6 Nisan 2010 Salı

ODTÜ'de Hayvanlara Yer Yok mu?

ODTÜ'de Hayvanlara Yer Yok
mu?

Çoğumuz görmüşüzdür,
üniversitelerin kendilerini tanıtmak için kullandıkları
broşürleri vardır. Bu broşürler genelde kampüsün ne
kadar rahat ve samimi bir yaşam alanı olduğunu gösteren fotoğraflar
içerir.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin de (ODTÜ) böyle
broşürleri var. ODTÜ'nün tanıtım broşürlerine
baktığınızda dikkatinizi çeken fotoğraflardan biri de şu olur:
çimler üzerinde vakit geçiren öğrenciler ve onların
arasında uzanan bir köpek. Bu fotoğrafa baktığınızda ODTÜ'de
hayvanların ve insanların nasıl uyumlu yaşadığını
düşünebilirsiniz ya da fotoğrafı görünce
gülümsersiniz.

Peki, o köpeğe ne oldu biliyor musunuz? Artık o köpek ve onun
gibi birçok köpek ODTÜ'deki yaşam alanından
çıkartılıyor. Görüntüleri hala o broşürlerde
yer almasına rağmen, fotoğrafları ile ODTÜ'nün imajı
için reklam olmaya devam etmelerine rağmen o köpekler artık
ODTÜ'de yaşamıyorlar. Şubat ayından itibaren düzenli olarak
toplatılıyorlar. Ancak toplatılma işlemleri 5199 nolu Hayvan Hakları
Koruma Kanuna aykırı bir şekilde gerçekleştirilmekte.
Köpekler kanuna göre belediyenin görevlendirdiği kişiler
tarafından ve veteriner eşliğinde toplatılmalılar. Dahası toplatılan
köpekler yine yasa gereğince gerekli tedavi ve aşıları yapıldıktan
sonra alındıkları yerlere geri bırakılmalılar.

Peki ODTÜ ne yapıyor? Köpekleri kendi görevlendirdiği,
uyuşturucu silah kullanma bilgisi ve yetkisi olmayan kişilere, yanlarında
bir veteriner olmadan toplatıyor. Toplatılmaların veteriner eşliğinde
olmasının önemi şu: Veteriner, köpeğin yaşına ve kilosuna
uygun olarak uyuşturucunun dozajını ayarlıyor. Oysa barınakla yapılan
görüşmelerden öğrenildiğine göre ODTÜ'deki
toplatılma işlemleri sırasında uyuşturulup uyanmayan köpekler
mevcut. Çünkü birçok köpeğe yaşına ve
kilosuna göre fazla dozda ilaç veriliyor.  Yine ehil
kişiler bu işi yapmadığı için uyuşturucu iğne yiyen
köpekler korkup orman içlerine kaçıyor ve belki de
oralarda ölüyorlar.

Toplatılan köpekler Çankaya Belediyesi'nin barınağına
götürülüyor ve ODTÜ köpekleri için
ayrılan bir tel kafeste tutuluyor. Bu köpekler ODTÜ ormanlarında
özgürce koşabilecekken, daracık mekânlarda bir
sürü köpekle beraber yaşamak zorunda bırakılıyor. Kimi
insanlar da barınakları cennet mekânlar sanıyor. Sanki
köpeklerin yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında... Ancak
çoğumuz şahit olmuşuzdur ki dar alanlarda birçok köpek
çoğu zaman kendi pislikleri ile beraber yaşıyor. Daha yeni
Ankara'daki bir barınaktan "açlıktan ölü bir
köpeği yediği için zehirlenip ölen köpekler"
haberi gelmişken insanlar köpekleri barınaklara kapatmanın nesini
olumlu buluyor?

Dahası  ODTÜ tarafından 40'tan fazla köpek toplatıldığı
söylenirken ve hâlâ kafesler içinde köpekler
götürülürken barınaktaki köpek sayısı 20'yi
geçmiyor. Peki bu köpekler nerede? ODTÜ'den alınıp başka
yerlere mi bırakılıyorlar? Yoksa fazla uyuşturucudan ölenler
çöplere mi atılıyorlar? Tüm bunlar yaşama hakkına
aykırı ve insanlık dışıdır...

Bu durum ben ODTÜ'lüyüm diyen, hatta ben insanım diyen hangi
kişinin içine siner? ODTÜ değil mi devrimi bağrına kazıyan?
Sahipsiz köpekler bir sorun ama bunun üstesinden gelen
üniversiteler mevcut. Örneğin, Boğaziçi Üniversitesi,
İzmir Teknoloji Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve yurt
dışındaki birçok üniversite... ODTÜ'nün ne eksiği
var? Eksiği alternatif çözümlere kulak tıkaması, en kaba
yönteme başvurması.

Bütün bunlar yapılan görüşmelerle dile getirildiği
halde ODTÜ yönetimi yalnızca dinliyormuş gibi
gözüküyor. "Tamam tamam" deyip hâlâ
köpekleri toplatmaya devam ediyor. Herkes köpekleri sevmek zorunda
değil, hepimiz topluca gezen köpeklerden korkabiliriz,
birçoğumuz da korkuyoruz.

Ancak köpeklerden korkumuzun bedelini köpekler ödememeli.
Alternatif çözümler mümkün. Ring servislerinin
artırılması ve geç saatlerde insanların orman alanı
içerisinden geçmek zorunda kalmaması faydalı olabilir. Artık
yemeklerin orman alanı içerisinde belli noktalara bırakılması ve
bu sayede köpeklerin kampüs içerisine inmesinin
önlenmesi de... Ayrıca, herkes yanında köpeklerle
karşılaştığında kullanmak için bir düdük
taşıyabilir.

Düdüğün sesi işitme sistemi hassas olan köpeklerin
dikkatini dağıtıp onları kaçırmaktadır. Toplantılar yapıp
insanları köpeklerle karşılaşınca ne yapacakları konusunda
bilgilendirmek de mümkün. Bunun için gerekli uzman kişiler
bile ayarlandı, ODTÜ'nün bir bütçe ayırması da
gerekmiyor.(EG/EÜ)

Her konuda işbirliği yapmaya ve yardımcı olmaya hazır
gönüllüler mevcutken ODTÜ'nün tüm seslere
kulağını tıkaması ve bildiğini okuması hiçbir sorunu
çözmüyor.. ODTÜ geniş bir alan ve bu alanı fanusla
kaplamadıkça köpek giriş çıkışları her zaman
olacaktır. Bugün birilerine köpekler havladı diye köpekler
sürülüyor, yarın birileri kuşlardan korkunca ne olacak?
ODTÜ sadece insanların yaşam alanı değil hayvanların da yaşam
alanıdır. Beraber yaşamak mümkün. Melih Gökçek ile
sorun yaşadığında ona yasaları hatırlatan ODTÜ'nün de uymakla
mükellef olduğu yasalar ve saygı göstermesi gereken yaşam hakkı
var...

Esra Gedik

Kaynak: Bianet

6 Nisan 2010

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder