27 Şubat 2013 Çarşamba

AKP İKTİDARI, SALDIRILARINI YALANLARLA SÜRDÜRÜYOR

AKP İKTİDARI,
SALDIRILARINI YALANLARLA SÜRDÜRÜYOR

 

style="color: rgb(69, 69, 69); font-weight: normal;">Devrimci Mücadelede
Mühendis Mimarlar
,
TMMOB ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 30 Ocak 2013 tarihinde
yaptıları toplantı ve AKP iktidarının son günlerde devrimcilere
yönelik kitlesel gözaltı ve tutuklama saldırılarına karşı 23/02/2013
tarihinde saat 14. 00 AKP Şişli binası önünde basın açıklaması
yaptı.

 

Yapılan
basın açıklamasında Gözaltılar Baskılar Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz”,
“Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz”, “Rant İçin
Değil Halk İçin Mühendislik” “TMMOB’ nin Tasfiyesine
İzin Vermeyeceğiz” Mühendisiz Mimarız Haklıyız
Kazanacağız”
 sloganları atılmıştır.

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; margin: 0cm 0cm 0.0001pt; background-color: white; text-align:
justify;"> 

Basın Açıklamasının Tam
Metni;

AKP İKTİDARI, SALDIRILARINI YALANLARLA
SÜRDÜRÜYOR

AKP iktidarı, halkın tüm kesimlerini baskı altına
almak, toplumun örgütlü yapılarını ele geçirmek için
saldırılarını yalanlarla kesintisiz olarak sürdürüyor.

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align:
justify;">TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı ile 10 oda Yönetim Kurulu
Başkanının, Çevre ve Şehircilik Bakanı ve bakanlık yetkilileri ile 30
Ocak 2013 tarihinde yapılan toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar; “TMMOB Yasası değişikliği üzerine
bir çalışma yapıldığını, ancak bu çalışmanın durdurulduğunu,
şimdilik TMMOB Yasası ile ilgili bir gündemlerinin
olmadığını...”
 söylemiştir.

Faşizmle yönetilen bir ülkede bu
söylenen ilk yalan değildir. Son yalan da olmayacak  Çünkü;
Faşizm, halkı susturmak, devrimcileri sindirmek için bir yandan
saldırılarını yoğunlaştırırken, diğer yandan bu saldırılarına
kitle desteğini sağlamak ve meşrulaştırmak için yalan ve demagojiye
başvurmaktadır.

Bunun en yalın örneği; 1999
Yılında “F Tipi hapishaneleri toplusal mutakabat
sağlanıncaya kadar açılmayacağını”
 söyledikten sonra,
19-22 Aralıkta 20 hapishanede katliam yaparak devrimci tutsakları F Tipi
hapishanelere zorla işkenceyle nakletmiş olmaları gerçeğidir.

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align: justify;">18 Ocak
2013 tarihi  itibariyle  İdil Kültür Merkezi, Çağdaş
Hukukçular Derneği, Halkın Hukuk Bürosu, Yürüyüş Dergisi, Gençlik
Federasyonu ve TAYAD' ın basılarak talan edilmesi  süreci,
bu kurumlara hukuksuz olarak yapılan bu saldırıları, gözaltlıları,
tutuklamaları meşrulaştırmak ve kamuoyu desteğini sağlamak için
iktidar yanlısı medya aracılığı ile kapsamlı bir dezenformasyon
hareketi başlatılmış ve  bu kurumların halkın gözündeki
meşruiyeti “11 çelik kapı”, “kozmik oda”,
“ajanlık faaliyeti”
 gibi yalanlarla.yıpratılmaya
çalışılmaktadır.Yapılan bu saldırılar ve dezenformasyon hareketi son
derece bilinçli ve programlı bir şekilde yapılmaktadır.Amaç her zamanki
gibi halkımızın emperyalizmin karşısında savunmasız, örgütsüz
bırakılması, sisteme direnen devrimcilerin bertaraf edilmesiyle
 halka gözdağı verilmesidir.

Bilindiği gibi AKP iktidarı
"gerekirse iktidarına mal olacak" büyüklükte rant
projeleri üretmekte ve bu rantın önündeki muhalif unsurları yok etmeye,
yapamazsa etkisizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Bu
rant projelerinin en büyüğü “Kentsel Dönüşüm” adı
altındaki rantsal bölüşüm projeleridir. Barınma hakkını kullanan
yoksul gecekondu halkına bir yandan “kimseyi mağdur
etmeyeceğiz, sizin istemediğiniz hiç bir şey
yapmayacağız”
 diye oyalanırken , diğer yandan yıkım ve
sürgün yasaları çıkartılarak çevik kuvvet eşliğinde yıkımlara
start verilmektedir.

Bu bilinçle hareket eden AKP iktidarı her gün yeni
bir saldırıyla gündeme gelmektedir. 19/02/2013 tarihinde parasız
eğitim, parasız sağlık, eşit  işe eşit ücreti savunan, esnek
çalışmaya karşı mücadele eden, rant için değil halk için
mühendisliği savunan, vatanın bağımsızlığını isteyen kamu
çalışanları, doktor, hemşire, öğretmen, zabıta ve mühendisler AKP
polislerinin hedefiydiler. 28 İlde yapılan bu saldırıda onlarca ev ve
işyeri basılarak 167 kişi işkenceyle gözaltına alındı.

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align: justify;">Mücadele
yükseldikçe saldırılarına, yalan ve demagojilerine devam edeceklerdir..
Çünkü tüm bu saldırılarının, yalan ve demagojilerin temelinde faşizm
vardır. Herkesi yalan ve demagojilerine inandırabilirler. 
Ancak bizim onların yalanlarına ihtiyacımız yok.  style="font-style: normal;">AKP’nin baskılarına boyun eğmeyeceğiz.
Bizler emek ve demokrasi mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.
AKP’nin yaratığı korku imparatorluğuna karşı asla hiç
susmayacağız, mücadele etmekten yılmayacağız
style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align: justify;">Faşizm
kendinden olmayan, kendi gibi düşünmeyen tüm kişi ve kurumlara
düşmandır. Düşmanlığı sınıfsaldır. Mesleki Demokratik Kitle
Örgütümüz TMMOB ye de son darbeyi vurmak için. 2009 tarihinde
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporuyla saldırısını
başlatan AKP iktidarı, bir yandan Kanun Hükmünde
Kararnameler (KHK) ve çeşitli yönetmelik değişiklikleriyle
mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerini sermayenin
hizmetine sunarken, diğer yandan da TMMOB’yi de etkisiz hale getirmeye
çalışmaktadır.

AKP iktidarı, 2004 yılından bugüne kamu
kurumlarını ve kendine bağlı belediyeleri kullanarak TMMOB yi ele
geçirmek istemiş, bunu başaramayınca da bugün TMMOB nin gücünü
parçalamaya, örgütsel yapısını yok etmeye bunu başaramazsa bile
etkisizleştirip itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. 

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align: justify;">Aynı Yasa
taslağı ile Kıyılardan denize 50 metre olan yaklaşma sınırı 10
metreye kadar çekilerek bu alanları da her türlü yapılaşmaya açmayı
ve Mera, yaylak, kışlak ve bilcümle tarım arazilerini "kentsel
dönüşüm" için rezerv alanı olarak yapılaşmaya
açmayı öngörmektedirler.

Yasa taslağı, Kent merkezlerinde resmi
yapı ve tesisler ile otopark, cami, hal gibi hizmetlere ayrılan yerleri
özel mülkiyete konu olabilecek şekilde imar planı değişikliği
yapılarak yapılaşmaya açmaktadır.

İşte bu ve bunun gibi yağma, talan ve
yıkım saldırılarını hukuksal zeminde yargıya taşıyarak
bazılarının yürütmesini durduran/iptal ettiren TMMOB da bu rant ve
saldırı yasa taslağında unutulmamış, yapılan bu düzenleme ile  
TMMOB  sermayenin çıkarları doğrultusunda etkisizleştirilmeye ve
şekillendirilmeye çalışılmaktadır.

Yapılması düşünülen düzenlemeler
ile "ülke genelinde 500 sayısına ulaşan mühendislik
dallarının kendi odalarını kurabileceğini ve 25 mühendisin olduğu
illerde de her birinin ayrı ayrı tüzel kişiliği  olan il
odalarının" yaratılmasının önü açılarak  TMMOB'nin
merkezi yapılanması il il parçalanarak böl-parçala-yönet politikasıyla
küçültülerek etkisiz hele getirilmeye çalışılmaktadır.

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align: justify;">Bu amaçla
TMMOB’ nin, toplumsal muhalefetin bir parçası olması engellenecek ve
AKP iktidarının; emperyalizmin ve işbirlikçilerinin ihtiyaçları
doğrultusunda çıkardığı sömürü, yağma ve
talan yasalarının yargıya taşınmasının önüne de
geçilmesi hedeflenecektir

Taslak Yasa  TMMOB’yi ücretli çalışan
emekçi mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki demokratik kitle
örgütü olma durumundan çıkartarak, sadece ticaret ve sanayi ile iştigal
eden müteahhhitlik yapan mühendis mimar ve şehir plancıların örgütü
haline getirerek bir ticari şirkete dönüştürmektedir. Bu amaçla
gücünü üyesinden değil,  gücünü ticari çıkar ilişkilerinden
alan, ranta ve yağmaya ortak bir TMMOB yaratılmaya
çalışılmaktadır.

AKP İktidarının tüm bu saldırıları sürerken
Çevre ve Şehircilik bakanının “Bu yasa taslağını rafa
kaldırdık” 
yalanına inanan ve bunu 
‘kazanılmış’ olarak  üyelerine “İLAN” eden
TMMOB Yönetimi bu yasanın gelecekte yasalaşmasından sorumlu olacak ve
bunun hesabını üyelere verecektir.

Bizler hayatın her alanında halkın her
kesimine yönelik saldırılara karşı ancak örgütlü mücadele ile
püskürtüleceğine inanan “Devrimci Mücadelede
Mühendis-Mimarlar”  olarak emekten ve halktan yana bir
TMMOB’yi yaşatacağımızı, AKP’nin 
örgütlülüğümüze halka ve devrimcilere  dönük saldırılara
karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha haykırıyor, başta
meslektaşlarımız olmak üzere halkımızı
mücadelemizde  yanımızda olmaya çağırıyoruz.

style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align:
justify;">GÖZALTILAR TUTUKLAMALAR BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align:
justify;">YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ. style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align:
justify;">MÜHENDİSİZ MİMARIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: arial, sans-serif; font-size:
13px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align:
justify;">                             DEVRİMCİ
MÜCADELEDE MÜHENDİS MİMARLAR

 

 

ANKARA + İVME DERGİSİ BÜROSU FİLM GÖSTERİMİ: SALVADOR (1986)

ANKARA + İVME DERGİSİ
BÜROSU FİLM GÖSTERİMİ: SALVADOR (1986)

 

style="margin-top: 0.5em; margin-bottom: 0.9em; color: rgb(33, 33, 33);
font-family: sans-serif, Arial, Verdana, Helvetica; font-size: 13px;
text-align: justify;">Ankara Artı İvme
Dergisi Bürosu'nda 29 Şubat Cuma günü saat 19.00'da
yapacağımız film etkinliğimize Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar
olarak tüm dostlarımızı bekliyoruz.

src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/salvador-1286902549_0.jpg"
style="border: 1px solid rgb(184, 184, 184); max-width: none !important;
padding: 1px; width: 150px; height: 220px;" />

style="font-family: Verdana, Arial, Arialturk, Helvetica, sans-serif;
background-color: rgb(244, 244, 244);">Yönetmen: Oliver
Stone 
style="font-family: Verdana, Arial, Arialturk, Helvetica, sans-serif;
background-color: rgb(244, 244, 244);">Yapım: ABD,1986 Süre: 123
dk.
style="font-family: Verdana, Arial, Arialturk, Helvetica, sans-serif;
background-color: rgb(244, 244, 244);">Oyuncular: James Woods, James Belushi,
Michael Murphy, John Savage

style="font-family: Verdana, Arial, Arialturk, Helvetica, sans-serif;
background-color: rgb(244, 244, 244);" />Oliver Stone'un 1986 tarihli filmi Salvador, yönetmenin en
başarılı filmlerinden biri olarak kabul ediliyor. Salvador'da
hayatını dünyanın dört bir yanında haber kovalayarak kazanan bir savaş
muhabirinin El Salvador'da yaşadıklarını anlatıyor. 20 yıldır
nerede olay çıkarsa soluğu orada alan foto muhabiri Boyle, içkiye ve
uyuşturucuya olan düşkünlüğü yüzünden işsizlikle yüz yüze
kalmıştır. El Salvador'da yaşanan iç savaşı izlemenin bir çözüm
olabileceğini düşünen Boyle yola çıkar.

ANKARA + İVME DERGİSİ BÜROSU FİLM GÖSTERİM: SALVADOR (1986)

ANKARA + İVME DERGİSİ
BÜROSU FİLM GÖSTERİM: SALVADOR (1986)

Ankara Artı İvme Dergisi
Bürosu'nda 29 Şubat Cuma günü saat 19.00'da yapacağımız film
etkinliğimize Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar olarak tüm
dostlarımızı bekliyoruz.

alt="" src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/salvador-1286902549_0.jpg"
style="width: 150px; height: 220px;" />

Yönetmen: Oliver Stone 
Yapım: ABD,1986 Süre: 123 dk.
Oyuncular: James Woods, James Belushi, Michael Murphy, John
Savage


Oliver Stone'un 1986 tarihli filmi Salvador,
yönetmenin en başarılı filmlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Salvador'da hayatını dünyanın dört bir yanında haber kovalayarak
kazanan bir savaş muhabirinin El Salvador'da yaşadıklarını
anlatıyor. 20 yıldır nerede olay çıkarsa soluğu orada alan foto
muhabiri Boyle, içkiye ve uyuşturucuya olan düşkünlüğü yüzünden
işsizlikle yüz yüze kalmıştır. El Salvador'da yaşanan iç savaşı
izlemenin bir çözüm olabileceğini düşünen Boyle yola
çıkar.

20 Şubat 2013 Çarşamba

BASIN AÇIKLAMASI: AKP İKTİDARI, SALDIRILARINI YALANLARLA SÜRDÜRÜYOR

BASIN AÇIKLAMASI: AKP
İKTİDARI, SALDIRILARINI YALANLARLA SÜRDÜRÜYOR

 

class="yiv666894433MsoNormal" id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47333"
style="margin: 0px; padding: 0px; color: rgb(69, 69, 69); font-family:
Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 12px; background-color: rgb(255,
255, 255);">ÇAGRIMIZDIR; id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47334" style="margin: 0px; padding: 0px; color:
rgb(69, 69, 69); font-family: Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 12px;
background-color: rgb(255, 255, 255);">AKP İKTİDARI, SALDIRILARINI
YALANLARLA SÜRDÜRÜYOR

style="margin: 0px; padding: 0px; color: rgb(69, 69, 69); font-family:
Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 12px; background-color: rgb(255,
255, 255);">TMMOB’ ile  Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 30
Ocak 2013 tarihinde yapılan toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar; “ id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47336">TMMOB Yasası değişikliği
üzerine bir çalışma yapıldığını, ancak bu çalışmanın
durdurulduğunu, şimdilik TMMOB Yasası ile ilgili bir
gündemlerinin olmadığını...”
 söylemiştir. Faşizmle yönetilen bir
ülkede bu söylenen ilk yalan değildir. Son yalan da olmayacaktır.

id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47379" style="margin: 0px; padding: 0px; color:
rgb(69, 69, 69); font-family: Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 12px;
background-color: rgb(255, 255, 255);">Herkesi yalan ve demagojilerine
inandırabilirler. Ancak bizim onların yalanlarına ihtiyacımız yok. id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47381"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47380" style="font-style:
normal;">AKP’nin baskılarına boyun eğmeyeceğiz. Bizler emek ve
demokrasi mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. AKP’nin
yaratığı korku imparatorluğuna karşı asla hiç susmayacağız,
mücadele etmekten yılmayacağız. id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47376" style="margin: 0px; padding: 0px; color:
rgb(69, 69, 69); font-family: Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 12px;
background-color: rgb(255, 255, 255);"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47378"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47377" style="font-style: normal;">Bu konuda
yapacağımız basın açıklamasına başta meslektaşlarımız olmak üzere
halkımızı ve basın emekçilerini davet ediyoruz. id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47375" style="margin: 0px; padding: 0px; color:
rgb(69, 69, 69); font-family: Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 12px;
background-color: rgb(255, 255, 255);"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47374"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47373" style="font-style: normal;">YER; AKP
Şişli İlçe Binası Önü id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47368" style="margin: 0px; padding: 0px; color:
rgb(69, 69, 69); font-family: Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 12px;
background-color: rgb(255, 255, 255);"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47367"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47366" style="font-style:
normal;">TARİH:  id="lw_1361352935_0">23/02/2013 Cumartesi SAAT;
14.00

id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47364"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47363" style="font-style: normal;"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47362">                                                  id="yui_3_7_2_1_1361256076480_47394">DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR

19 Şubat 2013 Salı

BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI

BASIN AÇIKLAMASINA
ÇAĞRI

 

ARALARINDA YAYIN
KURULU ÜYELERİMİZİN DE BULUNDUĞU GÖZALTINA ALINAN KAMU EMEKÇİLERİ
DERHAL SERBEST BIRAKILSIN

19 Şubat Salı günü
sabaha karşı AKP'nin işkenceci polisi tarafından 28 ilde DHKP-C
operasyonu adı altında 167 kamu emekçisinin evlerine ve işyerlerine
baskın düzenlenmiştir. Bu baskınlar sonucunda yaklaşık 100 kişi
işkencelerle gözaltına alınmıştır.

Gözaltına
alınanlar arasında Mühendislik Mimarlık ve Planlamada + İvme Dergisi
yayın kurulu üyeleri de bulunmaktadır. Yayın kurulu üyelerimiz Murat
Çeşme, Ali Erdoğan ve Ozan Demirel'in evlerinde sabah erken saatlerden
itibaren arama yapıldığı bilgisi elimize ulaşmıştır. Aramalar
sonrasında Murat Çeşme ve Ali Erdoğan gözaltına alınmış, Ozan
Demirel ise görev nedeniyle yurtdışında olduğu için gözaltına
alınamamıştır.

Halkımızı meslektaşlarımız ve basın
emekçilerini Akp'nin kamu emekçilerine dönük gerçekleştirdiği bu
saldırıyı protesto etmek ve Gözaltına alınan arkadaşlarımıza destek
olmaya çağırıyoruz...

BASIN
AÇIKLAMASI

style="color:#b22222;">YER: YÜKSEL CAD. KIZILAY
ANKARA

TARİH: 19
ŞUBAT 2013 SALI

SAAT:
19.30

 

Gözaltına alınan Yayın Kurulu
üyelerimiz ve tüm kamu emekçileri biran önce serbest
bırakılsın.

Gözaltı ve baskılarla bizleri
yıldıramayacaklar, ıslah olmayacağız, boyun
eğmeyeceğiz!

GÖZALTILAR SERBEST
BIRAKILSIN!

BASKILAR GÖZALTILAR BİZİ
YILDIRAMAZ!

KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN
MÜCADELEMİZ!

MÜHENDİSİZ MİMARIZ HAKLIYIZ
KAZANACAĞIZ!

DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR

AÇIKLAMA NO 67: ARALARINDA YAYIN KURULU ÜYELERİMİZİN DE BULUNDUĞU GÖZALTINA ALINAN KAMU EMEKÇİLERİ DERHAL SERBEST BIRAKILSIN

AÇIKLAMA NO 67: ARALARINDA
YAYIN KURULU ÜYELERİMİZİN DE BULUNDUĞU GÖZALTINA ALINAN KAMU
EMEKÇİLERİ DERHAL SERBEST BIRAKILSIN

 

align="center">ARALARINDA YAYIN KURULU ÜYELERİMİZİN DE BULUNDUĞU
GÖZALTINA ALINAN KAMU EMEKÇİLERİ DERHAL SERBEST
BIRAKILSIN

19 Şubat Salı günü sabaha karşı
AKP'nin işkenceci polisi tarafından 28 ilde DHKP-C operasyonu adı
altında 167 kamu emekçisinin evlerine ve işyerlerine baskın
düzenlenmiştir. Bu baskınlar sonucunda yaklaşık 100 kişi işkencelerle
gözaltına alınmıştır.

Gözaltına alınanlar arasında
Mühendislik Mimarlık ve Planlamada + İvme Dergisi yayın kurulu üyeleri
de bulunmaktadır. Yayın kurulu üyelerimiz Murat Çeşme, Ali Erdoğan ve
Ozan Demirel'in evlerinde sabah erken saatlerden itibaren arama
yapıldığı bilgisi elimize ulaşmıştır. Aramalar sonrasında Murat
Çeşme ve Ali Erdoğan gözaltına alınmış, Ozan Demirel ise görev
nedeniyle yurtdışında olduğu için gözaltına
alınamamıştır.

AKP iktidarı açık bir şekilde faşizm
koşullarını işletmektedir. İktidarına karşı muhalif bütün kesimleri
sindirmek, susturmak ve onlar nezdinde tüm halka korku salmak için
saldırılarına devam etmektedir. Uzunca bir süredir devam eden bu
saldırılarına avukatların, gazetecilerin, öğrencilerin ve
sanatçıların ardından, bu sefer de kamu emekçilerini gözaltına alarak
bir yenisini eklemiştir...

Bizler biliyoruz ki bu saldırılar ne ilk
ne de son olacaktır. AKP bu saldırılarıyla ne bizleri, ne de halkı
korkutamayacak. Korkuyla kurulmaya çalışılan bu imparatorluk er yada geç
yıkılacaktır.

Bizler; doğru bildiklerimizi söylemekten,
söylediklerimizin ve yaptıklarımızın arkasında durmaktan
vazgeçmeyeceğiz. Devrimcileri, halkın değerlerini savunanları, faşizme
karşı demokrasi; kapitalizme karşı sosyalizm mücadelesi verenleri hep
savunduk savunmaya da devam edeceğiz.

Bugün gözaltına alınan
arkadaşlarımızın önlerine "suç" diyerek sunacaklarının
neler olduklarını şimdiden biliyoruz. Yine demokratik kurumlara gitmeyi,
basın açıklamalarına katılmayı, 1 Mayıs'ta alanlarda olmayı,
devrimcileri sahiplenmeyi suçmuş gibi gösterecekler. Bu yalanlarınızla
bizi ve halkımızı kandıramayacaksınız.

AKP iktidarı bu
saldırılarında "soruşturma" yerine
"operasyon","arama"
yerine "baskın" diyerek zaten durumu
"terörize" etme amaçlarını apaçık
sergiliyor. Bütün yasal ve demokratik mücadeleleri bastırmak için
illegal bir olay varmış gibi helikopterlerle, binlerce çevik kuvvet
polisiyle, sabaha karşı evlerin ve kurumların kapılarını kırarak
baskınlar yapmaları AKP faşizminin en açık
göstergeleridir.

Gözaltına alınan Yayın Kurulu üyelerimiz
ve tüm kamu emekçileri biran önce serbest
bırakılsın.

Gözaltı ve baskılarla bizleri
yıldıramayacaklar, ıslah olmayacağız, boyun
eğmeyeceğiz!

GÖZALTILAR SERBEST
BIRAKILSIN!

BASKILAR GÖZALTILAR BİZİ
YILDIRAMAZ!

KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN
MÜCADELEMİZ!

MÜHENDİSİZ MİMARIZ HAKLIYIZ
KAZANACAĞIZ!

DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR

ARALARINDA YAYIN KURULU ÜYELERİMİZİN DE BULUNDUĞU KAMU EMEKÇİLERİ GÖZALTINDA

ARALARINDA YAYIN KURULU
ÜYELERİMİZİN DE BULUNDUĞU KAMU EMEKÇİLERİ
GÖZALTINDA

 

19 Şubat sabahı AKP'nin
işkenceci polisi tarafından 28 ilde DHKP-C operasyonu adı altında 167
 kamu emekçisinin evlerine ve işyerlerine baskın
düzenlenmiştir. 
Bu baskınlar sonucunda yaklaşık 100
kişi gözaltına alınmıştır.
Şu an için gözaltına alınan
Yayın Kurulu üyemiz Murat Çeşme ve Ozan Demirel'in evlerinde arama
yapıldığı ve Murat Çeşme'nin gözaltına alındığı Ozan
Demirel'in görev icabı yurtdışında olması nedeniyle gözaltına
alınamadığını öğrenmiş
bulunmaktayız.
 
Gözaltına alınan Yayın
Kurulu üyelerimiz ve tüm kamu emekçileri biran önce serbest
bırakılsın.
 
Gözaltı ve
baskılarla bizleri yıldıramayacaklar,  ıslah olmayacağız, boyun
eğmeyeceğiz!
 
GÖZALTILAR
SERBEST BIRAKILSIN!
 
BASKILAR
GÖZALTILAR BİZİ
YILDIRAMAZ!
 
KAHROLSUN FAŞİZM
YAŞASIN
MÜCADELEMİZ!
 
MÜHENDİSİZ
MİMARIZ HAKLIYIZ
KAZANACAĞIZ!
 
NOT: KESK'in
duyurduğu Basın Açıklaması haberi aşağıdaki
gibidir:
 
class="yiv570527708contentpaneopen" id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10153"
style="padding: 0px; background-color: rgb(255, 255, 255); font-family:
Tahoma, Verdana; font-size: 16px; text-align: justify;">
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10152" style="width: 758px;">
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10151">
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10150" style="border-spacing: 2px; font-weight:
bold; padding-bottom: 3px; margin: 0px 2px 7px; font-size: 13px;
padding-left: 5px; text-align: left; border-bottom-style: solid;
border-bottom-color: rgb(0, 0, 0); border-left-width: 5px; border-left-style:
solid; border-left-color: rgb(0, 0, 0);" width="100%">Saat 11.30'da KESK
Genel Merkezi Önünde Olalım class="yiv570527708buttonheading" style="border-spacing: 2px;"
width="100%">  style="border-spacing: 2px;" width="100%">  class="yiv570527708buttonheading" style="border-spacing: 2px;"
width="100%">  class="yiv570527708contentpaneopen" id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10159"
style="padding: 0px; background-color: rgb(255, 255, 255); font-family:
Tahoma, Verdana; font-size: 16px; text-align: justify;">
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10162" style="width: 758px;">
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10161">
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10160" style="border-spacing: 2px; font-size:
10px;" valign="top">  id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10165">
style="border-spacing: 2px;" valign="top">
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10167">Konfederasyonumuza yönelik baskı ve
sindirme operasyonlarının son halkası bu sabah yaşanıyor. id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10166">Birçok ilde aralarında KESK MYK
üyemiz Akman Şimşek’in de bulunduğu üyelerimiz gözaltına
alınıyor.
Konu hakkında
KESK olarak tutumumuzu ifade eden bir basın açıklaması
yapılacaktır.
 
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10175">Tarih  
:
 19 ŞUBAT 2013
Salı (BUGÜN)
style="background-color: transparent;">Saat    
id="lw_1361264867_0">11:30
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10178">Yer     
:
 KESK Genel
Merkez Önü
 
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10188"> id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10187">Katılmanızı bekler, ilginiz için
teşekkür ederiz.
 
id="yui_3_7_2_1_1361256076480_10185">KESK BASIN
BÜROSU

 

16 Şubat 2013 Cumartesi

DMMM TMMOB ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI GERÇEKLEŞTİRDİ

DMMM TMMOB ÖNÜNDE BASIN
AÇIKLAMASI GERÇEKLEŞTİRDİ

 

TMMOB yönetim kurulu
30 ocak 2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yaptığı
toplantı sonrasında Bakan Erdoğan Bayraktarın  söylemine dayanarak
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı imzasıyla, TMMOB Yasası
değişikliğinin gündemden kalktığı “ilan”
edildi. 

Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar 16 Şubat
2013 tarihinde saat 13.30’da TMMOB önünde bir basın açıklaması
gerçekleştirdi. 
Basın açıklamasında DMMM “TMMOB
Yasa Değişikliği'nin” gündemden kalktığına
inanmadığını,  hakların, bedellerle nasıl kazanıldığını, Bu
“ilan” Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın
yalanı üzerinden TMMOB yönetiminin üyelerini aldatması ve oyalaması
olduğunu anlattığı. Açıklamaya 14 Kişi katılırken, “
Güçleri Örgütsüzlüğümüz Korkuları Örgütlülüğümüzdür, Torba
Yasasına Hayır, Mühendisiz Mimarız Haklıyız Kazanacağız” yazan
dövizler ve “TMMOB Yüzünü Kendisini Yok Edenlere Değil Yanında
Yer Alanlara Çevirmelidir” yazılı pankart taşındı.

Eylemde “AKP Elini TMMOB'den Çek”, “Yaşasın
Örgütlü Mücadelemiz”, “Mühendisiz Mimarız, Haklıyız
Kazanacağız”, “Torba Yasaya Hayır”, “TMMOB
Halkındır Halkın Kalacak” sloganları atıldı.
Basın açıklamasının okunmasından sonra eylem
bitirildi.

 

Açıklamanın tam
metni:

TMMOB YÜZÜNÜ KENDİSİNİ
YOK EDENLERE DEĞİL YANINDA
YERALANLARA ÇEVİRMELDİR!

TMMOB Yönetim Kurulu
Başkanı ile 10 oda Yönetim Kurulu Başkanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı
ve bakanlık yetkilileri ile 30 Ocak 2013 tarihinde bir toplantı
yapmıştır.

Yapılan bu toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın; “TMMOB Yasası değişikliği
üzerine bir çalışma yapıldığını, ancak bu çalışmanın
durdurulduğunu, şimdilik TMMOB Yasası ile ilgili bir
gündemlerinin olmadığı...” 
söylemine
dayanarak TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı
imzasıyla, TMMOB Yasası değişikliğinin gündemden kalktığı
“ilanı” edilmiştir. 1999 Yılında “Toplumda genel
bir mutakabat sağlanıncaya kadar F TİP hapishanelerin açılmayacağı
da” Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk tarafından kamuoyuna
açıklanmıştı. Bu açıklamaya da bizim dışımızdaki aynı kesimler
inandılar. Ama bu açıklamadan bir hafta sonra F tipi hapishaneler
açılarak 19-22 Aralık katliamı yapıldı.

 

Biz
“Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar” olarak
“TMMOB Yasa Değişikliğinin” gündemden kalktığına
inanmıyoruz. Biz hakların, bedellerle nasıl kazanıldığını yaşayanlar
olarak, birkaç basın açıklamasıyla, 10 günlük imza masalarının
açılmasıyla, görüşmelerle, icazetçi politikalarla hakların
kazanılamayacağını biliyoruz. Bu “ilan” Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın yalanı üzerinden TMMOB yönetiminin
üyelerini aldatması ve oyalamasıdır. Nitekim  Erdoğan
Bayraktarın TMMOB ile ilgili bir çalışmanın yapılmış
olduğunu ve kendi döneminde böyle bir yasanın gündeme
gelmeyeceğini ifade etmesini yeterli bulmak, AKP nin bugüne kadar
uyguladığı  politikaları, çıkardığı yasaları, KHK' leri ,
yaptığı uygulamaları gözucuyla bile takip edenler için bile en
hafif ifade ile saflıktır. 

 

Biz AKP
iktidarını; uyguladığı sermaye yanlısı politikalarından,
Kanunlarından, Kanun Hükmünde Kararnamelerinden, yeri geldiğinde kendi
burjuva hukukunu bile tanımamasından, sokak infazlarından, her
demokratik eylemi biber gazına boğmasından, komplolarla demokratik yasal
kurumları yoksul mahalleleri gece yarısı helikopterler
eşliğinde, panzerlerle, TOMA’ larla ,gaz
bombalarıyla basmasından, talan etmesinden, işkenceyle kitlesel
gözaltı ve tutuklamalarından tanıyoruz. Onların yalanına ve
icazetine ihtiyacımız yok.

TMMOB Yönetiminin, Bakanın
söylediği yalanlara  inanmaya dünden hazır olması ise ideolojik
zayıflıktan kaynaklanmaktadır. Bu zayıflık icazetçiliği de beraberinde
getirmektedir. Bu da mücadeleyi engellemektedir.

Oligarşinin
saldırıları artarken, hak gaspları sürerken, kentsel Dönüşüm
adı altında rant uğruna yoksul halkımızın barınma ve yaşam hakkı
elinden alınırken, emperyalist savaşlara taşeronluğu yapılırken, Bu
saldırılara karşı mücadele etmek ve nelerin yapılmasını konuşmak
istediğinizde, Mehmet Soğancı görüşme isteğimizi geri
çevirmiştir. TMMOB’ ye saldırılar konusun üyelerle dahi
konuşmaktan kaçan TMMOB yönetimi; mücadele yerine, Kamu Kurum
ve Kuruluşlarıyla, Bakanlıklarla daha çok görüşmeyi
hedefleyip,“davet” dilenmekte mevcut statüsünü
masa başında koruma gayretindedir. Bu  politikanın adı
“sivil toplumculuktur”, icazetçiliktir. İcazetçilikte,
“sivil toplumculuk” da mücadelenin, örgütlenmenin önündeki
en büyük engeldir

AKP iktidarı her türlü muhalefete karşıdır ve
tahammülsüzdür. Bu yağma ve sömürünün önünde hiçbir engelin
olmaması için örgütlülükler tasfiye edilmek istenmekte, Demokratik
Kitle Örgütleri ve meslek odaları ilgili bakanlıkların birer birimine
dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Ancak, AKP’nin
saldırısının hedefi bugünkü TMMOB’nin mevcut yapısı
değildir. Zaten bu yapı bugün iktidar için ciddi bir tehdit de
oluşturmamaktadır. Onun için AKP’nin  saldırıları bugünle
sınırlı değil uzun vadeli, geleceği teminat altına almaya yönelik bir
örgütsüzleştirme - etkisizleştirme
saldırısıdır.

TMMOB Yönetiminin bu
tür faaliyetleri, TMMOB yi emekten yana halktan yana ve
mücadeleyi temel alan Demokratik Kitle Örgütü (DKÖ) olmaktan
çıkartıp, TMMOB'u düzenin icazeti içerisinde basın
açıklaması yapan, mücadeleyi adliye koridorlarına hapseden,
düzenin kurullarında yer almaya çabalayan, meclisten, yasalardan,
anayasadan , Avrupa Birliğinden (AB) medet
uman, iktidarla karşı karşıya gelmeden mevcut statüsünü ve
görüntüsünü koruma üstüne diyalog kurmak isteyen, Sivil Toplum
Örgütü (STÖ)'ne dönüştürmüştür. Bu politikalar aynı
zamanda emperyalizm ve işbirlikçi tekelerin çıkarları doğrultusunda
çıkarılan her yasa, yönetmelik, KHK’ lere meşruluk
kazandırmaktadır. TMMOB bu icazetçi politikalar yerine; sonuca
odaklı bir mücadele ile, kendini hiçbir mücadele
biçimiyle sınırlamadan, kazanmak için her türlü meşru, haklı
mücadele biçimini hayata
geçirilmelidir..

Saldırıları, Kararlı Bir Mücadele İle
Püskürtebiliriz.

Mevcut TMMOB Yönetiminin uzun
süredir görmezden geldiği, sömürüye dayalı kapitalist
sistemlerde, halka saldırı yasalarının emperyalist merkezlerde
hazırlandığı, iktidarı, muhalefeti, burjuva basını, yasaması,
yürütmesi, yargısı, tüm düzen güçlerinin bu planın birer
taşeronu ve uygulayıcısı olduğu gerçeğine yüzünü dönmesi
ve buna dönük bir mücadele örgütlemesi gerekmektedir. Ayrıca
mevcut TMMOB yönetimi, düzen güçlerinin aralarındaki kimi
farklılıkların da öze değil biçime
ilişkin 
olduğunu bilmelidir.

Faşizmle
yönetilen bir ülkede faşizm kendi yaslarına dahi uymaz, gerek gördüğü
yerlerde kendi yasalarına dahi uymazlar. Bunu önlemenin yolu da öyle
‘diyaloglarla’, ‘sivil toplumculukla’, icazetçi
politikalarla olmaz. Bunu önlemenin
yolu;  Birincisi; mücadelede sonuna
kadar kararlı olmaktır. Mücadele sadece mevcut saldırıyı
püskürtmekle sınırlanmamalıdır. O yüzden mücadele;hedeflenen her
sonuç bir sonraki mücadelenin önünü açacak şekilde
büyütülmelidir. İkincisi; Her mücadele
içinde alınması gereken riskler olduğu ve bedeller ödenebileceği
gerçeğinin bilincinde
olunmalıdır. Üçüncüsü; bu riski almaya ve
bedel ödemeye cüret etmektir.

Bunlar varsa ve göze alınıyorsa
gerisi bu saldırılara geri adım attırmak için uygun bir mücadele
programı çıkartmak ve programı uygulamaya sokmaktır. Ama ne yazık
ki TMMOB Yönetiminin böyle bir mücadele programı da, bu
mücadeleyi göze alacak ideolojik cürreti de yoktur. Saldırı emperyalizm
ve oligarşinin saldırısıdır. mücadelemizin hedefi de açık ve net
biçimde emperyalizme, oligarşiye ve onların ülkemizdeki uygulayıcısı
olan  AKP’ iktidarına
yönelmelidir.

TMMOB Yönetiminde, somut
da, pratikte hiçbir şey yapmayan, büyük, abartılı, içi boş laflar
etmek, AKP iktidarına karşı kuru tehditler savurmak genel bir anlayış
haline gelmiştir
AKP’ iktidarına saldırı
zeminini yaratan da TMMOB Yönetiminin bu
duruşudur.
 Devam eden, hayata geçirilen ve geçirilmek
istenen halka saldırı yasalarıdır. Bu saldırılar
örgütsüzleştirmeyi, güçsüzleştirmeyi ve tasfiyeyi amaçlamaktadır.
Bu saldırıları püskürtmenin yolu da militan, kitlesel bir direnişi
örgütlemekten geçer. Ama TMMOB yönetimi ideolojik olarak bu
mücadelenin çok uzağında bir duruş sergilemektedir.

Mühendis
mimar alanındaki mücadelenin gerilemesi de, örgütlenme sorunları
da, TMMOB’ daki tıkanıklığın asıl nedeni de
“İdeolojik”tir. TMMOB’ daki ideolojik savrulmanın
sorumlusu da tasfiyeci, teslimiyetçi reformist anlayıştır. Bu anlayış
TMMOB’ a “sivil toplumculuğu”, icazetçi anlayışı
yerleştirmiştir. TMMOB’de “sivil toplumculuğun”,
icazetçiliğin hakim kılınması süreci, aynı zamanda devrimcilerin ve
devrimci düşüncelerin tasfiye edilmesi sürecidir. Devrimcilerden
“kurtuldukları” ölçüde, burjuva düşünce ve politikaları
daha açık ve cüretli uygulamaya başladılar. TMMOB’u bu noktaya
getirenler, devrimciliği sınıfsallıktan soyutlayan TMMOB Yönetimin
oluşturan tasfiyeci reformist anlayıştır.

TMMOB’ a hakim olan
bu anlayışa karşı mücadele aynı zamanda burjuvazinin sol içine nüfus
eden kültürüne, yaşam tarzına ve burjuva ideolojisine karşı
mücadeledir. TMMOB’nin emekten halktan yana bir mücadele
içerisinde olabilmesinin ön koşulu; burjuvaziye, düzene ait ne varsa
sökülüp atılmasıdır. Yeterli koşulu ise; TMMOB içindeki
devrimci demokratik muhalefetin tüm örgütlü güçlerini
kapsayan birliğini gerçekleştirebilmektir. Bunun bugüne kadar
gerçekleştirilememiş olması bunun gerçekleştirilemeyeceği anlamını
taşımaz. Bizler köklerimize daha sıkı sarıldığımızda bunu
başarabiliriz. Çünkü; mücadelenin temel dinamiği devrimcilerdir.
Tarihimizdir.

DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR

src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/16022013008.jpg" style="width:
700px; height: 350px;" />

alt="" src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/16022013009.jpg"
style="width: 700px; height: 393px;" />

 

15 Şubat 2013 Cuma

AÇIKLAMA NO 66: TMMOB YÜZÜNÜ KENDİSİNİ YOK EDENLERE DEĞİL YANINDA YERALANLARA ÇEVİRMELİDİR!

AÇIKLAMA NO 66: TMMOB
YÜZÜNÜ KENDİSİNİ YOK EDENLERE DEĞİL YANINDA YERALANLARA
ÇEVİRMELİDİR!

 

style="font-size:18px;">16.02.2013

TMMOB YÜZÜNÜ KENDİSİNİ YOK
EDENLERE DEĞİL YANINDA YERALANLARA ÇEVİRMELİDİR!

Çevre
ve Şehircilik Bakanlığının çağrısı üzerine TMMOB Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Soğancı ve 10 Oda Yönetim Kurulu Başkanları 30 Ocak
2013 tarihinde Bakanın ve Bakanlık yetkililerinin katılımıyla bir
toplantı gerçekleştirilmiştir.

Toplantıda, TMMOB Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Soğancı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına istek ve
görüşlerini özetleyen  4 sayfalık bir metin okumuş ve sunmuştur.
( href="http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=8821&tipi=26">http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=8821&tipi=26)

TMMOB’
nin görüşleri olarak Bakanlığa iletilen metinde  "Mülga
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Bakanlık bürokrasisi temel
mühendislik, mimarlık ve planlama alanında TMMOB‘ye yakın
yaklaşımlar sergilerken, 2000‘li yıllardan sonra nedeni bizce çok
iyi bilinen şekilde TMMOB‘ye siyasi hasım olarak bakmaya
başladığını öncelikle ifade etmek gerekir.”

Denilmektedir.

Eğer TMMOB Yönetimi, emekten Halktan yana olduğunu
söylüyorsa ki sözde de olsa söylüyor, emperyalizme bağımlı kapitalist
sistemle yönetilen bir ülkenin işbirlikçi hükümetinin TMMOB’ yi
“siyasi hasım” olarak görmesini bilmesi gerekir.
İşbirlikçi AKP iktidarının buna göre tavır almasından doğal ne
olabilir. Bu sınıfsal bir tavırdır, işbirlikçi yönetim de bu
sınıfsal tavrını alıyor. Burada asıl doğal olmayan emekten halktan
yana olduğunu söyleyen TMMOB Yönetiminin mücadele programını sınıfsal
temelde buna göre yapmaması, işbirlikçi yönetimlerden hala bir
beklenti içinde olması ve sınıfsal tavır
almayışıdır.

TMMOB Yönetimi, 2000’ li yıllara kadar
işbirlikçi hükümetlerin TMMOB’ ye yakın yaklaşımlarından da
söz ediyor ki bu tamamıyla siyasi bir körlüktür. “2000’
li yıllara kadar TMMOB’ ye yakın yaklaşımlar
sergileniyorsa”
TMMOB 19 Eylül 1979 Yılında bir günlük iş
bırakma eylemini niye yaptı. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. TMMOB
Yönetimi kör dünyasında değil gör dünyasında
yaşamalıdır.

TMMOB Yönetimi, TMMOB’ yi Düzenin
Vitrin Süsü Yapmamalıdır.

TMMOB yönetiminin bakanlığa
verdiği yazılı metinde, Çevre ve Şehircilik bakanlığına geçişle
birlikte bu bakanlığa bağlı müdürlüklerin içlerinin
boşaltıldığını, “Yüksek Fen Kurulunun”
işlevsizleştirildiğini belirterek “ kalkınma planlarının
hazırlanması süreçlerinde TMMOB ile birlikte çalışan Bakanlık,
Kalkınma Bakanlığı‘nın TMMOB‘yi bu süreçlere dahil
etmemesini sorgulamadığı gibi, Kamu İhale Yasası‘na aykırı
yayımlanan yönetmeliklerden yapım işlerinde mesleki ve teknik yeterlilik
kriterinin aranmamasını görmezden gelebilmektedir.”
 
Diyerek, bugün de Kalkınma planlarının hazırlanması ve bunun
gibi oluşturulan kurumlarda TMMOB’ nin de yer alması gerektiği dile
getirilmektedir.

Bugüne kadar kalkınma planlarının
hazırlanmasında ve bunun gibi kurumlarda kurumsal olarak yer aldığınız.
Düzenin bu kurumlarında yer alarak bu kurumlar ülke yararına ve halk
yararını hangi kararı aldırabildiniz. Sömürüye dayalı kapitalist
sistemin bu kurulların işlevlerinin emperyalizm ve işbirlikçi tekelleri
çıkarları ve istekleri doğrultusunda alınan kararların
meşrulaştırılması olduğunu bildiğiniz halde, o kurullarda bir vitrin
süsü olarak yer almakta neden bu kadar isteklisiniz. Örneğin
“Asgari Ücret Tespit Komisyonunda” işçi sendikaları da
bulunur. Ama bu komisyonda hep sermayenin istekleri doğrultusunda kararlar
alınır. Örneğin “Mühendis Fakülteleri Dekanlar Konseyinde”
yer alıyorsunuz da Fakültelerde ilerici devrimci öğrenciler üzerindeki
dekanlık soruşturmalarını, disiplin cezalarını, fakülteden
atılmalarını mı engellediniz!..  Parasız eğitimi, Halk için
eğitim halk için bilimimi savundunuz, YÖK’ ün kaldırılmasını,
demokratik özerk üniversiteyi mi savundunuz. Bu örnekler
çoğaltılabilinir.  Bu kurullar ve bu kurulların aldığı kararlar
emekçi halklar için meşru değildir. Onun için emekten halktan yana
olduğunu söyleyen örgütler, Bu kurulların vitrin süsü olmaktan
vazgeçmeli ve bu kurulların aldığı kararlara karşı mücadele
etmelidir.

TMMOB Yönetimi ‘Sivil Toplumculuktan’
Vazgeçmelidir.

 TMMOB yönetimi, Bakanlığa verdiği
yazılı metinde “Mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetleri
Bakanlık bünyesinde dahi hızla itibarsızlaştırılmaktadır.”

Diyor. İşbirlikçi iktidarı görevini yapıyor. Bu itibarsızlaştırma
aynı zamanda “değersizleştirilmeyi” de içinde barındırır
ki, bu da mühendis mimar emeğinin daha çok sömürüsü demektir. Bu
hizmetlerin itibarsızlaştırılması, değersizleştirilmesi, Mühendis
mimarları ve onların Mesleki Demokratik Kitle Örgütünü
itibarsızlaştırılmasıdır. Burada önemli olan TMMOB Yönetimi bu konuda
ne yapıyor olmasıdır. Yapılan ise; KOCAMAN BİR HİÇTİR!.. Yaptığı;
Büyük, abartılı, içi boş laflar etmek, AKP iktidarına karşı kuru
tehditler savurmaktır.

TMMOB Yönetiminin bütün faaliyetleri, TMMOB
yi emekten yana halktan yana ve mücadeleyi temel alan Demokratik Kitle
Örgütü (DKÖ) olmaktan çıkartıp, düzenin icazeti içerisinde basın
açıklaması yapan, düzenin kurullarda yer almak isteyen, meclisten,
yasalardan ve anayasadan beklenti içerisinde olan, hükümetle diyalog
kurmak isteyen ve Avrupa Birliğinden (AB) medet uman Sivil Toplum Örgütü
(STÖ) haline getirmek olmuştur. TMMOB Yönetimi, bu ‘Sivil
Toplumcu’ anlayışından vazgeçmelidir. Sonuç almayı esas alan bir
mücadele ile kendini hiçbir mücadele biçimiyle sınırlamamalıdır.
Kazanmak için her türlü meşru, haklı mücadele biçimini hayata
geçirilmelidir.

Saldırıları Yakınmalarla Değil, Kararlı
Bir Mücadele İle Püskürtebiliriz.

TMMOB Yönetimi,
Bakanlığa verdiği yazılı metinde yakınmalarla devam ettirerek;
“Mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek odaları yapı
denetim süreçlerinden yönetmelikler ve genelgeler yoluyla
dışlanmıştır. Bununla da yetinilmemiş 644, 646 ve 648 sayılı
KHK‘ler yoluyla mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı
hizmetlerini gerçekleştirme koşullarının yeterlilik ve yetkinliklerinin
belirlenmesi, meslek içi eğitim gibi meslek odalarının ana görevleri
Bakanlığın uhdesine alınmıştır. KHK‘ larla kurulan Mesleki
Hizmetler Genel Müdürlüğü, "biz meslek mensuplarının
üyeliklerini ve sicillerini bu listelerden takip edeceğiz"
gerekçesiyle her gün ayrı Odadan üye bilgilerinin tümünü
istemektedir.”
Dedikten sonra bunun yerine getirilmemesi halinde
de “Bakanlığınıza bağlı Müdürlük tarafından hakkımızda
yasal işlemlerin başlatılacağına dönük tehditvari yanıtlar
gönderilmeye başlanmıştır.”
  Diyerek
“dışlandığını, tehdit edildiğini” belirtmektedir. Oldu
olacak salya sümük ağlasaydınız bari.

TMMOB Yönetimi, Bakanlığa
verdiği yazılı metinde, 1961 yılından 1994 yılına kadar belediyeler ve
hükümetlerle uyumlu ve iyi ilişkiler içinde çalışılmış olduğu
belirtilerek,“1994 yerel seçimlerinden sonra dönemin
ANAP‘lı Belediye Başkanları mesleki denetimi siyasal platforma
çekmişler ve o günden bu yana Odalara siyasi hasım olarak muamele etmeye
başlamışlardır. Mesleki denetim konusunda onca yargı kararı ortadayken,
hak, yetki ve sorumluluklar da anayasal düzeyde belirlenmişken,
Bakanlığın TMMOB ve bağlı Odaların yetkisine müdahale etmesini
anlamakta güçlük çekmekteyiz.”
Denilmektedir

TMMOB
Yönetimi, “Tehdit edildiğini, dışlandığını”
söylüyor ve hala olanları “anlamakta güçlük
çekiyor”.
Ama biz olanları “anlamakta” hiç
de güçlük çekmiyoruz. Çünkü; Bizi tehdit etmiyorlar. Helikopterler
eşliğinde, panzerlerle, Akreplerle, TOMA’ larla Gaz Bombaları ile
direk saldırıyor, kurumlarımızı basıyor talan ediyorlar, işkenceyle
kitlesel gözaltına alıyor ve hukuksuz olarak da tutukluyorlar. Bu tür
saldırıları sürekli yaşıyor mücadelenin, direnişin bedelini
ödüyoruz.

TMMOB Yönetimi, sömürüye dayalı kapitalist sistemlerde
halka saldırı yasalarının emperyalist merkezlerde hazırlandığını,
iktidarı, muhalefeti, burjuva basını, yasaması, yürütmesi, yargısı,
tüm düzen güçlerinin onayıyla devreye sokulmuş ya da sokulmakta
olduğunu görmelidir. Düzen güçlerinin aralarındaki kimi
farklılıkların da öze değil biçime ilişkin
olduğunu bilmelidir. İkincisi;
Faşizmle yönetilen bir ülkede faşizm kendi yaslarına dahi
uymaz, gerek gördüğü yerlerde yasadışı müdahalelerde bulunur. Bunun
bizim gibi ülkelerde örnekleri çoktur. Bunu önlemenin yolu da öyle
‘diyaloglarla’, ‘sivil toplumculukla’, icazetçi
politikalarla olmaz. Bunu önlemenin yolu da;
 

Birincisi; mücadelede sonuna kadar karalı
olmaktır. Mücadele sadece mevcut saldırıyı püskürtmekle
sınırlanmamalıdır. O yüzden mücadelede hedeflenen her sonuç bir
sonraki mücadelenin önünü açacak şekilde
büyütülmelidir.

İkincisi; Her mücadele içinde
alınması gereken riskler olduğu ve bedeller ödenebileceği gerçeğinin
bilincinde olunmalıdır.

Üçüncüsü; bu riski
almaya ve bedel ödemeye cüret etmektir.

Bunlar varsa ve göze
alınıyorsa gerisi bu saldırılara geri adım attırmak için uygun bir
mücadele programı çıkartmak ve programı uygulamaya sokmaktır. Ama ne
yazık ki TMMOB Yönetiminin böyle bir mücadele programı da, bu
mücadeleyi göze alacak ideolojik cüreti de yoktur. Saldırı emperyalizm
ve oligarşinin saldırısıdır. mücadelemizin hedefi de açık ve net
biçimde emperyalizme, oligarşiye ve onların ülkemizdeki uygulayıcısı
olan  AKP’ iktidarına yönelmelidir.

Mücadele,
Söylemeler Üzerinden Değil, Pratikte Bedeller Ödenerek yapılır.

TMMOB Yönetimi, TMMOB’ un siyasal iktidar tarafından
“…bertaraf edilecek odaklar olarak hem siyasal iktidarların
hem de siyasal iktidara bağlı belediyelerin hedef tahtası haline
gelmişlerdir”
diyor. Bunu görmek ve söylemek için öyle derin
bir bilgiye gerek yok. Bunda herkes hemfikir. Çünkü, AKP iktidarı her
türlü muhalefete karşıdır ve tahammülsüzdür. Bu yağma ve
sömürünün önünde hiçbir engelin olmaması için örgütlülükler
tasfiye edilmek istenmekte Demokratik Kitle Örgütleri ve meslek odaları
ilgili bakanlıkların birer birimine dönüştürülmektedir. Ancak,
AKP’nin saldırısının hedefi bugünkü TMMOB’nin mevcut
yapısı değildir. Zaten bu yapı bugün iktidar için ciddi bir tehdit de
oluşturmuyor. Onun için AKP’nin  saldırıları bugünle
sınırlı değil uzun vadeli, geleceği teminat altına almaya yönelik bir
örgütsüzleştirme saldırısıdır.

AKP, bu saldırılarını öyle
kapalı kapılar ardından” gizlice değil,
davulla zurnayla, göstere göster yapıyor. 2009 Yılında Devlet Denetleme
Kurulu (DDK) raporu, 2011 Yılında Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK), Afet
Riski, 2B, son olarak da içinde
6235 Sayılı TMMOB yasasının
yanında, Yapı Denetimi Hakkında Kanun, İmar Kanunu, Kat Mülkiyeti
Kanunu, Belediye Gelirleri Kanunu, Kıyı Kanunu, İskan Kanunu, Mera Kanunu,
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili
düzenlemelerinde bulunduğu “TORBA YASA”
taslağıdır.

Tüm bu saldırı yasası ve düzenlemeler
karşısında  TMMOB ve Oda Yönetimleri ne yapmıştır? KHK’
kararnamelere karşı tek yolun “mücadele, mücadele, mücadele”
olduğunu açıklayan TMMOB yönetimi KHK’ lere karşı hangi
mücadeleyi hayata geçirmiştir. ‘Mücadele’ söyleminin
dışında kocaman bir hiç. Bumudur mücadele? Mücadele; mücadele demekle
mücadele olmuyor. Önce mücadele yapmak için bedeller ödemeyi göze
alacaksın, çünkü ülkemizde en küçük bir demokratik hak kazanını
için dahi büyük bedeller ödeniyor. Eğer bedel ödemeyi göze
alamıyorsan, mücadele etmiyorsun, direnmiyorsun demektir. Yaptığın ise
direnmemenin, mücadele etmemenin teorisini yapmaktır.
TMMOB Yönetimi de bunu
yapıyor.

Tüm bu olanlardan TMMOB Yönetimi hala ders
çıkartmıyor. “…
aleyhimizde yürütülen
kampanyalar bizim sözümüzü söylememizi engelleyemeyecektir.”
 Diyor. TMMOB Yönetiminde, somut da, pratikte hiçbir şey
yapmayan,
büyük, abartılı, içi boş laflar etmek, AKP
iktidarına karşı kuru tehditler savurmak genel bir anlayış haline
gelmiştir
. AKP’ iktidarına saldırı zeminini
yaratan da TMMOB Yönetiminin bu duruşudur.
Devam eden, hayata
geçirilen ve geçirilmek istenen halka saldırı yasalarıdır. Bu
saldırılar örgütsüzleştirmeyi, güçsüzleştirmeyi ve tasfiyeyi
amaçlamaktadır. Bu saldırıları püskürtmenin yolu da militan, kitlesel
bir direnişi örgütlemekten geçer. Ama TMMOB yönetimi ideolojik olarak bu
mücadelenin çok uzağında bir duruş sergilemektedir.

TMMOB
Yönetimi Yalan Söylemekten, aldatmaktan Vazgeçmelidir.

TMMOB Yönetimi, Bakanlıkla yaptığı toplantıda
“Kandırıldığını” ima ederek işi yalvarmaya kadar
vardırmıştır ki, İşte sözün bittiği yer de burasıdır..
“Avrupa Birliği müzakerelerinde, hizmetlerin serbest
dolaşımında ve mesleki yeterlilik konularında proje bazındaki
çalışmalarda bizlere mesleki yeterlik ve yetkinlik konusunda
meslek odalarının otorite olduğu anlatılırken -Avrupa‘dan gelen
konuşmacılar Avrupa örneklerinde meslek odalarının önemine vurgu
yaparken-, yasa tekliflerinde ve yayımlanan yönetmeliklerde hüküm süren
tersi bir otoriter anlayışla uygulama dışına itilmekteyiz
.
Mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetlerini ilgilendiren konularda
hiçbir görüşümüze itibar edilmemekte, yasa yapımından uygulama
aşamasına kadar neredeyse tüm süreçte yok sayılmaktayız. Merak
ediyoruz: Mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetleri alanında kim
otoritedir ki, bu kadar mevzuat üzerine mevzuat
yayımlamaktadır?”.
 Hani “müzakere sürecini
mücadele sürecine çevirecektiniz”?  Nerede burada mücadele?
Kendi ideolojilerine güvenemeyenlerin, her şeyi emperyalizmden
bekleyenlerin direniş ve mücadele gündemlerinde hiç olmamıştır. Böyle
bir Mücadele ve direniş gelenekleri de pratikleri de yoktur bugün de
olmamıştır. Onların tarihleri ve gelenekleri tasfiyecilik ve teslimiyetin
teorileştirilmesidir. TMMOB Yönetimi de burjuvazinin beyniyle düşünen,
burjuvazinin sınıf tavrını gösteren,  faşist düzen içinde
“demokratlığı” da Bir etiket olarak kullananlardan oluşan bir
yönetimdir.

Bundan önce çıkardığımız dergilerde,
açıklamalarımızda ve TMMOB ortamlarında yapılan etkinliklerde
“Yetkin Mühendisliğin” emperyalizmin bir ideolojisi olduğunu
ve emperyalist Avrupa Birliği (AB)  tarafından dayatıldığını,
“yetkin mühendisliğe” karşı mücadele edilmesi gerektiğini
yazdık ve devamlı anlattık.TMMOB yönetiminin ise “yetkin
mühendisliğe” karşı mücadeleyi göze alamadığı için
“nasıl olsa çıkacak” dediğini ve  onun getireceği
rantından yararlanmak için “yetkin mühendisliği” savunduğunu
 hep söyledik  Ama bu yazdıklarımız ve söylediklerimiz
 TMMOB yönetimi tarafından hep reddedildi. Peki, TMMOB Yönetiminin
bakanlığa verdiği yazılı metinde geçen yukarıdaki alıntı ne anlama
geliyor.Tekrar, tekrar  okunmalıdır. “yetkin mühendislik”
ile ilgili tartışmalar da hatırlanmalıdır. Bu TMMOB Yönetiminin
“Yetkin mühendislik” konusunda bugüne kadar üyelerine yalan
söylediğinin belgesi ve itirafı olarak tarihteki yerini
alacaktır. 

TMMOB Yönetimi toplantıda okuduğunu söylediği
yazılı metinde; “Ülkenin tüm alanını yapılaşmaya açan Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Yasa‘nın
hazırlanış sürecine dahil edilmediğimiz bilginiz dahilindedir. "Bu
yasanın uygulanmasında mühendislik, mimarlık ve planlama hizmeti
nerededir?" diye sorarak devamla “…Görüldüğü üzere,
yasanın hükümleri normal zamanların hukuk normlarından muaftır ve bu
alanların belirlenmesinde mühendisin, mimarın ve şehir plancısının bir
söz hakkı yoktur ve bütün olağanüstü yetkiler idareye tanınmıştır.
Yasada "Bakanlıkça lisanslandırılmış kurum ve kuruluşlar"
ile "teknik heyet"in tanımı olmadığı gibi statüleri de
belirsizdir.”  
Diyor. Ve “Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Yasanın” hazırlanışında
TMMOB’ nin sürece dahil edilmediğinden yakınıyor. Söz konusu
yasanın nasıl bir yasa olduğunu 56 No lu açıklamamızda 
anlatmıştık Bilgi için; ( href="http://www.ivmedergisi.com/a%C3%A7%C4%B1klama-56-2b-halka-sald%C4%B1r%C4%B1-yasalar%C4%B1.html">http://www.ivmedergisi.com/a%C3%A7%C4%B1klama-56-2b-halka-sald%C4%B1r%C4%B1-yasalar%C4%B1.html)

TMMOB
Yönetimi “Afet Riski” yasasına karşı olduğunu söylüyor.
Söylüyor da bu yasaya karşı bir mücadelesi de yok, mücadelesi
olmadığı gibi bu yasa kapsamında  afet riski taşıyan alan ve
binaların tespiti için Çevre ve Şehircilik Bakanlığından lisans almak
için TMMOB’ ye bağlı Oda şubelerinin başvuruları var. Bu
başvuran odalar için de yaptığı bir şey  yok. Sen yasada
“Bakanlıkça lisanslandırılmış kurum ve kuruluşlar ile teknik
heyetin tanımını ve statülerinin” belirsizliğini söylüyorsun,
yasaya karşı olduğunu söylüyorsun, ama sana bağlı birimler lisans
almak için Bakanlığa başvuruda bulunuyorlar Bu nasıl bir muhalefet
anlayışıdır ki hem yasaya karşı olduğunu söyleyeceksin ama buna
karşı bir mücadelen olmayacak,  hem de karşı olduğunu
açıkladığın yasanın uygulanmasında TMMOB’ ye bağlı odalar
lisans başvurusunda bulunacaklar. Bu “yasaya
karşıtlığının”  hiçbir inandırıcılığı
yoktur.

TMMOB Yönetimi Yalan Vaatlere
İnanmamalıdır.

TMMOB Yönetimi, yapılan toplantı ile
ilgili üyelerine de seslenerek Toplantıda Çevre ve
Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar; Bakanlık yapısı ile ilgili
bir sunum gerçekleştirdikten sonra özetle; görüşlerimizi dikkatle
dinlediğini, TMMOB Yasası değişikliği üzerine bir çalışma
yapıldığını, ancak bu çalışmanın durdurulduğunu, şimdi TMMOB
Yasası ile ilgili bir gündemlerinin olmadığını, mühendislik mimarlık
şehir planlama alanlarında TMMOB ve ilgili odaları ile birlikte
çalışmak istediklerini,
TMMOB ile gündemli toplantıları
sürdürme niyetlerinin olduğunu, kısa süre içerisinde bunu
gerçekleştireceklerini ifade etti “
 Diyor. Ve üyelere,
Erdoğan Bayraktarın söylediği yalanlara inanarak “TMMOB
Yasasının” gündemden kalktığını “ilan” ediyor. Oysa
yapılan açık bir oyalama ve aldatmadır. 1999 yılında da dönemin Adalet
Bakanı Hikmet Sami Türk “Toplumda mutakabat sağlanıncaya kadar F
tipi Hapishanelerin açılmayacağını” kamuoyuna açıklamıştı. Bu
açıklamadan bir hafta sonra 20 Hapishanede19-22 Aralık Hapishaneler
katliamı yapıldı ve 28 devrimci katledildi. Bakanın bu açıklamasına da
o dönemde bizim dışımızda herkes inanmıştı.

AKP, 11 Yıldır
iktidardadır, ve bu iktidar olduğu dönemde ülkemizin her alanı ile
ilgili olarak yüzlerce yasa çıkartmış, yasalarda değişiklikler
yapmış ve anayasal değişiklikleri yapmıştır. Bu değişiklikler
emperyalizm ve işbirlikçi tekellerin istekleri ve çıkarları
doğrultusunda ülkemizin yeniden şekillendirilmesidir. AKP yasa
çıkartırken, yasalarda değişiklik yaparken kendi alanlarını doğrudan
ilgilendiren kurumlardan olan TMMOB, TTB, DİSK, KESK, TBB’ den zaman
zaman görüşte almıştır. Ama bugüne kadar bu kurumların görüşlerini
kale almamış, işbirlikçilik misyonu neyi gerektiriyorsa onu yapmıştır.
Bu durum bu kadar net ve açıktır. TMMOB Yönetiminin Bakanın söylediği
yalanlara  inanmaya dünden hazır olması  ideolojik zayıflıktan
kaynaklanmaktadır. Bu zayıflık icazetçiliği de beraberinde
getirmektedir. Bu da mücadeleyi engellemektedir

Biz AKP iktidarını,
sermaye yanlısı politikalarından, kanunlarından, Kanun Hükmünde
Kararnamelerinden, Yeri geldiğinde burjuva hukuku bile tanımamasından,
 sokak infazlarından her demokratik eylemi biber gazına boğmasından
komplolarla demokratik yasal kurumlara, yoksul mahallelere gece yarısı
helikopterlerle, panzerlerle, TOMA’ larla gaz bombaları ile kitlesel
gözaltı ve tutuklamalarından tanıyoruz. Onların yalanına ihtiyacımız
yok.

TMMOB Yönetimi, üyelere seslenmeye devam ediyor, ve
“Sevgili Arkadaşlar; TMMOB, kamu kurum ve kuruluşları
ile ilişkilerini bundan önce olduğu gibi bundan böyle de şüphesiz
"işbirlikçilik" yapmadan sürdürecektir. Şimdi beklentimiz
görüşlerimizi almak, sözlerimizi dinlemek üzere meslek alanlarımızla
ilgili diğer bakanlıkların da bizleri davet etmeleridir.”
 Diyor. TMMOB Yönetimi, Kamu Kurum ve Kuruluşları ile
ilişkileri “işbirlikçilik” yapmadan
sürdürdüğünü ve sürdüreceğini söylüyor. Bu ilişkilerin TMMOB
bağlı odaların ve şubelerin nasıl sürdürüldüğünü biz çok iyi
biliyoruz. Sizin “İşbirlikçilik” yapmadan
iyi ilişkiler”  dediğiniz “yetkin/yetkili
mühendisliği” savunmanızın nedeni size söz verilmiş olması mı.
Karşı olduğunu söylediğiniz “Afet Riski” yasasında oda
birimlerinin bakanlığa lisansa başvurusunda bulunması mı. Filistin'e
yapılan İsrail saldırısında AKP ve BM'yi göreve çağırmak mı.
İşbirlikçilik” yapmadan “iyi
ilişkile”
dediğiniz, haklarını arayan işçileri, memurları,
köylüleri, mühendis mimarları gaz boğan, mahalleleri demokratik
kurumları gece yarıları Helikopter eşliğinde Panzerle, Akreple, TOMA
larla, gaz bombaları ile basan, talan eden, insanları sokak ortasında
kurşunlayan, işkenceyle gözaltına alıp sahte belgelerle hukuksuz olarak
tutuklattıran Ankara Emniyet  Müdürlüğünün iftar yemeğine
katılmak mı. İMO önünde işini geri almak için direnen emekçi Cansel
Malatyalının direnişini kırmak için polis çağırmak mı. Gelmişiniz,
geçmişiniz, tarihiniz ve bugününüz böyle örneklerle
doludur.

TMMOB Yönetimine, bunlar yetmemiş olacak ki Diğer
Bakanlıklardan da davet bekliyor. Bugüne kadar üyesi bulunduğunuz
kurumlarda, masaya oturduğunuz bakanlık ve kurumlarda vitrin süsü
olmaktan öteye halk yararına, ülke yararına hangi yasa ve uygulamaları
geçirebildiniz, olmadığını siz de söylüyorsunuz. Yukarıda da
anlattık, tekrar edelim. Bu politikalarınız ile emperyalizm ve
işbirlikçi tekelerin istekleri ve çıkarları doğrultusunda çıkarılan
her yasa ve uygulamaya meşruluk kazandırıyorsunuz  Bu aymazlığı
bırakın artık.

TMMOB Yönetimi, Bakanın yalanlarına o kadar
inanmış olmalı ki “Ayrıca bu toplantı sonrasında
vurgulanması gerekir ki; TMMOB Yasa değişikliğinin gündemden
kaldırılmış olmasının söylenmesindeki en önemli etki bağlı
odalarımız, İKK‘ larımız ve örgütlü üyelerimizle birlikte
inançla yürüttüğümüz mücadeledir.”
  Diyerek,
“Yasa Değişikliğinin” gündemden kaldırıldığını ilan
ediyor. ve bu ilanla mücadeleye de zarar veriyor.

Biliyorsunuz TMMOB
içindeki devrimci muhalefetin zorlamasıyla, bu yasa değişikliğine
karşı odalar tarafından 10/12/2012 tarihinden itibaren kentin işlek
yerlerinde imza masaları açarak el ilanı dağıtma kampanyası
başlatılmıştı. Yine bazı odalar bu yasa değişikliğine karşı
mühendis mimarların yoğun olarak çalıştığı Organize Sanayi
Bölgelerinde (OSB) toplantılar yapmak için harekete geçmişlerdi. Bu
süreç içerisinde AKP Yalova İl başkanlığına yazılan bir yazı ile
“TMMOB Yasası Değişikliğinden” vazgeçildiği yayıldı.
İşte bu duyumla birlikte, bu kampanya iki hafta sürdürdükten sonra
hiçbir açıklama yapmadan fiilen sonlandırdı. Üyelerin istek ve
talebiyle yapılan kampanya üyelere sorulmadan tartışılmadan bir
açıklama da yapmadan sonlandırılıyor. Bu ne biçim bir yönetim
anlayışıdır.

TMMOB Yönetimi bu “zaferin” nedeni
de  “bağlı odalar, İKK’ lar ve örgütlü
üyelerle” birlikte inançla yürütülen mücadele olduğunu
söylüyor. Dikkat edilirse burada TMMOB, İKK ve odaların dışında bir de
“Örgütlü Üyelerden” bahsediliyor. Kim bu
“Örgütlü Üyeler” dediğiniz. Onların bir ismi, cismi yok mu?
Örgütlü üyelerin ismini açıklamada niye bu kadar zorlanıyorsunuz.
“Örgütlü Üyelerin” ismi sizi niye bu kadar
korkutuyor.

Haklar İcazetçilik İle Değil, Kararlı,
Sürekli Mücadele İle Kazanılır.

Biz “Devrimci
Mücadelede Mühendisler” olarak “TMMOB Yasa
Değişikliğinin” gündemden kalktığına inanmıyoruz. Biz
hakların, bedellerle nasıl kazanıldığını yaşayanlar olarak, birkaç
basın açıklamasıyla, 10 gün imza masalarının açılmasıyla,
icazetçilikle hakların kazanılamayacağını biliyoruz. Bunun Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar üzerinden TMMOB yönetiminin
üyelerini aldatması ve oyalaması olduğunu
söylüyoruz.

Oligarşinin saldırıları artarken, hak gaspları
sürerken, “Kentsel dönüşüm” adı altında rant uğruna
yoksul halkımızın barınma ve yaşam hakları elinden alınırken,
emperyalist savaşların taşeronluğu yapılırken, Bu saldırılara karşı
mücadele etmek, nelerin yapılması gerektiği konusunu görüşmek
istediğimizde Mehmet Soğancı görüşme isteğimizi geri çevirmiştir.
TMMOB’ ye yapılan saldırıları üyeleriyle konuşmaktan kaçan TMMOB
yönetimi; mücadele yerine Kamu Kurum ve Kuruluşlarıyla, Bakanlıklarla
daha çok görüşmeyi hedeflemekte ve “davet”
dilenmekte, mevcut statüsünü masa başlarında koruma gayretindedir.
Bu  politikanın adı “sivil toplumculuktur”,
icazetçiliktir. İcazetçilikte, “sivil toplumculuk” da
mücadelenin önündeki en büyük engeldir.

Mühendis mimar
alanındaki mücadelenin gerilemesi de, örgütlenme sorunları da,
TMMOB’ daki tıkanıklığın asıl nedeni de
“İdeolojik”tir. TMMOB’ daki ideolojik savrulmanın
sorumlusu da tasfiyeci, teslimiyetçi reformist anlayıştır. Bu anlayış
TMMOB’ a “sivil toplumculuğu”, icazetçi anlayışı
yerleştirmiştir. TMMOB’de “sivil toplumculuğun”,
icazetçiliğin hakim kılınması süreci, aynı zamanda devrimcilerin ve
devrimci düşüncelerin tasfiye edilmesi sürecidir. Devrimcilerden
“kurtuldukları” ölçüde, burjuva düşünce ve politikaları
daha açık ve cüretli uygulamaya başladılar. TMMOB’u bu noktaya
getirenler, devrimciliği sınıfsallıktan soyutlayan TMMOB Yönetimin
oluşturan tasfiyeci reformist anlayıştır.

TMMOB’ a hakim olan
bu anlayışa karşı mücadele aynı zamanda burjuvazinin sol içine nüfüz
eden kültürüne, yaşam tarzına ve burjuva ideolojisine karşı
mücadeledir. TMMOB’yi emekten halktan yana bir mücadele içerisinde
olabilmesinin ön koşulu; burjuvaziye, düzene ait ne varsa sökülüp
atılmasıdır. Yeterli koşulu ise; TMMOB içindeki devrimci demokratik
muhalefetin tüm örgütlü güçlerini kapsayan bir birliği
gerçekleştirebilmektir  Bunun bugüne kadar gerçekleştirilememiş
olması bunun gerçekleştirilemeyeceği anlamını taşımaz Bizler
köklerimize daha sıkı sarıldığımızda bunu başarabiliriz. Çünkü;
mücadelenin temel dinamiği devrimcilerdir. Tarihimizdir.

align="center">DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR

Açıklama No 65: Halk Düşmanı AKP'nin "Afet Riski" Yalanı

Açıklama No 65: Halk
Düşmanı AKP'nin "Afet Riski" Yalanı

 

style="text-align: right;">16.02.2013

style="font-size:18px;">Halk Düşmanı AKP'nin "Afet
Riski" Yalanı

''Artık
şehirlerimizde kaçak yapı, gecekondu, bunlara yönelik gerekirse yetkiyi
tamamen Bakanlığımıza alacağız ve bu tür binalarını değiştirmeyen,
bunları yıkmayanlara sormadan kamulaştırmasını yapacak ve bu binaları
biz yıkacağız. Bedeli ne olursa olsun, oy verirmiş vermezmiş biz
bunları dinlemeyeceğiz artık...
''

Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan (26 Ekim 2011)

Artık bundan
sonra kimsenin gözünün yaşına
bakmayacağız
.''

Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar (27 Ekim 2011)

Bu sözler söyleneli daha
doğrusu Erdoğan'lar halka karşı kılıçlarını çekeli çok zaman
geçmedi. Yaklaşık 1000 kişinin yaşamını yitirdiği Van Depremi'nin
hemen sonrasında yapılmıştı bu açıklamalar tıpkı benzerlerini
muadillerinin önceki depremlerde dile getirdikleri gibi...

Yangından
mal kaçırırcasına halkın üzerine saldırma emareleriydi bu
ağızlarından salyalar akarak dile getirdikleri sözler...

Bu
sözlerin arkasından birer birer değil, beşer onar geldi yeni yasalar,
kanun hükmünde kararnameler, düzenlemeler...

Birbiri ardına
yıktılar önlerindeki tüm engelleri...

Nasıl daha rahat talan
ederizdi amaçları halkın yaşadığı gecekonduları/konutları; nasıl
paraya dönüşürdü buralar yeniden yandaşları için...

Arka arkaya
çıktı 2B yasaları, torba yasalar, KHK'lar. Bir yandan yasalarla
kendilerini meşrulaştırmaya çalıştılar, bir yandan da kurdular devasa
bakanlıklarını, yeni saldırı mevzilerini...

O günlerde,
AKP'nin ve işbirlikçilerinin amacının halka sağlıklı konutlar,
insanca yaşanabilir alanlar, deprem riskinden uzak bir barınma sağlamak
olmadığını defalarca kez söyledik. Bugünlerde ise bu söylediklerimiz
iktidarın kendi pratikleriyle bir kez daha gün yüzüne çıktı. Son
günlerde yoksul gecekondu mahallelerinden, tiyatro salonlarına; taksim
meydanından, ormanlık alanlara her noktada bir haykırış yükseliyor.
Yapılan bu kadar düzenlemenin meyvelerini toplamaya çalışan AKP ve
yardakçıları birer birer buldukları alana saldırmaya başladılar. Adeta
bir çekirge sürüsü gibi girdikleri yeri yerle bir edip üzerine
"şahane gökdelenlerini","77 Katlı yekpare camdan
mağazalarını" dikmek için sabırsızlanıyorlar. İstanbul'da
Derbent, Armutlu; Ankara'da Mamak, Sincan, Dikmen; İzmir'de
Kadifekale ve daha birçok şehirde birçok mahalle çekirgelerin
saldırısı tehdidi ile uyanıyor her yeni güne...

Afet riski
haritaları hazırlayıp bazı risk derecelendirmeleri yapıyorsunuz. 1.
derece risk alanı 2. derece risk alanı vs.

Bu
haritaları/derecelendirmeleri yaparken tek dikkate aldığınız kriter ise
deprem haritaları değil bölgelerin rantsal değerlerine dair
araştırmalarınız oluyor. Tabiki de bu haritalarınızda, normalde yan
yana olan zengin mahallelerindeki yüksek konutlar veya mağazalar değil;
tek katlı, deprem açısından çok düşük riskler taşıyan gecekondular
var ne hikmetse. Halkın rant açısından yüksek değerleri olan bu
alanlarda bulunmasını istemediğiniz için sizin önceliğiniz tabiki de
buralar. Bunu da anlıyoruz...

Ama yok eğer gerçekten diyorsanız ki
"amacımız gerçekten halkın sağlıklı konutlarda deprem tehlikesini
hissetmeden yaşaması"; gelin yerinde ıslahı birlikte tartışalım.
Ancak halkın içerisinde olmadığı, öznesi olmadığı, kültürünü,
yaşamını, mahallelerini darmaduman edeceğiniz hiçbir projeye bizler izin
vermeyeceğiz.

Tüm bu yasaları çıkarırken verdiğiniz isimlerden
bile samimiyetten ne kadar uzak olduğunuzu görüyoruz. Siz para dışında
herhangi bir şeyi düşünmezsiniz. Daha önceleri de birçok kez
söylediğimiz gibi bu durum çok da şaşırtıcı değil zaten bu sizin
köhne düzeninizin temeli. Bu sizin mayanızda var...

AKP'nin bu
samimiyetsizliğine "Ufak" bir iki örnek vermek
gerekirse:

Van Depremi'yle beraber su yüzüne çıkan, 17 Ağustos
Gölcük Depremi'nin ardından yaşanılacak olası depremlerde
kullanılmak üzere toplanmaya başlanan ve değeri yaklaşık 40 milyar
lirayı bulan sözde "geçici" deprem vergilerinin
akıbeti;

''Alınan vergiler, sağlığa, duble yollara,
demir yollarına, hava yollarına, eğitime
gidiyor''

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek (27 Ekim
2011)

Bir başka örnekse:

Yorumsuz olarak; "17
Ağustos 1999 Gölcük Depremi'nin ardından İstanbul'da
yaşanılacak olası bir deprem için ‘toplanma ve çadır kurma
alanı’ olarak belirlenen 480 boş alanın yerinde bugün AVM, lüks
site ve rezidansların yükseldiği bilgisi veriliyor. Aradan geçen 12
yılda İstanbul nüfusunun 3 milyon arttığı fakat çadır alanı olarak
belirlenen alanların yarısının konut veya alışveriş merkezi olarak
yapılaşmış durumdadır."

Vatan Gazetesi (29 Ekim
2011)

Yukarıda bahsettiklerimizin yanı sıra, halk arasında
"2B yasası" olarak bilinen “Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun
” ile birlikte orman
alanlarını "orman vasfını yitirmiş" alanları
yangından mal kaçırırcasına satmaya başladılar. Yasa 01.02.2013 tarihi
itibariyle Cumhurbaşkanı tarafından da onaylandı. Ancak yasada
yapılmış olan düzenlemelerin, yaptıkları açıklamaların ve
belirledikleri fiyatların ötesine geçerek pervasızlıkta sınır
tanımayan AKP bu satışlarda beklediği rakamlara ulaşamadığı için
indirimlere de gitmeye başladı. Rayiç bedelin %70'ine satılması
planlanan 2B arazileri neredeyse sudan ucuz bir şekilde AKP yandaşlarının
eline geçmeye başladı bile.

Kıyı alanlarında zaten yapılaşmaya
fazlasıyla izin veren AKP iktidarı çıkardığı bu yasalarla beraber
sahillerde de yapılaşma için bir başka deyişle para için her türlü
girişimi gerçekleştirmeye hazır olduğunu bir kez daha
gösterdi.

Sizler, mahallelerde halkın yardımlaşma içerisinde bir
arada örgütlü olarak yaşamasını istemediğiniz için buraların yerinde
ıslahını aklınızdan bile geçirmiyorsunuz. Tabiki de örgütlü bir halk
sizin bütün yalanlarınıza karşı bir gün baş kaldıracak, bu
çağdışı sisteminizin temeline dinamit koyacak. Tabiki de
"Gecekondulardan gelip boğazımızı sıkacaklar" diyerek
korkunuzu cihana haykırıyorsunuz. Biliyoruz halktan korktuğunuzu bu
yüzden de anlıyoruz neden buraları halksızlaştırmaya
çalıştığınızı ve halkı şehrin dışına sizden olabildiğince
uzağa göndermeye çalıştığınızı. Ama korkunun ecele faydası yok ne
evlerimizi ve mahallelerimizi yıktıracağız ne de ormanlarımızı ve
kıyılarımızı sizlere peşkeş çektireceğiz.

Sizler ne kadar
"oy verir vermez umurumuzda değil yıkacağız, gözlerinin
yaşına bakmayacağız
" deseniz de bizler zaten ne sizlere oy
vermeyi düşünüyoruz ne de gözlerimiz yaşlar içerisinde sizi
bekliyoruz!

Bizler devrimci mücadelede mühendis ve mimarlar olarak
halkın barikatları arkasında olacağız evlerimizi, kıyılarımızı,
ormanlarımızı size peşkeş çektirmeye hiç niyetli
değiliz!

Bizler sizin bu projelerinizde çalışmayı halkın evlerini
ve doğasını yağmalayacağınız projelere imza atmayı
reddediyoruz!

Bizler bu projelerinize karşı çıktığı/çıkacağı
için işinden olan meslektaşlarımızın da her zaman yanında olduk ve
olmaya da devam edeceğiz!

Emekten halktan yana olan tüm mühendis
mimar şehir plancıları da, insanca bir yaşam için eğitim, sağlık,
barınma hakkı, su havzalarının korunması, suyun ticarileştirilmesinin
önüne geçilmesi, doğa ve çevrenin korunması, ulaşım, deprem, göç,
beslenme, konut sorununun ortadan kalkması, sosyal ve kültürel
olanakların sağlanması için mücadele etmeye
çağırıyoruz.

Sorunlarımızın gerçek çözümünün; insanın
insan tarafından sömürülmediği, tüm ekonomik, siyasal, kültürel,
bilimsel ve teknolojik gelişimin insanlığın hizmetine sunulduğu, bütün
toplumsal düzenin temelden halkın çıkarları doğrultusunda yeniden
şekillendirildiği; bağımsız, demokratik ve sosyalist bir ülkede
çözüleceğine inanıyor ve bunun için örgütlenmeye
çağırıyoruz.

 

DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS MİMARLAR

13 Şubat 2013 Çarşamba

ÇAĞRIMIZDIR: TMMOB YÜZÜNÜ KENDİSİNİ YOK EDENLERE DEĞİL YANINDA YERALANLARA ÇEVİRMELDİR!

ÇAĞRIMIZDIR: TMMOB
YÜZÜNÜ KENDİSİNİ YOK EDENLERE DEĞİL YANINDA YERALANLARA
ÇEVİRMELDİR!

 

ÇAĞRIMIZDIR;
 
TMMOB yönetim kurulu 30 ocak
2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yaptığı toplantı
sonrasında Bakan Erdoğan Bayraktarın  “TMMOB Yasası
değişikliği üzerine bir çalışma yapıldığını, ancak bu
çalışmanın durdurulduğunu, şimdilik TMMOB Yasası ile ilgili bir
gündemlerinin olmadığı..” Söylemine dayanarak TMMOB Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı imzasıyla, TMMOB Yasası değişikliğinin
gündemden kalktığı “ilan” edilmiştir. 
style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: tahoma, 'new york', times, serif;
font-size: 16px; background-color: rgb(255, 255, 255);">  style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: tahoma, 'new york', times, serif;
font-size: 16px; background-color: rgb(255, 255, 255);">Biz, “TMMOB
Yasa Değişikliği'nin” gündemden kalktığına inanmıyoruz.
Hakların, bedellerle nasıl kazanıldığını yaşayanlar olarak, Bu
“ilan” Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın
yalanı üzerinden TMMOB yönetiminin üyelerini aldatması ve
oyalamasıdır. Onların yalanına ve icazetine ihtiyacımız yok. class="im" style="color: rgb(80, 0, 80); font-family: tahoma, 'new york',
times, serif; font-size: 16px; background-color: rgb(255, 255,
255);">
 
TMMOB yönetiminin, bakanın söylediği
“yalanlara”  inanmaya dünden hazır olmasını ise,
ideolojik zayıflıktan kaynaklandığını. Bu ideolojik zayıflığın
icazetçiliği de beraberinde getirdiği, bunun da mücadelenin önünde
engel olduğunu söylüyoruz.
 
Bu konuda yapacağımız
basın açıklamasına başta meslektaşlarımız olmak üzere halkımızı
ve basını davet ediyoruz.
 
Tarih: 16 Şubat
Cumartesi
 
Saat:
13.30
 
Yer: TMMOB Binası Önü
(Selanik Caddesi No:19)
         
             
DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS MİMARLAR

3 Şubat 2013 Pazar

DMMM: KAMPANYAMIZ DEVAM EDİYOR..

DMMM: KAMPANYAMIZ DEVAM
EDİYOR..

AKP, HALKA,
DEVRİMCİLERE VE ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZE SALDIRIYOR..

style="font-size:16px;">AKP İktidarı tarafından Halka, devrimcilere
ve TMMOB Örgütlülüğüne yapılan saldırılara
karşıDMMM (Devrimci Mücadelede Mühendis
Mimarlar),  02/02/2013 Cumartesi günü saat 15:00'de
İstanbul  AKP Şişli İlçe Binası ve saat 15,30 da Ankara il
binası önünde eşzamanlı olarak basın açıklaması
yaptı

“Gözaltılar,
Tutuklamalar, Baskılar Bizi Yıldıramaz, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz,
Mühendisiz Mimarız Haklıyız Kazanacağız” Sloganların
atıldığı Ankara ve İstanbulda yapılan basın açıklaması basın
bildirisinin okunmasıyla bitirildi.

style="font-size:16px;">Okunan basın açıklamasının tam
metni

AKP, HALKA,
DEVRİMCİLERE VE ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZE
SALDIRIYOR

AKP iktidarı,
halkın tüm kesimlerini baskı altına almak, toplumun örgütlü
yapılarını ele geçirmek için saldırılarını kesintisiz
yaygınlaştırarak sürdürüyor. Tüm halka saldırılarını
yoğunlaştırırken mühendis mimar ve şehir plancıların Mesleki
Demokratik kitle Örgütü olan Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğine
(TMMOB) de saldırmaya devam ediyor.

style="font-size:16px;">AKP İktidarı  bu saldırılarından
birini 18/01/2013 tarihinde DHKP-C Operasyonu adı altında 7 ilde
eşzamanlı olarak Helikopterlerle, panzerle, gaz bombaları ile, binlerce
Özel tim ve Çevik Polisi ile, Çağdaş Hukukçular Derneği (Ankara,
İstanbul) Yürüyüş Dergisi, İdil Kültür Merkezi, Gençlik Federasyonu,
Özgürlükler Derneği, Halkın Hukuk Bürosu (HHB), TAYAD ve onlarca
evi  saat 004 de basarak talan ve yağma ederek 97 kişi
gözaltına almış, 55 kişiyi tutuklanmıştır. Basılan bütün kurumlar
yasal dernek, yayın kuruluşu ve işyeridir.

 

style="font-size:16px;">Bu saldırıda, gözaltına alınıp
tutuklananlardan  biri de Dergimiz (Mühendislik, Mimarlık ve
Planlamada +İVME dergisi) Yazı İşleri Müdürü, Fatih Özgür AYDIN
olmuştur. Yazı İşleri Müdürümüz F.Özgür AYDIN 18/01/2013 Tarihinde
Ümraniye’de sokaktan yaka paça işkenceyle gözaltına alınmış ve
21/01/2013 tarihinde tutuklanarak Edirne F Tipi hapishanesine
gönderilmiştir. Baskınlar. Gözaltı ve tutuklamaların gayrimeşru
olması bir yana, baştan sona hukuksuzluk, yasadışılık içindedir. AKP
Polisinin 7 ilde yaptığı operasyonla kurumların ve evlerin basılması,
97 kişinin gözaltına alınıp 55 kişinin  tutuklanmasına
yetecek hiçbir belgesi ve kanıtı yoktur. Bu devrimcilerin mücadeleden
koparılıp rehin alınmasıdır.

 

style="font-size:16px;">AKP bu saldırıları ile tüm halkı susturmayı,
devrimcileri sindirmeyi hedeflemektedir. Bu saldırıları da ilk defa
yaşamıyoruz, bu saldırıları da son olmayacaktır. Faşizm, mücadele
yükseldikçe saldırılarını da yoğunlaştıracak ve
yaygınlaştıracaktır biz de bunu bilincindeyiz. Demokratik Kitle
Örgütlerine de, devrimcilere de saldırıların temelinde faşizm
vardır.

Mesleki Kitle
Örgütümüz TMMOB ye de son darbeyi vurmak için. 29.09.2009 tarihli
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporuyla saldırısını
başlatan AKP iktidarı, zaman içersinde bir yandan Kanun Hükmünde
Kararnameler (KHK) ve çeşitli yönetmelik
değişiklikleriyle mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı
hizmetlerini sermayenin hizmetine sunarken, diğer yandan da TMMOB’yi
de etkisiz hale getirmeye çalışmaktadır.

style="font-size:16px;">AKP iktidarı, 2004 yılından bugüne kamu
kurumlarını ve kendine bağlı belediyeleri kullanarak TMMOB yi ele
geçirmek istemiş, bunu başaramayınca da bugün TMMOB nin gücünü
parçalamaya, örgütsel yapısını yok etmeye çalışmaktadır. 
Yapı Denetimi Hakkında Yapı Denetimi Kanun
Tasarısı”
 adı altında hazırladığı torba yasasıyla 58
yıllık mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü TMMOB yi
tasfiye etmenin yasal dayanağını hazırlamaktadır.

style="font-size:16px;">Yasa taslağı, Kıyılardan denize 50 metre olan
yaklaşma sınırı 10 metreye kadar çekerek bu alanları da her türlü
yapılaşmaya açarken, Mera, yaylak, kışlak ve bilcümle tarım arazileri
"kentsel dönüşüm" için rezerv alan olarak kullanılmasını
öngörmektedir.

Yasa taslağı,
Kent merkezlerinde resmi yapı ve tesisler ile otopark, cami, hal gibi
hizmetlere ayrılan yerleri özel mülkiyete konu olabilecek şekilde imar
planı değişikliği yapılarak yapılaşmaya açarken,  kamu
arazisine imtiyaz sözleşmesiyle bina dikenlerden ve yap işlet
devretçi' lerden "ruhsat harcı" vesaire alınmaz diyerek, bu
binaları “kamu” binası gibi
ruhsatlandırmaktadır.

İşte bu
ve bunun gibi yağma, talan ve yıkım saldırılarının hukuksal zeminde
yargıya taşıyarak bazılarının yürütmesini durduran/iptal ettiren
TMMOB’ a da yasa taslağı ile gözdağı verilmektedir. Taslak
TMMOB’ u mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerini
halkın çıkarından çok sermayenin çıkarları doğrultusunda rant
politikalarına alet edilmesinin yolunu açmaktadır.

style="font-size:16px;">Yasa taslağı ile, ülke genelinde 500 sayısına
ulaşan mühendislik dallarının kendi odalarını kurabileceğini ve 25
mühendisin olduğu illerde de her birinin ayrı ayrı tüzel
kişiliği  olan il odaların yaratılacağını belirtmektedir. Bu
değişikliklerle mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmetleri
ve odalarımız, il il parçalanarak böl-parçala-yönet politikasıyla
küçültülerek etkisiz hele getirilmektedir. Bu amaçla TMMOB’ nin
toplumsal muhalefetin bir parçası olması engellenecek ve AKP iktidarının
emperyalizmin ve işbirlikçilerinin ihtiyaçları doğrultusunda
çıkardığı sömürü, yağma ve talan yasalarının yargıya
taşınmasının önüne de geçilmek istenmektedir.

style="font-size:16px;">Diğer yandan; merkezi yapının ortadan
kaldırılması ile dağınık, başına buyruk ve
örgütsüz,  bir mühendis, mimar ve şehir plancısı
“topluluğu” yaratılacaktır. Bu alan ne kadar örgütsüz ve
dağınık olursa, sömürü, yağma ve talan bir o kadar rahat
sürdürülecektir.

Taslak
Yasa  TMMOB’yi ücretli çalışan emekçi mühendis, mimar
ve şehir plancılarının mesleki demokratik kitle örgütü olma durumundan
çıkartarak, sadece ticaret ve sanayi ile iştigal eden mütaitlik yapan
mühendis mimar ve şehir plancıların örgütü haline getirerek bir ticari
şirkete dönüştürülmektedir. Bu amaçla gücünü üyesinden
değil, gücünü ticari ilişkiler içersinden alan, ranta ve yağmaya
ortak bir TMMOB yaratılmaya çalışılmaktadır.

style="font-size:16px;">AKP İktidarının tüm bu saldırıları sürerken
Çevre ve Şehircilik bakanının “Bu yasa taslağını rafa
kaldırdık” yalanına inanan ve
bunu  ‘kazanılmış’ olarak  üyelerine
duyuran TMMOB Yönetimi bu yasanın gelecekte yasalaşmasından sorumlu
olacak ve bunun hesabını üyelere verecektir.

style="font-size:16px;">Bizler hayatın her alanında halkın her kesimine
yönelik saldırılara karşı ancak örgütlü mücadele ile
püskürtüleceğine inanan “Devrimci Mücadelede
Mühendis-Mimarlar”  olarak emekten ve halktan yana bir
TMMOB’yi yaşatacağımızı, AKP’nin 
örgütlülüğümüze halka ve devrimcilere  dönük saldırılarına
karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha haykırıyor, başta
meslektaşlarımız olmak üzere halkımızı
mücadelemizde  yanımızda olmaya
çağırıyoruz.

style="font-size:16px;">GÜÇLERİ
ÖRGÜTSÜZLÜĞÜMÜZ,

style="font-size:16px;">KORKULARI
ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZDÜR

style="font-size:16px;">GÖZALTILAR TUTUKLAMALAR BASKILAR BİZİ
YILDIRAMAZ

style="font-size:16px;">YAŞASIN ÖRGÜTLÜ
MÜCADELEMİZ.

style="font-size:16px;">MÜHENDİSİZ MİMARIZ HAKLIYIZ
KAZANACAĞIZ

style="font-size:16px;"> DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR

style="font-size:16px;"> src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/img-20130202-wa0002.jpg"
style="width: 500px; height: 375px;" />

align="center"> src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/100_2317.jpg" style="width:
500px; height: 375px;" />

style="font-size:16px;"> src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/100_2320.jpg" style="width:
500px; height: 375px;" />