12 Kasım 2012 Pazartesi

Açlık grevinin 42. gününde duruşmaya çıkarıldı / Pınar ÖĞÜNÇ

Açlık grevinin 42.
gününde duruşmaya çıkarıldı / Pınar
ÖĞÜNÇ

Türkiye / 12/11/2012
/> 

 
 

Cezaevi doktoru Ayşegül Ayaz'ın duruşmaya gidemeyeceğini
söylemişti; telekonferansla hüküm bile giydi!

Yüksek Seçim
Kurulu, 2011’in 17 Nisan günü, birden gündemi değiştirdi: 12
bağımsız aday yeterli koşulları haiz olmadığı gerekçesiyle 12
Haziran’daki seçimlere katılamayacaktı. O akşamdan itibaren
protesto eylemleri başladı. Beş gün sonra, kurulun belgeleri tekrar
incelediği BDP’nin yedi adayından altısının seçime girebileceği
açıklandı.

1991 doğumlu Ayşegül Ayaz, Dicle Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi’nde öğrenci. Diyarbakır’da 19 Nisan
2011’de yapılan gösterilere katıldığı gerekçesiyle hakkında 15
yıl hapis istemiyle dava açıldı. İddianameye daha önce katıldığı,
örneğin anadilde eğitimle ilgili protestolar, cenazeler, anmalar, oralarda
atılan bütün sloganlar ve bunlara dair haber yapan yayınların
‘geçmişleri’ de eklenmişti. O kadar ki alanda bulunan Öcalan
posterlerinin ve atılan Öcalanlı sloganların dışında “Burada
Öcalan kastediliyor” şeklinde okumalar da yapılmıştı. 19
Nisan’da molotofkokteyli attığına dair delil de yüzü tamamen
siyah-beyaz poşuyla kaplı birinin fotoğrafıydı. Avukatı Mervan Eren
Gül, görüntülerdeki şahsın müvekkili olduğuna dair şüpheden uzak,
inandırıcı delil bulunmadığı yönünde savunmasını yaptı.
Fotoğraftaki ayakkabılardan o şahsın Ayaz olduğu iddia ediliyordu. Bu
yeterdi.

‘Biz seni görüyoruz’

src="http://i.radikal.com.tr/150x113/2012/11/11/fft16_mf1197719.Jpeg"
style="margin: 5px; float: right" />Buraya kadarı, maalesef
alıştırıldığımız bir yargılama süreci. Ancak sonrasında daha da
düşündürücü ‘ilk’ler mevcut. 6 Kasım’da
Ayaz’ın yargılandığı dosyanın duruşması vardı. Fakat Ankara
Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ayaz, o gün itibariyle 42
gündür açlık grevindeydi. Bir önceki celsede olduğu gibi bizzat cezaevi
doktoru aynı raporu vermişti; Ayaz, Diyarbakır 4. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde görülecek duruşmaya ambulansla sevk edilemezdi.
Ayaz’ın katılıp katılmamaya dair talebi olmadı.

Cezaevi
doktorunun hakkında böyle rapor yazdığı, tam 42 gündür açlık
grevindeki bir insan, bunun üzerine cezaevindeki duruşma salonuna
götürüldü. Birkaç yıldır ihaleleri yapılan ve kullanımı
yaygınlaştırılmaya çalışılan UYAP’a bağlı SEGBİS (Ses ve
Görüntü Bilişim Sistemi) kurulmuştu. Ayşegül, Sincan’dan
Diyarbakır’a canlı bağlanacaktı.

Avukat Gül, 42 gündür
yemek yemeyen müvekkilinin kendisini ne kadar ifade edebildiğinin tespitini
talep ettiyse de reddedildi. Ayşegül Ayaz, bu şekilde savunma
yapmayacağını söyleyerek sanık için ayrılan bölümden, böylelikle
görüntüden çıktı. Mahkeme başkanı kamera açısının
genişletilmesini, arkada askerin yanına geçen Ayaz’ın görüntüye
girmesini istedi. “Ayşegül Ayaz, biz seni görüyoruz ve hükmü
okuyoruz” dendi. Ayaz 12 yıl ceza aldığını bu şekilde
öğrendi.

Gül, hükmün okunması için sanığın hazır edilmesi
gereğinin yerine getirilmediğini, “Elimizde sistem var,
kullanırız” mantığıyla yaklaşıldığını söylüyor.
Cezaevlerinin kapasite sorunu yüzünden Sincan’a nakledildiğinden
beri müvekkiliyle görüşemeyen Gül, Ayşegül’ün ne kadar
zayıfladığını, munis olarak tanıdığı genç kadının nasıl
fevrileştiğini SEGBİS üzerinden görebilmiş.

Avukatlar, daha önce
açlık grevinde olan birinin duruşmaya çıkarıldığını hatırlamıyor.
En azından son açlık grevinden eminler. Ayaz, aynı zamanda SEGBİS
üzerinden hüküm verilen ilk sanık. 42 gündür açken... Böyle gurur
duyulabilecek ilkler...

 

Kaynak:
Radikal

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder