16 Eylül 2012 Pazar

Cezaevlerinden Yükselen Çığlığa Daha Ne Kadar Kulaklarımızı Kapatacağız?

Cezaevlerinden Yükselen
Çığlığa Daha Ne Kadar Kulaklarımızı Kapatacağız?

color="#323232" size="2">Hapishaneler İzleme Kurulu'nu oluşturan
bileşenlerden KESK, TTB, TİHV, İHD, ÇHD ve TAYAD bugün ortak bir basın
toplantısı düzenleyerek, Kurul'un çalışmalarını ve "Hak
İhlalleri - 2011" raporunu kamuoyu ile paylaştılar.

class="rteleft">Genel Başkanımız Lami Özgen, TTB
Merkez Konseyi üyesi Arzu Erbilici, İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan,
ÇHD Genel Sekreteri Hüseyin Aslan, TİHV Kurucular Kurulu üyesi Sezai
Berber ve TAYAD Yönetim Kurulu Başkanı Behiç Aşçı'nın
katıldığı basın toplantısında, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin
giderek büyümekte olduğuna dikkat çekilerek, çözüm için bağımsız
izleme kurullarının gerektiği vurgulandı.
class="rteleft"> href="http://www.ivmedergisi.com/UserFiles/File/2012/09%20-%20Eyl%C3%BCl/hik_rapor.doc"> style="color: rgb(65,124,171); text-decoration: none">Rapora ulaşmak
için...

style="color: rgb(50,50,50); font-size: 10pt">BU ÜLKENİN CEZAEVLERİNDEN
YÜKSELEN ÇIĞLIĞA DAHA NE KADAR KULAKLARIMIZI
KAPATACAĞIZ!

ÇÖZÜM İÇİN BAĞIMSIZ İZLEME KURULLARI
GEREKLİDİR

TTB, KESK, DİSK, ÇHD, TİHV, İHD, TAYAD, TUAD-DER ve
TUYAB’ın dahil olduğu demokratik kitle örgütleri tarafından
kurulan HAPİSHANELER İZLEME KURULU, Türkiye cezaevlerinde yaşanan
sorunların çözümüne katkı sunmak ve sürece müdahil olmak üzere
oluşturulmuştur.

Cezaevleri her dönem insan hakları ihlallerinin yoğun
olarak yaşandığı ve günümüz koşullarında bu ihlallerin giderek
arttığı yerler olarak çözüme en acil ihtiyaç duyulan sorunlardan biri
durumundadır.

Bu ülkede geçtiğimiz yıl Eylül ayında yangın çıkan
cezaevi aracından çıkamayan 5 mahkum yanarak can verdi. Bu yılın
başında Pozantı Cezaevi’nde çocuklara uygulanan şiddet, cinsel
taciz ve tecavüzün öfkesi ve utancı hala üzerimizdedir. Geçtiğimiz
Haziran ayında Urfa Cezaevi’nde çocuklar dahil her yaştan hükümlü
ve tutuklu her türlü insani iletişim yolunun tıkanması sonucu canları
pahasına, yanmak pahasına seslerini duyurmaya çalıştılar. Bu örnekler
ülkemiz cezaevlerinden yükselen çığlığın, yaşanan dramın yakın
zamandaki en somut, en yakıcı göstergeleridir.

class="rteleft">İşkence ve ağır tecrit
uygulamaları, ciddi sağlık hakkı ihlalleri, ağır disiplin cezaları,
iletişim ve sohbet hakkı engelleri, anadil yasağı gibi öne çıkan
ihlallerin yanı sıra cezaevlerinin aşırı doluluğu sorunların ana
kaynağını oluşturmaktadır.

style="color: rgb(50,50,50)">Geçtiğimiz günlerde yakınlarının
feryadına rağmen cezaevinde yaşamını yitiren kanser hastası tutuklu
Muhlis Barut örneğinde olduğu gibi, tedavileri cezaevi
koşullarında sürdürülmesi imkansız olan ve hastalıkları son aşamaya
gelen tutuklu ve hükümlülerin infazlarının ertelenmesine dair zorluklar
yaşanmakta, tüm insani talepler yasa-kural-yönetmelik sarmalında yok
edilmektedir. İnsana ait bütün değerler mevzuat duvarına çarpmaktadır.
Oysa sorun mevzuat-yasa-yönetmelik değil, uygulama iradesidir.

class="rteleft">Demokratik bir devlette
tüm yurttaşların, bilhassa cezaevlerinde bulunan tutuklu ve
hükümlülerin yaşam hakları ve güvenlikleri mutlak olarak güvence
altında olmalıdır. Dolayısıyla fiziksel yapı, insan gücü ve mali
yetersizlikler cezaevlerine kapatılmış insanların haklarının
korunamamasının mazereti sayılamaz.

style="color: rgb(50,50,50)">Bugün siyasal iktidar için tüm toplumu suçlu
ilan edip cezaevlerini doldurmak devlet olmanın yeter koşulu olarak
görülüyor. Nitekim cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 2005
yılında 55.870 iken 31 Mart 2012 tarihinde 132.369’a yükselmiş ki,
Türkiye yakın tarihi bu denli keskin bir artışa tanık olmamıştır.
(Denetimli serbestlik gibi düzenlemeler ile 31 Mayıs 2012 tarihinde toplam
sayı 125.100 olmuştur)

Temmuz 2012’de kanunla kurulan Türkiye İnsan Hakları
Kurumu mevcut hali ile hapishaneleri bağımsız olarak denetlemekten
uzaktır. Bu düzenleme Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini
karşılamamaktadır. Bu nedenle bağımsız bir denetim mekanizmasına
ihtiyaç olduğu açıktır.

Ancak, bugünkü hapishane yönetim pratiği, bu ihtiyaçtan
çok uzaktır. Kurul üyelerinin hapishaneleri ziyaret talepleri
reddedilmektedir. Adalet Bakanlığı randevu taleplerimize cevap dahi
vermemekte, yaşanan insan hakkı ihlalleri çığ gibi büyümekte ve ne
yazık ki cezaevlerinde insanlar ölmeye mahkum edilmektedir.

class="rteleft">Ekte sunduğumuz
“2011 Hapishaneler Hak İhlalleri Raporu” TTB, KESK, DİSK, ÇHD,
TİHV, İHD, TAYAD’a bildirilen hak ihlallerinden oluşmaktadır. Rapor
yaşanan hak ihlallerinin bir kısmını yansıtmakta, bizlere ulaşabilmeyi
başarabilmiş yardım taleplerinden oluşmaktadır. Ne yazık ki
cezaevlerindeki gerçek tablo bundan çok daha ağırdır.
class="rteleft">Kurucusu olduğumuz
“Hapishaneler İzleme Kurulu” bileşenleri olarak bizler,
hapishanelerdeki birçok sorunun çözümünün mümkün olduğuna
inanıyoruz. Bunun için hapishanelerin bağımsız izleme kurulu denetimine
açık olması gerekmektedir. Kurul hapishaneleri denetleyebilmeli,
sorunları yerinde tespit edebilmeli ve çözüm konusunda muhatap
alınmalıdır.

Kurulumuz, hapishanelerdeki sorunların çözümü konusunda
etkili demokratik kitle örgütlerinden oluşmaktadır. Talebimiz bu kurulun
iradesinin desteklenmesi, Adalet Bakanlığı tarafından tanınması ve
yetkilendirilmesidir.

BASINA VE KAMUOYUNA DUYURULUR.

class="rteleft"> 

HAPİSHANELER
İZLEME KURULU ADINA;

class="rtecenter">KAMU EMEKÇİLERİ
SENDİKALARI KONFEDERASYONU (KESK)
class="rtecenter">TÜRK TABİPLERİ
BİRLİĞİ (TTB)

style="font-size: 10pt">TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI
(TİHV)

style="font-size: 10pt">İNSAN HAKLARI DERNEĞİ (İHD)

class="rtecenter">ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR
DERNEĞİ (ÇHD)

style="font-size: 10pt">TUTUKLU HÜKÜMLÜ AİLELERİ YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
(TAYAD)

 

class="rtecenter">Kaynak:
kesk.org.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder