2 Temmuz 2012 Pazartesi

KESK, Kararlılıkla Mücadeleye Devam Edecektir!

KESK, Kararlılıkla
Mücadeleye Devam Edecektir!

25 Haziran 2012 Pazartesi günü
evlerine, işyerlerine, sendikalarına yapılan baskınlar sonucu aralarında
Genel Başkanımız, sendikalarımızın yeni ve eski Genel Başkanları,
Genel Sekreterleri, MYK üyeleri, Şube Başkanları ve üyelerimizin olduğu
elli arkadaşımız gözaltına alınmıştır.

Özel
Yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla yirmi sekiz
arkadaşımızın tutuklanmasının ardından süreci değerlendirmek üzere
29.06.2012 Cuma günü olağanüstü toplanan KESK Genel Meclisi aşağıdaki
tespit ve değerlendirmeleri yapmış, önümüzdeki sürece ilişkin
tutumunu belirlemiştir. KESK Genel Meclisi Sonuç Bildirgesi
aşağıdadır.

KESK GENEL MECLİSİ
OLAĞANÜSTÜ TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ

class="rteleft">AKP eliyle kurulan piyasacı-muhafazakâr “yeni”
rejim, devletin faşist özelliğini de içinde barındırırken bütün
toplumsal muhalefet hareketlerine baskı, sindirme ve etkisizleştirme
politikaları uygulayarak gerçek yüzünü açık biçimde
gösteriyor.

AKP’nin hâkim kılmak istediği
“yeni” rejimde toplumsal muhalefeti canlı tutan siyasetçi,
gazeteci, bilim insanı ve tüm kurumlar tehdit unsuru olarak
görülmektedir. Bu “yeni” rejime karşı çıkan, hakları ve
özgürlükleri için mücadele eden tüm hukuksuz saldırıların hedefi
haline getirilerek etkisizleştirilmek, muhalif kesimlerin şahsında tüm
toplum baskı altına alınmak istenmektedir.

Bu
çerçevede rejime muhalefet eden kadınlar, gençler, aydın ve
sanatçılar, gazeteci ve yazarlar, seçilmiş milletvekilleri ve belediye
başkanları ile suyuna ve doğasına sahip çıkan köylüler zalimin
zulmüne maruz kalarak tutuklanmakta, cezaevlerine doldurulmaktadır.

class="rteleft">KESK; yoksulluğun, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun hüküm
sürdüğü, emeğin haklarının yok sayıldığı, demokrasiden, sendikal
hak ve özgürlüklerden söz etmenin mümkün olmadığı bu ülkede,
toplumun sesi ve vicdanı olarak yoksulluğa, adaletsizliğe, hukuksuzluğa
karşı, emeğin haklarının geliştirilmesi için, demokrasi, sendikal hak
ve özgürlüklerin daha fazla yaşam bulması için mücadele
etmektedir.

KESK; kapı kulluğunu reddederek emeğin
haklarını, grevli-toplu sözleşmeli sendikal yaşamı, insan hak ve
özgürlüklerini, Kürt sorununun çözümünde geliştirilen savaş
politikalarına karşı barışı, halkların kardeşliğini, eşit ve
özgür bir arada yaşamı savunmakta, insanca yaşam mücadelesi
vermektedir.

KESK; mücadeleci, örgütlü ve dinamik
yapısı nedeniyle ezilenlerin, yoksulların, sömürülenlerin yani tüm
toplumun sesi ve vicdanı olduğu için siyasi iktidar tarafından
etkisizleştirilmeye çalışılmakta, kriminalize edilmek istenmektedir.
Kısacası KESK, kendisini var eden değerler ve bu değerlere
bağlı kararlılıkla sürdürdüğü mücadelesi nedeniyle
hedeftedir.

Roboski katliamı ile toplumun
vicdanında mahkûm olan, emperyalistlerin Suriye politikalarının
taşeronluğunu yaparken köşeye sıkışan AKP’nin yürüttüğü
pervasız saldırılar düşünce ve örgütlenme özgürlüğüne saldırı
boyutunu aşmış, yaşam hakkına müdahaleye dönüşmüştür.

class="rteleft">Son yaşanan tutuklamalarla birlikte KESK’in toplam 69
yönetici ve üyesi tutuklu bulunmaktadır. Sadece son bir yıl içerisinde
54 yönetici ve üyemizin tutuklanmış olması KESK üzerinde yaratılan
baskı ve kuşatmanın sistematik bir hal aldığını göstermektedir. class="rteleft">KESK Üzerindeki Baskı ve Kuşatma Neden
Arttı?

KESK, 8 Ekim 2011 tarihinde mücadele
arkadaşları olan DİSK, TMMOB ve TTB ile birlikte emek ve demokrasi
güçlerinin de katılımıyla “İnsanca yaşam için; eşit, özgür,
demokratik bir Türkiye” şiarıyla Ankara’da kitlesel
katılımlı miting düzenlemiştir.

KESK, 3 Aralık
2011 tarihinde Emek ve Demokrasi Güçleri ile birlikte "Özel Yetkili
Mahkemelerin ve Terörle Mücadele Yasasının kaldırılması,
gözaltıların durdurulması, tutukluların serbest bırakılması"
talebiyle ülke genelinde on binlerce insanın sokaklara çıkmasına
öncülük etmiştir.

KESK, “Grevli-toplu
sözleşme, Güvenceli istihdam, İnsanca yaşanacak temel ücret,
Baskı-ceza ve sürgünlerin durdurulması, ek ödemelerin emekliliğe
yansıtılması için” sağlık işkolunda örgütlü sendika ve meslek
örgütlerinin oluşturduğu platformla birlikte 21 Aralık 2011 tarihinde
grev yapmıştır.

KESK, bugün eğitim sistemini kaosa
sürüklediği daha iyi anlaşılan, 4+4+4 olarak bilinen kız
çocuklarının okullaşma oranını azaltarak çocuk gelinliğin ve çocuk
işçiliğin önünü daha da açan, temel eğitimi dahi paralı hale
getiren, gerici eğitim yasasına karşı 28-29 Mart 2012 tarihlerinde iş
bırakmıştır. Tüm engellemelere, adı konulamamış
“sıkıyönetim” uygulamalarına rağmen iki gün boyunca başta
Ankara Kızılay meydanı olmak tüm yurdu direniş alanına
çevirmiştir.

1 Mayıs’ta, KESK’in
öncülüğünde Türkiye’nin dört bir yanında büyük bir
kitlesellikle alanlara çıkan kamu emekçileri, kazanılmış haklarına
yönelik saldırı girişimleri karşısında sessiz ve tepkisiz
kalmayacaklarını göstermişlerdir.

KESK, 23 Mayıs
2012 tarihinde “grevli toplu sözleşme, insanca yaşanacak bir ücret,
güvenceli istihdam, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması,
ücretlerimizin vergi artışından etkilenmemesi, kadın emekçilere pozitif
ayrımcılık uygulanması ve baskıların son bulması için” iki
milyon kamu emekçisinin greve çıkmasına öncülük etmiştir. AKP ve
yandaşları tarafından oynanan kamu emekçilerini sefalete mahkûm eden
toplu sözleşme oyununun deşifre edilmesini sağlamıştır.

class="rteleft">KESK; siyasal iktidara sırtını dayayarak, yandaşlık
anlayışı ile sendikal mücadele verilemeyeceğini ispat etmiş, grev
hakkımızın kullanılmasıyla ilgili tartışmalara grev yaparak son
vermiştir.

Bize yönelen son dönemdeki baskıların
temel gerekçesinin KESK’in kararlı bir mücadeleyi yürütmekteki
ısrarı olduğu anlaşılmaktadır. Birilerinin çok rahatsız olması
verdiğimiz mesajların yerine ulaştığının göstergesidir!

class="rteleft">İşte bu nedenle; üyelerinin hak ve çıkarlarını
korumakla, geliştirmekle görevli her sendikanın, her konfederasyonun
yapması gereken sendikal faaliyetlerimiz sorgulama konusu haline
getirilmektedir.

“12 Eylül’le
hesaplaşacağız”, “temel hak ve özgürlükler genişleten
anayasa yapacağız, yargı paketleri hazırlayacağız” gibi toplumun
gözünü boyamaya yönelik aldatmacalarına karşı gerçekler gün gibi
ortadadır. 12 Eylül zihniyetinin ürettiği politikalarla
serpilip-gelişenlerin bu zihniyetle herhangi bir sorununun olamayacağı,
emek düşmanlığı konusunda darbe döneminin yönetimlerini bile gölgede
bırakan bize yönelik uygulamalarından görülmektedir.

class="rteleft">KESK’in bu faaliyetleri “Özel Yetkili
Mahkemeler” devreye sokularak yargılanıyor. Bu süreçte toplumun ve
kamu emekçilerinin taleplerini işyerlerinde ve sokakta mücadele ederek
kamuoyu ile buluşturan KESK suçlu ilan edilmek isteniyor. class="rteleft">KESK Neden Sorgulanıyor? class="rteleft">KESK’in eylem kararlarını nasıl aldığı emniyet ve
Özel Yetkili Mahkeme tarafından sorgulanıyor.

KESK
aşağıdan yukarıya demokratik karar alma süreçlerini işleten bunu da
tüzüğüne yazan bir emek örgütüdür. KESK’in mücadelesine yön
veren Tüzüğünde yazan ilkeleridir, kongre ve meşru seçilmiş
organlarının kararlarıdır. Bunlar sır değildir, bu durum herkes(!)
tarafından bilinmektedir.

Nasıl ki; Türkiye çok
kimlikli ve çok kültürlü bir toplumsal yapıya sahipse, KESK’ de,
Türkiye’nin bütün renklerini içerisinde barındıran ve birini
diğerine tercih etmeyen bir özelliğe sahiptir. KESK, siyasi düşünce,
dil, din, mezhep, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeden, farklılıkları
zenginlik olarak görerek bütün kamu çalışanlarını emekçi kimliği ve
ortak sınıf çıkarları etrafında buluşturmayı hedeflemektedir.

class="rteleft">Bunun için KESK Türk’tür, Kürt’tür,
Çerkez’dir, KESK, İstanbullu, Samsunlu, Diyarbakırlı, Muğlalı,
Hakkârili, İzmirli, Konyalı, Hakkârili, Ankaralıdır. KESK
TÜRKİYELİDİR.

KESK KARARLILIKLA
MÜCADELEYE DEVAM EDECEKTİR!

KESK, sendikal
mücadelenin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olduğunu
bilen kamu emekçilerinin mücadele örgütüdür. KESK, farklı siyasi
düşünceden ve sendikal anlayıştan kamu emekçilerinin üye olduğu
çoğulcu bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla dünyada ve Türkiye’de
çokça örnekleri olduğu gibi aynı sendikal anlayışa sahip sendikal
kadroların oluşturdukları platformlarda bir araya gelmesi, toplantılar
yapması ve sendikal mücadeleye ilişkin düşüncelerini adlarını
verdikleri yayınları da kullanarak sendikal kamuoyuna aktarması kadar
doğal ve meşru bir tutum olamaz. KESK’in mücadelesini,
kararlılığını güçlendiren bu yapılar tüzüğümüzdeki ilkeleri ve
organlarımızın kararlarını yaşama geçirmek için ortak bir irade
etrafında kenetlenmişlerdir.

KESK, yürüttüğü
onurlu mücadele ile kimseye biat etmedi. İktidarlara gönüllü kulluk
yapıp, eteğini öpen yandaşları gibi zerre kadar menfaat için olup
bitene boyun eğmedi. Bunun için her zaman demokrasi ve emek
düşmanlarının hedefinde oldu. Bugün de hedeflerinde olması
şaşırtıcı değildir.

Bu nedenle bileklerine
kelepçe, ayaklarına pranga vurdukları demokrasiye de dünya kamuoyu
önünde geçit töreni yaptırıyorlar. KESK, faşizme karşı demokrasiyi,
emperyalizme karşı bağımsızlığı, savaşa karşı barışı,
baskılara karşı özgürlüğü, ırkçılığa ve şovenizme karşı bir
arada yaşamı savunan tüm toplumsal kesimlerin sesidir. KESK, sahte sendika
yasasına karşı Grevli Toplu Sözleşmeyi savunmaya, emek ve demokrasi
mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir.

class="rteleft">Bu saldırılara en anlamlı yanıtı verebilmenin yolunun
emeğimize, mücadelemize, arkadaşlarımıza ve örgütümüze sahip
çıkmaktan yani KESK’i daha büyütmekten geçtiğinin farkındayız.
Bu bilinç ve kararlılıkla; önümüzdeki süreçte bir taraftan
örgütlenme çalışmalarımızı yoğunlaştırırken, diğer taraftan
örgütümüze yönelen her türlü anti-demokratik uygulamaya karşı daha
geniş toplumsal kesimlerle cevap vereceğiz.

Tamamen
hukuksuz ve keyfi biçimde tutuklanan tüm arkadaşlarımızın
özgürlüğüne kavuşması için her türlü hukuki girişimde
bulunacağız. Üzerimize atılmaya çalışılan iftiraları tek tek teşhir
edecek, gerçekleri tüm çıplaklığıyla emekçi halkımızla ve tüm
kamuoyu ile paylaşacağız.

Bunun için başta üyesi
olduğumuz Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa
Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) olmak üzere tüm uluslararası
konfederasyon ve sendikalarla süren dayanışmamızı artıracağız. Sadece
KESK’in değil, ülkemizdeki tüm emek ve demokrasi güçlerinin
kuşatılması operasyonlarına karşı emeğin birleşik mücadelesini
örgütlemek için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.

class="rteleft">Tüm KESK’li tutuklulara yönelik sahiplenme kitlesel
mücadele ile sürdürülecek, tutuklu arkadaşlarımızın aileleriyle
dayanışma içerisinde olacağız.

Yukarıda ifade
ettiğimiz faaliyetlerden dolayı AKP’nin takdirine mazhar olmayı
zaten beklemiyoruz. Bu eylem ve etkinlikler suçsa, KESK ve KESK üyeleri
önümüzdeki süreçte de hem KESK’i, hem de mücadeleyi büyüterek
bu suçu işlemeye devam edecektir.

KESK’e
yapılan son saldırıda bizleri yalnız bırakmayan, dayanışma içerisinde
olan uluslararası emek örgütleri başta olmak üzere, sendikalara,
demokratik kitle örgütlerine, meslek odalarına, siyasi partilere,
aydınlara ve demokratik duyarlılık gösteren basın kuruluşlarına
teşekkür ederiz.

YAŞASIN SENDİKAL
MÜCADELEMİZ!

YAŞASIN DEMOKRASİ
MÜCADELEMİZ!

YAŞASIN
KESK!

KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP
BERABER YA HİÇ BİRİMİZ!

Kaynak:
kesk.org.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder