Roboski (Uludere) Raporu:
Yaralılar Donarak Öldü/haberfabrikasi.org
Uludere’de
incelemede bulunan MAZLUMDER, İHD, ÇHD, TİHV, Türkiye Barış Meclisi,
KESK, TTB ve DİSK’ten oluşan heyet tarafından katliama ilişkin
yapılan ortak açıklamada, “Yapılan bir yargısız infazdır
ve öldürülenlerin sayısı itibariyle bu toplu bir katliam niteliği
taşımaktadır” denilerek, olay sonrası yaralılara yardım
etmek için giden ambulans ve sağlık ekiplerine izin verilmediği,
yaralıların bazılarının donarak öldüğü vurgulandı.
28 Aralık
2011 günü Şırnak İli Uludere İlçesi Ortasu (Roboski) Köyü
sınırlarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin savaş uçakları
tarafından atılan bombalar sonucu öldürülen 35 kişi ile ilgili
MAZLUMDER, İHD, ÇHD, TİHV, Türkiye Barış Meclisi, KESK, TTB ve
DİSK’ten oluşan heyetin ortak inceleme ve araştırma raporu
açıklandı. Mülkiyeliler Birliği Lokali’nde düzenlenen toplantıda
“Yapılan bir yargısız infazdır ve öldürülenlerin sayısı
itibariyle bu toplu bir katliam niteliği taşımaktadır” denildi.
Heyet adına konuşan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, katliam
yerine gidip tanıklarla konuştuklarını belirterek, bu katliamın
planlanarak bilinçli bir şekilde yapıldığını ifade
etti.
Dur İhtarı Yapılmadı
Türkdoğan,
otopsi sonucu 35 sivilin hayatını kaybettiğini vurgulayarak bunlardan
17′sinin çocuk, en büyük olanının ise 25
yaşında olduğunu söyledi. Olay esnasında görgü tanıklarından
aldıkları bilgiye göre gruba “dur” ihtarının hiçbir
şekilde yapılmadığını vurgulayan Türkdoğan, gruptakilerden
hiçbirisinde de silah olmadığı ve karşılık vermediğini belirtti. Olay
esnasında ölenlerin “güvenlik” güçlerince tanındığını
kaydeden Türkdoğan, köylülerden aldıkları bilgilere göre, köylülerin
katledildiği yerde sınır ticaretinin sürekli yapıldığı ve güvenlik
güçlerinin de bunu bildiğinin kendilerine iletildiğini ifade
etti.
Yanmış, Parçalanmış
Cesetler
Türkdoğan, cenazelerin otopsi işlemlerinin gelişi
güzel yapıldığını belirterek, cenazelerin yakınları tarafından
getirilen battaniyelere sarıldığı ve hiçbir özenin gösterilmediğini
dile getirdi. Türkdoğan, olay yerinde yaptıkları ve raporda yazdıkları
tespitleri şu şekilde sıraladı: “Hastane heyetimiz tarafından
görülen cesetlerin bir kısmının yanmış, iç organlarının dışarıda
olduğu, çoğunun kafatasının parçalandığı, vücut bütünlüklerinin
parçalanmak suretiyle bozulduğu tespit edildi.”
Olaydan
Sonra Hiçbir Gözaltı Yok
Olayda tahrip gücünün çok
yüksek olduğu, yakıcı nitelikte mühimmatın kullanıldığını,
katliamı yapan şüpheliler hakkında herhangi bir gözaltı ve
tutuklamanın olmadığı ve olayda hayatını kaybedenlerin sınır ticareti
ile uğraştıkları bunun uzun yıllardan beri karakolun bilgisi dahilinde
olduğu ve özelikle son bir ay içinde karakol tarafından kolaylık
sağlandığı ve müsamaha gösterildiği belirtildi. Raporda olay sonrası
karakol ve gözetleme kulelerine haber verildiği ancak olay yerine uzun
zaman hiçbir yetkilinin gitmediği belirtildi.
Ambulanslar
Engellendiği İçin Yaralılar Donarak Öldü
Olay
sonrasında Şırnak ve diğer yerlerden gelen ambulans ve sağlık
görevlilerine izin verilmediğinin belirtildiği raporda ayrıca ağır
yaralı bazı kişilerin tıbbi müdahalesizlikten ve soğuktan öldüklerine
dair güçlü belirtiler karşısında yetkililerden kimsenin bu durumu
inceleme gereksinimi duymadıkları ifade edildi. Heron görüntülerinde
kaçakçıların yanında silah olup olmadığı tespit edildiği halde neden
bu görüntüler kamuoyu ile paylaşılma gereği duyulmadığı soruldu.
Uludere’de katliam yerinde incelemede bulunan heyet, katliama ilişkin
yaptığı açıklamada, “Yapılan bir yargısız infazdır ve
öldürülenlerin sayısı itibariyle bu toplu bir katliam niteliği
taşımaktadır” denildi. Birleşmiş Miletler ve Avrupa Konseyi İnsan
Hakları birimlerinin olayı incelemesi gerektiğinin vurgulandığı
raporda, devletin yapılanın bir katliam olduğunu kabul etmesi, özür
dilemesi ve olayda sorumluluğu olanların istifa etmesi, medyanın da
taraflı yayıncılıktan vazgeçmesi gerektiğinin altı
çizildi.
Devlet Kimi Vurduğunu Çok İyi
Biliyor
Raporun açıklandığı basın toplantısında
heyette yer alan kurumların temsilcileri de Uludere’de yaptıkları
gözlemleri paylaştı. KESK Genel Başkanı Lami Özgen, olay yeri
incelemelerinde durumun çok vahim olduğunu belirtirken, katliamın
bilinçli olarak planlanıp yapıldığını kaydetti. Seyit Rıza’nın
idam sehpasında söylediği sözleri hatırlatan Özgen, devletin artık
insanları öldürmekten vazgeçmesi gerektiğini belirtti. Çağdaş
Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ise katliamın çok
net ve kasten yapıldığının altını çizerek, “Devlet vururken ve
vurduktan sonra kimi vurduğunu çok iyi bilmektedir. Herkes çok iyi
bilmelidir devlet halkını bilerek ve tasarlayarak katletmiştir”
dedi.
Rapordan Bazı Tespitler
Raporda yer alan
“olay yerine ilişkin tespitler”den bazıları ise
şöyle:
- Olay yerinin Ortasu köyüne yaklaşık olarak 4-5 km
mesafede olduğu
- Ortasu köyünden olay yerine yakın bir yere kadar
kullanılabilir bir yol olduğu, yaklaşık 1.5km’lik bir patika yoldan
olayın gerçekleştiği yere ulaşıldığı
- Yol üzerinde ekili
tarım alanları ve kömür ocakları bulunduğu
- Olayın meydana
geldiği yerin Irak–Türkiye sınırının sıfır noktası olduğu,
sınır taşının mevcut olduğu, patlamadan arta kalan kalıntıların
etrafa yayılmış olduğu, bir kısmının Türkiye tarafında kaldığı,
bir kısmının Irak tarafında kaldığı
- Olay yerinde, sınır
taşının güneybatı istikametinde Irak sınırları içerisinde sınır
taşının 50 metre uzağında, yarım metre derinliğinde, 5 metre çapında
olduğu anlaşılan bir çukurun mevcut olduğu ve bunun muhtemelen uçaktan
atılan bombanın açmış olduğu bir çukur olduğu
- Sınır
taşının güneyinde vadiye doğru 500 metre aşağısında yine benzer
nitelikte bir çukurun bulunduğu
- Sınır taşının hemen yanında
bomba parçalarının görüldüğü, sınır taşında herhangi bir darbenin
olmadığı, mazot bidonlarının etrafa yayıldığı ancak
parçalanmadığı, olay yerinde canlı organizma olarak nitelendirebilecek
insan, hayvan ve bitki örtüsünün zarar gördüğü, ancak isabet eden yer
dışında taş, bidon ve benzeri maddelerin etkilenmediği
- Çukurun
açıldığı yerin etrafında yaklaşık 5 dönümlük alanda sınırın
kuzey ve güney yamaçlarından kararmanın olduğu, karın eridiği,
ağaçların yandığı
- Tepenin üstünün engebeli ve dağlık
olmadığı düzlük bir alan olduğu
- Kuzeyinde hakim bir tepede
askerlerin gözetleme kuleleri olduğu ve olayın olduğu yeri net olarak
görebildiği
- Olay yerinde GSM şebekelerinin olduğu ve telefon ile
görüşme yapılabildiği,
“Bombalarda kimyasal bileşik var
mı?”
Aydınlatılması Gereken
Noktalar
Raporda belirtilen, “aydınlatılması
gereken noktalar”dan bazıları şöyle:
- Olay sonrası karakol
ve gözetleme kuleleri yakın olduğu ve haber verilmesine rağmen ve yakın
bir mesafede olmasına rağmen ve özellikle korucuların ve diğer
kişilerin olaydan hemen sonra askeri birimlere haber verdiği kesin olduğu
dikkate alındığında neden olay yerine hiçbir görevli, yetkili
gitmemiştir?
- Olay sonrasında Şırnak ve diğer yerlerden gelen
ambulanslar ile sağlık görevlilerine neden izin verilmemiştir.
-
Ağır yaralı bazı kişilerin tıbbi müdahalesizlikten ve soğuktan
öldükleri iddiası karşısında ilgililerin olay yerine gitmeyişinin ve
bu ölümlerin sebebi tek tek ve ayrıntılı olarak ortaya
çıkarılmalıdır.
- Köylülerin uzun yıllardır bu işi yaptığı
dikkate alındığında geçmişte yaşanmış benzer olaylar olup
olmadığı yönünde özel bir araştırma yapılmalıdır. Bu olayların
meydana gelmesinde köyün bağlı olduğu karakolun bir kastı veya ihmali
olup olmadığı araştırılmalıdır.
- Köyde bulunan korucular ve
muhtara daha önce operasyon yapılacağında “kaçağa gitmeme”
hususunun bildirildiği, bu olayda askerlerin gündüzün kaçağa gidenleri
gördüğü halde bu hususun bildirilmediği yönündeki iddialar
araştırılıp aydınlatılmalıdır.
- Olay sonrası köyden giden
grupların yolda askerlerle karşılaştığı ve köylüler gittikten sonra
yoldan ayrıldıkları/çekildikleri yönündeki bilgiler
araştırılmalıdır.
- Genel Kurmay’ın basın açıklamasına
göre insansız hava araçlarına (İHA) ait ilk görüntüye 18:39 ‘da
rastlanılmış, bombardıman 21:37 ‘de yapılmıştır. Aradan geçen
3 saat zarfında yerel unsurlardan herhangi bir istihbari bilgi teyit
ettirilmiş, ek bilgi alınmış mıdır? Alınmamış ise neden gerek
duyulmamıştır?
- Bazı cenazelerin yanmış ve kömürleşmiş
olması karşısında bombardımanda kullanılan silahlar arasında kimyasal
bileşik kullanılmış mıdır?
- Katliamın yaşandığı gecenin
sabahında köylüler kendi imkânları ile cenazeleri çıkardıkları
esnada havada dolaşan helikopterin uçuş amcanın ne olduğu ve hangi
gerekçeler ile yardım için inmediği aydınlatılmalıdır.
- Yerel
askeri ve sivil yetkililerin yaşamını yitirenlerin ailelerini arayarak
cenazeleri ayrı ayrı gömmeleri konusunda telkinde bulunup
bulunmadığının aydınlatılması gerekir.
- Yerel yetkililer ile
Hükümet yetkilileri olayı bilmelerine rağmen ilk gün niçin kamuoyuna
aydınlatıcı açıklamalar yapmamışlardır?
BM ve Avrupa
Konseyi İncelesin
Raporun sonunda, “kanaat ve
öneriler” bölümünde, “yapılanın bir yargısız infaz
olduğu, öldürülenlerin sayısı itibariyle “toplu bir
katliam” niteliği taşıdığı”, olayın “yıllardır
hesabı sorulamayan ve ‘terörle mücadele’ adı altında
yapılan yargısız infaz ve katliamların bir devamı olduğu”
ifadelerine yer veriliyor ve şunlar öneriliyor:
- Türkiye Büyük
Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu’nun bu katliamı bir an önce
gündemine alıp gerekli incelemeyi yapması
- BM ve Avrupa Konseyi
insan hakları birimlerinin olayı incelemesi
- Katliam sorumlu ve
faillerinin yargı önüne çıkarılması için tüm kurumların üstüne
düşen görevleri hakkıyla yapması, etkili bir soruşturma yapılabilmesi
için olayda sorumluluğu bulunan askeri ve sivil tüm yetkililerinin
(bombalama emri verenler dahil) soruşturma sonuçlanıncaya kadar
görevlerinden açığa alınması, savcılık ve idari birimlerin sorumlular
hakkında ivedi olarak etkin bir soruşturma yapması
- Devletin
yapılanın bir katliam olduğunu kabul etmesi ve özür dilemesi,
Hükümet’in olayın siyasi sorumluluğunu üstlenmesi, İçişleri
Bakanı’nın istifa etmesi, Genel Kurmay Başkanı ve sorumlu kuvvet
komutanı veya komutanlarının görevden
alınması/firatnews
kaynak:haberfabrikasi.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder