hak</a></h1>İstenen suç değil, hak
02/10/2011
Parasız eğitim istiyoruz pankartı açtıkları için 19 aydır tutuklu
olan Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz, içeriden yazdıkları mektuplarla,
herkesi 6 Ekim günü, Beşiktaş Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki
duruşmalarına davet ediyor.
Size, parasız eğitim istediğim için 18 aydır tutuklu kaldığım ve
Tekirdağ 2 No'lu F Tipi'nden zorla, yerlerde sürüklenerek sürgün
getirildiğim Kandıra 1 No'lu F Tipi'nden yazıyorum. Sürgün
edilenlerin arkasından soruşturma açıldığını duyunca şaşırır
mısınız bilmiyorum ama benimle birlikte sürgün edilen herkese aylara
varan görüş cezaları verildi. Sebebi ise sürgün edilirken, "buna
karşı gelişimiz"miş!
Ben ve Berna, Anayasa'nın güvence altına aldığı eğitim hakkını
"parasız" talep ettiğimiz ve bunu bu ülkenin en ilgili makamında yer
alan Başbakan'a bir pankartla duyurmak istediğimiz için 1,5 yıldır
tutukluyuz. Son mahkememizde mütaalasını okuyan ve bu eylemimizi,
düşüncenin ifadesi olarak değerlendirip tahliyemizi ve beraatimizi
isteyen savcıya rağmen, mahkeme heyeti her defasında ve ısrarla
"tutukluluğun devamına" kararı alıyor. Kararın altında, parasız
eğitim talebini yargılamak yatıyor. Hatta öyle ki, Edirne Savcısı bizim
için masa açıp imza toplayan arkadaşlarımızın "suçu ve suçluyu
övmek" iddiası ve örgüt propagandası yaptıkları gerekçesiyle
yargılanmalarını istiyor.
Bu nasıl hukuk, adalet anlayışı ve zihniyet? Daha davamız kesinleşmeden
ve buna dair hüküm verilmeden nasıl suçlu oluruz ve nasıl bizim serbest
bırakılmamız için imza toplayanlar bu suçu övebilir?
Sürekli demokrasiden, hak ve özgürlüklerden bahsedenlerin gerçek yüzü
bu davaya bakıldığında rahatlıkla görülebilir. Ülkemizdeki
milyonlarca öğrenci gibi bizlerin de yakıcı sorunu olan eğitimin paralı
olması, öğrencileri akademik çalışmalar yerine bu sorunla boğuşmaya
itiyor. Parası olmadığı için kilometrelerce yol yürüyen, yemek ve yurt
parası bulamadığı için okuldan sonra çalışmak zorunda kalan
öğrencilerin sayısı, azımsanmayacak ölçüde. Harç parasını
çıkarabilmek uğruna, inşaatlarda hayatlarını kaybeden öğrenciler
hâlâ akıllarda.
Yeni bir eğitim dönemi başladı. Bu aynı zamanda birilerinin ceplerini
doldurma zamanı demek. Har(a)ç, katkı payı, kayıt parası vb. o kadar
meşrulaştırıldı ki! Arada bir "Sakın para ödemeyin. Zorla alan
olursa bize bildirin" diye açıklamalar yapılıyor. Ama bunun denetimi
kesinlikle yapılmıyor.
Eğitimin ticarileştirilmesine, bir sektör ve rant alanı haline
getirilmesine ses çıkarmak, buna karşı olmak, yıllara varan hapis
cezalarıyla yargılanmayı getiriyor. Yoksul halk çocuklarının
okuyamadığı bu ülkede, zenginler için daha çok özel okul açılıyor.
Bu okullar binbir çeşit reklamlar eşliğinde pazarlanırken buna sessiz
kalabilmek mümkün mü?
Bizler bu adaletsizliğe karşıyız. İnsani bir hak olan eğitimin eşit ve
parasız olmasını istediğimiz için aylardır tutukluyuz. Bu tutuklulukla
beraber, üniversite öğrencisi olan ben ve Berna'nın öğrenim hakkı da
gasp edilmiş oldu. Tutukluluk sürecinde yaşadığım işkence ile birlikte
yıllara varan görüş ve iletişim cezaları verildi. Tüm bu
yaşanılanların nedeni, "demokratik" bir ülkede anayasal bir hak olan
eğitimin "parasız" olmasını istemek! Bunların karşılığı ise 15
yılla yargılanmak! Peki, kimden yana bu "demokrasi, adalet ve eşitlik"
sözleri?
"Padişahım çok yaşa!" demeyenlerin çoğu bizim gibi hapishanelerde.
Ancak savcının "Sanıkların eylemleri, anayasal düşünceyi açıklama
ve ifade etme sınırları içindedir" diye belirtmesine rağmen "suçu
işlediklerine dair kuvvetli şüphe!" nedeniyle "tutukluluğun
devamına" kararı manidardır. "Ferman yazıldı, cezanız kesildi"
anlayışı hüküm sürüyor. Herhalde bu dava nezdinde bu talebi tekrar
edenlere gözdağı, bizlere ise "had" bildirmek isteniyor. Biz tüm
bunlara rağmen haklı ve meşru talebimizin arkasındayız.
19 ayımızı dolduracağımız 6 Ekim günü, Beşiktaş Adliyesi 10. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde beşinci mahkememiz görülecek. Bu davayı sahiplenen
herkesi sizin aracılığınızla davet ediyorum.
BERNA YILMAZ
1.5 yıl oldu tutuklanalı. Bu ülkede parasız eğitim istemenin bedeli
yıllara varan tutsaklık. Ferhat ve ben, en başta kendi hakkımız, genelde
de tüm öğrencilerin, ailelerin hakkını dile getirdiğimiz için 1.5
yıldır bedel ödüyoruz. 15 yılla yargılanıyoruz. Evet, parasız eğitim
istemenin bedeli 15 yıl. Herkes duysun ve bilsin ki Anayasa'da var olan
bir hakkı yazmak kolay, istemek suç. İşte Ferhat ve ben bu ülkede bu
hakkı dile getirdiğimiz için suçlu ilan ediliyoruz. Hem de "kuvvetli
bir suç" bizimkisi. Nedir kuvvetli suç? Cevabı yok! Çünkü gerçekte
ortada suç falan yok. Anayasa'da var olmasına rağmen gasp edilen bir hak
var. Parası olmadığı için ölen binlerce öğrenci var. Ve tüm bunları
bilmesine rağmen, kılını bile kıpırdatmayan bir hükümet var. Ferhat
ve ben, bu gerçekleri yaşayan, gören öğrenciler olarak "Parasız
Eğitim İstiyoruz, Alacağız" yazılı pankartı açtık.
Paralı eğitim, bu ülkede yakıcı bir sorun. Çünkü asgari ücretin 655
TL olduğu ülkemizde, halkımız ya çocuklarını okula göndermemeyi
tercih ediyor ya da kıt kanaat geçinerek okutabiliyor. Annemiz, babamız,
sırf biz okuyalım diye insanlık onuruna yakışmayan işlerde, zor
şartlar altında çalışıyor. Okulun halılarını yıkıyor örneğin.
Hem de canını ortaya koyarak, sakat kalmayı göze alarak. Böyle bir
ülkede, parasız eğitim istemek suç değil, bir haktır.
Mayıs ayında görülen üçüncü mahkememizde savcı, bu talebi dile
getirmenin kişi hak ve özgürlüğü olduğunu söyleyerek, beraatımızı
istedi. Yani savcı diyor ki: "Sizi aylarca içeride tutarak bir suç
işledik. Bu bir haktır, serbest bırakılmalısınız." Ama heyet
tutukluluğa devam kararı verdi. Mahkeme beş ay sonraya, 6 Ekim 2011'e
ertelendi. Bu süre içerisinde Ferhat ve ben, hızla okuldan atıldık. Bize
beraat kararı veren savcı ise sürgün edildi. Hukuksuzluğun biri bitiyor,
diğeri başlıyor ve biz tüm bunların ortasında ısrarla 'parasız
eğitim' talebini dile getirerek, binlerce öğrencinin umudu olmaya devam
ediyoruz.
6 Ekim 2011'de Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesinde dördüncü kez
hakim karşısına çıkacağız. Bu mahkemeye hepinizi çağırıyorum.
Gelin hep birlikte haykıralım: "Parasız eğitim istemek suç değil,
haktır." Bu hukuksuzluğa göz yummayalım. Hepinizi duyarlı olmaya,
duyarlı olmanın ötesinde mahkemenin önüne gelerek sesimize ses olmaya
çağırıyorum. Bunu, kendi hakkımız ve geleceğimiz için yapalım.
kaynak:radikal.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder