Tayad
Kimdir?
Ülkemizdeki haklar ve özgürlükler mücadelesinin
can damarı olan TAYAD, demokrasi mücadelesinde 25 yıldır kesintisiz
mücadele vermektedir.
12 Eylül 1980 cuntasının sokaklarda, hapishanelerde,
darağaçlarında, işkencelerde devrimcileri katlettiği
yıllardır.
"Ruhumuz ve bilincimiz sarsılıyordu. Yeni bir kimliğe
bürünürken direnenlerin anaları, babaları, yakınları
olarak onur, acımızın önüne geçiyordu. Birbirimize daha
iyi sarılıyorduk."
TAYAD'lılar cüret dolu bu sözlerle hapishane önlerinde,
sokaklarda, meydanlarda mücadeleye atılarak cuntacılara meydan
okudular.
Tutsak yakınları, aileler, analar, babalar hapishane önlerindeki
kahvelerde bir araya geldiler, konuştular, dertleştiler, "ben"den
bize, bizden örgütlü hak alma mücadlesine
ulaştılar.
3 Eylül 1986 yılında, TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ
AİLELERİ YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ (TAYAD)'ni
kurdular.
TAYAD, yalnızca tutsak ailelerinin derneği değildir. Şehit
ailelerinin, kayıp ailelerinin, hak arayan tüm emekçi kesimlerin
mücadelelerinin içinde olmuştur. Tüm halkın acılarını
acıları bilip, yüreklerini öfkeyle
silahlandırmışlardır.
İlk eylemlerini Taksim meydanına çelenk koyarak yaptılar.
Gözaltına alındılar, dayak ve işkencelerden sonra tutuklandılar.
Hak alma mücadelesinde ısrarlı oldular. Haksızlıklara boyun
eğmediler. Direnmeyi öğrenerek büyüdüler. TAYAD
kapatıldı ama TİYAD'ı kurdular. Yanı sıra içerideki tüm
tutsak yakınlarını ve ailelerini bir araya getirerek, DETUDAP'ı kurarak,
birlikte olmanın gücünü gösterdiler. Sadece
ülkemizle sınırlı kalmayıp İsrail siyonizmine karşı
Filistinlileri destekleyen eylemler yaptılar. Enternasyonel dayanışmanın
içinde oludular. 7 yıl süren, 2000-2007 Ölüm Orucu
direnişinde beton mezaralara girdiler, demir kafeslerden TECRİTE HAYIR diye
haykırdılar, dövüldüler, yerlerde sürüklendiler.
Kendileri de Ölüm Orucu eylemi yaparak gün gün eriyip
şehit düştüler. Kuruluşundan bugüne, TAYAD'ın
üzerindeki baskılar hiç bitmedi. Bunun karşısında TAYAD'lı
ana-babaların mücadelesi de kesintisiz devam etti.
OPERASYON NEDİR?
AKP'nin kar maskeli polisleri, 15 Haziran 2010 sabahı, başta Ankara
TAYAD'lı Aileler olmak üzere; Ankara, İzmir ve İstanbul'da evleri,
demokratik kuruluşları basarak 29 kişiyi yaka paça gözaltına
aldı. Zulmetmek serbestti ve AKP'nin hukuku uygulanıyordu.
19 Haziran sabah 03:00'e kadar süren mahkeme sonunda 17 kişi
tutuklandı. Tutuklananlar ellili, altmışlı yaşlarda olan TAYAD'lı
şehit ve tutsak aileleriydiler. Peki keyfi biçimde tutuklananların
büyük suçu neydi?
- Hasta tutsakların katledilmemesi için yapılan eylemlere
katılmak,
- Güler Zere'nin cenazesine katılmak,
- Mahir Çayan'ın mezarı başında anma yapmak,
- Newroz'a katılmak.
İki kızını tecrite karşı ölüm orucu eyleminde şehit veren
Ahmet Kulaksız'ın, hapishanelerde tutsak evlatları bulunan ana-babaların
tutuklanması AKP'nin faşist mantığını göstermektedir. Yarın
tutuklu yakını olmak da suç sayılırsa buna kimse
şaşırmamalıdır.
Ortada bir kara mizah söz konusudur. Öyle ya; Güler Zere'yi
sahiplenmek suçsa o halde bir zorunluluk sonucu olsa da
Cumhurbaşkanı'nın Güler Zere'yi serbest bırakması da
suçtur.
OPERASYON NEDEN YAPILDI?
Operasyon, basında polisin dikte ettirdiği şekilde, "DHKP-C
operasyonu" olarak sunulmasına rağmen gözaltına alınanların
tamamı TAYAD'lı ailelerdir.
Tutuklananlar, kanser hastası Güler Zere'nin sahiplenilmesinde,
hasta tutsaklar için ilerici, demokrat güçlerle birlikte,
binler olup halkla beraber yürümüşlerdir. Bunun sonucu
iktidar, Güler Zere'yi serbest bırakmak zorunda kalmanın
hazımsızlığını yaşamıştır. Bir hasta tutsağın tecritten
çekilip alınması, AKP iktidarının zulmünün teşhir
olmasıydı. Tutuklamalar bunun misillemesiydi. Mahir Çayan'ı anmak,
Kızıldere'ye gidip onun izinden yürüyor olmak zor gelmişti
zulmün temsilcilerine.
Bu topraklarda başkaldırı adına bir şey olmasın, devrimciliğin
sözü bile edilmesin, isteniyordu. Bir yıl içinde;
"Amerika Defol Bu Vatan Bizim" sloganlarıyla İncirlik
Üssü'nün kapatılması için 200 bin imza toplanması
kahrediciydi. AKP iktidarı için 1 Mayıs'ta 15 bin insan, kızıl
bayraklarla Halk Cephesi saflarında Taksim'e yürüdü. 12
Haziran'da 55 bin kişilik Halk Korosu İnönü stadyumundaydı.
İnönü Stadı'nda 55 bin kişi, Amerika'ya ve
işbirlikçilerine öfke kusuyordu. Büyük operasyon,
özünde tahammülsüzlüğün hukuksuzluğa
dönüşmesidir.
TUTUKLANANLARIN İSİMLERİ:
Ahmet Kulaksız, Bayram Şahin, Zeynep Yayla, Mehmet Yılmaz, Semiha
Eyilik, Ayşe Arapgirli Saykı, Cem Erdeveciler, Hakan Yılmaz, Tuncer
Gümüş, Umut Şener, Meryem Özsöğüt, Ahmet
Alpözel, Seçkin Taygun Aydoğan, Şahin İmğa, Rıdvan Akbaş,
Özcan Sakıncı, Dursun Göktaş.
TALEBİMİZ NEDİR?
AKP, faşizmi sürdürüyor. Tutuklamaların
gerekçelerine bakıldığında görülür ki; bu
ülkede "Demokrasi" yoktur. Hukuksuzluk ve adaletsizlik
hüküm sürmektedir. TAYAD'lılara yapılan bu anti-demokratik
uygulamalara karşı çıkılmalıdır. Haklar ve
özgürlükler kullanılamaz hale getirilmektedir. Zulüm,
halkın ve demokratik güçlerin bir araya gelmemesinden
güç alıyor.
Devletin kutladığı Newroz; devrimciler kutlayınca, halk kutlayınca
suç sayılıyor. Buna izin vermeyelim.
15'i Ankara'dan ve İstanbul'dan, 2'si İzmir'den tutuklanan 17
TAYAD'lının serbest bırakılmasını talep edelim. Tutuklamalar gayr-ı
meşru ve keyfidir. Hasta tutsakları sahiplenmek suç olarak
görülemez. Cenazelere katılmak, mezar anmaları yapmak suç
değildir.
TECRİTE SON VERİLMELİDİR!
17 TAYAD'LI DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR!
TAYAD'LI AİLELER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder