Mühendislik Mimarlık
Alanında Neo-liberal Dönüşüm,Yetkin Mühendislik
*
Merhaba,
Öncelikle bu sempozyumu düzenleyen
Çağdaş Hukukçular Derneği'ne teşekkür ederek başlamak
istiyorum. Emperyalist devletler ve tekeller kendi politikalarını hayata
geçirebilmek için büyük bir dayanışma içinde
G8, AB, NATO, IMF,DB toplantıları,Dünya Su Forumu gibi bir çok
etkinlikte sık sık bir araya gelip kararlar alırken emek cephesini temsil
eden kesimlerin daha sık bir araya gelip ortak mücadele zemini araması
gerektiğine inanıyorum. Meslek alanlarımıza dönük
saldırıların sermaye birikim sürecinin önündeki engellerin
kaldırılması ve nitelikli emeğin değersizleştirilmesi
yönündeki aynı kapitalist politikanın ürünü
olduğu tesbitini yaparsak, sağlık emekçileri, büro
emekçileri, eğitim emekçileri ve mimar-mühendisler olarak
aynı etkinlikte bir araya gelmemizin anlamı daha iyi anlaşılacaktır.
/>
Mühendislik mesleği insanın doğaya egemen
olma macerasıyla birlikte başlamıştır. Mühendisler üretim
ilişkilerindeki değişime bağlı olarak tarihte değişik konumlar almış
olsalarda kafa-kol emeğinin ayrıştığı, mühendisliğin
kurumsallaştığı dönem sanayi devrimi sonrası kapitalizm
dönemidir. Mühendisler bu dönemde burjuvazinin hizmetinde,
sistemin devamlılığı için önemli görevler
üstlenmiştir. Sanayi devriminden sonra emek üretkenliğinin
artmasında önemli rol oynayan mühendislerin emperyalizm
çağında burjuvaziye en büyük "katkıları"
savaş teknolojilerini geliştirmeleridir.
Kapitalizmin en yüksek aşaması olan
emperyalizme geçilirken hammadde ve pazar ihtiyacını
karşılayabilmek, dünyayı yeniden paylaşabilmek için
emperyalistler savaşmak zorundaydı. Tarihin en kanlı savaşları olan
birinci ve ikinci paylaşım savaşları bu gereksinimden doğmuştur. Fakat
savaşların sonunda dünyanın 1/3ünün sosyalist sisteme dahil
olduğu gerçeğiyle karşılaşan emperyalist devletler bu deneyimin
ardından öncesinde birbirlerinin pazarlarını ele geçirmek
için savaşırken sosyalist devrimlerin gücünü de
hesaba katarak kendi aralarındaki çelişkileri bir tarafa bırakıp
sömürgeleri savaş dışı yöntemlerle paylaşacak bir
ilişkiler sistemi yaratma yoluna gittiler. Bu kapsamda NATO, IMF, DB gibi
bir çok uluslararası kurumlar oluştu. Ulusal duvarların
uluslararası sermayenin serbest dolaşımı önünde birer birer
kaldırıldığı, toplumsal yaşamın piyasalara tabi hale geldiği,
dünyamızın "küreselleştiği" döneme böyle
gelinmiştir.
Elbette bu dönüşümden meslek
alanlarımız da nasibini almıştır. Meslek alanlarımıza dönük
emperyalist politikaların yasal altyapısı GATS anlaşması ile
çizilmiştir. GATS anlaşmasıyla Türkiye 155 hizmet alanının
72' sine izin vererek en yüksek oranla ulusal hizmet sektörlerini
uluslararası rekabete açmıştır. 1995'te TBMM'de
onaylanıp 2005'de yürürlüğe giren bu antlaşma uluslar
arası hizmet ticaretine dair temel kuralları içermektedir. Bu
kurallar hizmetlerin serbest dolaşımını sağlamaya
dönüktür.
GATS sürecinin ne anlama geldiğini daha
iyi anlamak için GATT anlaşmasına ve gümrük birliği
sürecine bakmak yeterlidir. GATT, malların serbest ticarete
açılmasına dönük kuralları içeriyordu.
Türkiye bu antlaşmayı imzaladıktan sonra gümrüklerini
açmış ve malların gümrüksüz girişine izin
vermiştir. Bu dönemde bir taraftan ulusal sanayimiz yurtdışından
gelen mallarla rekabet edemezken diğer taraftan bizim ithal etmek
istediğimiz mallar CE belgesi olmadığı için geri
dönmüştür. GATS ve AB süreciyle yaşayacaklarımız da
aynıdır. Çokuluslu şirketlerin pazarlarımıza serbest bir
biçimde girmesi, ulusal mühendislik gücümüzün
tasfiyesi ve biz dışarıda çalışmak istediğimizde
karşılaşacağımız belge dayatması.
Akademik yeterliliğin tanınmasına YÖK
Bologna süreciyle hazırlanılırken, mesleki yeterliliklerin
karşılıklı tanınmasını zorunlu kılacak belgelendirme ve akreditasyona
TMMOB yetkin mühendislik uygulamasıyla hazırlanmaktadır.
Yetkin mühendislik özü itibarı ile
mühendislik eğitiminin, mühendislik mesleğinin uygulanmasında
yeterli olamayacağı varsayımıyla mezuniyet sonrası teorik bilginin
sınavlarla ölçülmesini ve pratik bilgi edinimine dair
süreci zorunlu kılan bir uygulamadır. Çoğunlukla anglosakson
tipi eğitim modelinin hakim olduğu ABD, Kanada ve İngiltere'de
professional engineering adıyla uygulanmaktadır. Ülkemizde ise
İMO'nun bu kapsamda bir girişimi olmuş ancak ivme dergisi adına
açılan davalar kazanılarak uygulama durdurulmuştur.
Yetkin mühendislik uygulamada da yeni mezun
mühendisleri ucuz emek gücü yapacaktır. Yetkin mühendis
olmak isteyen yeni mezun bir mühendis 5 yıl gibi bir süre yetkin
mühendis ağabeyinin yanında çalışıp referans alacak, ondan
sonra yetkin mühendis olabilecektir. Bunun pratikte karşılığı
yetkin mühendis adayının stajyer mühendis olacağıdır. Stajyer
avukatlık uygulamasında avukatların çalışma koşulları, sosyal
güvenceleri bugün ne ise yarın yetkin mühendis adayı yeni
mezun mühendislerin de sonu aynı olacaktır.
İMO yetkin mühendisliği hazırladığı
25 soruda yetkin mühendislik broşüründe şöyle
açıklamaktadır: "Yetkin Mühendislik üyelerinde bazı
özellikler arayan bir kulüp üyeliğidir belki; yalnızca 100
metreyi 12 saniyenin altında koşabilenleri üyeliğe kabul eden bir
atletizm kulübü gibi bir kulübün üyeliği...
Öyle bir kulüp ki, eğer biri bu nitelikte bir atlet arıyorsa, bu
kulübe başvurarak kolayca ulaşır istediğine." Oysa sermayenin
ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanı mühendisler arasından elemek
odaların işi olmamalıdır.
Bundan 8 sene önce, 2003 yılında
gerçekleştirilen 2. Mühendislik mimarlık kurultayında alınan
6. Karar olması gerekeni söylüyor: "TMMOB ve Odaları;
gerek Dünya Ticaret Örgütü gerekse Avrupa
Birliği(Gümrük Birliği) kanallarından gelen teknik ve mesleki
mevzuat uyarınca mühendislik/mimarlık meslek alanlarının
düzenlenmesine dönük uyumlaştırma (emperyalist/kapitalist
ilişkilere tümüyle bağlanmak anlamında) çalışmalarına
karşı durur. Bu yönde izlenen politika ve uygulamalar ile
mücadele eder."
+İvme Dergisi olarak bu karara paralel olarak son
dönemde TMMOB yönetiminin ve birliğe bağlı bazı odaların
mühendis kelimesinin önüne uzman/yetkili/yetkin gibi sıfatlar
getirme sevdasına karşı muhalif duruş sergilemeye devam edeceğiz.
TMMOB'nin 73-80 yılları arasında
görev yapan unutulmaz başkanı Teoman Öztürk'ün
sözleriyle bitirmek istiyorum: Sorunların kaynağı emperyalist -
kapitalist sistemdir. Çözüme emperyalist -kapitalist
sistemin çözülmesiyle varılacaktır. Emperyalizme ve onun
içteki uzantılarına, faşizme ve onunsilahlı çetelerine
karşı emekçi kitlelerle dayanışmamız ve ortak mücadelemiz
güçlenerek sürecektir. TMMOB, bu anlamda bir
mücadelenin önemli demokratik araçlarından biridir. Gelecek
günlerin egemen sınıfların değil halkımızın olacağına
inanıyoruz.
Teşekkürler...
Artı İvme Dergisi Yayın Kurulu Üyesi ve İnşaat Mühendisi İ.
Ozan DEMİREL
* Bu bildiri Çağdaş Hukukçular Derneği'nin
düzenlemiş olduğu Mesleklerde Dönüşüm ve Avukatlık
Mesleği Sempozyumu'nda Artı İvme Dergisi Yayın Kurulu Üyesi ve
İnşaat Mühendisi İ. Ozan DEMİREL tarafından sunulmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder