<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7253>EMO: Nükleer Silahlara ve
Santrallara Hayır</a></h1><p> </p><p> </p><p><strong>NÜKLEER
SİLAHLARA VE SANTRALLARA HAYIR</strong></p><p> </p><p>6 Ağustos
1945'te yerel saatle 08:15'de Amerika Birleşik Devletleri "Enola Gay"
adlı bir B-29 bombardıman uçağından bıraktığı "little boy" (küçük
çocuk) isimli atom bombası patladığında; "Saniyenin onbinde biri kadar
kısa bir sürede gerçekleşen patlamanın ilk etkisi gözleri kör eden bir
ışık. Ardından gelen 300.000 °C'lik ısı etkisi ise yaklaşık3
kmçapındaki her şey yanması. Daha sonra ise patlamanın etkisiyle
başlayan ve saatte1800 kmile esen alev rüzgarı ve çevredeki her sesin
susması. Gerçek kalıcı etkiyi ise patlamadan bir kaç dakika sonra
başlayan bir yağmur gerçekleştiriyor. Yağmur ile tüm radyoaktif
serpinti bölgeye iniyor."</p><p> </p><p>İlk anda 140 bin kişi
hayatını yitirdi. Radyasyon hastalıkları sebebiyle ölenlerle birlikte bu
sayı 230 bini geçti. 9 Ağustos 1945'te dünyanın ikinci ve öncekine
göre 1.5 kat daha yıkıcı atom bombası Fat Man'i (Şişko Adam)
Nagazaki'ye atarak ilk anda 140.000'den fazla insanı
katletmişti.</p><p> </p><p>50 milyon insanın ölümü ve 35 milyon
insanın sakat kalması ile sonuçlanan 2. Dünya Savaşı ayıbı içinde,
Hiroşima ve Nagasaki ayrı bir trajedi olarak yer
almaktadır.</p><p> </p><p>Bugün dünya üzerinde 30 bin adet nükleer
silah bulunmakta; bunların 11 bini ABD'ye, 14 bini Rusya'ya ait. Diğer
nükleer silah sahibi ülkelerse Çin (400), Fransa (350), İngiltere (200)
ve Hindistan (35), Pakistan (50). Ayrıca İsrail'de de 200 adet nükleer
bomba bulunuyor.</p><p> </p><p>WikiLeaks belgelerinde yer alan
Almanya'daki ABD Büyükelçisi tarafından Washington'a gönderilen 12
Kasım 2009 tarihli gizli raporda, ABD Dışişleri Bakanlığı Bakan
Yardımcısı Philip Gordon'un, Alman muhatabına Türkiye'deki İncirlik
Üssü'nde ABD'nin nükleer silahlarının mevcut olduğuna değiniliyor.
İncirlik'te 90 adet B61 tipi taktik nükleer bombanın sığınaklarda
muhafaza edildiği, daha önce yayınlanan ABD Hava Kuvvetleri Komutanlığı
kaynaklı bilgileri içeren belgelerde de açıklanmıştı. Yani ülkemizde
de nükleer bomba var, hatta bir başka ülkenin kontrolünde; komşu
halklar için tehdit malzemesi olarak
kullanılıyor.</p><p> </p><p>ABD nükleer silahlar için yılda
yaklaşık 35 milyar dolar harcıyor. Yetersiz beslenen insan sayısının 1
milyar, temiz suya ulaşamayan insan sayısının 1.3 milyar olduğu
dünyada, yılda 800 milyar dolar silahlanmaya harcanıyor. Afrika'da ise
insanlar açlıktan ölüyor. Yani insanlığın refahı, eğitimi ve
sağlığı için kullanılacak olan bu kaynak, hükümetlerin eliyle, silah
lobilerine aktarılıyor, insanlığın üzerine de bomba olarak
düşüyor.</p><p> </p><p>Günümüzde üretilen nükleer silahlar
Hiroşima'nın 13 katını yaratabilecek güce sahip. Bugünkü nüfus
yoğunluğu da göz önüne alındığında bu silahların kullanımı
milyonlarca insanın ölümüne neden olabilir.</p><p> </p><p>Nükleer
silahların yanında nükleer maddeler çeşitli silahların yapımında da
kullanılıyor. Vietnam'da ABD tarafından Saruc gazı, Napalm bombaları
ve kimyasal silahlar kullanıldı. Kitle imha silahları bulundurduğu
gerekçesiyle Irak'a saldıran ABD; Körfez Savaşı'nda, Afganistan ile
Irak'ta kimyasal silahlar ve seyreltilmiş uranyum kullandı. İşgal
sonucunda Afganistan'da 10 bin; Irak'ta ise 100 binden fazla sivil
öldü.</p><p> </p><p>Küresel güvenlik ve bölgesel istikrarı
tehlikeye sokan bu tür adımlara karşı hükümeti uyarıyor, daha fazla
nükleer silahların sokulmamasını, var olanların da derhal
çıkarılmasını istiyoruz.</p><p> </p><p>Nükleer gücün zararları
sadece bombalar sınırlı değildir; madalyonun diğer yüzünde ise
nükleer santralların yarattığı tehlikeler bulunmaktadır. Çernobil'de
bugün hala santral kazasının etkileri sürmektedir. Karadeniz
Bölgesi'nde yaşanan kanser vakalarının kayıtlarının tutulmaması bu
konuya karşı hükümetlerin kayıtsız tutumlarını
sergiliyor.</p><p> </p><p>Japonya'da yaşanan son Fukuşima Nükleer
Santral Kazası, riskin eski teknoloji ve insan hatası iddialarıyla
açıklanamayacağını gösteriyor. Dünyada, özellikle gelişmiş
ülkelerde pazar bulmakta zorlanan nükleer lobi, kırk yıldır açılan
tüm ihalelerde başarısız olmuşsa da bugün Türkiye'yi hedef
seçmiştir.</p><p> </p><p>Rusya, Akkuyu'da nükleer santral
kurulmasına yönelik şirket kurma çalışmalarını tamamlamış; 5 Rus
şirketinin ortak olduğu Akkuyu Nükleer Güç Santralı Elektrik Üretim
Anonim Şirketi'nin kuruluşunu 14 Aralık 2010 tarihi itibarıyla resmi
olarak gerçekleştirmiştir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun 1983
yılından beri yürürlükte olan Nükleer Tesislere Lisans Verilmesine
İlişkin Tüzüğü'ne göre kurulacak santral için 3 lisans alınması
gerekmektedir. Bunlardan birincisi yer lisansıdır. Akkuyu'da kurulacak
olan santral, 35 yıl önce 1976 yılında verilmiş olan yer lisansına
dayanmaktadır. Bu lisans kapsamında değerlendirilecek olan konuların
başında, "bölgenin topografik, jeolojik, jeoteknik, hidrolojik, sismolojik
ve meteorolojik özelliklerine ilişkin bilgi ve incelemelerin, seçilen
yerin deprem, sel baskını, fırtına gibi doğal olaylar ve bu olayların
ikincil etkileri yönünden değerlendirilmesine ilişkin bilgiler" yer
almaktadır. Oysa Akkuyu için bundan 35 yıl önce alınmış olan yer
lisansının güncellenmesi söz konusu değildir. 35 yıl içindeki
değişimleri hesaba katmayan bir yer lisansının kabulü mümkün
değildir.</p><p> </p><p>ABD tarafından Hiroşima'ya yapılan
nükleer saldırının yıldönümünde pahalı ve riskli bir enerjiye
ihtiyacımız olmadığını bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz. AKP
Hükümeti'nin bu lobilere değil halkın sesine kulak vermesini ve
ülkemizi herhangi bir nükleer maceradan uzak tutmasını
istiyoruz. <strong><em>Ne dünyada ne ülkemizde nükleer santral
istemiyoruz</em></strong>.</p><p> </p><p>Hiroşima ve Nagasaki
kurbanlarını andığımız bugün, orada yüz binlerce insanın ölümüne
ve canlı hayatın sona ermesine neden olan savaş ve nükleer gücün artık
hayatımızda yeri olmadığını bir kez daha dile
getiriyor, <strong><em>savaş ve nükleerden arınmış bir
dünya</em></strong> istiyoruz. </p><p> </p><p><strong> </strong></p><p> </p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder