Uludere karartılıyor
Türkçesi bu! / Ezgi BAŞARAN
BAŞARAN
Türkiye / 11/04/2012
Gördünüz işte,
çaresizlik içinde, el kol bağlamış duruyorlar. Ya biz? Eminim çok
küçük insanlarız bir Heron'dan ya da devlet merciinden
bakıldığında...
102 gün önce Uludere’nin Kuzey Irak
sınırında 34 sivil vatandaş (birçoğu daha çocuk), Türkiye Cumhuriyeti
ordusuna ait F-16’dan atılan bombalar nedeniyle öldü. Böyle bir
acıyı sağaltmak pek mümkün değildi ama içimizde açılan çukuru
kapatmanın bir yolu vardı: Bu facianın faillerinin tespit edilmesi.
/>Bulacağız dediler. Kimsenin şüphesi olmasın dediler. Peki, ne oldu? 9
Ocak 2012’de TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun altında bir
Uludere İnceleme Alt Komisyonu kuruldu.
Peki, ne yapabildiler?
Üyeleri arayıp teker teker sordum, içimizi rahatlatmanın hangi
aşamasındasınız sayın vekillerimiz? Buyurun dinleyin...
CHP
milletvekili Levent Gök: “Milli Savunma Bakanlığı bize 7 sayfalık
bir rapor göndermiş, 6 sayfası ülkemizde yaşanan terör olaylarını
anlatıyor, Ankara’daki Kumrular patlamasına değiniyor vesaire.
7’nci sayfada Uludere konusuna geliyor. Yani demek istiyor ki
Genelkurmay Uludere’nin bombalama kararını böyle terör
olaylarının yaşandığı ortamda verdi, anlayış gösterin. Komedi bir
rapor. Halbuki biz 3 aydır 3 soru soruyoruz. Heron görüntülerini kim
değerlendirdi? Görüntüdeki kişilerin terörist olduğunu kim tayin etti?
Bombalama emrini kim verdi? 5 dakikalık işin cevabını 3 aydır alamamış
vaziyetteyiz. Araştırmamız fiilen engelleniyor.”
AKP
milletvekili Mehmet Kerim Yıldız: “Problem yaşıyoruz, net bilgiler
olmadığı için soyut yorumlar yapmak zorunda kalıyoruz. Heron
görüntülerini izleyen uzmanların oradaki 34 kişinin sivil olduğunu
nasıl ayırt edemediğini anlayamadık. Ortada ciddi tuhaflıklar var.
Bilgilere ulaşamamak konusunda inanın biz de sizin kadar
mustaribiz.”
BDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü:
“F-16 uçağını sınırötesine gönderme kararını sadece ve ancak
Genelkurmay Başkanlığı verebilirdi. Biz bunu araştırmaya başlamadan
biliyorduk. Ama 3 aydır bize net bilgi vermemekte ısrar
ediyorlar.”
CHP milletvekili Malik Özdemir: “3 ayda
bir arpa boyu yol alamadık. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nın
dosyaya gizlilik kararı koyup bilgileri bizimle paylaşmaması
TBMM’nin itibarını zedeleyecek bir skandal. Kimdir sorumlular?
Sınırötesi bir operasyona hükümetin onay vermesi gerekir. Vermiş midir?
Bu tablo giderek karartılıyor, Türkçesi bu.”
MHP
milletvekili Atila Kaya: “İçişleri Bakanlığı bir rapor
hazırlamış, fotokopisini verin dedik, yok dediler, çok gizli. Bir
müfettiş geldi, okumaya başladı. Bir anda fark ettim ki okudukları
Mehmet Baransu’nun yazdıklarıyla örtüşüyor. Müfettişe
‘Bunun nesi gizli, gazeteci yazmış’ dedim, şaşırdı. Bu
konuyu aydınlatmazsak bölgedeki insanlar nazarında büyük hayal
kırıklığı olacak. Bizden beklentilerini henüz karşılayamadığımız
için üzgünüm.”
Biz de üzgünüz hayli. İsterdik ki 3
ayda arpalardan boy boy köprüler yapın da aydınlığa kavuşturun...
Peki, ne oldu? Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı aracılığıyla
‘milli kaynaklardan gelen bilgiler doğrultusunda’ hareket
ettiğini söyledi. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı
edindiği bilgileri komisyonla paylaşmadı. Üstüne üstlük herhangi bir
dava da açmadı! Komisyon deseniz... Gördünüz işte, çaresizlik içinde,
el kol bağlamış duruyorlar. Ya biz? Eminim çok küçük insanlarız bir
Heron’dan ya da devlet merciinden bakıldığında... Şarkıda
dendiği gibi: “Uyurken televizyon açık kalmış. Bir ülkenin bodrum
katında kirli bir savaş varmış. Midem bulanıyor, galiba dünya tuttu,
beni hep kuruttu.”
Kaynak: Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder