25 Mart 2012 Pazar

İstanbul ve Ankara'da Kampanya Basın Açıklamaları Yapıldı

İstanbul ve Ankara'da Kampanya Basın Açıklamaları Yapıldı

"Emek Sömürüsüne ve Güvencesiz Çalışmaya Karşı Örgütlenmeye Mücadeleye’’ başlıklı kampanyamızı duyurmak üzere 24 Mart 2012 Cumartesi günü Ankara ve İstanbul’da Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar tarafından eş zamanlı basın açıklamaları yapıldı.

İstanbul’da AKP Şişli ilçe binası ve Ankara’da AKP il binası önünde yapılan açıklamada ‘’Güvenceli gelecek istiyoruz, Rant için değil halk için mühendislik, Yetkin mühendis olmayacağız, Eşit işe eşit ücret, Mühendisler mimarlar mücadeleye örgütlenmeye, Mühendisiz mimarız haklıyız kazanacağız’’ sloganları atılmıştır.

Basın açıklaması metni:

BASINA VE KAMUOYUNA

Ülkemizde yaşamın her alanını emperyalizmin çıkarları doğrultusunda şekillendiren AKP’e ,10 yılık iktidarı boyunca çıkardığı yasalarla emekçilerin kazanılmış haklarını da bu doğrultuda gasp etmektedir. AKP hükümetinin çıkardığı İş kanunu; güvencesiz çalışmanın ve taşeronlaşmanın önünün açmıştır. Güvencesiz çalışan emekçiler, işlerinden atılma endişeleri nedeni ile sendikalarda uzak durmakta, kazanılmış sosyal haklarını gaspına sesiz kalmakta ve karın tokluğuna çalışmaktadır. Çoğunlukla güvencesiz çalışan mühendis-mimarların da örgütlenmesi fiili olarak engellenmekte ve özlük hakları gasp edilmekte ve emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar.

Bugün ülkemizde 500 bin üzerinde mühendis-mimar bulunmaktadır ve her sene 30.000’in üzerinde mühendis, mimar, şehir plancısı üniversitelerden mezun olmaktadır. Emperyalist ülkelerle kıyaslandığında bu rakamın nüfusa oranı az bile kalmaktadır. Buna karşılık mühendis-mimar işsizlik oranı yüksektir.

Dünya emperyalistlerinin Türkiye'ye biçtiği rol teknoloji üretmek değil ucuz iş gücü sağlamaktır. AKP iktidarı kendisine verilen rolü en iyi şekilde gerçekleştirmekte “ 3 çocuk” politikalarıyla bu niyetini açıkça ifade etmekte, torba yasa, sendikalar yasası ve son yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle bu adımları bir bir atmaktadır.

Esas işi tasarlamak, planlamak, halkın ihtiyaçlarına uygun teknolojiler üretmek olan biz mühendis-mimarların yalnızca yurt dışında üretilen bilimsel bilgiyi şablon olarak alan, yöntem, ve teknolojileri yurt dışından ihraç eden ve bunları kendilerinin bile yararlanamayacağı, yalnızca patronların cebini dolduran ara elemanlar olarak çalıştırıldığı bir durumla karşı karşıyayız.

Bu durum ülkemizdeki mühendis-mimar ihtiyacını son derece kısıtlamış bu ihtiyacın dışındaki meslektaşlarımızı ara eleman olarak, sektör dışında ya da iş tarifi dışında bir istihdam alanına doğru itmiş ciddi bir emek sömürüsü ve güvencesiz çalışma ortamı yaratmıştır.

Mühendis, mimar ve şehir plancıları çalışma yaşamına girdiklerinde doğal yönetici konumunda olacakları, sınıf atlayacakları, varlıklı ve rahat bir hayat yaşayacakları hayali ile yetiştirilirler; oysa bu hayal bir aldatmacadan ibarettir. Üniversite sonrası aylarca süren işsizlik dönemleri ile başlayan, ardından çalışma yaşamında karşılaşılan yoğun emek sömürüsü, yani düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ile devam eden “acı gerçek”le karşılaşırlar. İşsiz kalma korkusu ve örgütsüzlük ise mühendis, mimar ve şehir plancıları arasında bireysel kurtuluş yöntemlerinin yaygınlaşmasını da beraberinde getirmiştir.

Özel sektörde ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancıları, iş yasasında var olan haklarını dahi kullanamamaktadır. Birçok meslektaşımız artık hak gasplarını kanıksamış ve sektörün bir gereği olduğu kanısına kapılmıştır.

Mühendis, mimar ve şehir plancıları da yoksulluk sınırının altında ücretlerle, haftada 60-70 saat çalıştırılmakta, fazla mesai ücretleri ise ödenmemektedir. Sigortasız çalışma mevcuttur, sigortalı olanların ise primleri genellikle asgari ücret üzerinden yatırılmaktadır. Haftalık, yıllık izinler ve bayram izinleri işverenler tarafından keyfi olarak kısaltılabilmektedir. Unvanları ve görev tanımları dışında sekreterlik dahil her tür iş yaptırılmakta, bu yasa dışı uygulamalara karşı çıkanlar ise işini kaybetme tehdidi ile yüz yüze bırakılmaktadır.

Kadın mühendis, mimar ve şehir plancılarının ise cinsiyet ayrımcılığından kaynaklanan ek sorunları mevcuttur. Erkek meslektaşları ile aynı eğitimi almalarına ve aynı işi yapmalarına rağmen, daha az ücret almaktadırlar. Çeşitli cinsiyetçi önyargılar nedeniyle vasıflarına uygun işlerde istihdam edilmemektedirler.

Meslektaşlarımızın iş hayatında karşılaştığı bir çok özgün sorun bulunmaktadır. Geçmişten bugüne işçi sınıfının uzun mücadeleler sonunda oluşturduğu örgütlülük her ne kadar geçmiş dönemlerdeki kadar kitlesel olamasa da işçilerin örgütlenme ve sınıf mücadelesi örnekleri mevcuttur. Fakat mühendis-mimarların geçmişten bugüne kendi haklarını koruyabilecek bir mekanizma oluşturamadıklarını, işçi sendikalarında gerek kendilerini işçi sınıfının bir parçası olarak görmemelerinden gerekse sendikaların mühendisleri işçi sendikalarında istememesinden kaynaklı bugüne ulaşan bir örgütlenmeleri olmamıştır. TMMOB her ne kadar geçmiş dönemlerde bir miktar bu görevi yerine getirmeye çalışsa da bugünkü yönetim anlayışlarıyla bu görevi yerine getirmekten çok uzak bir konumdadır. Meslektaşlarının sorunlarına yabancılaşmış TMMOB ve ODA’ lardaki etkin yönetin anlayışı, AKP saldırıları karşısında mühendis-mimar şehirplancıları yalnız bırakmıştır.

Bütün bunlar binlerce meslektaşımızın yeri doldurulabilir, kolaylıkla işten çıkarılabilir, düşük ücretlerle ve uzun mesai saatleri boyunca çalıştırılabilir işçiler haline getirmektedir. Çalıştığımız küçük büro, ofis, fabrika ve şantiyelerde yaşadığımız bir çok basit ya da karmaşık sorun örgütlü olmadığımızdan kaynaklı gün ve gün büyümekte üzerimizde ciddi bir huzursuzluk, baskı, mutsuzluk yaratmaktadır. genellikle de sorumuzun çözümünü işten ayrılmak, başka iş aramak, sektör değiştirmek şeklinde çözmeye çalışmaktayız. Fakat bu sorunların hiç birisi bizim üstesinden gelemeyeceğimiz sorunlar değildir, sonuç olarak iş değiştirmek, ya da geri dönülemez adımlar atmak mutlak bir çözüm olmamakta, yeni başladığımız iş yerinde ya da sektörde de daha önceki iş yerimizde yaşadığımız sorunların aynısını ya da tamamen farklı başka sorunlarla karşılaşmaktayız.

Esas olarak iş yerlerinde yaşadığımız birçok sorun örgütlendiğimizde, birlikte hareket ettiğimizde çok daha kolay çözülebilecek sorunlardır. Tek başımıza bütün bu sorunları göğüslemek yerine birlikte göğüslersek sorunlarımızın daha kolay bir şekilde üstesinden gelebiliriz. Güvencesiz ve taşeronda çalışmaya gibi kuralsız çalıştırma saldırısı ancak örgütlü mücadele ile alt edilecektir. Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçiler ve mühendis-mimarlar da kazanılmış haklarımızı yok eden sermayenin güvencesiz çalıştırma saldırısına asla teslim olmayacaktır.

Mühendis-mimarların ekonomik ve sosyal alandaki sorunlarının çözümünü için örgütlenmek zorundadır. Örgütlenmemizi büyütmek için de haklarımız için mücadele etmek gerektiği gerçeğinden hareketle “emek sömürüsüne ve güvencesiz çalıştırılmaya karşı mücadeleye örgütlenmeye” kampanyamızı başlatmış bulunmaktayız.

Kampanyamız boyunca temel hedefimiz meslektaşlarımızla yüz-yüze ilişki kurmak, sorunlarımızı birlikte belirlemek ve birlikte çözmek şeklinde olacaktır. Mühendis-mimar alanında umudu hep beraber yükselteceğiz. Tüm meslektaşlarımızı kampanyamıza omuz vermeye birlikte mücadele etmeye ve birlikte örgütlenmeye davet ediyoruz.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder