4 Ocak 2012 Çarşamba

Bunu görüyor muyuz? BERRİN KARAKAŞ

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7998>Bunu görüyor muyuz?
BERRİN KARAKAŞ</a></h1><div class="left yArial" style="text-align:
justify"><br /><strong>05/01/2012</strong><br />&nbsp;</div><div
class="bosluk cl" style="text-align: justify">Kürtlerle birlikte sadece
&#39;Özgür Basın&#39; sloganı atabilenler, bunu görüyor
muyuz?</div><div class="black_font11" id="haberDetayYazi"><p
style="text-align: justify">Uludere katliamının haberini, son baskınlardan
sonra elinde bir ödünç kamerası kalmış, muhabirleri gözaltında
olduğundan gönüllülerle idare etmeye çalışan Dicle Haber
Ajansı&rsquo;ndan bir gönüllü arkadaştan aldım. İkimiz de Hrant Dink
Vakfı&rsquo;nın yayımladığı 1915 katliamının bıraktığı izlerin
eseri &lsquo;Türkiyeli Ermeniler Konuşuyor&rsquo; kitabının tanıtımı
için Cezayir Toplantı Salonu&rsquo;ndaydık. Arkadaşın &lsquo;Nasıl
haberin olmaz&rsquo; şaşırması karşısında hiç şaşırmadım çünkü
TV&rsquo;den sabah haberlerini dinleyip çıkmıştım evden. Şaşırmadım
çünkü biliyorum ki uzundur haber bültenlerinin görevi haber vermek
değil, haberleri saklamak, hükümetin yaptıklarını aklayıp
paklamak&hellip;<br />Güya sadece haber kanalı kanallardan birinde
çalışan bir arkadaşım, uzundur anlatıyor neler yaşadığını. Kürt
sorunu yerine Güneydoğu sorunu denmesi kuralı, tartışma programlarına
BDP&rsquo;li davet etmeme kuralı, kim olduğu belirsiz bir &lsquo;gizli
gücün&rsquo; onayını almadan haberleri girmeme kuralı. Elbette ki bu
kurallar çerçevesinde Uludere Katliamı&rsquo;nın sonrasında Recep Tayyip
Erdoğan&rsquo;ın Genelkurmay&rsquo;a teşekkürlerini sunduğu,
BDP&rsquo;yi şeytanın açtığı ırkçılık ve faşizm yolunda, iblisin
yolunda yürüttüğü konuşmasının yanında ne Gültan
Kışanak&rsquo;ın, ne de Selahattin Demirtaş&rsquo;ın konuşmaları
rağbet gördü medyada.<br />&ldquo;Elinizdeki medya gücüyle, yargı
gücüyle duyguda böldünüz ülkeyi&rdquo; diyordu Demirtaş
konuşmasında. &ldquo;Bu halk sevindi saldırdınız. Üzüldü
saldırdınız. Bu ülkeyi duyguda böldünüz&rdquo; diyordu.
Demirtaş&rsquo;ın bahsettiği bu duyguda bölünmüşlüğü, Van depremine
sevinenlerden 35 sivilin ölümüne yerinemeyenlere nasıl yaşadığımızı
anlatmaya gerek yok sanırım. Herkes kendi çevresinden yüzlerce örnek
verebilir. Benim yaşadığım en yakın örnek, Hopa Davası&rsquo;ndan
çıkan tahliye kararı sonrası Kürtlerin, söz konusu KCK tutuklamaları
olduğunda aynı duyarlılığı göstermeyenlere, aynı gür sesi
vermeyenlere karşı haklı ve de buruk sitemleriydi. Bu sitemin
haklılığını Hopa davası tahliye kararlarıyla ümidi artmış, aynı
kamuoyu desteğini oluşturmak için çırpınıp duran, kimselerin ses
vermediği ve kardeşi sonunda örgüt üyeliğinden 13 seneye mahkûm
edilmiş bir abla Sevinç Solmaz&rsquo;ın &ldquo;Kardeşim adam mı
öldürmüş&rdquo; sorusuyla boğulan sesiyle yaşadım son olarak. Uzun
süredir içimden çıkıp gitmeyen, kulağımdan silinmeyen o sese
karşılık, hiçbir şey diyemedim, sustum&hellip;<br />Bir halkın
davasını acıklı hikâyelere dönüştürdüğümüz, gerçekleri
&lsquo;hepimiz kardeşiz&rdquo; sevgi yumağıyla örttüğümüz yazılardan
bıkmışlığımla bu susuşu yazmaya oturduğumda, Özgür
Gündem&rsquo;den Serra Hakyemez ve Önder Çelik&rsquo;in &lsquo;Siyasi
Davalar ve Muhalif Entelektüeller&rsquo; başlığı altında
yazdıklarını okudum. Üzerine söyleyecek bir şey yok. Sadece hakkında
içli içli yazıp çizdiklerimizin de Hakyemez ve Çelik&rsquo;le aynı
görüşte olduklarını bildirmek adına taaa mayıs ayında KCK&rsquo;dan
gözaltına alınan Boğaziçi Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi Nejat
Ağırnaslı&rsquo;nın söylediklerini hatırlatabilirim. &ldquo;Biz mağdur
değil tarafız&rdquo; diyordu Ağırnaslı. Söz konusu Boğaziçi
Üniversitesi olunca &ldquo;Aman da Türkiye&rsquo;nin en zeki
gençleri&rdquo; diyerek çırpınanlara, Dicle Üniversitesi&rsquo;nde,
Van&rsquo;da gözaltına alınan yüzlerce insanı
hatırlatıyordu&hellip;<br />Gültan Kışanak Uludere katliamına dair
yaptığı konuşmasında bu katliam sonrasında suskun kalıp edebiyat
yapanlara şunu söylüyordu: &ldquo;Birileri bize diyor ki kök salmanıza
izin vermeyeceğiz. Neyin kök salması? Biz bu topraklarda bin yıldan beri
varız. Köklerimiz Ağrı&rsquo;nın, Munzur&rsquo;un ta en
derinliklerindedir. Mezarımız burada, dilimiz burada, kültürümüz
burada.&rdquo; Aynı konuşmada 90 yıldır bu ülkede terörle mücadele
adı altında bir halkla mücadele edildiğini de hatırlatıyor, ortada
terör değil, bir halkın inkâr edilen kimlik sorunu, bir insanlık ve
vicdansızlık sorunu olduğunu belirterek &ldquo; &ldquo;Bunu
göreceksiniz&rdquo; diyordu. Kürtlerle birlikte sadece &lsquo;Özgür
Basın&rsquo; sloganı atabilenler, bunu görüyor
muyuz?</p></div><p>kaynak:radikal.com.tr</p>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder