"Ellerinde üç fidanın
kanıyla gitti"
Avukat Halit Çelenk, Deniz Gezmiş
ve arkadaşlarının idam kararını veren, dönemin Sıkıyönetim
Mahkemesi Başkanı Ali Elverdi'nin ölümünün ardından,
'Hesap vermedi. Yanılmıyorsam, ahiret inancı olan biriydi. Eğer öte
tarafta hesap veriliyorsa, o hesabı nasıl verecek merak ediyorum"
dedi.
alt=""
src="http://www.gazeteport.com.tr/stellent/groups/public/documents/site_studio_images/gp_672950.jpg"
/>ANKARA- 68 Kuşağı'nın gençlik liderleri
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam kararını veren
dönemin Sıkıyönetim Mahkemesi'nin Başkanı emekli Tuğgeneral
Ali Elverdi'nin, 86 yaşında, yediği yemeğin nefes borusuna
kaçması nedeniyle boğularak ölümünün yankıları
sürüyor. Gezmişler'i kurtarmak için son dakikaya kadar
mücadele eden avukat Halit Çelenk, bugün Ankara'da
düzenlenecek askeri törenle toprağa verilecek olan Elverdi'nin
ölümüne ilişkin duygularını Akşam'a anlattı.
Gezmiş, Aslan ve İnan'ın, 6 Mayıs 1972 sabahı Ankara Ulucanlar
Cezaevi'nde gerçekleştirilen infazlarına, yüreği burkularak
tanıklık eden ve o anı 'İdam Gecesi Anıları' adlı kitapla
ölümsüzleştiren Çelenk, Elverdi'nin
ölümü üzerine 'bir insanın yemek yerken boğularak
ölmesi dramatik bir son. Ancak bu kişi üç fidanı,
gözünü kırpmadan idam sehbasına göndermiş ve
yaşadığı sürece bu kararıyla övünmüş bir kişi ise,
boğularak can vermesi dramatik gelmiyor' dedi ve ekledi; 'ölenin
arkasından konuşulmaz ama, ben kendi adıma rahmetliyi iyi
bilmezdim.'
ÖBÜR TARAFTA İŞİ ZOR
Çelenk, idamların hesabının sorulmamasını bir türlü
yüreğine sindiremediğini belirterek şunları söyledi; 'Deniz ve
arkadaşları, tek bir cana daha kıymamışlardı.
Üçünün de yürekleri, insan ve memleket sevgisiyle
doluyudu. Buna rağmen acımasızca darağacına gönderildiler. Bu
kararın en önemli mimarı Ali Elverdi'nin ellerinde üç
gencin kanı var. Ellerindeki kanla, hesap vermeden gitti. Bundan 38 yıl
önce yaşananlara tanıklık eden bir kişi olarak, bu
kanın hesabının adalet önünde sorulmamasını kabul edemiyorum.
Yanılmıyorsam kendisini 'inançlı bir insan' olarak tanımlıyordu.
Yani ahiret inancı vardı. Eğer öte tarafta hesap veriliyorsa,
Elverdi'nin işi oldukça zor. Yaptıklarının hesabını nasıl
verecek çok merak ediyorum.'
İNSANLIK SUÇU İŞLEDİ
Gezmişler'in yargılanmalarından infazlarına kadar
bütün sürece tanıklık eden Halit Çelenk
idamları 'cinayet' olarak niteliyor; 'Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan'ın idam kararının bir tek adı vardır; o da
cinayettir... Ali Elverdi o kararı verirken, hukuku, adaleti değil, sadece
emirleri uyguladı. Denizler'in 'idam' edilmesi, tarihe bir utanç,
insanlık suçu ve hukuk cinayeti olarak yazılmıştır.'
İNFAZLAR İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ
Halİt Çelenk, bugün 89 yaşında. Sekiz yıldır kanser ve
astım tedavisi görüyor. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
İnan'ın, 38 yıl önce Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde darağacına
gidişlerine avukat Mükerrem Erdoğan'la tanıklık etmişti.
ÇELENK, ÜÇ YIL ÖNCE
AKŞAM'a verdiği röpörtajda, 'İdam Gecesi Anıları' adlı
kitabında dahi söz etmediği önemli bir ayrıntıyı paylaşmış
ve Gezmiş'in idamının Aslan'a, Yusuf'un idamının ise İnan'a
seyrettirildiğini açıklamıştı. İşte Çelenk'in 2007'de
AKŞAM'da yayınlanan söyleşisinin önemli bölümleri:
YUSUF DENİZ'İ İZLEDİ
Deniz odaya alınmıştı ve pencerenin tam karşısındaki koltukta
oturuyordu. Deniz'in biraz sonra can vereceği darağacı, tam karşısında
duruyordu. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra Deniz'i darağacına
çıkardılar. İnfaz sürerken, odaya Yusuf'u getirdiler. Yusuf,
pencereden Deniz'in son nefesini verişini izledi. Yusuf infaz edilirken de,
Hüseyin'i odaya getirdiler ve o da, Yusuf'un infazını saniye saniye
gördü. Bunu kitabımda bile yazmadım, sadece Yusuf Aslan'ın,
'Duydum Deniz'in sesini' sözlerine yer verdim.
25 DAKİKA CAN ÇEKİŞTİ
Darağacında can vermenin ne kadar süreceğini
düşündüm. Deniz'in infazını unutamıyorum. Deniz'in can
vermesi tam 25 dakika sürdü. 86 yıllık yaşamımdaki o
çaresizliğimi anlatamam. Mükerrem'le birlikte cezaevi doktoru
ile tartışmaya başladık. Bunu fark eden cellat yanımıza yaklaştı ve
'Deniz çok ağır olduğu için ip kopmasın diye çift
ilmik kullandım. İnfaz, çift ilmik kullandığım için
uzadı' dedi. Birkaç dakika içinde sona erecek olan infazın,
çift ilmik atılarak 25 dakika sürmesinin adı da,
'işkence'dir.
HAYATIMIN EN ZOR ANI
Yaşamımın en kötü zaman dilimini o dakikalarda geçirdim.
Çaresizliğimi sizlere anlatamam. İdamların üzerinde yıllar
geçmesine rağmen, o geceye dair her şeyi çok net
hatırlıyorum. Denizler'in idamı sırasında gözümün
önünden gitmeyen bir başka sahne ise, idam cezasını veren
mahkemenin başkanı Ali Elverdi'nin, bir ağaca dayanarak infazları
izlemesidir...
BANA 'KATİL ELVERDİ' DEDİLER
Geçen hafta cumartesi günü yemek yerken boğularak
ölen emikli Tuğgeneral Ali Elverdi, 1977'de yazdığı 'Bu vatana
kastedenler' adlı kitabında, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
İnan'ın idam
cezasını savunmuştu; '...
Sehpaya çıktıkları zaman, kelime-i şahadet getirmek yerine,
'yaşasın Marksizim, Leninizm yüksek ideolojisi. Kahrolsun emperyalizm.
Yaşasın bağımsız Türkiye. Yaşasın Kürt ve Türk
halkları' diye bağırdılar. İşte bu beyni yıkanmış militanlar,
ölüm sehpasında dahi komünizm propagandası yapıyor ve
arkasından gelecek olanlara cesaret vermek istiyorlar. Onları astığımız
için, Türk Ceza Kanunları'nı millet adına muhakeme ederek
tatbik ettiğim için bana, 'katil Elverdi' diyorlar. Bana, Meclis
kürsüsünden 'bizim faşistler böyledir' diye laf
atıyorlar. Ben de onlara 'Bütün komünistler sizin gibidir'
diyorum...'
Kaynak: www.gazeteport.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder