DMMM TMMOB ÖNÜNDE BASIN
AÇIKLAMASI GERÇEKLEŞTİRDİ
TMMOB yönetim kurulu
30 ocak 2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yaptığı
toplantı sonrasında Bakan Erdoğan Bayraktarın söylemine dayanarak
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı imzasıyla, TMMOB Yasası
değişikliğinin gündemden kalktığı “ilan”
edildi.
Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar 16 Şubat
2013 tarihinde saat 13.30’da TMMOB önünde bir basın açıklaması
gerçekleştirdi. Basın açıklamasında DMMM “TMMOB
Yasa Değişikliği'nin” gündemden kalktığına
inanmadığını, hakların, bedellerle nasıl kazanıldığını, Bu
“ilan” Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın
yalanı üzerinden TMMOB yönetiminin üyelerini aldatması ve oyalaması
olduğunu anlattığı. Açıklamaya 14 Kişi katılırken, “
Güçleri Örgütsüzlüğümüz Korkuları Örgütlülüğümüzdür, Torba
Yasasına Hayır, Mühendisiz Mimarız Haklıyız Kazanacağız” yazan
dövizler ve “TMMOB Yüzünü Kendisini Yok Edenlere Değil Yanında
Yer Alanlara Çevirmelidir” yazılı pankart taşındı.
Eylemde “AKP Elini TMMOB'den Çek”, “Yaşasın
Örgütlü Mücadelemiz”, “Mühendisiz Mimarız, Haklıyız
Kazanacağız”, “Torba Yasaya Hayır”, “TMMOB
Halkındır Halkın Kalacak” sloganları atıldı.
Basın açıklamasının okunmasından sonra eylem
bitirildi.
Açıklamanın tam
metni:
TMMOB YÜZÜNÜ KENDİSİNİ
YOK EDENLERE DEĞİL YANINDA
YERALANLARA ÇEVİRMELDİR!
TMMOB Yönetim Kurulu
Başkanı ile 10 oda Yönetim Kurulu Başkanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı
ve bakanlık yetkilileri ile 30 Ocak 2013 tarihinde bir toplantı
yapmıştır.
Yapılan bu toplantıda Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktarın; “TMMOB Yasası değişikliği
üzerine bir çalışma yapıldığını, ancak bu çalışmanın
durdurulduğunu, şimdilik TMMOB Yasası ile ilgili bir
gündemlerinin olmadığı...” söylemine
dayanarak TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı
imzasıyla, TMMOB Yasası değişikliğinin gündemden kalktığı
“ilanı” edilmiştir. 1999 Yılında “Toplumda genel
bir mutakabat sağlanıncaya kadar F TİP hapishanelerin açılmayacağı
da” Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk tarafından kamuoyuna
açıklanmıştı. Bu açıklamaya da bizim dışımızdaki aynı kesimler
inandılar. Ama bu açıklamadan bir hafta sonra F tipi hapishaneler
açılarak 19-22 Aralık katliamı yapıldı.
Biz
“Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar” olarak
“TMMOB Yasa Değişikliğinin” gündemden kalktığına
inanmıyoruz. Biz hakların, bedellerle nasıl kazanıldığını yaşayanlar
olarak, birkaç basın açıklamasıyla, 10 günlük imza masalarının
açılmasıyla, görüşmelerle, icazetçi politikalarla hakların
kazanılamayacağını biliyoruz. Bu “ilan” Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktarın yalanı üzerinden TMMOB yönetiminin
üyelerini aldatması ve oyalamasıdır. Nitekim Erdoğan
Bayraktarın TMMOB ile ilgili bir çalışmanın yapılmış
olduğunu ve kendi döneminde böyle bir yasanın gündeme
gelmeyeceğini ifade etmesini yeterli bulmak, AKP nin bugüne kadar
uyguladığı politikaları, çıkardığı yasaları, KHK' leri ,
yaptığı uygulamaları gözucuyla bile takip edenler için bile en
hafif ifade ile saflıktır.
Biz AKP
iktidarını; uyguladığı sermaye yanlısı politikalarından,
Kanunlarından, Kanun Hükmünde Kararnamelerinden, yeri geldiğinde kendi
burjuva hukukunu bile tanımamasından, sokak infazlarından, her
demokratik eylemi biber gazına boğmasından, komplolarla demokratik yasal
kurumları yoksul mahalleleri gece yarısı helikopterler
eşliğinde, panzerlerle, TOMA’ larla ,gaz
bombalarıyla basmasından, talan etmesinden, işkenceyle kitlesel
gözaltı ve tutuklamalarından tanıyoruz. Onların yalanına ve
icazetine ihtiyacımız yok.
TMMOB Yönetiminin, Bakanın
söylediği yalanlara inanmaya dünden hazır olması ise ideolojik
zayıflıktan kaynaklanmaktadır. Bu zayıflık icazetçiliği de beraberinde
getirmektedir. Bu da mücadeleyi engellemektedir.
Oligarşinin
saldırıları artarken, hak gaspları sürerken, kentsel Dönüşüm
adı altında rant uğruna yoksul halkımızın barınma ve yaşam hakkı
elinden alınırken, emperyalist savaşlara taşeronluğu yapılırken, Bu
saldırılara karşı mücadele etmek ve nelerin yapılmasını konuşmak
istediğinizde, Mehmet Soğancı görüşme isteğimizi geri
çevirmiştir. TMMOB’ ye saldırılar konusun üyelerle dahi
konuşmaktan kaçan TMMOB yönetimi; mücadele yerine, Kamu Kurum
ve Kuruluşlarıyla, Bakanlıklarla daha çok görüşmeyi
hedefleyip,“davet” dilenmekte mevcut statüsünü
masa başında koruma gayretindedir. Bu politikanın adı
“sivil toplumculuktur”, icazetçiliktir. İcazetçilikte,
“sivil toplumculuk” da mücadelenin, örgütlenmenin önündeki
en büyük engeldir
AKP iktidarı her türlü muhalefete karşıdır ve
tahammülsüzdür. Bu yağma ve sömürünün önünde hiçbir engelin
olmaması için örgütlülükler tasfiye edilmek istenmekte, Demokratik
Kitle Örgütleri ve meslek odaları ilgili bakanlıkların birer birimine
dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Ancak, AKP’nin
saldırısının hedefi bugünkü TMMOB’nin mevcut yapısı
değildir. Zaten bu yapı bugün iktidar için ciddi bir tehdit de
oluşturmamaktadır. Onun için AKP’nin saldırıları bugünle
sınırlı değil uzun vadeli, geleceği teminat altına almaya yönelik bir
örgütsüzleştirme - etkisizleştirme
saldırısıdır.
TMMOB Yönetiminin bu
tür faaliyetleri, TMMOB yi emekten yana halktan yana ve
mücadeleyi temel alan Demokratik Kitle Örgütü (DKÖ) olmaktan
çıkartıp, TMMOB'u düzenin icazeti içerisinde basın
açıklaması yapan, mücadeleyi adliye koridorlarına hapseden,
düzenin kurullarında yer almaya çabalayan, meclisten, yasalardan,
anayasadan , Avrupa Birliğinden (AB) medet
uman, iktidarla karşı karşıya gelmeden mevcut statüsünü ve
görüntüsünü koruma üstüne diyalog kurmak isteyen, Sivil Toplum
Örgütü (STÖ)'ne dönüştürmüştür. Bu politikalar aynı
zamanda emperyalizm ve işbirlikçi tekelerin çıkarları doğrultusunda
çıkarılan her yasa, yönetmelik, KHK’ lere meşruluk
kazandırmaktadır. TMMOB bu icazetçi politikalar yerine; sonuca
odaklı bir mücadele ile, kendini hiçbir mücadele
biçimiyle sınırlamadan, kazanmak için her türlü meşru, haklı
mücadele biçimini hayata
geçirilmelidir..
Saldırıları, Kararlı Bir Mücadele İle
Püskürtebiliriz.
Mevcut TMMOB Yönetiminin uzun
süredir görmezden geldiği, sömürüye dayalı kapitalist
sistemlerde, halka saldırı yasalarının emperyalist merkezlerde
hazırlandığı, iktidarı, muhalefeti, burjuva basını, yasaması,
yürütmesi, yargısı, tüm düzen güçlerinin bu planın birer
taşeronu ve uygulayıcısı olduğu gerçeğine yüzünü dönmesi
ve buna dönük bir mücadele örgütlemesi gerekmektedir. Ayrıca
mevcut TMMOB yönetimi, düzen güçlerinin aralarındaki kimi
farklılıkların da öze değil biçime
ilişkin olduğunu bilmelidir.
Faşizmle
yönetilen bir ülkede faşizm kendi yaslarına dahi uymaz, gerek gördüğü
yerlerde kendi yasalarına dahi uymazlar. Bunu önlemenin yolu da öyle
‘diyaloglarla’, ‘sivil toplumculukla’, icazetçi
politikalarla olmaz. Bunu önlemenin
yolu; Birincisi; mücadelede sonuna
kadar kararlı olmaktır. Mücadele sadece mevcut saldırıyı
püskürtmekle sınırlanmamalıdır. O yüzden mücadele;hedeflenen her
sonuç bir sonraki mücadelenin önünü açacak şekilde
büyütülmelidir. İkincisi; Her mücadele
içinde alınması gereken riskler olduğu ve bedeller ödenebileceği
gerçeğinin bilincinde
olunmalıdır. Üçüncüsü; bu riski almaya ve
bedel ödemeye cüret etmektir.
Bunlar varsa ve göze alınıyorsa
gerisi bu saldırılara geri adım attırmak için uygun bir mücadele
programı çıkartmak ve programı uygulamaya sokmaktır. Ama ne yazık
ki TMMOB Yönetiminin böyle bir mücadele programı da, bu
mücadeleyi göze alacak ideolojik cürreti de yoktur. Saldırı emperyalizm
ve oligarşinin saldırısıdır. mücadelemizin hedefi de açık ve net
biçimde emperyalizme, oligarşiye ve onların ülkemizdeki uygulayıcısı
olan AKP’ iktidarına
yönelmelidir.
TMMOB Yönetiminde, somut
da, pratikte hiçbir şey yapmayan, büyük, abartılı, içi boş laflar
etmek, AKP iktidarına karşı kuru tehditler savurmak genel bir anlayış
haline gelmiştir. AKP’ iktidarına saldırı
zeminini yaratan da TMMOB Yönetiminin bu
duruşudur. Devam eden, hayata geçirilen ve geçirilmek
istenen halka saldırı yasalarıdır. Bu saldırılar
örgütsüzleştirmeyi, güçsüzleştirmeyi ve tasfiyeyi amaçlamaktadır.
Bu saldırıları püskürtmenin yolu da militan, kitlesel bir direnişi
örgütlemekten geçer. Ama TMMOB yönetimi ideolojik olarak bu
mücadelenin çok uzağında bir duruş sergilemektedir.
Mühendis
mimar alanındaki mücadelenin gerilemesi de, örgütlenme sorunları
da, TMMOB’ daki tıkanıklığın asıl nedeni de
“İdeolojik”tir. TMMOB’ daki ideolojik savrulmanın
sorumlusu da tasfiyeci, teslimiyetçi reformist anlayıştır. Bu anlayış
TMMOB’ a “sivil toplumculuğu”, icazetçi anlayışı
yerleştirmiştir. TMMOB’de “sivil toplumculuğun”,
icazetçiliğin hakim kılınması süreci, aynı zamanda devrimcilerin ve
devrimci düşüncelerin tasfiye edilmesi sürecidir. Devrimcilerden
“kurtuldukları” ölçüde, burjuva düşünce ve politikaları
daha açık ve cüretli uygulamaya başladılar. TMMOB’u bu noktaya
getirenler, devrimciliği sınıfsallıktan soyutlayan TMMOB Yönetimin
oluşturan tasfiyeci reformist anlayıştır.
TMMOB’ a hakim olan
bu anlayışa karşı mücadele aynı zamanda burjuvazinin sol içine nüfus
eden kültürüne, yaşam tarzına ve burjuva ideolojisine karşı
mücadeledir. TMMOB’nin emekten halktan yana bir mücadele
içerisinde olabilmesinin ön koşulu; burjuvaziye, düzene ait ne varsa
sökülüp atılmasıdır. Yeterli koşulu ise; TMMOB içindeki
devrimci demokratik muhalefetin tüm örgütlü güçlerini
kapsayan birliğini gerçekleştirebilmektir. Bunun bugüne kadar
gerçekleştirilememiş olması bunun gerçekleştirilemeyeceği anlamını
taşımaz. Bizler köklerimize daha sıkı sarıldığımızda bunu
başarabiliriz. Çünkü; mücadelenin temel dinamiği devrimcilerdir.
Tarihimizdir.
DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR
src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/16022013008.jpg" style="width:
700px; height: 350px;" />
alt="" src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/16022013009.jpg"
style="width: 700px; height: 393px;" />
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder