21 Mart 2012 Çarşamba

Akşam'da Yaşananları Çalışanları Anlattı

Akşam'da Yaşananları
Çalışanları Anlattı

Akşam gazetesinde yaklaşık üç aydır
maaşlarını alamayan gazetecilerden ikisi yaşadıklarını bianet'e
anlattı. Gazeteciler sürecin kendilerini olumsuz etkilediğini, borç
bulamayan kişilerin bazen işe bile gidemediğini söyledi.

Akşam
gazetesi çalışanları üç aydır maaş alamıyor. Üstelik bu durum
çalışanların söylediğine göre dört yıldır tekrarlanıyor.
/>bianet'e konuşan, ismini açıklamak istemeyen iki Akşam gazetesi
çalışanı üç aydır maaşlarını alamadıklarını ve bu durumun sadece
son üç aya mahsus olmadığını, yıllardır aynı durumun devam ettiğini
söyledi.

Çalışanlar, bu koşullar altında ortak mücadele
zeminini yakalamanın zorluklarından bahsederken, artık gazetecilerin yol
parası bulamadıkları için işe gidemez duruma geldiğini, bazılarının
akşam yemeğini de gazetede yiyip evlerine geç saatteki servislerle dönmek
durumunda kaldıklarını ifade etti.

"Gazete çıkıyor.
Fakat çalışanlar mutsuz, sıkıntılı, motivasyonsuz, yorgun, siniri
bozuk..."

Akşam gazetesi çalışanlarının, gazete patronu
Mehmet Emin Karamehmet'in "En büyük hatam medyaya girmekti"
sözlerine karşılık kaleme aldıkları mektubun ardından, Akşam gazetesi
köşe yazarı Nagehan Alçı, katıldığı bir televizyon programında
Karamehmet'e seslenerek , gazetede yüzlerce emekçinin zor durumda
olduğunu söyledi ve maaşların yatırılması çağrısında bulundu. />
Akşam'ın eski yayın yönetmeni Serdar Turgut ise
Habertürk'teki köşesinden Akşam'da "prensip gereği"
çalışanlara düzenli maaş ödemesi yapılmadığını vurguladı ve bu
süreçten sonra gazetede patron değişikliği de dahil her şeyin
yaşanabileceğini söyledi.

CNNTürk'te Ayşenur
Arslan'ın Medya Mahallesi programına konuk olan Akşam gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkkaya ise maaşların üç değil iki
aydır ödenmediğini belirterek durumu düzeltilmesi için çaba sarf
ettiklerini dile getirdi.

"Maaşlar dört yıldır geç
yatıyor"

* Gazeteciler Akşam
gazetesinde neler yaşıyor?

X: Şu anda
çalışanları haber peşinde koşturmanın, Türkiye'nin ve dünyanın
gündemini takip etmenin yanı sıra para alamadığı için ayın sonunu
nasıl getireceğini hesap etmekle meşgul.

Üstüne bir de medya
sitelerinde yazılan mektuptan da bildiğiniz üzere kışın en soğuk
günlerini elektrikli ısıtıcılarla ısınarak geçirmek zorunda kaldı.
İşyerine birden fazla kez haciz geldi. Darboğaz; yani özetle Akşam
çalışanının gündemi kendi "Survivor"ı.

Y: İş
yeri değil, herhangi bir topluluğu düşünün. Bu topluluk parasız, aç
kalırsa ne olursa o oluyor Akşam'da da. Gerginlik, kimi zaman kavgalar,
asosyallik, düşük motivasyon, bilinçsiz iş yavaşlatma vs...
/>* Maaşlarda ne gibi aksamalar oluyor?
/>X: Bir kaç gün sonra ödenmeyen maaş sayısı üç olacak. Ödenmemesi
en büyük aksaklık. Ancak ödendiğinde de kimse memnun olmuyor. Çünkü
kimse maaş gününü bilmiyor. Maaşlar hiç bir zaman "gününde"
yatmadı.

Eğer kiracıysanız ev sahibinize ne zaman kira
ödeyebileceğinizi söyleyemiyorsunuz. Faturalarınızı, kredi kartınızı
ne zaman ödeyeceğinizi bilmiyorsunuz. Bakmakla yükümlü olduğunuz
çocuğunuz, karınız, kocanız, anneniz, babanız, hastanız vs. onlar da
sizin bütçe belirsizliğinizin parçası oluyor.  Çalışanlar için
ikramiye ya da zam bir hayal. Maaşın yani kendi hakları olan paranın
yatması bile çok büyük bir sevinç kaynağı.

Y: İki ileri
bir geri... Yaklaşık dört senedir sürekli geç yatıyor. Şu anki durum,
en son neredeyse üç ay önce maaş alabildik. En son açıklanan bu cuma
alacağımız yönünde ama kimse bilmiyor.

*
Yöneticiler maaşlarını alabiliyor mu?

X: Böyle
iddialar duyuyoruz. Ama diyelim ki yöneticilere de para yatmıyor. Onların
aldığı para ile emekçininki bir değil ki. O üç ay almasa da beş ay
almasa da yaşayabilir. Ama alttakiler bir ay almayınca batabiliyorlar. />
Çünkü zaten maaş alsa bile o maaş geçinmesine zar zor yetecek
bir maaş. "Maaşımız yatmıyor" derken çok büyük paralardan
bahsetmiyoruz.

Diyelim ki yöneticilere maaş yatıyor. Sonuçta
maaş almayan geniş bir kalabalığı yönetmek zorundalar. Hesaplarına
yatan paranın bir hükmü kalmıyor bu durumda. Gazete tek başına
yöneticilerle çıkartılamaz. Muhabirin, görsel operatörlerin
çalışacak gücü yoksa nasıl çalıştırabilirsiniz. Sonuç olarak bu
Mehmet Emin Karamehmet'in çözmesi gereken bir konu. Yöneticileri
çoktan aşmış durumda.

Y: Bu konuda çok efsane var ama
kanıtlanmış bir şey yok. Bir yöneticinin son günlerde lüks ev sahibi
olduğu herkesin dilinde. Demek ki kendisi alıyor.
"Elbette
örgütlülük yok"

* Bu tablo karşısında
örgütlü bir mücadele var mı?

X: Tabi ki yok.
Ama ortak bir karar alınmasa da ortak bir refleks var. Aşağıdan yukarıya
herkes bezmiş ve iş yavaşlatmış durumda. Ayrıca örgütlü bir
mücadelenin getirisi de yok. Medyada örgütlü bir mücadele maalesef
olamaz.

Karamehmet "medyaya girdiğim için pişmanım"
dedi. Bence samimi bir açıklama. Belki de ihalelerimi almam, işlerimi
halletmem için bir medya aracına gerek yok demek istemiştir.
/>Biz maaşımızı alamıyoruz ama bu, maaşını alan diğer gazete
çalışanlarının hiç bir sorunu yok anlamına gelmiyor. Sonuçta hizmet
ettikleri amaç belliyken, yüzde yüz gazetecilik diye bir şey söz konusu
olmayınca, kendi özlük haklarınızı savunacak bir gücünüz de
olmuyor.

Çoğu gazeteci inanmadığı haberi yapıyor. Bu
şartlarda mesleğinin itibarından kuşkulanıp örgütlenmemesi doğal
değil mi? Yani bu maaşını alamayan gazetecilerin değil esas olarak
günümüz gazeteciliğinin sorunu.

Y: Elbette yok. Bir keresinde
iş bırakmak için toplandık, birkaç kişi anında caydı. Diğerlerinin
de süreç içinde tutumunun ne olacağı belli değildi.
/>* Akşam'da yaşananlar gazetecileri nasıl etkiliyor?
Gazetecilik açısından üretim nasıl etkileniyor?

/>X: Akşam'ın kendine has bir habercilik tarzı var. Bunu muhafaza
etmeye çalışıyor. İşler yürüyor. Haberler yapılmak zorunda. Gazete
de çıkıyor. Ancak çalışanlar mutsuz, sıkıntılı, motivasyonsuz,
yorgun, siniri bozuk.

İşe parası olmadığı için gelemeyen
arkadaşlarımız olduğunu biliyoruz. Akşam yemeğini de yemekhanede yiyip
evine giden çalışanlar var. Psikolojik olarak sarsıcı bir durum
yaşanıyor. Üstelik bu aylar değil yıllardır sessiz sedasız yaşanan
bir dram.

Y: Bu gazete nasıl çıkıyor biz de bilmiyoruz.
İnsanlar işe geç geliyor ve bitirip kaçma peşine düşüyor, doğal
olarak... Herkesin motivasyonu düşük, derdi çok ve kimse tam anlamıyla
çalışmıyor.

"212 yoksa yasal olarak güvenceniz
olamıyor"

* Gelişmeler karşısında
Akşam çalışanları arasında hukuki süreç başlatanlar oldu
mu?

X: İşten ayrılanların dava açtığını
duyuyoruz. Ama ne yasalar ne de hukuk sistemi gazetecinin lehine. O
davaların sonuçlanması yıllar sürüyor. 212'li değilseniz pek de
hakkınız yok zaten.

Y: Ayrılan ve dava açanların var elbette.
Ama ne sonuç alınır bilmiyorum.

* Akşam
çalışanları yaşananları anlatırken neden isimlerini gizleme ihtiyacı
hissediyor? Bu konuda ne tür baskılar var?

X:
Memnun olmayan gitsin bakış açısı var. Üstelik medya dediğiniz
aslında bir avuç insanın at koşturduğu bir alan. Gazeteciler de
isimleriyle haber yaparlar. Eğer istenilmeyen kişi ilan edilirseniz, sadece
bir emirle ne o gazetede ne başka gazetede iş bulabilirsiniz.

Y:
Sonuçta her şeyden önce hala burada çalışıyoruz ve bu iş bireysel
değil, ihbar ettiğin kişiyle aynı ortamda duramazsın. Ben size dönen
birçok yalanı dolanı kandırmacayı ve eşitsizliği isim vererek de
anlatırım ama sonra onların yüzüne nasıl bakarım?

Bir
diğer neden, "madem böyle arkadaşım hadi yoluna git"
diyeceklerdir; burada işler hesap vermeden ve hakkı ödemeden, hesap
sorarak ve hak talep etmekten geçiyor. Bunun örnekleri var, medya
sitelerine haber sızdıranların vahim hikayelerini bilen bilir... Kaldı ki
yasalar pek de bizden yana değil. Kaldı ki temel haklarımızdan olan
212'yi yapmıyorlar. Başbakan yardımcısı bile uyarıyor ama bu laflar
"büyük patronların" kulağından girmeden teğet geçiyor. />
Yani filler tepişiyor, biz çimenler eziliyoruz. Ve emin olun,
bireysel hiçbir mücadele işe yaramıyor.

Karamehmet
dünyanın 401. zengini

Akşam gazetesinin patronu Mehmet
Emin Karamehmet, ekonomi dergisi Forbes'un verilerine göre, 2,9 milyar
dolarlık servetiyle Türkiye'nin en zengin ikinci kişisi. Karamehmet
aynı zamanda dünyanın en zengin 401. ismi.

Karamehmet,
Türkiye'nin en büyük telekomünikasyon şirketi Turkcell'in yanı
sıra Digiturk, Show TV, Akşam gazetesi, Bedaş, Baytur İnşaat ve
BMC'nin sahibi.

Kaynak: bianet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder