kırmızı tülbenti</a></h1>2009'da 'parasız eğitim' kampanyası
başlatmışlardı. Malum pankart yüzünden 19 ay cezaevinde tutulan Berna
Yılmaz ve Ferhat Tüzer ile parçası oldukları Gençlik Federasyonu'ndan
Ümit Çimen ve Gökçe Uluada 'parasız eğitim' talebini ve bunun hepsine
nelere mal olduğunu anlatıyor
Gökçe Uluada, Ümit Çimen, Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer in (soldan
sağa) parçası oldukları Gençlik Federasyonu, parasız eğitim
kampanyasına canla başla devam ediyor. Çimen, söyleşiden iki gün sonra
İstanbul Üniversitesi nin açılışında attığı Parasız eğitim
sloganı sebebiyle gözaltına alındı, hakkında adli kontrol kararı
çıktı.
PINAR ÖĞÜNÇArşivi
Sözleştiğimiz İdil Kültür Merkezi'ne varmadan Gençlik
Federasyonu'yla buluşuyoruz aslında. Okmeydanı sokakları şenlik
duyurularıyla, 'parasız eğitim' afişleriyle dolu…
Siz ikisinin adını biliyorsunuz. Başbakan'ın da bulunduğu Roman
Çalıştayı'nda 'Parasız eğitim istiyoruz, alacağız' pankartı
açtıktan sonra tutuklanan ve örgüt üyeliğiyle örgüt adına propaganda
yapmak suçlarından yargılanan Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer'i
tanıyorsunuz. 19 ay sonra geçen hafta tahliye edildiler. Bu haberin sevinci
biraz hakikati arka planda bıraktı: Berna'yla Ferhat beraat etmedi.
Sadece tutuksuz yargılanıyorlar. Kendilerine atfedilen suçlar hâlâ
geçerli. Duruşma 8 Mart 2012'de.
Onlar cezaevindeyken parçası oldukları Gençlik Federasyonu 'parasız
eğitim' kampanyasına canla başla devam ettiği gibi, tahliyelerinin
ardından Berna ve Ferhat da kaldıkları yerden devam ediyor. Geçen hafta
İstanbul Üniversitesi'nin açılışında yine oradaydılar. Yine
'parasız eğitim' sloganları atıldı. Yine 11 genç gözaltına
alındı. Ki bunlardan biri iki gün önce söyleşide bulunan Ümit
Çimen'di. Federasyonun geçmişine dönerken Mahir Çayan'ları,
sahiplendikleri mirası, 2003'te kurulan Gençlik Dernekleri'nin
2004'te nasıl federasyonlaştığını, bunun yasal bir örgütlenme
olduğunu anlatan da Ümit'ti o gün.
Gözaltına alınan 11 kişi serbest bırakıldı fakat aralarında
Ümit'in de olduğu altısı için adli kontrol kararı çıktı. Bu ne
demek? Davanın açılacağı belirsiz bir tarihe kadar her cumartesi
karakola giderek imza verecekler.
'Çocuklar kurtulmadı'
Cezaevi koşulları yüzünden hastalanan Ferhat, elinde bir poşet dolusu
ilaçla geldi buluşmaya. Kamuoyunda oluşan beraat ettikleri algısına
dikkat çekince hak veriyordu: "Evet, Berna'yla Ferhat artık özgür.
Tamam güzel ama meselenin özü görünmüyor. Çocuklar kurtuldu. Ama bu
haberi şişirenler bilmiyor, çocuklar kurtulmadı." Berna da tekrar
tutuklanabilecekleri ihtimalinin altını çiziyor.
Aylarca isimleri unutulsa da son duruşma öncesi oluşan tepki, kimi yayın
organlarında hisli bir 'Ferhat ile Berna' masalı yaratılmasına neden
olmuştu. Simgeleşmenin faydaları ve zararları ne peki?
Berna diyordu ki: "Bizim ön plana çıkmamız tutuklanmamızla oldu. Kim
duysa şaşırıyordu çünkü. Parasız eğitim istenince insan tutuklanır
mı? Olayı iki kişiye indirgemek her zaman daha kolaydır. Hep dedik, biz
Gençlik Federasyonu'nun üyeleriyiz. Bu da bizim eylemimizdir. Bunun
görünmemesinden rahatsız olduk."
Orta sınıf bakış açısına göre 'parasız eğitim' klişe bir solcu
sloganıdır. "Çalışsınlar, devlet üniversitesi kazansınlar, özel
üniversitelere burslu girsinler o zaman" derler, paralı eğitimin
kalitesinden bahis açılır mutlaka. Peki nedir 'parasız eğitim',
nerede vardır?
Ümit verdi cevabı: "En somut anlamda parasız eğitim veren ülke
Küba'dır. Venezüella da bu noktaya gidiyor. Avrupa'da da 68 gençlik
hareketleriyle eğitim hakkı çok daha genişlemişti, sonra gittikçe
kısıldı. Şu anda Avrupa'daki ayaklanmalar bu hak gasplarına
karşıdır. Eğitimi paralı yaptığınızda, herkesin gelir seviyesi bir
olmadığından, baştan eşitsizlik yaratırsınız. Ben 70 kişilik
sınıfta okudum, bir yerde 15-20 kişilik, bir sürü ekstra uygulaması
olan sınıflar var. Bu iki sınıftan eşit insan çıkmasını bekleyebilir
miyiz? Hiç beklemeyin."
Bu bir eğitim bütçesi meselesi değil, sistem sorunu neticede. 'Umutlu
musunuz?' diye soruyorum sohbetin sonlarına doğru. Berna "Bunun için
çalışıyoruz. Kimse 'Füze kalkanı ister misiniz?' diye sormuyor.
Yeni değil, 50 yıldır böyle bir direniş geleneği var. Bütün bunların
alternatifi sosyalizmdir" diyor.
Ferhat da umutlu: "Zaten bunun için koşuyoruz. Mahkemede örgüt
üyeliği için 'Delil gösterin, ona göre kendimizi savunalım' dedik.
Gösteremediler. İşte bu yüzden umutluyuz."
Resmi tebligat yapılmamış olsa da Berna ve Ferhat artık öğrenci
değiller. Bu kampanyayı yürüten arkadaşlarının çoğu da aynı
durumda. Parasız eğitim isterken, eğitim hakları ellerinden alınan
gençler… Paralısını bile okuyamıyorlar.
'Okula gidemiyorum çünkü…'
Gökçe Uluada
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde, dördüncü
sınıftayım. Üç senedir Gençlik Federasyonu'ndayım. Yakınımda
mücadele içinde olanlar vardı, biliyordum Dev-Genç'i.
Şu an okula gidemiyorum, çünkü okula sadece 'Parasız eğitim
istiyoruz, alacağız' yazan bir afiş astım diye bir yıl uzaklaştırma
cezası aldım, Berna gibi. Tam bu yazıyor; 'Parasız eğitim afişi
asmaktan'… Bu kampanya çalışmasını yürüttüğü için ceza alan
birçok arkadaşım var. Dava açtım, yürütmeyi durdurma kararı da
aldım. Bu yıl okula gidebilecektim. Ama yine kampanya yüzünden bir cezam
daha vardı, şimdi o yüzden gidemiyorum. Yine bir dava açmam gerekiyor
yani…
'Bu kadar baskı korkunun tezahürü'
Ferhat Tüzer
Federasyon afişlerini mahallelerimizde görürdük. Gazi Mahallesi'nde
devrimciler vardır. Kendimiz de bazılarının 'kesim' dediği yoksul
halktanız. Her şeyi alabilen, keyfince yaşayabilen insanlar değiliz.
Bizim gibi milyonlarcasının olduğunu bilmek sorumluluk yaratıyor. Annem
rahatsızlığına rağmen çok işte çalıştı, bunları görüyorsun.
Bu kadar baskı bence korkunun tezahürüdür. Bizi gözaltına aldıktan
sonra evimde arama yapmışlar. Künyesi olan yasal dergiler delil olmuş. O
devrimci dergilerden mahallede çoktur. Bazısı kültür sanat dergisi…
Meraklıyımdır, ailem de okur. Diyorlar ki 'Bir örgütün üyesi ancak
bu kadar dergi okuyabilir'. Evde bir bez parçası bulmuşlar, kırmızı
diye örgüt üyeliğine delil saymışlar; annemin eşarbı o… Grup Yorum
CD'leri… Bu derece.
Artık üç kişi bir araya geldiyse örgüt oluyor. Şu anda röportajı
yaparken biz de şaibeliyiz, belki örgütsel faaliyetteyiz. Hapishaneleri
gördüm, devrimciye selam verdi diye giren var. Tekel eylemine katıldı
diye F tipine…
Hapishanede efkârlanıp türkü söyledik diye ailemle görüş yasağı
aldım. Türkü 1 Mayıs'la ilgiliydi ama ne fark eder? 1 Mayıs artık
bayram değil mi? Pötibör bisküvisi vardır ya, ondan fazla alıp pasta
yaparsınız cezaevinde. O bile 'amaç dışı bisküvi bulundurmak' diye
bir suç oluşturabiliyor. Çaya batırsan bile amaç dışı; yiyeceksin.
İşte böyle bir ülkedeyiz.
'Nasıl bir ülkede yaşıyoruz'
Berna Yılmaz
Üniversitede tanıştım Gençlik Federasyonu'yla. Emekçi bir ailenin
çocuğuyum, adaletsizliği önce orada gördüm. Üniversite, hayal
ettiklerimi bulamadığım bir yerdi. Federasyon'da çalışmaya
başladım. 2009'un ekiminde 'Parasız eğitim istiyoruz, alacağız'
kampanyasını başlattık. Üniversitelerde, mahallelerde anlatıyorduk,
afişler asıyorduk. Sesimizi geniş kesime duyurmanın yolunu arıyorduk.
Başbakan'ın Roman Çalıştayı'na katılacağını duyunca böyle bir
eylem geldi aklımıza. Bez olduğu için girerken sorun yaşanmadı.
Gözaltı olabileceğini düşünüyorduk ama bu kadarını beklemiyorduk.
Daha önce bu talebi dile getirdiği için tutuklanan yok.
Tutuklanınca 'Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz' diye düşündüm.
Çok insan 'Pişman mısınız?' diye soruyor. Talebimiz o kadar meşru
ki pişman değiliz. 19 ay yattık ama bedel ödemeden hak elde edilemiyor.
Bana dair kullanılan delillerin hepsi yasal eylemler: 'Amerika def ol'
kampanyası, 'IMF'ye hayır' eylemi, Engin Çeber davasını izlemek,
Güler Zere için yapılan eylemlere katılmak ki Taksim'de yoldan geçen
bile katılabilir. Bir-iki gözaltım vardı ama cezaevine ilk girişimdi.
'100 bin imza topladık'
Ümİt Çİmen
İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji ikinci sınıf öğrencisiyim.
İkinci üniversitem. Antalya'da sınıf öğretmenliği okurken atıldım.
2008'de bir faşist saldırı olmuştu, biri okulda silah sıkmıştı. O
saldırıdan sonra solcu, devrimci öğrencilere ceza verildi. Atılan dört
kişiden biriydim. Beraat ettik ama o alnında kılıç olan şahıs da
yattığı süre gözetilerek serbest bırakıldı.
2005'te Gençlik Federasyonu'nun Antalya örgütlenmesinin üyesi
olmuştum. Yoksul bir mahallede, Gazi Mahallesi'nde büyüdüm.
Devrimcileri tanırım. Federasyon, gençliğin akademik, demokratik
sorunlarıyla ilgilenen bir örgütlenmedir. Her öğrenci gibi ulaşım,
barınma gibi sorunları yaşadım. Hele yoksul çocuğuysanız, her biri
ayrı külfettir.
Berna'yla Ferhat talebimizi görünür kıldı. Tutuklandıklarında
köşeye çekilmedik, birer Berna ve Ferhat olarak sesimizi yükselttik.
Çadırlar kurduk. Kar kış demeden 50 bin imza toplayıp 14 gün
Ankara'ya yürüdük. Durdurdular, sabaha kadar beklettiler ama imzaları
Meclis'e verdik. Bir 50 bin imza daha topladık. Fakat mayısta bir
operasyon yaşadığımız için imzalar şu an emniyette galiba.
Kaynak: Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder