6 Ekim 2011 Perşembe

Ferhat ve Berna, sizinleyiz.../BİRGÜN

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7653>Ferhat ve Berna,
sizinleyiz.../BİRGÜN</a></h1><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size:14px;">06 Ekim 2011</span></p><table border="0"
cellpadding="0" cellspacing="0" width="664"><tbody><tr><td
valign="middle"><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"
width="664"><tbody><tr><td valign="top"><div id="storyBody"
style="font-size:13px; margin-left: 10px; margin-right: 3px; margin-top: 5px;
margin-bottom: 5px"><div style="text-align: justify;"><span
style="font-size:14px;"><strong>BURÇİN GÖNÜL/BİRGÜN</strong><br /><br
/>Bir süre, en azından bir yazı okumalık süre boyunca başka biri
olduğunu düşün. Tarif edeceğim kişilerden biri olduğunu&hellip; Genç
bir kadınsın diyelim. Ankara Üniversitesi&rsquo;nde Antropoloji okuyorsun.
Okulda da son senen olsun. Yahut genç bir erkek ol.&nbsp; Sen de tıpkı
genç kadın gibi öğrencisin. Trakya Üniversitesi&rsquo;nde Makine
Teknisyenliği okuyorsun. Daha da iki sene var okulunun bitmesine. Okurken
hangisinin yerine koyduysan kendini, yerine koymadığınla arkadaşsın.
İkinizin de bir derdi var şu hayatla. Bu ülkenin daha adaletli, daha
demokratik olmasının yolunu başkalarına bırakmamışsınız sadece.
Kendinize de görev bilmişsiniz muhalefet etmeyi.<br /><br />Sonra bir gün,
diğerlerinden çok da farklı olmayan bir gün muhtemelen, 10 Mart
2010&rsquo;da İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu&rsquo;nda Roman
Çalıştayı gerçekleşiyor.&nbsp; Recep Tayyip Erdoğan da konuşma
yapacak. Yapıyor da&hellip; Siz, ikiniz bu sırada kırmızı üstüne sarı
puntolarla Gençlik Federasyonu imzalı &ldquo;Parasız eğitim istiyoruz.
Alacağız&rdquo; yazılı bir pankart açıyorsunuz. Buraya kadar her şey
normal gözüküyor. Ne anayasasında sosyal devlet olduğu iddiasını
taşıyan bir ülkede parasız eğitim talep etmek abes, ne de
Başbakan&rsquo;ın ileri demokrasi lafını ağzından düşürmediği bir
dönemde demokratik bir eylem olan pankart açmak.<br /><br />Ama bir şey
oluyor. Artık normal diyemeyeceğimiz şeyler yapılıyor sonraki
süreçte.&nbsp; &ldquo;Yasadışı terör örgütü üyeliği&rdquo;
suçundan tutuklanıyorsunuz. Ülkedeki pek çok insanın talebini pankarta
yazıp açtığınız için on beş yılla yargılanıyorsunuz. Bu süreçte
sizin salıverilmeniz için imza toplayan arkadaşlarınız oluyor. Pek
demokratik ülkemizde-çok adil yargılanma sistemimiz sağ olsun-o
arkadaşlarınızın da yakasına yapışılıyor derhâl. Edirne Savcısı,
&ldquo;suçu ve suçluyu övmek&rdquo; iddiası ve örgüt propagandası
yaptıkları gerekçesiyle onların da yargılanmasını istiyor. Hâlbuki
davanız kesinleşmedi daha, hüküm verilmedi. Masumiyet Karinesi diye bir
şey var ve bu yüzden suçlu falan değilsiniz sizler henüz. Suçlu
değilseniz nasıl oluyor da suçu ve suçluyu övmek iddiası ortaya
atılabiliyor arkadaşlarınız için? Anayasanın eşitlik ilkesine dayanan
bir talep yüzünden nasıl özgürlüğünüzden mahrum
bırakılabiliyorsunuz? Sormayın&hellip; Çünkü cevabı yok. Bizim
yerimize bütün bu süreci böylesi hukuk dışı, mantık dışı
işletenler sorsa bu soruları, bütün bunlar, yani&hellip; Bu saçmalıklar
olmazdı herhalde.<br />Sonra, üçüncü duruşmanızda, davanızın
savcısı beraat kararı verilmesini talep ediyor; buna rağmen hâkim
kararında diretiyor. Hapishaneleri gezdiriyorlar size sürekli&hellip;
Biriniz Metriste başlıyor hapisliğe, Tekirdağ&rsquo;a gönderiyorlar
sonra, oradan da Kandıra&rsquo;ya&hellip; Örgüt üyeliğinden
yargılandığınız için yapılanlar yetmezmiş gibi F Tipinde
tutuluyorsunuz bir de. Türkü söylediniz diye haftalarca açık görüşe
çıkamıyorsunuz. Bayramı anneniniz yüzüne hasret geçiriyorsunuz. Ne
küfürler kalıyor yemediğiniz ne de dayak.<br /><br />Olur ya
çıkarsanız önümüzdeki mahkemede içerden, eskisi gibi olmayacak
maalesef hiçbir şey. Okulunuza devam edemeyeceksiniz mesela. Çünkü bu
memleket hararetle anayasa tartışmalarına başlarken, darbe anayasasının
bir ürünü olan YÖK&rsquo;ün Disiplin Yönetmeliği sizi okuldan
kovdurabiliyor. Kimse de iki insan hayatının gidişatı için değişiklik
yapmıyor o yönetmelikte. Demiyor ki, daha suçları kesin değilken okuldan
atılmaları hukuki değil. Yani demem o ki, böyle şeyler olmuyor
buralarda. Sakın alışma ama böyle&hellip; Öyle kan kusturuyor ki insana
bu sistem, annene, bizim yanımızda olsun da varsın okula gitmesin
dedirtebiliyor mesela.<br />Son on yedi ayın böyle geçip gidiyor işte.
