19 Nisan 2012 Perşembe

Ağar, Hapishanede '96 Ölüm Orucunu Hatırlar mı?

Ağar, Hapishanede '96
Ölüm Orucunu Hatırlar mı?

Eski Adalet Bakanı yeni hükümlü
Mehmet Ağar, "Ailesine yakın ve siyasi mahpusların olmadığı (yani
F tipi olmayan) güvenli cezaevi" talebinde bulundu; kendisinin
1996'da yayınladığı "tecrit genelgesiyle" ölüm
oruçlarında 12 kişi ölmüştü.

src="http://www.bianet.org/resim/olcekle/34855/490/254" width="490"
/>

"Bugünkü F tipi hapishanelerin, sürgün sevkleri
uygulamalarının temelini atan, bakanlıktaki ilk icraatı hapishanedeki
tecrit uygulaması olan Mehmet Ağar, şimdi içinde siyasi mahkumların
olmadığı ve ailesine yakın bir hapishane
istiyor...
"

Mehmet Ağar'ı nasıl
bilirsiniz? Susurluk hükümlüsü, eski emniyet müdürü, vali ve bakan,
"1000 operasyonun" sorumlusu...

Ağar aynı zamanda
1996'da 12 kişinin hayatını kaybettiği ölüm oruçlarının sebebi
olan "Mayıs genelgesini" yayınlayan Adalet Bakanı'ydı.
Genelgeyle, bugünkü F tipi hapishanelerin temeli atıldı.

Susurluk
davasından aldığı beş yıllık ceza onanan ve hakkında yakalama kararı
çıkan Ağar'ın avukatları kendisinin kalmak istediği cezaevinin
tarifini yaptı:

"Müvekkilim örgütlerin hedefinde olduğu için
güvenli bir cezaevinde kalmalı." Adalet Bakanlığı da ailesinin
yaşadığı Muğla'nın Bodrum ilçesine yakın olan, Ağar'ın
taleplerine uygun cezaevi arayışında. Bakan Sadullah
Ergin
, bugün yaptığı açıklamada, "konuyla ilgili
çalışma yaptıklarını" açıkladı bile...

Tutuklu Hükümlü
Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) Genel Başkanı
Avukat Behiç Aşçı, Ağar'ın bir
"hükümlü" olmadan çok önce görev aldığı Adalet
Bakanlığı'ndaki icraatlarını ve "hapishaneyle
imtihanını" anlattı.

İlk icraatı: Tecrit
genelgesi

Ağar 6 Mayıs'ta hapishanelerle ilgili bir genelge
yayınladı. Genelgenin ardından hücre tipi olarak düzenlenen Eskişehir
Cezaevi açıldı ve Marmara Bölgesi'ndeki hapishanelerde kalan tutuklu
ve hükümlülerin buraya nakil kararı çıktı.

Aşçı, "Zaten
uzun süredir hapishanelerde tecrit uygulamasına geçilmesi planlanıyordu,
bu genelge de ilk adım oldu. Ağar, bu uygulamanın devam edeceğini de
açıkladı" diyor.

26 Mayıs 1996'da yaklaşık 43 cezaevinde
2 bin 174 tutuklu ve hükümlü açlık grevine başladı. Tutuklu ve
hükümlü aileleri de dışarıda eylemlere başladılar. Genelge geri
çekilmeyince eylem ölüm orucuna dönüştürüldü.

Aşçı, bu
sırada hükümetin değiştiğini ama politikanın değişmediğini şöyle
anlattı:

"Refah Partisi ve Doğruyol Partisi koalisyonundan
oluşan Refahyol hükümeti iktidara geldi, Şevket Kazan Adalet Bakanı
oldu.  Bakan Kazan da aynı politikanın sürdürücüsü oldu,
'Gizli gizli yiyorlar, numara yapıyorlar' şeklinde açıklamalar
yaptı."

12 mahpus ölüm orucunda hayatını
kaybetti:

Aygün Uğur (63. gün TKP-ML),
Altan Berdan Kerimgiller (65. gün DHKP-C), İlginç
Özkeskin
(66. gün DHKP-C), Hüseyin Demircioğlu
(67. gün MLKP), Ali Ayata (68. gün TKPML), Müjdat
Yanat
(68. gün DHKP-C), Ayçe İdil Erkmen (69.
gün DHKP-C), Tahsin Yılmaz (69. gün TİKB),
Yemliha Kaya (69. gün DHKP-C), Hicabi
Küçük
(69. gün TİKB), Hayati
Can (Eylem bittikten sonra hastanede öldü
TKP-ML)

İktidar genelgeyi geri çekti, Eskişehir Hapishanesi
boşaltıldı. F tipi hapishaneler, 2000'e kadar rafa
kalktı.

"Adalet" Pozantılı çocuklarda işlemiyor
mu?

Aşçı, "Kendisi de "1000 operasyon yaptım"
diyerek suçlarını itiraf eden Ağar, bu cezayı asıl suçlarından
almadı" diye konuştu.

"Bugüne dek hep korundu, terfi
ettirildi. Yine bugün sıkça uygulanan, tutuklu ve hükümlülerin
ailelerinden uzak hapishanelere gönderilmesi uygulaması da Ağar'ın
bakanlık dönemi icraatlarından. Nakiller yapılırken, ailelerin ekonomik
durumu, yaşadıkları yer, görüşe gidebilme koşulları asla göz önüne
alınmazdı. Şimdi de aynı uygulamalara yaygınlaşarak devam
ediyor."

"Bunun en son örneğini Pozantı'da gördük.
Adana Pozantı Cezaevi'ndeki çocuklar, Ankara'daki Sincan
Cezaevi'ne nakledildi. Tacize, tecavüze uğrayan çocuklar, ailelerinden
uzak bir hapishanede hücreye kapatıldılar, bunun adına da
"çözüm" dendi. Bu mu
çözüm?"

"Pozantı'daki çocuklara bu muamele reva
görülürken, Ağar'a "evine yakın hapishane" aranıyor.
Üstelik Ağar'ın ailesi istediği kente rahatça seyahat edebilecekken,
Pozantı'dan sevk edilen çocukların ailelerinin fakir olduğu,
Ankara'ya görüşe gidemeyecekleri çok açık..."

Aşçı,
Ağar'ın aldığı cezanın türü itibariyle F tipi hapishaneye
götürülmesi gerektiğini söyledi.

"Korkusu da bundan
kaynaklanıyor. Çünkü F tipi hapishanelerde devrimci mahpuslar var.
Onlarla karşılaşmak istemiyor."

Kariyeri 12 Eylül darbesine
dayanıyor

Mehmet Ağar, Ocak 1980'de İstanbul Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele şube Müdür Muavini, Mayıs 1981'de
Asayiş Şube Müdürü'ydü.

1984-88 arasında Terör ve
Asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olarak
çalıştı. 1988'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne 1990'da
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne atandı.

1992'de Erzurum
Valisi oldu, Temmuz 1993'te de Emniyet Genel Müdürü. Valiyken, o
dönem firarda olan Bahçelievler katliamı sorumlusu Haluk
Kırcı
'nın nikah şahitliğini yaptı.

Emniyet Genel
Müdürlüğü bünyesinde Özel Harekat Dairesi'nin kurdu. 24 Aralık
1995 genel seçimlerinde DYP'den Elazığ Milletvekili
oldu.

1996'da 53. Hükümette Adalet Bakanı, 54. Hükümette
İçişleri Bakanı'ydı. 14-15 Aralık 2002'de DYP Genel Başkanı
seçildi, 22 Temmuz 2007'de partisinin barajı geçemeyeceğini
anlayınca istifa etti.

Susurluk soruşturmasında kurulan komisyona
"1000 operasyon yaptığını" söyledi.

Vicdanı hep
rahattı

Susurluk Davası kapsamında verilen beş yıllık hapis
cezası Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce 16 Nisan'da onandı. Ağar,
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki Susurluk Davası'nda, Emniyet
Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili "cürüm işlemek için silahlı
teşekkül oluşturmaktan" yargılanıyordu.

Ağar, kararın
ardından "Sevenlerimizi mahcup edecek hiçbir davranışın içinde
hiçbir zaman olmadık. Başta da söylediğim gibi hizmet kusuru
addedilebilir. Fakat suç addedilemez" dedi. Beş yıl hapis cezası
aldığını öğrendiğinde de "Vicdanen rahatım"
demişti.

Kaynak: bianet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder