21 Ocak 2012 Cumartesi

ELEKTRİK SİSTEMİNDEKİ ÇÖKME TESADÜF DEĞİL

ELEKTRİK SİSTEMİNDEKİ
ÇÖKME TESADÜF DEĞİL

 

Umut
Bağlanan "Piyasa" Gerçek Yüzünü Gösteriyor...

align="center">ELEKTRİK SİSTEMİNDEKİ ÇÖKME TESADÜF
DEĞİL

Geçtiğimiz Cumartesi günü (14 Ocak
2012) Marmara Bölgesi‘nde yaşanan elektrik sistemindeki çökme,
ülkemiz elektrik sisteminin sorunlar yumağına dolandığını ortaya
koymuştur. "Teknik ya da öngörülemeyen bir arıza" olarak
geçiştirilemeyecek kadar büyük bir sistem çökmesi yaşanmıştır.
Sanayimizin kalbi olan 6 ilimizde yaklaşık 3 saat süren kesinti, sistemin
bıçak sırtı bir denge ile sürdürülmeye çalışıldığını
göstermiştir. Bu kritik dengenin; doğalgaz çevrim santrallarına yakıt
sağlanmasından elektrik üretiminin tüketimi karşılayacak düzeyde
gerçekleştirilmesine (arz planlaması), iletim hatlarının
yetersizliğinden kamu yapılanmasının aciz bırakılmasına kadar
uzandığı anlaşılmaktadır.

Ülkemizde elektrik
enerjisi talebinin en fazla olduğu bölge olan başta İstanbul ili olmak
üzere Sakarya, Kocaeli, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illerinde 14 Ocak
Cumartesi günü yaşanan sistem çökmesi nedeniyle 2006 yılında 13 ilde 6
saatlik büyük elektrik kesintisinin ardından ikinci büyük sistem
çökmesiyle karşı karşıya kalınmıştır. Yaşanan elektrik sistemi
çökmesine ilişkin olarak resmi bir açıklama yapılmamıştır. Ancak
gelen bilgiler Bursa Doğalgaz Santralı‘nı iletim sistemine bağlayan
teçhizatta ve Adapazarı trafo merkezinde meydana gelen artçı iki
arızanın kesintiye neden olduğu şeklindedir. Kesinti ile birlikte
elektrik talebinin diğer hattan karşılanmaya çalışıldığı, o hattın
da çöktüğü, böylece zincirleme şekilde devreden çıkan sistemin genel
bir kesintiye dönüştüğü belirtilmektedir.

İletim
sistemi, normal işletme koşullarında santralların üretimini sisteme
taşımak ve bir iletim veya üretim ünitesinin sistem dışında kalması
gibi sistemde oluşabilecek kısıtlılık hallerinde bile sistem
kararlılığı bozulmayacak şekilde planlanmalıdır. Bu bilgiler
ışığında yaşanan çökme incelendiğinde aydınlatılması gereken
karanlık noktalar bulunmaktadır:

- İletim sistemi,
Bursa Doğalgaz Santralı‘nın sistem dışında kalmasıyla yani bir
ünitenin sistemden çıkmasıyla neden çökmüştür? Sistem bir iletim
hattının veya bir üretim ünitesinin devre dışı kalmasını
kapatamayacak kadar bıçak sırtı mı işletilmektedir?

align="justify">- İletim hattında bir devrenin servis dışı kalması
sistemin çökmesi için yeterli oluyorsa iletim sistemi arz güvenliği
nerede kalmıştır? İçine İstanbul ilini de alan Trakya Bölgesi için
alternatif işletme stratejileri neden geliştirilmemiştir? align="justify">- Rusya‘dan Batı Hattı‘ndan gelen doğalgaz
anlaşmasının sona erdirilmesinin ardından doğalgaz ihtiyacının
karşılanmasında sıkıntı var mıdır ve bu sıkıntı nedeniyle
Trakya‘daki doğalgaz santrallarının yeterli düzeyde
çalıştırılmasının da mümkün olamadığı iddiaları doğru
mudur?

- İletim planlamasından sorumlu kamu kuruluşu
olan TEİAŞ, son yıllarda tüm kamu kuruluşlarında yaşanan siyasi
kadrolaşmalardan payına düşeni fazlasıyla almıştır. Serbest
piyasanın gereği olarak bütüncül planlama anlayışı rafa
kaldırılmış, piyasa tercihlerine uygun ve geleceği meçhul üretim
tesisi bağlantısı görüşleriyle sınırlı bir planlama anlayışı
benimsenir olmuştur. Art arda iki arızanın meydana gelmesi her ne kadar
tesadüfü olarak açıklansa da burada göz önüne alınması gereken bir
başka önemli nokta da periyodik bakımlar ve onarımlar konusunda yaşanan
eksikliklerdir. Planlama anlayışında olduğu gibi sistem
işletmeciliğinde de deneyimli personeller bir şekilde işlerinden
uzaklaştırılmış ve sindirilmiş, atamalarda mesleki yeterlilik göz
ardı edilerek farklı kriterler öne çıkarılmış ve işletme
hizmetlerinin de zaafa uğraması kaçınılmaz olmuştur. Kamu kurumlarında
yaratılan zafiyetin sistemin çökmesindeki payı nedir?

align="justify">Yukarıda teknik gibi görülen tüm bu sorunların elektrik
hizmetine yönelik politik tercihlerin sonucu olduğu açıktır. Elektrik
üretim-iletim ve dağıtım sisteminin parçalanması, planlamaya son
verilmesi, kamu inisiyatifinin ortadan kaldırılması ve insanların tüm
yaşamını doğrudan etkileyen elektrik gibi bir kamu hizmetinin serbest
piyasaya bırakılması, sistemde yaşanan çökmenin asıl sorumlusudur.
Tüm dünyada olduğu gibi özelleştirme ve piyasalaştırmada ısrar eden
ülkemiz yöneticileri de bu acı gerçekle yüzleşmek zorundadırlar. Ne
yazık ki tüm bu politik tercihlerin yol açtığı kaybın faturası;
kesinti, pahalı enerji, ekonomik ve toplumsal kayıplar olarak
yurttaşlarımıza kesilmektedir.

ELEKTRİK
MÜHENDİSLERİ ODASI

42. DÖNEM YÖNETİM KURULU
17
Ocak 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder