21 Ocak 2013 Pazartesi

“Alo, imdat polis!” / Necdet SARAÇ

"Alo, imdat polis!" /
Necdet SARAÇ

Duyulduğunda acaba bu bir “fıkra mı”
diye düşünülse de, kesinlikle fıkra değildi… Her geçen gün
artan polis şiddetine karşı geçtiğimiz yılın sonlarına doğru
Çağdaş Hukukçular Derneği “Alo, İmdat Polis” hattı adıyla
200 avukatın da gönüllü desteğinde bir telefon hattı kurmuştu.
İstanbul Barosu’nun ve Tabipler Odası’nın da desteklediği bu
projeyi kamuoyuna iki avukat Taylan Tanay ve Efkan Bolaç
açıklamıştı…
Önceki gün kamuoyuna da yansıyan video
görüntülerinde polisin arasında direnen bir avukat vardı. Dört beş
polis var gücüyle darp ederek, bastırsalar da o “kahrolsun faşizm,
yaşasın mücadelemiz” diye bağırıyordu… Darp edilerek
gözaltına alınan o avukatın Taylan Tanay olduğunu görünce, “Alo,
İmdat Polis” hattının ne kadar gerekli olduğuna da ikna olmamak
mümkün değil…

Grup Yorum’un, Fazıl Say’ın,
Güler Zere’nin, Engin Ceber’in de içinde olduğu birçok
kişinin avukatı olan Taylan Tanay’ı zorla gözaltına alan polis
hükmünü çoktan vermişti: Savcıyı, belgeleri, iddianameyi, savunmayı
beklemeye ne gerek vardı! Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul
Şube Başkanı Avukat Taylan Tanay ve gözaltına alınan diğer
arkadaşları “DHKP-C terör örgütünün avukat yapılanması”
içerisinde yer alan kişilerdi. Üstelik “suçları” bununla da
sınırlı değildi; “Başka ülkeler lehine ajan faaliyeti
yürütüyorlar, oluşturdukları kozmik odalarda da bu ülkelerle gizli
haberleşme yapıyorlardı…”

Kendisini savcı ve
yargıç yerine de koyan polis için her şey bu kadar açıktı. Çünkü bu
tür açıklamalar polis için sanki bir “gelenek” olmuştu.
Gözaltına alınan, tutuklanan gazeteci, gazeteci değildi! Tutuklanan
üniversite öğrencisi, öğrenci değildi! KCK davasından tutuklanan
belediye görevlisi de belediyeci değildi! Hatta, bizzat Başbakan
Erdoğan’a göre Hopa’da biber gazı sonucu ölen öğretmen
Metin Lokumcu da öğretmen değildi! Çünkü kim AKP iktidarının
uygulamalarına karşı çıkıyor, haksızlığa tavır alıyorsa, o asla
gazeteci, avukat, belediyeci, öğretmen hatta ODTÜ örneğinde de
gördüğümüz gibi öğrenci bile olamazdı!

Abartarak
yazdığımı düşünseniz de, mevcut siyasal iktidar için adalet ve
özgürlük isteyen biri olsa olsa, ya terör yanlısı bir kişi, ya
bölücü ya da bir provokatör olabilirdi! Uygulamalar bunu gösteriyor!
Lütfen dönüp üzerlerine biber gazı veya tazyikli su sıkılan insanlara
bir bakın. Hangi muameleye tabi tutulmuşlar? Yer, mekan, tarih hiç önemli
değil. Hatta etnik ve dini kimlik bile bazen önemli değil. Gaz
sıkılanların, tazyikli su yiyenlerin bir ortak özellikleri var;
‘AKP muhalifi” olmaları!

AKP ile değişen ve
gelişen terör yanlısı olmak, bölücü olmak gibi kavramlara son
operasyonlarda bir yenisi eklendi: Polisin açıklamaları sonucu son ÇHD
operasyonunda öğrendik ki, “bu tür kişiler” bu sıfatların
yanı sıra artık başka ülkelerin nam-ı hesabına çalışan
“ajan” da olabiliyorlarmış! Kuşkusuz bu “başka
ülkeler” iyi ilişkilerimizin olduğu ABD, Almanya, İngiltere gibi
ülkeler olamayacağına göre geriye neresi kalıyorsa oralar olur: Suriye
gibi, İran gibi, belki biraz da Rusya olabilir!

Polisin bu
açıklamalarına “çok güzel akıl ettik bu sefer iyi bir kulp
taktık zannediyorsanız yanılıyorsunuz” diye meydan okuyan ve
gözaltına alınacağını bile bile yurtdışından dönerek meydan
okumasını devam ettiren ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı çok
güzel bir cevap verdi:

Polise “haddiniz bilin” diyen
Kozağaçlı şöyle bir açıklama yaptı: “Amerika izin vermeden
tuvalete gidemeyen, Amerika şifresini söylemezse uçağını uçuramayan,
kendi ülkesindeki NATO üslerinin rica minnet kapısından geçemeyen,
makamını, eğitimini, aklını, servetini, rozetini emperyalizme borçlu
olanlar sizden mi öğreneceğiz kimin ajan olduğunu? Burada özgürlük yok
diye kendi çocuklarını Amerika’da okutanların polisi mi bize başka
ülkeler lehine faaliyet öğretecek? Bizi de kendiniz gibi beysbol sopası
ile terbiye olacak mı sandınız? Haddinizi bilin.”
/>Kozağaçlı’nın ağzına sağlık! Bu ülkenin en yurtsever, en
devrimci insanlarına “ajan” diyenler bir de bunu “kozmik
oda” lafıyla süsleyerek daha etkileyici bir şekle sokmaya
çalışıyorlar. Bunu yapanlar keşke o meşhur “kozmik
odaları” gerçekten halka açsalar da hep beraber “Milli
Güvenlik Siyaset Belgesi”ne yansıyanları bir güzel görsek.
“Gizli” ve “çok gizli” damgası vurulmuş
belgelerden kimin yurtsever, kimin ajan olduğunu bir güzel
öğrensek…

* * *
Ha bu arada unutmadan; Polis
şiddetine karşı tavır almak için 24 saat “hizmet veren”
“İMDAT POLİS' hattının telefon numarası şöyle: 444 155 9
Aklınızda olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder