30 Nisan 2013 Salı

KOMPLOYLA TUTUKLANAN DEVRİMCİLERİN 2. MAHKEMESİ 3 MAYIS'TA ANKARA ADLİYESİNDE

KOMPLOYLA TUTUKLANAN
DEVRİMCİLERİN 2. MAHKEMESİ 3 MAYIS'TA ANKARA
ADLİYESİNDE

 

30.04.2013

KOMPLOYLA TUTUKLANAN DEVRİMCİLERİN 2. MAHKEMESİ 3 MAYIS'TA
ANKARA ADLİYESİNDE

24
Mart ve 8-9 Mayıs 2012 tarihlerinde AKP'nin devrimcileri sindirmek için
demokratik kurum ve derneklere yaptığı baskınların bir örneğini daha
sergileyerek yüzlerce devrimciyi komplolarla gözaltına almış ve
onlarcasını da tutuklamıştı. Bir yıl boyunca iddianameleri bile
hazırlanmadan, ne ile suçlandıklarını bilmeden F tipi tecrit
hücrelerinde tutlan devrimcilerin ilk mahkemesi 13 Mart 2013''te
görüldü. 11 kişinin tutuklu yargılandığı mahkemede 7 kişi serbest
bırakılmış 4 kişinin ise tutukluluk hallerinin devamına karar
verilmişti. 3 Mayıs 2013 Cuma günü tutuklu olan 4 devrimcinin ikinci
mahkemeleri Ankara Adliyesi'nde görülecektir.

style="margin-bottom: 0cm">Aralarında ODTÜ'de, TMMOB'de, mahallerde
verdiği mücadelesinden tanıdığımız dostumuz İlhan Kaya'nın da
bulunduğu 4 devrimci arkadaşımızı sahiplenmek ve komploları boşa
çıkartmak için 3 Mayıs 2013 Cuma günü sabah saat 9.00'da Ankara
Adliyesi'ndeyiz.

 

style="margin-bottom: 0cm">KOMPLOYLA TUTUKLANANLAR SERBEST
BIRAKILSIN!

KOMPLOLARI BOŞA
ÇIKARTACAĞIZ!

MÜHENDİSİZ
MİMARIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

 

DEVRİMCİ
MÜCADELEDE MÜHENDİS MİMARLAR

26 Nisan 2013 Cuma

1 Mayıs'ta Taksim Meydanı'ndayız

1 Mayıs'ta Taksim
Meydanı'ndayız

Özgürlük,
ne bilginlerin dediği gibi
kuru bir sözcüktür, ne de
halk dalkavuklarının savladığı gibi
kesin bir buyruk
bir erdemdir o, düpedüz,
gözünü budaktan esirgemeyen,
geleceğin özüdür,
ve tohumu.
Bir gömlekte açılmış kurşun deliğidir
ki içinden
arkadaki güneşi görürsünüz.
Damyan Damyanov
1 Mayıs'ta Taksim Meydanı'ndayız
Taksim meydanı özgürlüğün meydanıdır. güneşi zaptedeceğimiz
günlerin meydanıdır. Türkiye halklarının direniş tarihinin
tanığıdır Taksim. Taksim Özgürlük Anıtı emperyalist işgale karşı
verilen kurtuluş savaşının anıtıdır ve emperyalizme karşı direnen
Türkiye halklarının Sovyet halkıyla dayanışmasını simgeler.
Taksim Meydanı, zalimi yerin dibine gömeceğimiz günlerin de tanığı
olacaktır. 1 Mayıs'lar ise adım adım tarihe not düşeceklerdir o büyük
günün gelişini. Bu yüzden kan emiciler, Taksim Meydanı'nı ve 1
Mayıs'ları hedef almışlardır.
77'de başladı "Taksim 1 Mayıs Alanıdır" şiarı, 35 işçiyi katletti
faşist kontrgerilla.78'de türlü provokasyonlar yaptı oligarşi. 79'da
yasakladı Taksim'i. Pop şarkıcılarına, futbol kulüplerine, polis
gününe, yılbaşı kutlamalarına açık olan Taksim; emekçilere
kapalıydı. 89'da "Taksim meydanı halkındır" diyen Mehmet Akif Dalcı'yı
katletti polis. 1 Mayıs'ı salonlarda kutlayanlara inat hep alanlarda
olmanın mücadelesini verdi devrimciler. 90'lı yıllar 1 Mayıs'ın ve
Taksim'in meşruluğu için çatışmalarla geçti. Binlerce insan
gözaltına alındı. Bugün rahatça alanlara çıkan bir çok reformist
örgüt 1 Mayıs'larda kafasını salonlardan dışarı çıkaramıyordu o
dönemlerde. 93 yılının 30 Nisan'ında Moda'da bir öğrenci evi
basılarak İYÖ-DER'li Uğur Yaşar Kılıç ve Şengül Yıldıran
katledildi. 2007 yılı tekrar "Hedef Taksim" şiarının haykırıldığı
yıl oldu. Yoğun çatışmalarla Taksim Meydanı tekrar kazanıldı.
Oligarşi 1 Mayıs'ı tatil ilan etmek zorunda kaldı.
Valilik güvenlik gerekçesiyle Taksim'i bu yıl da yasakladı. Bahane bu
kez de meydanda yapılan "yayalaştırma" çalışmaları. Oligarşi
yıllardır aynı taktiği izliyor, milyonlara ulaşan kitleselliği
engellemek için halkı korkutma politikası yıllardır değişmedi. Tüm
Türkiye artık şunu net olarak görmüştür ki; 1 Mayıs'larda halkın
güvenliğini tehdit eden tek şey devletin kendisidir. Bu ülkede polisin
olmadığı hiçbir mitingde olay çıkmamıştır. Polis gelmediği sürece
halkın her türlü güvenliği yine kendisi tarafından sağlanmıştır, bu
sene de sağlanacaktır.
AKP iktidarı hiçbir bilimsel yöntemle açıklanmayacak ve halkın herhangi
bir kesiminin herhangi bir ihtiyacını karşılamayacak bir proje
yapmaktadır Taksim'de. Taksim Meydanı'ndan geçen yollar neredeyse tamamen
Taksim'e ulaşmak için veya Taksim'den ayrılmak için kullanılan
yollardır. Bu yolları meydanın altına alıp trafiği hızlandırmanın
zaten meydana gelen insanlara hiçbir faydası yoktur. Aksine meydana
ulaşmaya çalışan insanların işini zorlaştıran bir projedir. Meydan
yapılması planlanan haliyle; çevresiyle iletişimi kesilmiş beton bir
platformdan başka bir şey olmayacaktır.
Öte yandan Gezi Parkı'nın yerine Alışveriş Merkezi yapılması
planlanıyor. Koruma Kurulu'nun olumsuz görüş bildirdiği proje için
"Taksim Dayanışması" adlı birlik şimdiye kadar bu projeye karşı 80
binin üzerinde imza topladı. Tayyip Erdoğan; Koruma Kurulu, Mimarlar
Odası, Şehir Plancıları Odası ve İstanbul halkı karşı çıkıyor
olmasına rağmen bu projeyi yapacaklarını açıkladı.
Bu keyfiyetin karşılığında boynumuzu büküp Taksim Meydanı'nı; 1
Mayıs alanımızı;, kavgamızın, zaferimizin, özgürlüğümüzün
meydanını bırakıp gidecek miyiz? Taksim meydanının delik deşik
edilmesinin, halkın parasının AKP'nin keyfine göre sokağa
atılmasının, şehirlerimizin meydanlarımızın parklarımızın
yağmalanmasının sorumlusu biz miyiz ki 1 Mayıs alanımızı terk
edeceğiz? Bize mi sordular meydanımızı inşaat tekellerine peşkeş
çekerken?
Korkuyorlar, Taksim Meydanı'nda söyleyeceğimiz Özgürlük
Türkü'lerimizden, Mehmet Akif Dalcı'ların emanetini zafere kadar
omuzlarımızda taşıyacağımızdan korkuyorlar. Nazım'ın dediği gibi
"şafaktan korkuyorlar, görmekten, duymaktan, dokunmaktan... ümitten
korkuyorlar... türkülerimizden korkuyorlar..."
Mühendisler, Mimarlar, Plancılar;
Şantiyelerde gecesi gündüzü belli olmadan çalışan,
Maaşları aylarca ödenmeyen,
Direnerek kazandığımız 1 Mayıs'ta bile çalıştırılan,
İşten atmak için üzerinde türlü psikolojik saldırılar uygulanan,
Erkeklerden daha düşük ücretlerde ve hep alt kademelerde
çalıştırılan,
Çocuk yapmak için bile patrondan izin almak zorunda bırakılan,
Yurt dışında maaşını alıp alamayacağı belirsiz, sigortasız ve
kaçak çalıştırılan,
Yetkin mühendislik, stajyer mühendislik adı altında daha da ucuza ve
güvencesiz çalıştırılma saldırısıyla karşı karşıya olan bütün
meslektaşlarımız;
bugün ne meslek onurumuz kalmıştır, ne iş güvencemiz, ne de emeğimizin
karşılığını alabileceğimiz bir ortam. AKP iktidarı "Ulusal İstihdam
Stratejisi" adı altında tüm kazanılmış haklarımıza saldırmaktadır.
Kıdem tazminatlarımıza, emeklilik hakkımıza, güvenceli iş hakkımıza
saldırmakta yasalardan gelen haklarımızı elimizden almaktadır.
Tüm bu saldırılara karşı meydanlarda olmalıyız. Meslek onurumuza sahip
çıkmalıyız, bilime, tekniğe sahip çıkmalıyız. AKP iktidarı
döneminde şehirlerimiz ve doğamız talan ediliyor. Bizler mühendis
mimarlarız; bu dünya üzerindeki herşeyi yaratan bizleriz. Bu dünya
üzerinde tek bir yapı, tek bir makine yoktur ki üzerinde bir mühendisin,
mimarın emeği olmasın. Kentsel dönüşüm adı altında evlerimiz
elimizden alınıyor, şehirlerimiz, ormanlarımız, tarihi mekanlarımız
parça parça inşaat tekellerine satılıyor, yoksul köylünün derelerini
satıyorlar. Bu ormanlar, dereler hepimizin. Bizler yoksul köylünün,
gecekondu halkının yanında olmalıyız. Bu yağma ve talana dur demeliyiz.
Yoksul halkın mühendislere ihtiyacı var. Einstein; "İnsanın, o kısa ve
tehlikeli hayatını anlamlandırmasının tek yolu, kendini topluma
adamasıdır." diyor. Çıkarsız, hesapsız,yalansız,dolansız onların
yanında olalım.
Bu yıl 1 Mayıs'ta tutsak mühendislerimiz için de yürüyeceğiz.
Tutsaklarımız İlhan Kaya için, Erkin Kocaman için, Ali Erdoğan için
Taksimde olacağız. Meslektaşlarımıza sahip çıkacağız. Onlar, halkın
mühendisi oldukları için tutuklandılar. Çıkarsız, hesapsız yoksul
halkın yanında oldukları için tutuklandılar. 1 Mayıs'a katıldıkları
için tutuklandılar.
AKP'nin faşizmine boyun eğmeyeceğiz, yüzbinlerce meslektaşımızın
hakları için alanlarda olacağız. Milyonlarca emekçinin hakları için
her ne pahasına olursa olsun 1 Mayıslarda alanlarda olacağız. Yeni
tutsaklar verme pahasına gerçekleri söylemeye devam edeceğiz.
Gerçeklere sahip olmanın ve özgürlüğün değerini bildiğimiz için
meydanlarda olacacağız.
DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS, MİMARLAR

24 Nisan 2013 Çarşamba

Kentsel Dönüşüm Üzerine-1

Kentsel Dönüşüm
Üzerine-1

Kentsel Dönüşüm Nedir ve Hangi Amaca
Hizmet Etmektedir?

face="Cambria, serif">Dönüşüm face="Cambria, serif">kelimesi size="3"> size="3">olduğundan başka biçime girme, başka bir durum alma,
tahavvül, inkılap, transformasyon
olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan hareketle kentsel dönüşüm,
kentsel alanların var olan durumundan başka biçime girmesi, başka bir
biçim almasıdır denebilir. Ancak bu tanımlama kentsel dönüşümün
anlaşılabilmesi için yeterli değildir.
Ortada bir dönüştürme olunca şu soruyu sormak
gerekir; kentsel dönüşüm kimin çıkarları için uygulanıyor? Yani
kentler kimlerin çıkarlarına hizmet için
dönüştürülüyor?

style="margin-bottom: 0cm">Kentsel dönüşüm
adıyla ülkemizin gündemine getirilmiş olan proje bir rant projesidir.
Yani bir yağma ve talan projesidir.
size="3">Bu proje ile kent halkının herhangi bir sorunu
çözülmeyeceği gibi herhangi bir planlamaya dayanmadan yapılacak
uygulamalar sonucunda, yoksul emekçi halk bin bir zahmetle sahip başını
sokacak bir yuva hakkından olacak ve öte yandan var olan kent
sorunlarının hiçbirine çözüm getirilmeyecektir
face="Cambria, serif">. Tersine başta konut ve ulaşım sorunu olmak üzere
var olan sorunlar daha da ağırlaşacaktır.

style="margin-bottom: 0cm"> />

Tayyip Erdoğan Gaziosmanpaşa'da kentsel dönüşüm kapsamında
yapılan törende şunları söylüyor;

style="margin-bottom: 0cm">“ size="3">Kentsel dönüşümde kararlıyız. Bedeli ne olursa olsun bunu
gerçekleştireceğiz. Biz çakma zihniyetlerle yürümüyoruz. Biz bu
ülkede halkımın ruh köküne hitap eden zihniyetle yürüyoruz. İnşallah
süreç boyunca Türkiye’nin yeni şehirlerini inşa edecek,
insanımıza layık evler imar edecek, dünya sathında parmakla
gösterilmemizi sağlayacak iş yerlerini
kuracağız.”

style="margin-bottom: 0cm">Tayyip Erdoğan her
konuda olduğu gibi “Kentsel Dönüşüm” konusunda da halkı
kandırmak için yalan ve demogojilere başvurmaktadır. Kentsel dönüşüm
projesi demek arazi mafyacılığı demektir. Mafyanın başı AKP
hükümeti, üyeleri ise hemen hemen tamamı inşaat sektörüne girmiş
Türkiye oligarşisidir. Şehir merkezine yakın arazilerde yaşayan yoksul
halkı şehrin dışına sürüp boşalttıkları yerleri bu mafya üyelerine
peşkeş çekmenin adı “Kentsel Dönüşüm”
olmuştur.

face="Cambria, serif">AKP’nin asli görevi, halkımızın evlerini
başlarına yıkan, holding patronlarının çıkarlarını ön planda tutan
kentsel dönüşüm projelerini uygulamaktır. Kentsel dönüşüm kapitalist sistemden bağımsız
değildir ve alabildiğine sınıfsaldır, sınıfsal niteliğinden
soyutlanarak tartışılması, kavramın amacının doğru olarak
anlaşılmasına engel olur.

Kentsel dönüşüm kavramı ülkemizde yıkımla, talanla, rantla eş
anlamlıdır. Hernekadar büyük kentlerin içinden çıkılamaz
sorunlarını çözmek, daha yaşanabilir mekanlar ve alanlar yaratmak gibi
“yüce” amaçlar için; çare olarak sunulmuş olsa da, mevcut
sistem içerisinde bunun sağlanması mümkün değildir.

align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm">Bugün
tüm dünyada insanlık, her alanda bir gerileme yaşamaktadır.
face="Cambria, serif">Kapitalizm artık yalnızca tüketimi
örgütlemekte, tüm dünyada çılgınca bir yağma ve talan politikası
izlemektedir.
Kapitalist sistem
hiçbir alanda ilerici olmadığı gibi tüm dünyadaki kentsel politikalarda
da ilerici değildir. Hele ki Türkiye gibi yeni sömürge tipi ülkelerde
kapitalizmin en gerici politikaları uygulanmaktadır. Türkiye’de
hiçbir şehir planlı bir şekilde inşa edilmemiştir.
face="Cambria, serif">Burjuva partilerinin ve oligarşinin
kısa vadeli çıkarları her zaman bilimin, tekniğin, eğitimin,
sağlığın, kültürün önünde olmuştur.
face="Cambria, serif"> Belediye hizmetlerinden tutun da, merkezi politikalara
kadar tüm uygulamalar günü kurtarmayı amaçlayan, plansız
uygulamalardır. En sıradan belediye hizmetinden, 3. Köprü projesine kadar
hiçbir proje şehircilik ilkeleri, halkın çıkarları gözetilerek
yapılmaz. Bunun yanı sıra AKP iktidarı ise emperyalizmle en sıkı
ilişkiler içerisinde olan, en gerici iktidardır. align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm">Başbakan yukarıdaki konuşmasında Biz bu ülkede halkımın ruh köküne hitap eden
zihniyetle yürüyoruz”
diyor. Yapılacak büyük gökdelenler, lüks konutlar kimler için ve
hangi amaç için yapılmaktadır? Sermaye gruplarının çıkarları uğruna
yapılan bu dönüşüm projelerinin halk için yapılmadığı açıktır.

src="http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/haber_resmi_v4/images/tarlabasi_1.jpg"
/>

Başbakan “İstanbul’u dünya kenti “ yapmak üzere bu projeleri gerçekleştireceklerini
açıklıyor.

color="#c5000b">Peki gerçekte
olanlar nelerdir?

İstanbul'un tarihi ve doğal
güzellikleri, kent için yaşam kaynağı olan ormanlar ve su havzaları
tahrip ediliyor. Nufusun yoğun olarak bulunduğu bölgelerdeki kamu
arazilerinin tamamına gökdelen yapılmıştır. İstanbul’da
yaşanacak bir depremde çadır kentler, hastaneler, afet koordinasyon
merkezleri kurulacak yer neredeyse kalmamıştır.

align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm">İstanbul türlü güzellikte cami, kilise, sinagoga ev sahipliği
yapmaktadır. Tarihin her dönemine ait ibadet yerleri vardır
İstanbul’da. Çamlıca’ya yapılması planlanan camii AKP
iktidarının dönemine ait bir cami olacaktır ve AKP iktidarının kendi
dininden, tarihinden bir haber olduğunun en somut örneğidir.
align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm"> src="http://i.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2012/11/15/fft99_mf2797389.Jpeg"
/>

Keza Haydarpaşa
ve Sirkeci Garları, Sevda Tepesi gibi tarihi, kültürel değeri olan yerler
Arap petrol zenginlerine peşkeş çekilmiştir.
face="Cambria, serif"> İşte size="3">“AKP’nin Dünya Kenti
Projesi”
budur halka ait
tüm bina ve alanları emperyaliste tekellere peşkeş
çekmek…

color="#c00000">Kent Projesi
Nasıl Olmalıdır?

style="margin-bottom: 0cm">Bir face="Cambria, serif">kent projesi; tarihi kültürel
dokuyu koruyarak, kentin eskiyen, çöken, bozulan ve terk edilen
mekanlarının tekrar kullanılır duruma getirilmesini, ekonomik-sosyal,
fiziksel ve çevresel koşulların tümünün kapsamasını ve sorunun
bütünlüklü yaklaşımlarla ele alınarak kentin genel yapısının halk
ihtiyaçları doğrultusunda iyileştirilmesini amaçlamalıdır. Sadece
kentin fiziksel dokusunun yenilenmesi, mimari yapısının ve niteliğinin
değiştirilmesi olarak ele alınmamalıdır.
face="Cambria, serif">Aynı zamanda kentler ve bölgeler arası
eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasını gerektiren bir yaklaşımla ele
alınmalıdır. Kentlerde bir zamanlar kullanılmış, sonra terk edilerek
boşaltılmış, atıl halde bulunan bina ve arazilerin yeniden halkın
kullanımına açılması sağlanmalıdır.

style="margin-bottom: 0cm"> src="http://projectbaltia.com/wp-content/uploads/2013/04/Väike-Õismäe.-Photo-Arne-Maasik.jpg"
/>

Kentsel dönüşüm bugünün Türkiye’sinde
Rantsal Dönüşüm demektir ve ne kentlerin ne de kent halkının hiçbir
sorununu çözmeyecektir.

face="Cambria, serif">Kentlerin sorunlarını ancak sosyalist planlama
anlayışı çözebilir. Ancak sosyalizmin akılcı, kolektif, halkçı;
kültüre, sanata, eğitime, sağlığa yani insana değer veren
politikaları sorunlarımızı çözebilir.

15 Nisan 2013 Pazartesi

ODTÜ'DEN YOL GEÇMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ, ODTÜ HALKINDIR, HALKIN KALACAK!

ODTÜ'DEN YOL GEÇMESİNE
İZİN VERMEYECEĞİZ, ODTÜ HALKINDIR, HALKIN KALACAK!

style="text-align: right;">15.04.2013

ODTÜ'DEN YOL GEÇMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ

style="text-align: center;">ODTÜ HALKINDIR, HALKIN KALACAK! style="text-align: center;"> 

20
yıldır Ankara'da tek bir metro hattını bile tamamlayamayan Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankara trafiğini rahatlatma
ve Ankara'nın ulaşım sorunlarını çözme bahanesi ile her yeni bir
gün Ankara'nın farklı farklı bölgelerine gerekli gereksiz yollar
veya kavşaklar, bu kavşaklara ise alt-üst geçitler yapmakta, birçoğu
hiçbir mantığa sığmayan yalan-yanlış trafik çözümlemeleri ile
Ankara trafiğini alt-üst etmektedir. ODTÜ arazisi içerisinden geçirilmek
istenilen yol projeleri ve kavşak projesi de uygulandığı takdirde,
bunlara bir yeni örnek daha eklenecektir.

ODTÜ'den geçirilmesi planlanan yol projesi Melih Gökçek
başkanlığındaki Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından dönem dönem
gündeme getirilmektedir. Son 2 ay içerisinde ise basında yer alan
haberlere göre "Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara
Büyükşehir Belediyesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında
ODTÜ arazisi sınırları içerisinden de geçmesi planlanan yol projesinin,
tünel projesine dönüştürülerek yapılması konusunda bir anlaşmaya
varıldığı
"
yer almaktadır.

Öncelikle belirtmemiz gerekir ki Ankara Ticaret Odası(ATO),
Ankara Sanayi Odası(ASO), Ankara Giyim Sanayicileri Derneği(AGSD), gibi
kurumların ODTÜ'yü "Ankara'nın gelişmesini
engellemekle
"
suçlamasına ve Ankara
halkını ucuz demagojilerle kandırmaya çalışmasına hiç şaşırmamak
gerekir. Çünkü ATO, ASO ve ASGD patronların kurumlarıdır. Onlar
emeğimizi sömürenlerdir. Sermaye sınıfının ideolojisine sahiptirler ve
bütün söyledikleri tepeden tırnağa ideolojiktir. ATO, ASO ve ASGD
başkanları gibi tüm sermaye sahipleri şunu çok iyi bilmektedirler ki
gerek yol yapım inşaatı sırasında, gerekse de yol tamamlandıktan sonra
yolun çevresinde oluşan yeni rant alanlarından (inşa edilecek
AVM'ler, lokantalar, benzin istasyonları, lüks konutlar vs.) yararlanma
noktasında kamu kaynakları doğrudan ya da dolaylı olarak kendi ceplerini
dolduracaktır. Bu yolların yapım maliyeti tamamen halkın cebinden
çıkacakken ve kendilerinin bu projeye harcadığı tek bir kuruş yokken
bile, projeden para kazanacak olan doğrudan bu kan emici patronlar
olacaktır.

ODTÜ'nün 1993 yılında
Karayollarına terk ettiği arazi üzerinden geçirilmesi planlanan Anadolu
Bulvarı ve Konya Yolu arasındaki yaklaşık 50 m genişliğindeki
bağlantı yolu ODTÜ arazisi ile Yüzüncü Yıl Mahallesi arasındaki
ormanlık araziyi yok edecektir. Aynı zamanda sessiz, sakin, mütevazı bir
mahallenin içerisinden devasa bir yol geçmesi başta o mahallede yaşayan
öğrencilerin ve mahalle halkının yaşamını da
zorlaştıracaktır.

Bu koşullar altında
Konya Yolu ve Anadolu Bulvarı arasında yapılması gereken yol tamamıyla
tünel olarak yapılmalı, yolun açık olan güzergahı boyunca da Ankara
halkının ücretsiz olarak faydalanabileceği yeşil alanlar vb.
oluşturulmalıdır. Fakat AKP iktidarı ve  Melih Gökçek için esas
olan rant alanları oluşturmaktır. Bu sebeple tünel projeleri mecbur
kalınmadıkça sermayenin tercih ettiği bir seçenek değildir.

style="text-align: justify;">ODTÜ arazisi sınırları içerisinden
geçirilmesi planlanan bir diğer proje de "Eskişehir
Yolu'na 500 m uzaklıkta paralel olarak planlanan, Bilkent Yolu'nu
Anadolu Bulvarı'na bağlayan yol
" projesidir.  Bu
proje ise yeni sömürge bir ülkede faşizmin ne kadar
pervasızlaşabileceğini bir kez daha göstermiştir. Bu yol projesinin
güzergahı doğrudan ODTÜ Kampusu içerisinden geçmektedir. Bir
üniversite kampusunun ortasından neredeyse bir otoyol geçirmeyi planlamak,
hatta tartışmak veya söz konusu etmek bile ancak ve ancak faşizmle
yönetilen bir ülkede gerçekleşebilir.

Diğer yandan, bırakalım bu yolun ODTÜ Kampusu içerisinden
geçirilmesini boş bir araziden geçmesinin bile akla, mantığa, bilime ve
tekniğe uygun en ufak bir yanı yoktur. Aynı güzergah üzerinde bir metro
inşaatı mevcutken(ki bu metro inşaatının 29 Ekim 2013'te
bitirileceği Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım tarafından bildirilmiştir) ve bu metro projesi kapsamında
diğer toplu taşım sistemleri de projelendirilmişken; bu yolu yapmak
mantığı, bilimi bir kenara bırakalım artık bir "vicdan"
meselesidir.***

ODTÜ arazisi içerisinden
tünel ile geçirilmesi planlanan bu yollar, ODTÜ arazisi dışarısına
devam eden güzergahı boyunca o bölgede arazisi olan, AVM'si olan,
gayrimenkulü olan zengin para babalarına çıkar sağlamaktadır. Bu yoldan
Ankara halkının neredeyse hiç bir çıkarı yoktur. Böyle bir yol yapmak
müsrifliktir, israftır. Halkın dini duygularını demagoji malzemesi
yapan, istismar eden AKP iktidarı şimdiye kadar ki en müsrif, en
israfçı, en yağmacı iktidar olarak şehirleri de AVM'ler ile,
otoparklarla doldurmakta; şehirleri ulaşımından sağlığına,
eğitiminden kültür-sanatına kadar her alanda talan etmektedir. Kuşkusuz
ki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de AKP'nin bu
politikalarını en iyi uygulayan, en yüzsüz, en riyakar belediye
başkanıdır.

''İnsanın o kısa ve tehlikelerle dolu
yaşamını anlamlandırmasının tek yolu kendini topluma
adamasıdır.''   

style="text-align: justify;">Albert Einstein style="text-align: justify;">ODTÜ'den geçirilmesi planlanan bu iki yol
projesi konusunda ODTÜ Rektörlüğü'nün ve akademisyenlerinin 
yaptığı açıklamalar ve sergilediği tavırlar  ise bu ülkenin
bilim insanlarına ve aydınlarına yakışmamaktadır.
Rektörlüğün "hem nalına, hem mıhına"
vurarak yaptığı açıklama ODTÜ'nün halktan yana karakterine ve
bilimsel saygınlığına gölge düşürmektedir.
Üniversite,
akademisyenleri ve öğrencileri ile bir bütün olarak halkın hakları ve
çıkarlarının söz konusu olduğu tüm konularda halktan yana taraf
olmalı, bilim ve tekniği halkın hizmetine sunmalıdır. style="text-align: justify;">Tüm faşist iktidarlar gibi AKP de bilime
düşmandır. ODTÜ Rektörlüğü ve akademisyenleri bilimin onurunu
savunmalı ve bilime sahip çıkmalıdır.
ODTÜ'nün ortasına
bilime ve tekniğe aykırı bir yol yapılmak istenmektedir, fakat
''Türkiye'nin en saygın bilim
yuvası''
buna kayıtsız kalmaktadır. Hatta projesini
biz yapalım diyecek noktaya gelmiştir. Bu ülkenin aydınlarının
onurlu bir duruş sergilemek yerine faşizme ortak olup kendi
üniversitelerinin kalbine hançer saplaması asla kabul edilir bir
davranış değildir.

Mimarlar, mühendisler, öğrenciler, ODTÜ çalışanları
ve akademisyenleri, Ankara halkı, devrimciler, demokratlar, çevreciler;
herkes bu akıl dışı projeye karşı birleşmelidir.

style="text-align: justify;">***10 dakika arayla kalkacak her bir metro treni
aynı hat üzerindeki trafikten ortalama olarak saatte 6900 yolcuyu
çekebilir. Bu da en kötü ihtimalle bile Eskişehir yolu üzerinden 6900
yolcunun(en yoğun saatte bile araç başına kişi ortalamasının 1.15
olduğu düşünülürse yaklaşık 6000 araç eder) kaldırılması
demektir.

 

DEVRİMCİ
MÜCADELEDE MÜHENDİS MİMARLAR

9 Nisan 2013 Salı

DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS MİMARLAR ARMUTLUDA BASIN AÇIKLAMASI YAPTI

DEVRİMCİ MÜCADELEDE
MÜHENDİS MİMARLAR ARMUTLUDA BASIN AÇIKLAMASI YAPTI

size="3" style="color: rgb(68, 68, 68); font-family: Calibri, sans-serif;
background-color: rgb(255, 255, 255);">Devrimci Mücadelede Mühendis
Mimarlar 06.04.2013 tarihinde saat 15:00 da Armutlu Mahallesi meydanında
YIKIMLARA KARŞI basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasını okuyan Devrimci Mücadelede Mühendis
Mimarlardan Serdar Aslan; Armutlu Mahallesinin AKP iktidarı tarafından afet
riski taşıdığı iddiasıyla riskli alan ilan
edildiğini,  Armutlu'nun riskli alan ve riskli yapı ilan
edilmesinin bilimsel dayanaklara göre değil rant amaçlı olduğunu
 belirtti.  Armutlu'nun daha düzenli bir mahalle
haline  getirilmesi yolunun halkı yerinden etmeden "YERİNDE
ISLAH" yöntemiyle olacağını vurguladı. AKP'nin bu süreçte
mühendis ve mimarları halka karşı yaptığı saldırılarda suç ortağı
yapmak istediğini belirtti. Açıklamasının devamında "Biz,
AKP’ nin deprem riski yalanına karşı, meslek onurumuza sahip
çıkacağız. AKP’ nin bilimi yalanlarına alet etmesine,
saldırıları için bilimi ve mesleğimizin kullanılmasına izin
vermeyeceğiz. AKP'nin
saldırılarına ortak olmayacağız. Bu saldırılara karşı yoksul
halkımızın yanında yer alıyoruz ve almaya da devam edeceğiz. Onların
yıkım projelerinin altına imzamızı atmayacağız" dedi. Son olarak
"Tüm meslektaşlarımızı da AKP’ nin saldırılarına karşı
bizimle birlikte olmaya çağırıyoruz" diyerek basın açıklamasını
bitirdi.

225
Kişinin katıldığı basın açıklamasında “Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız”, “Armutlu
Bizimdir Bizim Kalacak”, “Yıkımlara Karşı Gücümüz
Birliğimizdir”, “Rant İçin Değil Halk İçin
Mühendislik”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız”
Sloganları atıldı.



Yapılan Basın Açıklamasının Tam
Metni;

MİMAR-MÜHENDİS-HALK, YIKIMLARA KARŞI
TEK BARİKAT!

Bizler,
mesleğini halkı için kullanan devrimci mücadelede mühendis ve
mimarlarız.

AKP, kentsel
dönüşüm adıyla yoksul halkımızın evlerini yıkarak, buraları
zenginlere peşkeş çekmek istiyor.Mahallelerimizi bir gecede "Afet
Riski Taşıyor" bahanesiyle yıkma kararı aldılar.

style="line-height: 22px; margin: 0px 0px 1.35em; color: rgb(68, 68, 68);
background-color: rgb(255, 255, 255);">Sarıyer'de Armutlu olarak anılan
Fatih Sultan Mehmet Mahallesi, Bakanlar Kurulu'nun 24 Aralık 2012'de
aldığı kararla Afet Yasası kapsamında "Riskli Alan" diye
nitelenerek, "Kentsel Dönüşüm Alanı" ilan edildi. style="line-height: 22px; margin: 0px 0px 1.35em; color: rgb(68, 68, 68);
background-color: rgb(255, 255, 255);">Yasaya göre; style="line-height: 22px; margin: 0px 0px 1.35em; color: rgb(68, 68, 68);
background-color: rgb(255, 255, 255);">Riskli alan: Zemin yapısı veya
üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski
taşıyan, Bakanlık, TOKİ veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı'nın görüşü de alınarak belirlenen ve
Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu'nca kararlaştırılan
alanı,

Riskli yapı: Riskli
alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da
yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik
verilere dayanılarak tespit edilen yapıyı temsil ediyor.

style="line-height: 22px; margin: 0px 0px 1.35em; color: rgb(68, 68, 68);
background-color: rgb(255, 255, 255);">Afet ise tanımsal olarak deprem,
heyelan, volkanik faaliyetler, tsunami, sel, yangın vb. gibi; insanlar için
fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, insanın normal
yaşantısını ve eylemlerini durduracak veya kesintiye uğratacak olaylara
verilen genel bir isimdir.

Türkiye yüz ölçümünün %93'ü nüfusunun ise %98'i aktif
deprem tehlikesi ile karşı karşıyadır(Bu nüfusun %45'i de 1. derece
deprem bölgesi içerisinde bulunmaktadır). Ülkemizdeki yapıların %
65-70’inin ya ruhsatı yok, ya oturma iskanı yok ya da kat mülkiyeti
tesis edilmemiş durumdadır. Depremle ilgili hazırlanmış olan
"Türkiye Deprem Riski Haritası" incelendiğinde Armutlu'nun
içerisinde bulunduğu Sarıyer'in 3. derece deprem bölgesi olduğu
görülür. Bu durumu biraz yorumlarsak; Armutlu da deprem riski, Türkiye
nüfusunun geriye kalan %50'sinden daha az önceliklidir. Ayrıca
mahalledeki yapılar tek katlı olup "yapı riski" de oldukça
düşüktür. Yine mahalledeki her evin bahçesi bulunmakta, açık ve yeşil
alan sıkıntısı bulunmamaktadır. Herhangi bir deprem anında insanlar
rahatlıkla evlerini terk edip bu alanlarda güvenli bir şekilde
kalabilirler. Diğer riskler açısından da Armutlu ne sel, ne de heyelan
bölgesidir. Bildiğimiz kadarıyla bu yüksekliğe ulaşabilen bir
"tsunami dalgası" da tarihe geçmemiştir. Ayrıca bu bölgede
aktif bir yanardağ da gözümüze çarpmamıştır. Buradan da
anlaşıldığı üzere AKP kendi çıkardığı yaslara bile
çelişmektedir. Kısacası Armutlu'daki tek risk AKP
Riski'dir.

Bu durum
Armutlu’nun hemen yanı başındaki zenginlerin yaşadığı
Etiler’in riskli alan ilan edilmemesinden de anlaşılıyor zaten. Fay
hattı Armutlu'dan geçiyor da, Etiler'i teğet mi geçiyor? Sel
bizim evlerimizi basacak da, lüks villaların yanından masum bir dere gibi
mi akacak? Heyelanda toprak bizim altımızdan kayacak da, onların binaları
yerinden oynamayacak mı?

Tabiki
de HAYIR! Amaç Armutlu'yu yıkmaktır...

Armutlu yoksul halkımızın yaşadığı; yoktan var edilen,
halkın emeğiyle kurulan bir mahalledir. Mahallenin yolları, elektriği,
suyu her türlü altyapısı bizzat halk tarafından yapılmıştır. İlk
kuruluş yıllarında halkın ihtiyaçlarını karşılamayan iktidarlar,
seçim zamanları oya ihtiyaç duydukça vaatlerde bulunmuş, elektrikten
sudan para kazanmak için kayıt altına almıştır. Ve nihayetinde, daha
önce de defalarca yıkılmak istenen Armutlu boğaz kenarında olması
yanıyla da zenginlerin iştahını kabartmaktadır.

style="line-height: 22px; margin: 0px 0px 1.35em; color: rgb(68, 68, 68);
background-color: rgb(255, 255, 255);">AKP, halka düşmandır. Halkın
sağlığını, güvenliğini düşünmez. Onun düşündüğü emperyalizmin
ve burjuvazinin çıkarlarıdır. Armutlu'nun ve yoksul halkımızın
yaşadığı diğer tüm mahalleler rant merkezleri olarak görülmektedir.
Bu yüzden saldırıyorlar. Çıkardıkları yasalarla da saldırılarını
meşrulaştırıyorlar.

"Afet riski" tek başına yoksul halkımızın evinin
yıkılmasına bir gerekçe yapılamaz!

Eğer gerçekten bir afet riski varsa "Yerinde Islah"
yöntemi ile bu evleri afet riskine karşı güvenli hale getirmek
mümkündür. Bunu yaparken halkın tamamının bu bölgeden
uzaklaştırılması her zaman için gereken bir durum değildir. Bu
çözümün nasıl yapılacağı riskin boyutuna ve türüne göre
değişiklik gösterebilir. Eğer bu bölgede sadece depreme dair bir risk
varsa; yapıların büyük bir kısmının mevcut haliyle, bilimsel
yöntemler kullanılarak güçlendirilmesi yeterli olacaktır. Mevcut
güçlendirme yöntemlerinin sağlıklı olmayacağı durumlar için ise,
sağlıksız konutların yıkılarak kısa süre içerisinde aynı veya
yakın bir bölgede yeni bir konut yapılarak sorununun çözümü
gerçekleştirilebilir. Burada önemli olan halkı bu geçici süre zarfında
mağdur etmeyecek, geçici yerleşim bölgelerine taşımak, sürecin hızlı
ve sağlıklı işleyişi için gereken her türlü tedbiri zamanında halk
ile beraber almak ve uygulamaktır

Bununla beraber Armutlu'daki mevcut çarpık ve sağlıksız
kentleşmeyi de görmemezlikten gelmemek gerekir. Bu nedenle yerinde ıslah
ve iyileştirme yöntemleri ile halkımızın barınma hakkını yerinde
teminat altına alacak sonrasında doğal afetler karşısında can
güvenliğini sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirmeliyiz. Halkımızın
layık olduğu yaşam standartlarına uygun, her türlü alt yapı, üst
yapı ve ulaşım problemlerini çözecek; sağlıklı bir kentleşmeyi her
ölçekte planlayıp hayata geçirecek bir yerinde iyileştirme projesini
alternatif olarak hayata geçirebiliriz.

Sadece depreme karşı değil herhangi bir afet riskine karşı
da kapsamlı bir imar yasası dahi olmayan AKP, korkularımızı kullanıyor.
Afet korkusu üzerinden yıkım dayatmasında bulunuyorlar. Halbuki doğa
olaylarını afete çeviren de kendileridir.

Günümüzde neredeyse hiçbir boyuttaki doğa olayı kontrol
altına alınamaz değildir. Ayrıca yasaları ve yönetmelikleriyle;
bilimsel uygulamaların denetlenmesinin önünü kapatan ve kamusal denetimin
özelleştirilerek ranta açılmasına neden olan da kendileridir.

style="line-height: 22px; margin: 0px 0px 1.35em; color: rgb(68, 68, 68);
background-color: rgb(255, 255, 255);">Bugün yıkımlara karşı çıkanlar,
direnenler suçlu gibi gösteriliyor. Oysa biz barınma hakkımıza sahip
çıkıyoruz. AKP'nin rant yasasına karşı evlerimize bir başka
deyişle yaşama hakkımıza sahip çıkıyoruz.

AKP, mimar ve mühendisleri halka karşı
saldırısında suç ortağı yapmak istiyor. Bizler AKP'nin deprem riski
yalanına karşı meslek onurumuza sahip çıkacağız; AKP'nin, bilimi
yalanlarına alet etmesine izin vermeyeceğiz.

Saldırıları için bilimi ve mesleğimizi
kullanmalarına izin vermeyeceğiz. Afet yasası, yıkım saldırılarını
meşrulaştırma yasasıdır, bilimsel değildir.

Bizler, halkın mühendis ve mimarları olarak
AKP'nin saldırılarına karşı yoksul halkımızın yanında yer
alıyoruz ve almaya da devam edeceğiz. Onların yıkım projelerinin altına
imzamızı atmayacağız. Tüm meslektaşlarımızı da bizimle birlikte
olmaya ve AKP'nin saldırısına karşı birlik olmaya
çağırıyoruz.

Yıkımlara
karşı Armutlu halkının yanındayız!

Yıkım Değil Yerinde Islah İstiyoruz!

style="line-height: 22px; margin: 0px 0px 1.35em; color: rgb(68, 68, 68);
background-color: rgb(255, 255, 255);">Deprem Riskine Karşı Yıkım Değil
Binaların Güçlendirilmesini İstiyoruz

Yıkımlara Karşı Birleşelim Direnelim! Yıkımlara Direnmek
Meşrudur!

Kentsel Dönüşüm
Adı Altında; Yıkıma, Soyguna, Sürgüne İzin Vermeyeceğiz!

style="line-height: 22px; margin: 0px 0px 1.35em; color: rgb(68, 68, 68);
background-color: rgb(255, 255, 255);">Afet Yasası Kaldırılsın! style="line-height: 22px; margin: 0px 0px 1.35em; color: rgb(68, 68, 68);
background-color: rgb(255, 255, 255);">DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR

8 Nisan 2013 Pazartesi

Akün ve Şinasi Sahneleri Halkındır, Yıkılamaz!

Akün ve Şinasi Sahneleri
Halkındır, Yıkılamaz!

 

08.04.2013

style="font-size:20px;">Akün ve Şinasi Sahneleri Halkındır,
Yıkılamaz!

AKP iktidarı yıkım saldırılarını
hayatın her alanında sürdürüyor. İstanbul'da Emek Sineması,
Atatürk Kültür Merkezi, Muhsin Ertuğrul Sahnesi, Haydarpaşa Tren Garı
gibi Akün ve Şinasi Sahneleri de yıkım tehdidiyle karşı
karşıya.

Akün ve Şinasi sahnelerinin bulunduğu 13 katlı bina Emek
İnşaat adlı firmaya ait. Emek İnşaat, SGK, THY, AOÇ ve Türk
Kızılayı iştiraki olan bir şirket.

Emek İnşaat 5 Şubat'ta
Akün ve Şinasi sahnelerinin bulunduğu binayı 2. kez ihale yoluyla
satışa çıkardı. İhaleye 4 şirket katıldı. Belirlenen asgari bedelin
üzerinde teklif yapılmadığı için ihale 3 ay süreyle
ertelendi.

Akün ve Şinasi Sahneleri yıllardır Ankara halkına
hizmet vermekteydi. Akün sahnesi 1975'ten 2002'ye kadar
Ankara'nın en büyük sinema salonu, 2002'den bu yana ise tiyatro
sahnesi olarak halka hizmet ediyor. Aynı binanın Tunus Caddesi tarafındaki
Şinasi Sahnesi ise 1988'den beri tiyatro sahnesi olarak hizmet
vermektedir.

İktidara geldiğinden bu yana halkın kültür ve sanatla
olan bağını iyice zayıflatan AKP iktidarı, son olarak kent merkezlerinde
kalan kültür ve sanat binalarını hedef aldı. Kentsel dönüşüm
kapsamında sadece kültür-sanat binalarını değil aynı zamanda sağlık
veya eğitim hizmeti veren kamu binalarını da yıkıp şehir dışına
taşımayı amaçlayan AKP; Şinasi ve Akün sahnesinin bulunduğu binayı da
satarak halkın ihtiyaçlarının yerine inşaat tekellerinin
ihtiyaçlarını gözettiğini bir kez daha kanıtlamıştır. Bunun sonucu
olarak yoksul halkın sanata ,sağlık ve eğitim gibi en temel
 hizmetlere erişimi engellenmektedir.

Halkın parasıyla yapılan
kamu binaları müteahhitlere peşkeş çekilmektedir. Akün ve Şinasi
sahneleri yıllardır Ankara halkının yoğun katılımla tiyatro ya da
benzer kültürel-sanatsal faaliyetlerle buluştuğu mekanlardır ve bu
işlevini yerine getirmesine engel olacak hiç bir durum yokken yıkılması
gündeme getirilmiştir.

Tıpkı Haydarpaşa Garı, Atatürk Kültür
Merkezi, Muhsin Ertuğrul Sahnesi gibi bu bina da yıkılması için hiçbir
gerekçe yokken yıkılmış, yıkılması gündeme getirilmiş veya
özelleştirilerek alışveriş merkezi ya da otel haline getirilmek
istenmiştir. Ankara Kızılay'daki "Yeni Sahne"nin yıkılıp
yerine Burger King yapılması da  hala hafızalarımızda olan en
çarpıcı örneklerden biridir. Bu binaların mevcut halinin dışında
kullanılması ya da yıkılmasının tek bir gerekçesi olabilir o da ;
RANT!

Yaptığı herhangi bir uygulamada halkın
çıkarlarını düşünmeyen AKP iktidarı, kentsel dönüşüm kapsamında
hiç bir gerekçesi olmadan halkın evlerini yıkıp bu arazileri inşaat
tekellerine peşkeş çektiği gibi hastaneleri, okulları tiyatro ve sinema
salonlarını da inşaat tekellerine peşkeş çekmenin hesabını
yapmaktadır.

Öyle ki neredeyse her gün tarihi bir bina, kamu
binası, kültürel koruma kapsamı içerisinde yer alan bir yapı, yoksul
halkın yaşadığı bir mahalle ya da herhangi bir kamu arazisi bir
müteahhidin rant kapısı haline getirilmektedir. AKP yaşam alanlarımız
üzerindeki bu rantı gizlemek için yeri geldiğinde halkın deprem
konusundaki hassasiyetini, yeri geldiğinde yine kendisi tarafından atıl
bırakılmış kamu binalarının bakımsızlığını, yeri geldiğinde
halkın nitelikli sağlık ya da eğitim hizmetine ulaşma isteğini bir
kılıf olarak kullanmaktadır. Akün ve Şinasi sahnesini yıkmanın
kılıfı ise "binanın atıl kullanıldığı ve yürütülen diğer
projelere kaynak sağlamanın amaçlandığı" dır.

Binanın
atıl kullanılmasından kasıt tekellere kar sağlamamasıdır. Bu sahneler
halka yıllarca hizmet vermiş Ankara halkının belleğinde yer edinmiş,
halka ait ve bu sebeple atıl olmayan/olamayacak yerlerdir.

Şehir
Tiyatroları'nı kendi ideolojik aracı haline getirmek isteyen; Devlet
Tiyatrolarını özelleştirmeye çalışan; Grup Yorum'un şarkılarına
dava açan; biletini satanları tutuklayan; daha çıkmamış albümlerini
bile gasp eden; kendisine biat etmeyen aydın ve sanatçıları baskı
altına alan; filmleri engelleyen; heykelleri ucube, müstehcen, çirkin vb.
diyerek yıkan faşist bir iktidarın halkı kültür-sanatla
buluşturmasını beklemek hayalperestliktir.

AKP faşist bir
iktidardır, tüm politikaları tekellerin emperyalistlerin çıkarlarına
göre şekillendirilmiştir. Akün ve Şinasi sahnelerinin yıkılıp otele
çevrilmesi de AKP iktidarının halkın kültürel ve sanatsal
ihtiyaçlarına ne kadar değer verdiğinin bir göstergesidir. Kentsel
dönüşüm bilime ve tekniğe aykırıdır. Akün ve Şinasi sahnelerinin
yıkılması da aynı şekilde bilime, tekniğe ve halk yararına tamamen
aykırıdır.

Bizler Halkın Mühendis Mimarları olarak,
halkımızı ve tüm meslektaşlarımızı AKP iktidarının bütün bu
yağma ve talan politikalarına karşı örgütlü bir şekilde mücadele
etmeye çağırıyoruz.

DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS MİMARLAR

6 Nisan 2013 Cumartesi

Grup Yorum 3. Bağımsız Türkiye Konseri 14 Nisan'da

Grup Yorum 3. Bağımsız
Türkiye Konseri 14 Nisan'da

 

style="margin: 0px; padding: 10px 0px 5px; font-weight: bold; font-style:
italic; color: rgb(102, 102, 102); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;
font-size: 12px; line-height: 15px; text-align: justify;">Grup Yorum
gelenekselleştirdiği Bağımsız Türkiye Konserleri'nin 3.sünü 14
Nisan'da gerçekleştiriyor.

İlki 2011'de
150 bin kişi ile gerçekleşen konserin geçen yıl düzenlenen ikincisine
ise 350 bin kiş katıldı.

Bu yıl ise
emperyalizme ve faşizme karşı Tam Bağımsız Türkiye diyen 500 bin
kişinin milyonlar olma umuduyla, bağımsızlık düşünü gerçeğe
dönüştürmek için 14 Nisan'da Bakırköy Halk Pazarı Alanı'nda
olması hedefleniyor.

Konserde ayrıca Grup
Yorum'a yurt dışından ve Türkiye'den sanatçı dostları da
eşlik edecek.

Not: Konser ücretsiz olup, katılım için
herhangi bir davetiye gerekmemektedir.

Tarih: 14 Nisan 2013

Saat:15.00

Yer: Bakırköy Halk Pazarı Alanı

style="margin: 0px; padding: 10px 0px 5px; color: rgb(102, 102, 102);
font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height:
15px; text-align: justify;">(Bakırköy Adliyesi
Yanı)

Konser için araç kalkış ve
iletişim bilgileri:
style="text-decoration: none; outline: none;"
title="http://www.grupyorum.net/node/2661">http://www.grupyorum.net/node/2661

style="margin: 0px; padding: 10px 0px 5px; color: rgb(102, 102, 102);
font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height:
15px; text-align: justify;">Konsere katılacak sanatçıların listesi: style="margin: 0px; padding: 10px 0px 5px; color: rgb(102, 102, 102);
font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height:
15px; text-align: justify;">* Adile
Yadırgı                              
* Hakan Yeşilyurt
* Apolas
Lermi                             
* Hüseyin Turan
* Barış
Atay                                 
* Karmate
* Bilgesu
Erenus                         
* Marsis
* Bülent Emrah
Parlak                 
* Nejat Yavaşoğulları
* Cahit
Berkay                            
* Niyazi Koyuncu
* Derya
Alabora                          
* Okşan Dede
* Derya
Petek                             
* Sinan Tuzcu
* Dolunay
Soysert                      
* Suavi
* Erdal
Bayrakoğlu                     
* Selçuk Balcı
* Eşber
Yağmurdereli                 
* Yasemin Göksu
* Genco
Erkal                            
* Yaşar Kurt
* Grup Abdal

4 Nisan 2013 Perşembe

Basın Açıklaması: MİMAR-MÜHENDİS-HALK, YIKIMLARA KARŞI TEK BARİKAT!

Basın Açıklaması:
MİMAR-MÜHENDİS-HALK, YIKIMLARA KARŞI TEK
BARİKAT!

 

class="yiv1431753971MsoNormal" id="yui_3_7_2_1_1365080404998_11819"
style="margin: 0px 0px 12pt; padding: 0px; line-height: 13px; color: rgb(69,
69, 69); font-family: Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 12px;
background-color: rgb(255, 255, 255); text-align: center;"> id="yui_3_7_2_1_1365080404998_11821"> id="yui_3_7_2_1_1365080404998_11820" style="font-family: Arial,
sans-serif;">MİMAR-MÜHENDİS-HALK, YIKIMLARA KARŞI TEK
BARİKAT!

id="yui_3_7_2_1_1365080404998_11818" style="margin: 0px 0px 12pt; padding:
0px; line-height: 13px; color: rgb(69, 69, 69); font-family: Helvetica,
Arial, sans-serif; font-size: 12px; background-color: rgb(255, 255,
255);"> style="font-family: Arial, sans-serif;">Bizler, mesleğini halkı için
kullanan devrimci mücadelede mühendis ve mimarlarız.

id="yui_3_7_2_1_1365080404998_11788" style="color: rgb(69, 69, 69);
font-size: 12px; background-color: rgb(255, 255, 255); font-family: Arial,
sans-serif;">AKP, kentsel dönüşüm adıyla yoksul halkımızın evlerini
yıkarak, buraları zenginlere peşkeş çekmek istiyor. Mahallelerimizi bir
gecede "Afet Riski Taşıyor" bahanesiyle yıkma kararı
aldılar.
/>Sarıyer'de Armutlu olarak anılan Fatih Sultan Mehmet
Mahallesi, Bakanlar Kurulu'nun 24 Aralık 2012'de aldığı kararla
Afet Yasası kapsamında "Riskli Alan" diye nitelenerek,
"Kentsel Dönüşüm Alanı" ilan edildi.

id="yui_3_7_2_1_1365080404998_11786" style="color: rgb(69, 69, 69);
font-size: 12px; background-color: rgb(255, 255, 255); font-family: Arial,
sans-serif;">Armutlu yoksul halkımızın yaşadığı; yoktan var edilen,
halkın emeğiyle kurulan bir mahalledir. 
id="yui_3_7_2_1_1365080404998_11785" style="color: rgb(69, 69, 69);
font-size: 12px; background-color: rgb(255, 255, 255); font-family: Arial,
sans-serif;">Bizler, halkın mühendis ve mimarları olarak AKP'nin
saldırılarına karşı yoksul halkımızın yanında yer alıyoruz ve
almaya da devam edeceğiz. Onların yıkım projelerinin altına imzamızı
atmayacağız. Bu konuda yapacağımız basın açıklamasına tüm
meslektaşlarımızı ve tüm Armutlu halkını dayanışma içinde daha
güzel bir mahalle yaratma mücadelesinde destek vermeye
çağırıyoruz.
Yer:
Küçük Armutlu Meydanı

Tarih:  id="lw_1365142043_0">06.04.2013
Saat:  id="lw_1365142043_1">15:00
 
DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR

2 Nisan 2013 Salı

Size İlhan Kaya'yı Anlatacağım / İSMAİL GÜNEY YILMAZ

Size İlhan Kaya'yı
Anlatacağım / İSMAİL GÜNEY YILMAZ

 

style="padding: 0px; margin: 10px 0px 0px; font-family: Helvetica, Arial;
font-size: 12px; background-color: rgb(255, 255, 255); "> style="font-weight: bold; ">İlhan 1 yıldır tutuklu. Türkiye'nin garip
hukuk olayları duvarına bir çentik daha atılan bu dava da elbet bir gün
düşecek. İlhan arkadaşlarına, okuluna,sokaklara, kitaplarına ve
ailesine kavuşacak.

"Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene style="padding: 0px; margin: 0px; " />Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın
Değil mi ki
kötüler kadı olmuş Yemen'e..."

Shakespeare

Size çok küçük bir zamanınızı alacak bir hikâye
anlatacağım.

Size İlhan'ı anlatacağım.

27 Mart 2012 günü arkadaşı Barış Önal'la
birlikte sokaktan karga tulumba alınıp, tutuklanan

ODTÜ İnşaat Mühendisliği
bölümü öğrencisi İlhan Kaya'yı, arkadaşım İlhan'ı
anlatacağım…

Size İlhan'ın örgüt üyesi olmasına delalet olarak
gösterilenleri anlatacağım...

Sizinle zulümden hasbıhal edeceğim.

style="padding: 0px; margin: 10px 0px 0px; font-family: Helvetica, Arial;
font-size: 12px; background-color: rgb(255, 255, 255); ">  style="padding: 0px; margin: 11px 0px; font-size: 16px; color: rgb(54, 57,
61); ">İlhan örgüte üyelikten
yargılanıyor

Size İlhan'ın hangi örgüte üyelikten ve hangi örgütün
propagandasını yapmaktan bir yıldır tutuklu yargılandığını
söylemeyeceğim. Zira örgütün adını bir yazıda anmaktan dolayı
"propaganda yaptın!", "örgüte üyesisin!" diye mahpus
damlarına düşmekten çekiniyorum(!) Hani, alıp da bir beş altı ay
-"bir sigara içimlik"- yatırsalar iyi, hoş, hem
"apolet" derler ya sol cenahta, öyle olmuş olur aslına
bakarsanız ama savcılar artık ihâleyi çok yüksekten açıyorlar:
"Şurayı patlatacaktın!", "Şunu vuracaktın!" gibi.
Neme lâzım!

Ama size
yine de bir "ipucu" vereyim. İlhan, şu son aylarda Türk
polisinin gün aşırı panzerlerle, helikopterlerle filan -vay babam
vay!- ülke sathında afili operasyonlarla çökertme uğraşısında
olduğu, gazetelerden her gün bu örgüte üye olmaktan öğrencilerin,
avukatların, işçilerin, memurların, doktorların, sanatçıların
tutuklandığı örgüt var ya hani, ha işte o örgüte üye olmaktan
yargılanıyor. Tıpkı son iki yılda tam 352 insanın aynı
sebepten içeri atılması gibi. Bilindik bir hikâye  yani size
anlatacağım. 

İçeri alınanlarla, dışarıyı derdest etme plânlarının bir örnek
olayı bu mesel. İktidarın büyük gözaltısının küçük bir
halkası.

Terörist çünkü

İlhan'ı terörist yapan ilk şey şüphesiz onun düşünüyor
olması. Dışarıda İlhan'ı her dem koltuğunun altında kalın bir
kitapla görürdünüz misal. İlhan terörist çünkü o mesleğinde süper
ve vizyoner kariyer plânları yapıp cukkayı şişirmektense, halkın
yoksulluk, yoksunluk ve adalete dair sorunlarıyla dertlenmiş devrimci bir
mühendis olmayı tercih etti. İlhan teröristin bayrak tutanı çünkü;
1999'da Ulucanlar'da cânîce katledilen on devrimcinin anmasına
katılmış!

İlhan'ın suçu bu kadarla biter mi sandınız? Yo İlhan bu, rahat
durur mu? "DİSK'i işçilere, işçileri DİSK'e
taşıyacağız!", "füze kalkanı değil, demokratik lise
istiyoruz!" demiş! Tutuklanan Yürüyüş dergisi çalışanlarının
serbest bırakılması için örgütlenen basın açıklamasında
görülmüş, Dikmen Parkı açılışında şarkı dinleyip, tiyatro
izlemiş! “Artık bu kadarına da pes!" diyeceksiniz ama 1
Mayıs'ta da Halk Cephesi kortejinde on binlerce insanla birlikte bizim
İlhan da yürümüş. Daha ne olsun! Makûl vatandaş olmanın cep kitabına
mugayir on kusurlu hareketten onunu da saydım işte; gerisi izahtan vareste
değil mi zaten?

Devletin
dirliğini ve düzenini bozucu, gerçekten "insanın kanını
donduracak" cinsten bunca vukuattan sonra bir gencin
çıbanbaşılığına seyirci mi kalaydı yani, ne yapaydı?

style="padding: 0px; margin: 11px 0px; font-size: 16px; color: rgb(54, 57,
61); ">ODTÜ cezayı peşin
kesti

İlhan,
bir yıl boyunca mahkemeye dahi çıkarılmadan Sincan F Tipi'nde tutsak
tutuldu. Tüm derslerini cezaevinde girdiği sınavlar sonucunda vererek
dördüncü sınıfa geçmesine karşın onun kaydını kabul etmeyerek
İlhan'a bir cezayı da okulu ODTÜ kesti. ODTÜ yönetiminin
gerekçesiyse İlhan'ın okuldaki devamsızlığıydı -gel buradan
yak!- 

Hukukî
dayanaktan yoksun uygulamalarda devlete akademi dünyasından bu cevval
hareketiyle selam çakmış olan üniversite yönetimi de İlhan'ın
terörist olduğuna kani olmuş olmalı ki daha dava sonuçlanmadan müthiş
bir öngörüyle böyle bir kararın altına imza atmış. Ne diyelim, Allah
bu güzel bilim insanlarımızın huzuruna zeval vermesin...

style="padding: 0px; margin: 11px 0px; font-size: 16px; color: rgb(54, 57,
61); ">Ve İlhan hâlâ
içeride

Dava 13
Mart 2013 günü görülmeye başladı. Barış Önal'ın beraatına
karar verdi ama İlhan'ın tutuklu yargılanması durumu
sürdürülüyor. Türkiye'nin garip hukuk olayları duvarına bir
çentik daha atılan bu dava da elbet bir gün düşecek. İlhan da
arkadaşlarına, okuluna ve sokaklara, Ankara'ya ve İstanbul'a,
yürüyüşlere ve kitaplarına ve en zor anda bile evlatlarının yanında
mücadelenin içinde durarak saf tutan ailesine kavuşacak. Geriye yalnız
karanlığa dair bir anı kalacak ... İlhan ve arkadaşlarının gayreti de
 karanlığı ağartmayadır. Zifirin ve ışığın karşılaşacağı
bir sonraki duruşma 5 Mayıs’ta.

Kaynak:
Bianet