Düşün, böylesi hukuk dışı muamelelere maruz bırakıldığını. Berna
Yılmaz ya da Ferhat Tüzer değildir adın elbet. Ama eğer bu kişi
olduysan okurken, biraz olsun empati yapıp isyan ettiysen haline&hellip;
Bugün Beşiktaş Adliyesi&rsquo;nde mahkemen var demektir. Saat
15.00&rsquo;de özgürlüğüne kavuşabilmen dileğiyle, görüşmek
üzere.<br /><br /><strong>Avukat Tanay: Mütalaa değişimi&nbsp;
yargılamaya müdahale anlamına gelir</strong><br /><br />Ferhat Tüzer ve
Berna Yılmaz&rsquo;ın avukatı Taylan Tanay, haziran ayında Hakim ve
Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından yayımlanan kararnameyle
gerçekleştirilen savcı değişikliğine dikkat çekti. Tanay, &ldquo;Bir
önceki Cumhuriyet Savcısı Kasım İlimoğlu&nbsp; mütalaasında hem
beraat hem de tahliye yönünde görüş bildirmişti. Mahkeme ise şimdilik
aksi görüşte olduğunu belirtmiş oldu. Bugünkü duruşmada yeni savcı
olacak. Doğrusu savcının nasıl bir talepte bulunacağını bekliyoruz
Aynı hukuk formasyonundan geçmiş, hatta sicil numaraları birbirine çok
yakın olan savcıların bakış açısını bu duruşmada görmüş
olacağız. Farklılıklarının öğrenmiş olacağız. Ama bu farklılık,
sadece bu davaya özgü değil, buradaki tavır ve davranış aynı zamanda
yargının durumunu görmek açısında da ilginç ve önemli bir örnek
halini alacak.&nbsp; Bu açıdan bu duruşma, yargının bağımsızlığı,
HSYK&rsquo;nın&nbsp; rolü, yürütmenin yargı üzerindeki vesayeti
açısından da ilgi çekici bir örnek olacaktır. Eğer bugünkü
duruşmada bir mütalaa değişikliği olursa bir önceki HSYK kararnamesiyle
gerçekleştirilen görev değişliğinin basit bir kararname ve yargı
tasarrufu olmadığını, süren yargılamaya ciddi bir müdahale etme amacı
taşımış olduğunu görmüş olacağız&rdquo; diye konuştu.<br /><br
/><strong>NEDEN ÖNEMLİ </strong><br />Haziran ayında 2011&nbsp; Yaz
Kararnamesini yayımlayan HSYK, bin 816 hakim ve savcının görev yerlerini
değiştirdi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı Kasım
İlimoğlu&rsquo;nun da özel yetkileri kaldırılarak görev yeri
değiştirildi. Ergenekon soruşturmasına bakan ve diğer savcıları
&ldquo;insan haklarına aykırı davranmakla&rdquo; suçlayan savcı
İlimoğlu, Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz&rsquo;ın ise&nbsp; tahliye ve
beraatını istedi. Dernek ve sivil toplum örgütlerinin terör örgütleri
ile bağlantısının davanın özünü teşkil etmediğini söyleyen
İlimoğlu,&nbsp; anayasada düşünceyi açıklama özgürlüğü ile
gösteri ve yürüyüş düzenleme hakkının ayrıntılı olarak
anlatıldığını belirterek, silahsız ve saldırısız toplantı ve
yürüyüşün önceden izin almadan dahi yapılabileceğinin de ifade
edildiğini kaydetti. Sanıkların eyleminin Anayasal düşünceyi açıklama
sınırları içerisinde bulunduğunu savundu.</span></div><div
style="text-align: justify;">&nbsp;</div><div style="text-align:
justify;"><span style="font-size:14px;"><input height="600"
src="http://www.birgun.net/news/image/paras%C4%B1z.jpg" type="image"
width="800" /></span><br />&nbsp;</div></div><div style="text-align:
justify;"><span style="font-size:14px;"><img border="0" height="10"
src="http://www.birgun.net/i/spacer.gif" width="1"
/></span></div></td></tr><tr valign="top"><td colspan="3"><table border="0"
cellpadding="0" cellspacing="0" style="text-align: justify;"
width="100%"></table></td></tr><tr><td><table border="0" cellpadding="0"
cellspacing="0" style="text-align: justify;" width="100%"></table><div
style="text-align: justify;"><span style="font-size:14px;"><img border="0"
height="10" src="http://www.birgun.net/i/spacer.gif" width="1"
/></span></div></td></tr></tbody></table></td></tr><tr><td style="text-align:
justify;"><span style="font-size:14px;"><img border="0" height="1"
src="http://www.birgun.net/i/spacer.gif" width="1"
/></span></td></tr></tbody></table><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size:14px;">kaynak:birgun.net</span></p>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder