Açıklama 54: "Emek
Sömürüsüne ve Güvencesiz Çalışmaya Karşı Örgütlenmeye,
Mücadeleye"
BASINA VE
KAMUOYUNA
Ülkemizde yaşamın her alanını
emperyalizmin çıkarları doğrultusunda şekillendiren AKP’e ,10
yılık iktidarı boyunca çıkardığı yasalarla emekçilerin kazanılmış
haklarını da bu doğrultuda gasp etmektedir. AKP hükümetinin
çıkardığı İş kanunu; güvencesiz çalışmanın ve taşeronlaşmanın
önünün açmıştır. Güvencesiz çalışan emekçiler, işlerinden
atılma endişeleri nedeni ile sendikalarda uzak durmakta, kazanılmış
sosyal haklarını gaspına sesiz kalmakta ve karın tokluğuna
çalışmaktadır. Çoğunlukla güvencesiz çalışan mühendis-mimarların
da örgütlenmesi fiili olarak engellenmekte ve özlük hakları gasp
edilmekte ve emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar.
/>Bugün ülkemizde 500 bin üzerinde mühendis-mimar bulunmaktadır ve her
sene 30.000’in üzerinde mühendis, mimar, şehir plancısı
üniversitelerden mezun olmaktadır. Emperyalist ülkelerle
kıyaslandığında bu rakamın nüfusa oranı az bile kalmaktadır. Buna
karşılık mühendis-mimar işsizlik oranı yüksektir.
Dünya
emperyalistlerinin Türkiye'ye biçtiği rol teknoloji üretmek değil
ucuz iş gücü sağlamaktır. AKP iktidarı kendisine verilen rolü en iyi
şekilde gerçekleştirmekte, “3 çocuk” politikalarıyla bu
niyetini açıkça ifade etmekte, torba yasa, sendikalar yasası ve son
yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle bu adımları bir bir
atmaktadır.
Esas işi tasarlamak, planlamak, halkın
ihtiyaçlarına uygun teknolojiler üretmek olan biz mühendis-mimarların
yalnızca yurt dışında üretilen bilimsel bilgiyi şablon olarak alan,
yöntem, ve teknolojileri yurt dışından ihraç eden ve bunları
kendilerinin bile yararlanamayacağı, yalnızca patronların cebini dolduran
ara elemanlar olarak çalıştırıldığı bir durumla karşı
karşıyayız.
Bu durum ülkemizdeki mühendis-mimar ihtiyacını
son derece kısıtlamış bu ihtiyacın dışındaki meslektaşlarımızı
ara eleman olarak, sektör dışında ya da iş tarifi dışında bir
istihdam alanına doğru itmiş ciddi bir emek sömürüsü ve güvencesiz
çalışma ortamı yaratmıştır.
Mühendis, mimar ve şehir
plancıları çalışma yaşamına girdiklerinde doğal yönetici konumunda
olacakları, sınıf atlayacakları, varlıklı ve rahat bir hayat
yaşayacakları hayali ile yetiştirilirler; oysa bu hayal bir aldatmacadan
ibarettir. Üniversite sonrası aylarca süren işsizlik dönemleri ile
başlayan, ardından çalışma yaşamında karşılaşılan yoğun emek
sömürüsü, yani düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ile devam
eden “acı gerçek”le karşılaşırlar. İşsiz kalma korkusu ve
örgütsüzlük ise
mühendis, mimar ve şehir plancıları arasında
bireysel kurtuluş yöntemlerinin yaygınlaşmasını da beraberinde
getirmiştir.
Özel sektörde ücretli çalışan mühendis, mimar
ve şehir plancıları, iş yasasında var olan haklarını dahi
kullanamamaktadır. Birçok meslektaşımız artık hak gasplarını
kanıksamış ve sektörün bir gereği olduğu kanısına
kapılmıştır.
Mühendis, mimar ve şehir plancıları da
yoksulluk sınırının altında ücretlerle, haftada 60-70 saat
çalıştırılmakta, fazla mesai ücretleri ise ödenmemektedir. Sigortasız
çalışma mevcuttur, sigortalı olanların ise primleri genellikle asgari
ücret üzerinden yatırılmaktadır. Haftalık, yıllık izinler ve bayram
izinleri işverenler tarafından keyfi olarak kısaltılabilmektedir.
Unvanları ve görev tanımları dışında sekreterlik dahil her tür iş
yaptırılmakta, bu yasa dışı uygulamalara karşı çıkanlar ise işini
kaybetme tehdidi ile yüz yüze bırakılmaktadır.
Kadın
mühendis, mimar ve şehir plancılarının ise cinsiyet ayrımcılığından
kaynaklanan ek sorunları mevcuttur. Erkek meslektaşları ile aynı eğitimi
almalarına ve aynı işi yapmalarına rağmen, daha az ücret
almaktadırlar. Çeşitli cinsiyetçi önyargılar nedeniyle vasıflarına
uygun işlerde istihdam edilmemektedirler.
Meslektaşlarımızın
iş hayatında karşılaştığı bir çok özgün sorun bulunmaktadır.
Geçmişten bugüne işçi sınıfının uzun mücadeleler sonunda
oluşturduğu örgütlülük her ne kadar geçmiş dönemlerdeki kadar
kitlesel olamasa da işçilerin örgütlenme ve sınıf mücadelesi
örnekleri mevcuttur. Fakat mühendis-mimarların geçmişten bugüne kendi
haklarını koruyabilecek bir mekanizma oluşturamadıklarını, işçi
sendikalarında gerek kendilerini işçi sınıfının bir parçası olarak
görmemelerinden gerekse sendikaların mühendisleri işçi sendikalarında
istememesinden
kaynaklı bugüne ulaşan bir örgütlenmeleri
olmamıştır. TMMOB her ne kadar geçmiş dönemlerde bir miktar bu görevi
yerine getirmeye çalışsa da bugünkü yönetim anlayışlarıyla bu
görevi yerine getirmekten çok uzak bir konumdadır. Meslektaşlarının
sorunlarına yabancılaşmış TMMOB ve ODA’lardaki etkin yönetin
anlayışı, AKP saldırıları karşısında mühendis-mimar-şehir
plancıları yalnız bırakmıştır.
Bütün bunlar binlerce
meslektaşımızın yeri doldurulabilir, kolaylıkla işten çıkarılabilir,
düşük ücretlerle ve uzun mesai saatleri boyunca çalıştırılabilir
işçiler haline getirmektedir. Çalıştığımız küçük büro, ofis,
fabrika ve şantiyelerde yaşadığımız bir çok basit ya da karmaşık
sorun örgütlü olmadığımızdan kaynaklı gün ve gün büyümekte
üzerimizde ciddi bir huzursuzluk, baskı, mutsuzluk yaratmaktadır.
genellikle de sorumuzun çözümünü işten ayrılmak, başka iş aramak,
sektör değiştirmek şeklinde çözmeye çalışmaktayız. Fakat bu
sorunların hiç birisi bizim üstesinden gelemeyeceğimiz sorunlar
değildir, sonuç olarak iş değiştirmek, ya da geri dönülemez adımlar
atmak mutlak bir çözüm olmamakta, yeni başladığımız iş yerinde ya da
sektörde de daha önceki iş yerimizde yaşadığımız sorunların
aynısını ya da tamamen farklı başka sorunlarla karşılaşmaktayız.
/>
Esas olarak iş yerlerinde yaşadığımız birçok sorun
örgütlendiğimizde, birlikte hareket ettiğimizde çok daha kolay
çözülebilecek sorunlardır. Tek başımıza bütün bu sorunları
göğüslemek yerine birlikte göğüslersek sorunlarımızın daha kolay bir
şekilde üstesinden gelebiliriz. Güvencesiz ve taşeronda çalışmaya gibi
kuralsız çalıştırma saldırısı ancak örgütlü mücadele ile alt
edilecektir. Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçiler ve
mühendis-mimarlar da kazanılmış haklarımızı yok eden sermayenin
güvencesiz çalıştırma saldırısına asla teslim olmayacaktır.
/>Mühendis-mimarların ekonomik ve sosyal alandaki sorunlarının
çözümünü için örgütlenmek zorundadır. Örgütlenmemizi büyütmek
için de haklarımız için mücadele etmek gerektiği gerçeğinden
hareketle “emek sömürüsüne ve güvencesiz çalıştırılmaya
karşı mücadeleye örgütlenmeye” kampanyamızı başlatmış
bulunmaktayız.
Kampanyamız boyunca temel hedefimiz
meslektaşlarımızla yüz-yüze ilişki kurmak, sorunlarımızı birlikte
belirlemek ve birlikte çözmek şeklinde olacaktır. Mühendis-mimar
alanında umudu hep beraber yükselteceğiz. Tüm meslektaşlarımızı
kampanyamıza omuz vermeye birlikte mücadele etmeye ve birlikte
örgütlenmeye davet ediyoruz.
src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/dmmm.jpg" style="width: 500px;
height: 58px;" />
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder