmak
üzere toplumsal yaşamın her alanın da hak ve özgürlükler giderek
daraltıyor.

style="padding: 0px 0px 0.5em; margin: 0px; display: block; text-align:
right;">Emeğe karşı
saldırıların doludizgin gittiği bu süreçte hak ve özgürlükleri için
mücadele eden herkesi “potansiyel terör suçlusu” olarak
gören- gösterenler emek düşmanı yüzlerini her fırsatta sergilemeye
devam ediyor, Türkiye eşitlik, demokrasi ve özgürlük isteyenler için
adeta açık hava hapishanesine dönüştürülüyor. Son olarak bugün
şafak vakti gerçekleştirilen, DİSK’e bağlı Genel-İş ve
Türk-İş’e bağlı Liman-İş sendikalarını hedef alan
operasyonlar, emekçilerin örgütlü gücü sendikalara yönelik
tahammülsüzlüğün vardığı boyutları göstermesi açısından
çarpıcıdır. 

class="print-link" style="padding: 0px 0px 0.5em; margin: 0px; display:
block; text-align: right;">Adeta düşman bir ülkenin toprağını işgal
edercesine, yüzlerce polisin katıldığı, helikopterli baskınların,
sendikaların kapılarının kırıldığı bu operasyonların asıl
hedefinin emek ve demokrasi güçlerine gözdağı vermek olduğu açıktır.
Genel İş ve Liman İş’i hedef alan bu operasyonları
gerçekleştirenler, arkasında olanlar, KESK’i kamuoyu nezdinde
itibarsızlaştırmak için özellikle son bir yıldır ardı ardına
yapılan operasyonların altına imza atanlardan başkası değildir.
 Tutuklanan KESK yönetici ve üyeleri hakkında,  illegal
faaliyete karışmanın ‘delili’ olarak, emniyet ve savcılık
tutanaklarında ‘sendikaya girerken görüldü’ diyecek kadar
pervasızlaşanlar şimdi de Genel İş ve Liman İş’i kriminalize
etmenin peşindedir.  

class="print-link" style="padding: 0px 0px 0.5em; margin: 0px; display:
block; text-align: right;">“Adalet Bakanlığı ve AKP Genel Merkezine
yönelik saldırıya karışanları arama” bahanesiyle iki işçi
sendikasının bütün kapılarının kırılması ‘ileri
demokrasi’ nutukları atanların hukuktan, adaletten nasibini almamış
faşizan sistemlere öykünmeye devam ettiğini göstermektedir. Diğer
taraftan arandığı söylenen kişilerin bu sendikaların üyesi ya da
yöneticisi olmadıkları halde, büyük gürültüler eşliğinde yapılan
bu operasyonların, tıpkı öncekiler gibi, emek örgütlerini, sendikaları
toplumun gözünde itibarsızlaştırma girişimi olduğu tartışma
götürmez bir gerçektir. 

class="print-link" style="padding: 0px 0px 0.5em; margin: 0px; display:
block; text-align: right;">Bu tür
baskınları, operasyonları uzun süredir yaşayan, sendikal faaliyetleri
‘suç’ gibi gösterilerek toplam 123 yönetici ve üyesi tutuklu
olan bir konfederasyon olarak, Genel İş ve Liman İş’i hedef alan bu
operasyonları kınıyoruz. Türkiye’de emek ve demokrasi mücadelesi
yürütenleri hukuk dışı yöntemleri kalkan edinerek, şafak
operasyonlarıyla, yalan ve iftira kampanyalarıyla sindirebileceklerini
sananlar büyük bir yanılgı içersinde
dir.

class="rteleft" style="padding: 0px; margin: 0px 0px 10px; font-size: 1.1em;
line-height: 1.65em;">KESK olarak, bizlere
oldukça tanıdık gelen bu tür itibarsızlaştırma girişimlerinin
amacına asla ulaşamayacağını bir kez daha vurguluyoruz.  Genel-
İş ve Liman- İş sendikalarına yönelik bu tür girişimleri kınıyor,
her iki sendikayla da dayanışma içinde olmaya devam edeceğimizin
bilinmesini istiyoruz.

class="print-link" style="padding: 0px 0px 0.5em; margin: 0px; display:
block; text-align: right;">Yürütme Kurulu

 

DİSK: ‘AKP TERÖRÜ’YLE BÜTÜNLEŞEN DEVLET VANDALİZMİ SENDİKALARI TAHRİP EDİYOR!..

DİSK: 'AKP TERÖRÜ'YLE
BÜTÜNLEŞEN DEVLET VANDALİZMİ SENDİKALARI TAHRİP
EDİYOR!..

 

cellspacing="1" width="100%">
AKP
TERÖRÜ’YLE BÜTÜNLEŞEN DEVLET VANDALİZMİ SENDİKALARI TAHRİP
EDİYOR!.. DİSK, BASKI VE İTİBARSIZLAŞTIRMA POLİTİKALARINA KARŞI
BÜTÜN BÖLGELERDE OTURMA EYLEMİ
DÜZENLİYOR!..
align="left">DİSK Yönetim Kurulu: align="left">‘AKP TERÖRÜ’YLE BÜTÜNLEŞEN DEVLET
VANDALİZMİ SENDİKALARI TAHRİP EDİYOR!..
align="left"> 

style="margin-left:36pt;">·        DİSK/Genel-İş
Sendikası’yla hiçbir alakası olmayan kişileri
arama bahanesiyle sabah erken saatlerde genel merkez binasını basan polis
içerideki tüm kapıları kırarak ağır hasar yarattı!

align="left"> 

style="margin-left:36pt;">·        Sendikaların
“yasadışı” gösterilmesi için olmadık yöntemler deneyen AKP
Hükümeti, sendikaları itibarsızlaştırarak zayıflatmayı ve sendikal
mücadeleyi tasfiye etmeyi hedefliyor!..

align="left"> 

Daha geçen aylarda kamu
emekçilerinin sendikal örgütlerine, hukukçulara ve çeşitli muhalif
kitle örgütlerine yapılan operasyonlar
sırasında “Türkiye’de baskıcı ve otoriter
yeni rejimi inşa etme sürecinde gittikçe devletleşen AKP’nin,
siyasi takvimini sorunsuzca uygulamak için tüm muhalif kesimlere karşı
olmadık komplolar kurduğu, hukuku ve adaleti hiçe sayarak temelsiz
iddialarla sabah baskınları yapıp davalar
açtığı”
nı söylemiştik.

align="left"> 

Bu sabah saatlerinden itibaren de,
DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, DİSK/Genel-İş Sendikası ve
Türk-İş’ten Hak-İş’e geçen Liman-İş Sendikası’nın
aralarında olduğu toplam 21 yere baskın yapan polis, sendikalarla hiçbir
bağı olmayan şahıs araması yaptığını söyleyerek, yüzlerce polis,
helikopter ve panzerler eşliğinde adeta güç gösterisi yaptı.

align="left"> 

Liman/İş’le yıllar
öncesinden beri hiçbir bağı olmayan bir yöneticiyi ve Genel-İş
Sendikamızla hiçbir ilgisi bulunmayan şahısların arandığı bu
operasyonda ağır maddi hasar yapılarak devlet terörü ve vandalizminin en
rafine örnekleri sergilenmiş, AKP Hükümetinin hak, hukuk, adalet
anlayışı bir kez daha ortaya çıkmıştır.

align="left"> 

Sendika merkezlerini “terör
üssü” olarak lanse eden, kamuoyuna sendikal örgütlülüğü
“yasadışı” göstermeye çalışan AKP Hükümetinin yanı
sıra, tek yanlı olarak yaptıkları yayınlarda sendikaları hedef
gösteren medya da açıkça suç işlemiştir.

align="left"> 

Aradıklarını söyledikleri
şahısların sendikalarla bir alakası olmadığı halde, savaş
görüntüsünü andıran operasyonla binayı tahrip eden, bütün kapıları
zorla kırarak büyük maddi hasarlar oluşturan polis burada ne
bulmuştur? Hiçbir şey!. Sendika binalarında buldukları ve
bulacakları tek şey, işçilerin/emekçilerin alınteridir, emeğin
haklarının savunulmasıdır... 

align="left"> 

Bir yandan
“demokratikleşiyoruz” yalanlarıyla halkı aldatan siyasi
iktidar, diğer taraftan da alabildiğine baskıcı ve otoriter
uygulamalarıyla tam bir diktatörlüğe doğru evrilmekte; 12
Eylül’de bile görülmeyen ölçüde hak, hukuk, adalet tanımayacak
kadar pervasızlaşmaktadır.

 

align="left">Demokratik hukuk devletlerine özgü hiçbir kritere tahammül
edemeyecek ölçüde  gözünü karartan AKP Hükümetinin niyeti
ortadadır!..

 

Emek ve demokrasi
güçlerinin ise, bugün karşımıza çıkarılan tepeden tırnağa
adaletsiz, hukuksuz, baskıcı sömürü düzenine ve ülkemizi koyu bir
karanlığa sürükleyen AKP’nin diktatörlük özlemlerine karşı
birleşik bir emek mücadelesini örgütlemekten başka bir seçeneği
bulunmamaktadır.

 

Sendikamız
Genel-İş’e ve demokratik muhalefet güçlerine karşı yapılan
baskı ve itibarsızlaştırma politikalarını bir kez daha şiddetle
kınıyor, ulusal ve uluslararası bütün alanlarda ve platformlarda AKP
terörünü mahkum edeceğimizi ilan ediyor, sendikal hak ve özgürlükler
mücadelesinden asla taviz vermeyeceğimizi bir kez daha yineliyoruz.

align="left"> 

DİSK, BASKI VE
İTİBARSIZLAŞTIRMA POLİTİKALARINA KARŞI BÜTÜN BÖLGELERDE OTURMA
EYLEMİ DÜZENLİYOR!

 

align="left">12 EYLÜL AKP İLE SÜRÜYOR… align="left">TESLİM OLMADIK, OLMAYACAĞIZ! align="left">İNADINA SENDİKA, İNADINA DİSK!.. align="left"> 

Sendikamız Genel-İş nezdinde
DİSK’i ve demokratik muhalefet güçlerini itibarsızlaştırma
politikalarını protesto etmek, sendikal hak ve özgürlükler
mücadelesinden asla taviz vermeyeceğimizi, baskı ve yıldırma
politikalarına karşı teslim olmayacağımızı haykırmak için yarın
saat 12:00’da Taksim Tramvay Durağı’nda ve DİSK’in tüm
bölge temsilciliklerinin bulunduğu illerde OTURMA EYLEMI
yapılacaktır.

 

 

align="left"> 

PROTESTO VE OTURMA EYLEMİNİN

align="left">Tarihi: 26 Mart 2013 Salı

Saati: 12:00

align="left">Yeri: Taksim Tramvay Durağı

 

align="left"> 

 

align="baseline" alt="" border="0" hspace="0"
src="http://www.disk.org.tr/content_images/DSC_0001.JPG" />

align="left"> 

border="0" hspace="0"
src="http://www.disk.org.tr/content_images/DSC_0003.JPG" />

align="left"> 

border="0" hspace="0"
src="http://www.disk.org.tr/content_images/DSC_0013.JPG" />

align="left"> 

border="0" hspace="0"
src="http://www.disk.org.tr/content_images/DSC_0021.JPG" />

align="left"> 

border="0" hspace="0"
src="http://www.disk.org.tr/content_images/DSC_0037.JPG" />

align="left"> 

border="0" hspace="0"
src="http://www.disk.org.tr/content_images/DSC_0054.JPG" />

align="left"> 

border="0" hspace="0"
src="http://www.disk.org.tr/content_images/DSC_9375.JPG"
/>

 

9 Mart 2013 Cumartesi

ANKARA'DA AÇILAN ÇADIRA İKİNCİ SALDIRI

ANKARA'DA AÇILAN ÇADIRA
İKİNCİ SALDIRI

 

Ankara'da 24 Mart 2012
günü ve 4 Mayıs 2012'de yapılan baskınlarla tutuklanan ve
"suikast timi" ilan edilen Umut Şener, Semiha Eyilik, Hakan
Yılmaz, Hasan Karapınar, İlhan Kaya, Bayram Dalyan, Barış Önal, Metin
Bulut, Rıdvan Akbaş, Hatice Kalkan, Emel Keleş, Burcu Sönmez'in
serbest bırakılması için 5 günlük açlık grevi çadırı açan Halk
Cephelilere polis saldırısı oldu.

Saat:13.00'da yapılan basın
açıklamasının ardından Halk Cepheliler, 5 günlük açlık grevi
çadırlarını açarak eylemlerine başladılar. 15.30 civarında polisin
çadırı kaldırmak için azgınca saldırmasına direnen 5 devrimci
gözaltına alındı.

Saat 18:00'de ise tekrar açılan
açlık grevi çadırına 2. kez onlarca polis tarafından saldırıldı ve
işkenceyle 3 devrimci gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar saat
21.00 civarı adli tıptan serbest bırakıldılar.

Komployla
tutuklanan devrimcileri sahiplenmek için açılan açlık grevi
çadırının cumartesi sabah 10.30'da tekrar açılacağı
duyuruldu.

İkinci saldırıda gözaltına
alınanların isimleri:

Ezgi
ANTMEN

Egemen AKKUŞ

Cem
DURSUN

 

Ankara'da 24 Mart 2012 günü ve
4 Mayıs 2012'de yapılan baskınlarla tutuklanan ve "suikast
timi" ilan edilen Umut Şener, Semiha Eyilik, Hakan Yılmaz, Hasan
Karapınar, İlhan Kaya, Bayram Dalyan, Barış Önal, Metin Bulut, Rıdvan
Akbaş, Hatice Kalkan, Emel Keleş, Burcu Sönmez'in serbest
bırakılması için 5 günlük açlık grevi çadırı açan Halk
Cephelilere polis saldırısı oldu.

Saat:13.00'da yapılan basın
açıklamasının ardından Halk Cepheliler, 5 günlük açlık grevi
çadırlarını açarak eylemlerine başladılar. 15.30 civarında polisin
çadırı kaldırmak için azgınca saldırmasına direnen 5 devrimci
gözaltına alındı.

Saat 18:00'de ise tekrar açılan
açlık grevi çadırına 2. kez onlarca polis tarafından saldırıldı ve
işkenceyle 3 devrimci gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar saat
21.00 civarı adli tıptan serbest bırakıldılar.

Komployla
tutuklanan devrimcileri sahiplenmek için açılan açlık grevi
çadırının cumartesi sabah 10.30'da tekrar açılacağı
duyuruldu.

İkinci saldırıda gözaltına
alınanların isimleri:

Ezgi
ANTMEN

Egemen AKKUŞ

Cem
DURSUN

 

8 Mart 2013 Cuma

Ankara'da Halk Cephelilere Polis Saldırısı/ Saat 18.00'da Çadır Tekrar Açılacak

Ankara'da Halk Cephelilere
Polis Saldırısı/ Saat 18.00'da Çadır Tekrar
Açılacak

 

8 MART 2013

size="3">Ankara'da 24 Mart
2012 günü ve 4 Mayıs 2012'de yapılan baskınlarla tutuklanan ve
"suikast timi" ilan edilen Umut Şener, Semiha Eyilik, Hakan
Yılmaz, Hasan Karapınar, İlhan Kaya, Bayram Dalyan, Barış Önal, Metin
Bulut, Rıdvan Akbaş, Hatice Kalkan, Emel Keleş, Burcu Sönmez'in
serbest bırakılması için 5 günlük açlık grevi çadırı açan Halk
Cephelilere polis saldırısı oldu.

face="Arial, sans-serif">Saat:13.00'da yapılan basın açıklamasının
ardından Halk Cepheliler, 5 günlük açlık grevi çadırlarını açarak
eylemlerine başladılar. 15.30 civarında polisin çadırı kaldırmak için
azgınca saldırmasına direnen 5 devrimci gözaltına
alındı.

Saat
18:00'de açılk grevi çadırı tekrar açılacak ve 5 gün sürecek
olan eylem devam edecek.

Gözaltına alınanların isimlerinin öğrenebildiğimiz kadarı
şöyle:

Ayşe ARAPGİRLİ,

Başak KAVRUKER,
Cansu ...,
Duygu ...,
Hasan
Zubaroğlu

Adalet Zulmün Temelidir - Ataol Behramoğlu

Adalet Zulmün Temelidir -
Ataol Behramoğlu

 

Yeni bir şey söylemiş olmadığımı biliyorum.

style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Çünkü artık ülkemizde
adaletin mülkün temeli olduğuna inanan birilerinin kaldığını pek
sanmıyorum.

Buradaki  style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit; vertical-align:
baseline; ">“mülk” kavramı, ülke, ülkeye ve devlete ait olan her şey
demektir…

Adalet kuşkusuz
bütün bunların temeli, güvencesi olmalı.

Bizde her şey gibi bu kavram da tersine döndü,

style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Türkiye’de adalet artık
zulmün temelidir.

***

style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Sondan başlayalım… style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Bingöl’de 19 yaşındaki
lise öğrencisi Gülsüm Koçu, gizli tanıklık denilen ahlâksız uygulamaya dayanarak ve
söz konusu suçta (polis aracına silahlı saldırı) ölüm olayı yokken,
ömür boyu hapse mahkûm eden yargıç acaba nasıl biridir? style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Böyle bir cezayı talep
etmişse, savcı acaba nasıl bir insan, nasıl bir hukukçudur? style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Söz konusu hükme dayanak olmuş
bir ceza yasası maddesi varsa, nasıl bir yasadır?

Ve bu çocuğa bu cezanın verildiği ülkenin insanları
olarak bizler, olağan yaşamlarımızı hiçbir şey olmamışçasına
sürdürmeye devam edebiliyorsak, nasıl insanlarız?

(Gülsüm Koç’un avukat ya da
avukatlarından, Sanatçılar Girişiminin href="mailto:reddediyoruz@gmail.com?subject=YoreNet%20e-MEDYA%20${TARIH}-${YAYIM_ADI}-${HKODU}"
style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; font-size: 14px; font:
inherit; vertical-align: baseline; text-decoration: none; word-wrap:
break-word; color: black; ">reddediyoruz@gmail.com
 ileti
adresine ayrıntılı bilgi iletmelerini bekliyoruz. Bu zulmü reddediyoruz.
Bu hukuksuzluğun izini sürmeye, hesabını sormaya kararlıyız...)

style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Böyle bir ülkede adalet
mülkün değil, zulmün temeli olabilir.

***

Cezaevlerinden
gelen mektuplar, kısa sürede dosyalar dolusu oyluma ulaşıyor.

style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Aslında hepsinde tek ve
aynı şeyden söz edilmekte:

Gözaltına alınma, yargılanma, tutuklanma ve mahkûmiyet
kararlarındaki adaletsizliklerle cezaevlerindeki insanlık dışı koşullar
ve uygulamalar…

Bütün
bunları bir arada düşündüğünüzde, nasıl bir polis devletinde
yaşadığınızı ve adalet kurumunun, yargılama ve infaz süreçleriyle
birlikte, nasıl sistematik bir zulüm makinesine dönüşmüş olduğunu
görüyorsunuz.

Aldığım son
mektuplardan biri Sincan
1 No
lu F Tipi Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu
ndan…

Mektubu
yazanlar Barış
Önal 
ve İlhan Kaya adında iki mühendis.

Özetledikleri  style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit; vertical-align:
baseline; ">suçları, Kürecik’te
kurulan füze kalkanına karşı yürüyüşte yer almak, ölümcül hasta
bir tutuklunun serbest bırakılması için AKP önünde açılan direniş
çadırının örgütleyicilerinden olmak, 1 Mayıs’a katılmak
vb…

Mektuplarının bir
yerinde diyorlar ki: Bizler
mühendisiz ama, halkın evini başına yıkan, dere yatağına ev yapan, sit
alanına HES yapıp köylülerin en temel hakkı ve gereksinimi olan suyu
ellerinden alan tekellerin, TOKİ
style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit; vertical-align:
baseline; ">nin mühendisleri değiliz…”

11 aydır
tutuklular… İddianameleri tutukluluklarının 10. ayında
açıklanmış…İlk duruşma 13 Mart’ta Ankara 13. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde görülecek…

Okurlarımın, özellikle de Ankara’daki yazar ve
sanatçı arkadaşlarımın, 13 Mart’taki duruşmayı izlemelerini
dilerim…

***

Mehmet Perinçek 12 Şubat tarihli mektubunda, kendisine
yöneltilen suçlamaların hukuksuzluğunu, örneklerle anlatıp gösteriyor.
Telefon dinlemelerinin “resmi kayıtlarını, bu ülkede
adaletin utanç belgeleri olarak mektubuna eklemiş. Bir ülkede güvenlik ve
yargı kurumları ispiyonculuğu”, “röntgenciliği” meslek edinmişse;
hukuk, adalet şurada dursun, hangi sıradan ahlâktan söz ediyoruz?

style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Bir yazımda  style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit; vertical-align:
baseline; ">“Mehmet Perinçek neden
hapiste
” diye sormuştum. Soruyu
tekrarlıyorum: Şu günlerde  style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit; vertical-align:
baseline; ">Rus Devlet Arşivlerinden 150 Belgede Ermeni Meselesi style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit; vertical-align:
baseline; ">” adlı uluslararası önemde bir kitabının daha
yayımlandığı bu genç araştırmacı neden hapiste?

Mektubundan şu satırları birlikte
okuyalım:

Hakkımda tek bir tanık beyanı olmamakla
birlikte heyet ve savcılar tarafından tanıklara hakkımda tek bir soru
sorulmamıştır. Davayla ilgili tek alâkam tutukluluğumdur
style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit; vertical-align:
baseline; ">…”

Sadece bu son cümle bile, bütün bir Kafka dünyasının, yaşamakta olduğumuz
cehennemin özeti gibidir…

Türkiye’de adalet bir zulüm makinesine dönüşmüştür.

style="margin: 0px 0px 10px; padding: 0px; border: 0px; font: inherit;
vertical-align: baseline; font-family: arial; color: rgb(51, 51, 51);
line-height: 18px; word-wrap: break-word; ">Bunu olanca sesiyle dile
getirmeyen, buna karşı çıkmayan herkes, suça ortak demektir…

6 Mart 2013 Çarşamba

TMMOB 42. DÖNEM 2. DANIŞMA KURULU YAPILDI.

TMMOB 42. DÖNEM 2. DANIŞMA
KURULU YAPILDI.

 

TMMOB 42. DÖNEM 2. DANIŞMA KURULU YAPILDI.

style="text-align: justify;">TMMOB, İMO Teoman Öztürk salonunda 02 mart
tarihinde yapılan 42. Dönem 2. Danışma kurulu TMMOB Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Soğancının açış konuşmasıyla başladı. Soğancı
konuşmasında TMMOB’ nin yaptığı etkinliklerden ve
“mücadelesinden” bahsederek AKP’ nin kozmik odası
olduğunu buralardan saldırı yasalarının hazırlandığını belirterek
bu saldırılara karşı eşit özgür, demokratik Türkiye için mücadele
edeceklerini belirti

Mehmet soğancının
konuşmasından sonra ilk sözü TMMOB Yönetim kurul eski başkanlarından
Kaya Güvenç söz aldı. Kaya Güvenç konuşmasında “Emperyalizme
karşı mücadelenin ivmesinin dünyada ve ülkemizde çok düştüğünü
belirterek emperyalizme karşı mücadelenin ivmesinin yükseltilmesi nin
gerektiğini” belirtti. sonra Danışma kurulu üyelerine söz verildi
konuşmacı olarak söz alan 25 cıvarındaki kurul üyeleri konuşmalarında
daha çok mesleki alanlardaki sorunlara değindi.

Danışma kurulu üyelerinin konuşmalarından sonra danışma
kurulu üyesi olmayan üyelere söz verildi. Bu bölümde söz alan
“Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlardan” dört kişi
konuşmalarında özet olarak “Mehmet soğancının açış konuşması
dahil söz alan  hiçbir danışma kurulu üyesinin son günlerde
KESK’ e ve demokratik kurumlara yapılan saldırılardan, kitlesel
gözaltı ve tutuklamalardan bahsetmemesi ibret vericidir. Bu saldırıların
temelinde faşizm var. Faşizm, saldırılarını meşrulaştırmak için
yalan ve demagojilere başvuruyor, bu faşizmin en temel özelliklerinden
biridir, burada da bunu yapıyor. TMMOB Danışma kurulu üyeleri bu yalan ve
demagojilerden etkilendikleri için mi bu saldırılardan bahsetmiyorlar. Bu
saldırıları TMMOB kendi dışında saldırılar olarak görmemelidir. Bu
saldırı, gözaltı ve tutuklamalara karşı mücadele etmelidir. Eğer bunu
yapmazsa yarın sıranın kendine geldiğinde yanında kimseyi
bulamayacaktır.” Diyerek başladıkları konuşmalarına devamla
“Saldırılarda, saldırı yasaları da emperyalizmin talimatları
doğrultusunda yapılmaktadır. AKP’ nin kozmik odası emperyalizmdir.
Emperyalizme karşı mücadelede; eğer siz 1990’ lı yıllardan sonra
emperyalizm değişmiştir derseniz, emperyalizm kavramı dışında başka
kavramlar kullanırsanız; emperyalizm Irak’ a saldırdığında
“Ne Sam Ne Saddam” derseniz; emperyalizm Libya ya
saldırdığında ama Kaddafi de diktatör derseniz; aynı şeyi Esad için
söylerseniz; bağımsızlığı modası geçmiş olarak değerlendirip
sorunların çözümünü ABD ve AB’ den beklerseniz emperyalizme
karşı mücadelenin düşmesinden doğal bir şey olamaz.”
Sürdürdükleri konuşmalarını devamla “Burada tespitler
yapılıyor, biz de yapıyoruz ama burada asıl yapılması gereken bu
saldırılara karşı nasıl mücadele edileceğinin konuşulması ve bir
programın çıkartılmasıdır. AKP  işbirlikçilik misyonu ne ise onu
yerine getiriyor bunun da programlı bir şekilde uyguluyor. Biz, TMMOB
Değişiklik yasasının gündemden katlığına inanmıyoruz. Bunu 
aldatmaca ve oyalama olduğunu söylüyoruz. Saldırı emperyalizm ve
oligarşinin saldırısıdır. mücadelemizin hedefi de açık ve net
biçimde emperyalizme, oligarşiye ve onların ülkemizdeki uygulayıcısı
olan  AKP’ iktidarına yönelmelidir. Faşizm kendinden olmayan,
kendi gibi düşünmeyen tüm kişi ve kurumlara düşmandır,
Düşmanlığı sınıfsaldır. Yeri geldiğinde kendi yasalarına dahi
uymaz. TMMOB’ nin de bu saldırılar karşısında sınıfsal bir
duruş sergilemesi gerekir.” Diyerek “Afet riski”
yasasıyla da ilgili olarak “TMMOB “Afet Riski” yasasına
karşı olduğunu söylüyor, ama afet riski yasası kapsamında lisansa
almak için Bakanlığa başvuran oda ve şubeler var TMMOB yönetimi bu
konuda bir şeyler yapması gerekmezmi gerekir ama hiçbir şey de yapmıyor.
Bu karşı çıkışı net olmalıdır.” Diyerek “TMMOB
duracağı safı net olarak seçmelidir. Ve TMMOB yüzünü kendini yok etmek
isteyenlere değil, yanında yer alanlara çevirmelidir” diyerek
konuşmalarını bitirdiler.

Bu
konuşmalardan sonra  2. Danışma kurulu saat 15.00 de bitirildi. 250
Kişinin katıldığı danışma kurulunda “Devrimci Mücadelede
Mühendis Mimarlar” lar tarafından “AKP ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZÜ
ELİMİZDEN ALIYOR, AKP’ NİN TMMOB’ YE YÖNELİK SALDIRI
YASALARINA KARŞI DİRENELİM, ÖRGÜTLENME HAKKIMIZA SAHİP ÇIKALIM “
pankartı  ile İlhan Kaya ve Barış Önalın 13 tarihinde
mahakemelerine çağrı yapıla afişin olduğu masa açılmıştır.
Danışma kurulunda Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar
“TMMOB Yüzünü Kendisini Yok Edenlere Değil Yanında Yer
alanlara Çevirmelidir!”
Başlıklı bildiri ile İlaha ve
Barış için çıkartılan bildirileri danışma kurulu üyelerine
dağıtmıştır.

Danışma
kurulunda dağıtılan bildiri;

TMMOB YÜZÜNÜ KENDİSİNİ YOK EDENLERE DEĞİL
YANINDA YERALANLARA ÇEVİRMELDİR!

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı ile 10 oda Yönetim Kurulu
Başkanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı ve bakanlık yetkilileri ile 30 Ocak
2013 tarihinde bir toplantı yapmıştır.Yapılan bu toplantıda Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarın;
TMMOB Yasası değişikliği üzerine bir çalışma
yapıldığını, ancak bu çalışmanın durdurulduğunu, şimdilik 
TMMOB Yasası ile ilgili bir gündemlerinin
olmadığı...” 
söylemine dayanarak
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı
imzasıyla, TMMOB Yasası değişikliği yasasını
“kazanılmış” olarak “İLAN” edilmiştir.

style="text-align: justify;"> Biz “Devrimci Mücadelede
Mühendis Mimarlar”
olarak “TMMOB Yasa
Değişikliğinin” gündemden kalktığına inanmıyoruz. Biz
hakların, bedellerle nasıl kazanıldığını yaşayanlar olarak, birkaç
basın açıklamasıyla, 10 günlük imza masalarının açılmasıyla,
görüşmelerle, icazetçi politikalarla hakların kazanılamayacağını
biliyoruz. Bu “ilan” Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktarın yalanı üzerinden TMMOB yönetiminin üyelerini
aldatması ve oyalamasıdır. Nitekim  Erdoğan
Bayraktarın TMMOB ile ilgili bir çalışmanın yapılmış
olduğunu ve kendi döneminde böyle bir yasanın gündeme
gelmeyeceğini ifade etmesini yeterli bulmak, AKP nin bugüne kadar
uyguladığı  politikaları, çıkardığı yasaları, KHK' leri ,
yaptığı uygulamaları sıradan takip edenler için bile en hafif
ifade ile saflıktır. 

Biz AKP
iktidarını; uyguladığı sermaye yanlısı politikalarından,
Kanunlarından, Kanun Hükmünde Kararnamelerinden, yeri geldiğinde kendi
burjuva hukukunu bile tanımamasından, sokak infazlarından, her
demokratik eylemi biber gazına boğmasından, komplolarla demokratik yasal
kurumları, yoksul mahalleleri gece yarısı helikopterler
eşliğinde, panzerlerle, TOMA’ larla ,gaz
bombalarıyla basmasından, talan etmesinden, işkenceyle kitlesel
gözaltı ve tutuklamalarından tanıyoruz. Onların yalanına ve
icazetine ihtiyacımız yok.

Oligarşinin saldırıları artarken, hak gaspları
sürerken, kentsel Dönüşüm adı altında rant uğruna yoksul
halkımızın barınma ve yaşam hakkı elinden alınırken, emperyalist
savaşların taşeronluğu yapılırken, Bu saldırılara karşı mücadele
etmek ve nelerin yapılmasını konuşmak istediğinizde, Mehmet Soğancı
görüşme isteğimizi geri çevirmiştir. TMMOB’ ye saldırılar
konusun üyelerle dahi konuşmaktan kaçan TMMOB yönetimi;
mücadele yerine, Kamu Kurum ve Kuruluşlarıyla, Bakanlıklarla daha çok
görüşmeyi hedefleyip “davet” dilenmektedir. Bakanların yalan
ve demagojilerine inanmaya dünden hazır TMMOB Yönetimi mevcut statüsünü
masa başında koruma gayretindedir. Bu  politikanın adı
“sivil toplumculuktur”, icazetçiliktir. İcazetçilikte,
“sivil toplumculuk” da mücadelenin, örgütlenmenin önündeki
en büyük engeldir.

TMMOB Yönetiminin bu
tür faaliyetleri, TMMOB yi emekten halktan yana ve
mücadeleyi temel alan Demokratik Kitle Örgütü (DKÖ) olmaktan
çıkartıp,  düzenin icazeti içerisinde basın açıklaması
yapan, mücadeleyi adliye koridorlarına hapseden, düzenin
kurullarında yer almaya çabalayan, meclisten, yasalardan, anayasadan
, Avrupa Birliğinden (AB) medet uman Sivil Toplum Örgütü
(STÖ)'ne dönüştürmüştür. Bu politikalar aynı zamanda
emperyalizm ve işbirlikçi tekelerin çıkarları doğrultusunda
çıkarılan her yasa, yönetmelik, KHK’ lere meşruluk
kazandırmaktadır. TMMOB bu icazetçi politikalar yerine; sonuca
odaklı bir mücadele ile, kendini hiçbir mücadele
biçimiyle sınırlamadan, kazanmak için her türlü meşru, haklı
mücadele biçimini hayata geçirmelidir..

Saldırıları, Kararlı Bir Mücadele İle
Püskürtebiliriz.

Faşizm
kendinden olmayan, kendi gibi düşünmeyen tüm kişi ve kurumlara
düşmandır, Düşmanlığı sınıfsaldır. Yeri geldiğinde kendi
yasalarına dahi uymaz. Bunu önlemenin yolu;
Birincisi; mücadelede sonuna kadar kararlı
olmaktır. Mücadele sadece mevcut saldırıyı püskürtmekle
sınırlanmamalıdır. O yüzden mücadelede, hedeflenen her sonuç bir
sonraki mücadelenin önünü açacak şekilde
büyütülmelidir. İkincisi; Her mücadele
içinde alınması gereken riskler olduğu ve bedeller ödenebileceği
gerçeğinin bilincinde olunmalıdır.
Üçüncüsü; bu riski almaya ve bedel ödemeye cüret
etmektir.

Bunlar varsa ve göze
alınıyorsa gerisi bu saldırılara geri adım attırmak için uygun bir
mücadele programı çıkartmak ve programı uygulamaya sokmaktır. Ama ne
yazık ki TMMOB Yönetiminin böyle bir mücadele programı da, bu
mücadeleyi göze alacak ideolojik cüreti de yoktur. Saldırı emperyalizm
ve oligarşinin saldırısıdır. mücadelemizin hedefi de açık ve net
biçimde emperyalizme, oligarşiye ve onların ülkemizdeki uygulayıcısı
olan  AKP’ iktidarına yönelmelidir.

TMMOB Yönetiminde, somut da, pratikte hiçbir şey
yapmayan, büyük, abartılı, içi boş laflar etmek, AKP iktidarına
karşı kuru tehditler savurmak genel bir anlayış haline
gelmiştir
AKP iktidarına saldırı
zeminini yaratan da TMMOB Yönetiminin bu
duruşudur.
 Devam eden, hayata geçirilen ve geçirilmek
istenen halka saldırı yasalarıdır. Bu saldırılar;
örgütsüzleştirmeyi, güçsüzleştirmeyi ve tasfiyeyi amaçlamaktadır.
Bu saldırıları püskürtmenin yolu da militan, kitlesel bir direnişi
örgütlemekten geçer. Ama TMMOB yönetimi ideolojik olarak bu mücadelenin
çok uzağında bir duruş sergilemektedir.

Mühendis mimar alanındaki mücadelenin gerilemesi de,
örgütlenme sorunları da, TMMOB’ daki tıkanıklığın asıl
nedeni de “İdeolojik”tir. TMMOB’ daki ideolojik
savrulmanın sorumlusu da tasfiyeci, teslimiyetçi reformist anlayıştır.
Bu anlayış TMMOB’ a “sivil toplumculuğu”, icazetçi
anlayışı yerleştirmiştir. TMMOB’de “sivil
toplumculuğun”, icazetçiliğin hakim kılınması süreci, aynı
zamanda devrimcilerin ve devrimci düşüncelerin tasfiye edilmesi
sürecidir. Devrimcilerden “kurtuldukları” ölçüde, burjuva
düşünce ve politikaları daha açık ve cüretli uygulamaya başladılar.
TMMOB’u bu noktaya getirenler, devrimciliği sınıfsallıktan
soyutlayan TMMOB Yönetimini oluşturan tasfiyeci reformist
anlayıştır.

TMMOB’ a hakim olan
bu anlayışa karşı mücadele aynı zamanda burjuvazinin sol içine nüfus
eden kültürüne, yaşam tarzına ve burjuva ideolojisine karşı
mücadeledir. TMMOB’ nin emekten halktan yana bir mücadele içerisinde
olabilmesinin ön koşulu; burjuvaziye, düzene ait ne varsa sökülüp
atılmasıdır. Yeterli koşulu ise; TMMOB içindeki devrimci
demokratik muhalefetin tüm örgütlü güçlerini kapsayan birliğini
gerçekleştirebilmektir. Bunun bugüne kadar gerçekleştirilememiş olması
gerçekleştirilemeyeceği anlamını taşımaz. Bizler köklerimize daha
sıkı sarıldığımızda bunu başarabiliriz. Çünkü; mücadelenin temel
dinamiği devrimcilerdir.
Tarihimizdir.

                          DEVRİMCİ
MÜCADELEDE MÜHENDİS MİMARLAR

style="width: 400px; height: 300px;" />

style="width: 400px; height: 300px;" />

 

 

Tutuklu Devrimci Mühendisler 13 Mart'ta Ankara Adliyesinde

Tutuklu Devrimci
Mühendisler 13 Mart'ta Ankara Adliyesinde

 

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255);">DOSTLAR;

 13 MART 2013
Tarihinde Ankara Adleyisinde bir dava daha görülecek. Komplolarla
tutuklanmış devrimcilerin mahkemesidir bu dava. Aralarında İnşaat
Mühendisi Barış Önal ve ODTÜ İnşaat Mühendisliği son sınıf
öğrencisi İlhan Kaya’ nın da aralarında bulunduğu devrimciler
komplolarla hukuksuz olarak tutuklanmış ve özgür tutsak olarak aylardır
F Tipi tecrit hücrelere yaşamaya mahkum edilmiştir.

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255);"> İLHAN KAYA
ve BARIŞ ÖNAL’ı hepimiz tanıyoruz. Dostumuz, dert ortağımız ve
mücadele arkadaşımızdır. Onlar; okulda sadece ders ile, kariyer ile
öğrenciliği sınırlamayan, halkının ve ülkesinin sorunlarına
kayıtsız öğrenci kimliğine itiraz eden demokrat öğrenci ve
mühendistirler.

 ONLARI; bazen akademik demokratik mücadelede
görürüz, Bazen de gecekondu yoksullarının mücadelesinde ve yanı
başında bitiverirler. Ya da işten atılmış bir emekçinin direniş
çadırında bağdaş kurmuş çayını yudumlarken içten bir kahkaha
kopartırken görürüz.

 ONLARIN, mühendislik mesleğini rant için
değil halk için yapmanın inancıyla, onuruyla ışıl ışıldır
gözleri. Hiç bıkmadan yorulmadan anlatırlar mesleki sorunların ülke
sorunlarından ayrı olmadığını. TMMOB Ortamlarında savaşırlar
“sol” maskeli müteahhitlere karşı…

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255);"> ONLAR,
vatanseverdir. Tam bağımsız ve demokratik bir Türkiye için emperyalizme
ve sömürüye karşı mücadelede bedel ödemeyi göze
alanlardır.

size="2"> İLHAN ve BARIŞIN, aylardır tutuklu bulunmasının nedeni
ise, demokratım diyen herkesin yapması gereken demokratik etkinlik ve
eylemlere katılmaktır.

Tüm dostlarımızı ve basın mensuplarını
komployla tutuklanan devrimcileri sahiplenmeye 13 Mart'ta Ankara
Adliyesi'ne çağırıyoruz...