TKMP: Tecrit Öldürmeye
Devam Ediyor
İstanbul’da, 31 Aralık 2011 tarihinde
saat 13.00’de TKMP (Tecrite Karşı Mücadele Platformu) Taksim
Tramvay Durağı önünde aralık ayı hapishanerehak ihlalleri raporunu
açıkladı.
TKMP yaptığı eylemle Tecritin yarattığı vahşeti bir
kez daha gözler önüne serdi. Platfom, “Tecrite Son!/Tecrite Karşı
Mücadele Platformu” pankartlarını açarak “Tecrite
Son!”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!”, “Sohbet
Hakkı Uygulansın!”… sloganlarını attıktan sonra
hazırladıkları basın metnini okudular.
Okunan metinde; “F
tipi hapishanelerde tutsakların en temel insani hakları ve talepleri tecrit
politikDsında ısrar edilerek yok sayılmaya devam ediyor, keyfi
uygulamalarla tecrit daha da boyutlandırılmak isteniyor. 11 yılı
aşkın bir süredir devrimci tutsaklara dayatılan kimliksizleştirme,
teslim alma ve katletme politikası hızından bîr şey kaybetmeksizin
sürdürülüyor.” Denilerek gündeme ilişkin de şu sözlerle
devam ettiler; “ Tecridin 2011 yılında öldürdüğü son insan
ise Mehmet Aras. Erzurum H Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde 12
yıldır "Örgüte yardım etmek" suçlaması ile tutuklu bulunan
Mehmet Aras, tahliye edilmeyerek ölmelerine göz yumulan diğer
arkadaşları gibi bile bile ölüme gönderildi. Hastane raporları, uzman
doktor teşhisleri, insan hakları savunucularının çağrısı, tüm
girişim ve çağrılara rağmen tahliye edilmeyen Aras, 18 Aralık günü
önce mide kanaması geçirmiş ardından kaldırıldığı hastanenin yoğum
bakımından bir daha çıkamadı. Şırnak'ta 35 kişiyi katleden
zihniyetle Mehmet Aras'ı öldüren zihniyetin aynı olduğunu biliyoruz.
Devrimcî tutsakların tecrit hücrelerinde her türlü baskı ve işkenceye
maruz kalmasına, sessizliği boğulmasına sessiz kalmayan bizler her
türlü saldırıya karşı tutsakların direnişinin yanında olduğumuzu
bir kez daha ilan ediyoruz.”30 kişinin katıldığı eylem basın
metnin okunmasının ardından eylem
bitirildi.
Açıklamanın tam
metni;
Basına ve Kamuoyuna,
F
tipi hapishanelerde tutsakların en temel insani hakları ve talepleri tecrit
politikasında ısrar edilerek yok sayılmaya devam ediyor, keyfi
uygulamalarla tecrit daha da boyutlandırılmak isteniyor.
F tipi
tecrit hapishaneleriyle 11 yılı aşkın bir süredir devrimci tutsaklara
dayatılan kimliksizleştirme, teslim alma ve katletme politikası hızından
bîr şey kaybetmeksizin sürdürülüyor.
Aralık ayı boyunca da
devrimci tutsaklar açısından F tipi tecrit uygulamalarının oluşturduğu
tabloda bir değişiklik yaşanmadı. Bizler de Tecrite Karşı Mücadele
Platformu olarak Aralık ayı hak ihlalleri raporunu açıklamadan önce 2011
yılını geride bıraktığımız bu son günde hapishanelerin son bir
yıllık sürecine değinmek istiyoruz.
2011 yılında da
"Örgütsel iletişim", "örgütsel amaçlı haberleşme"
vb. gerekçelerle tutsakların gönderdiği ve tutsaklara gelen çok sayıda
mektup ve faks keyfi bir şekilde verilmedi ya da karalanarak okunamayacak
hale getirildi. Tutsakların bu keyfi uygulamaları konu ettikleri
dilekçeler ya kaybedildi ya da reddedilerek sonuçsuz bırakıldı. Telefon
hakkı "mesai bitti" vb. gerekçelerle gasp edildi. Görüş
yasakları ve onur kırıcı aramalar da keyfî uygulamaların değişmez
tablosunu oluşturdu.
Açık görüş, telefon görüşmesi, haftalık
kapalı görüşme, mektup alma-gönderme, kütüphane, arkadaş görüşü
gibi tecridin etkisini azaltacak imkanlar, disiplin uygulamalarıyla
kısıtlandı, disiplin cezaları keyfi olarak verilmeye devam etti.
Tutsaklar dergi, gazete, kitap ve talep ettikleri çeşitli ihtiyaçlardan
yine keyfi gerekçeler oluşturularak mahrum bırakıldı. Basın
savcılığınca tedbîr altına alınmamış, hakkında yasaklama veya
toplatılma kararı verilmemiş yayınlar bile hapishaneye keyfi biçimde
alınmadı. Genel aramalarda -ki çoğuna jandarmanın da iştirak ettiğini
ve fiziki saldırıların olduğunu unutmadan- tutsaklar havalandırmaya
zorla çıkarıldı, eşyalarına el konuldu ve hücreler dağıtılarak
yıldırma ve sindirme politikası her fırsatta hayata geçirilmeye
çalışıldı. Yeni tutuklananlar, hapishaneye girişte çırılçıplak
soyularak arandı, aramada fiziksel güç kullanıldı, tutsaklar tehdide ve
hakarete maruz kaldı. Tutsakların hücreleri zorla değiştirildi ve bu
keyfi uygulamalara karşı koyan tutsaklar hakkında soruşturmalar
açıldı, disiplin cezaları verildi. Dilekçe hakkı engellenerek infaz
idaresine, savcılığa, mahkemelere veya parlamento komisyonlarına
verilecek dilekçelere ya sansür uygulandı ya da dilekçeler kayboldu,
akıbetleri hakkında bilgi verilmedi, infaz hakimleri de hapishane
idaresinin tüm uygulamalarını onayladı, tutsakların başvurularını
reddetti.
2011 yılı boyunca da sağlık hakkı gasp edildi. Hastane
doktorları kapsamlı muayene yapmadı, hastalarla doktor yalnız
bırakılmadı, tutsakların kelepçeleri açılmadı. Durumu ağır olan
tutsaklar ölüme terk edildi, tahliye edilmedi. Hücrelerde yaşamını tek
başına sürdüremeyecek durumda bulunan hasta tutsaklara hücre cezaları
verilerek tek kişilik hücrelerde tutuldu ve ölüme davetiye
çıkartıldı. Ağırlaştırılmış müebbetliklerin tek kişilik
hücrelerinde yaşamı yeniden örgütleme çabaları "zor"la
karşılık buldu. Sohbet hakkı gasp edilmeye devam edildi. Fiziki şiddet
ve işkence devam etti. Hem hücrelerde hem de mahkeme dönüşlerinde sık
sık saldırılar meydana geldi. Birçok F tipinde disiplin cezası olan
'süngerli oda' uygulamasında da fiziki şiddet kullanıldı. Nakil
ve sevk esnasında kullanılan ring araçları sağlıksız ve insan nakline
hala elverişli değil.
Tutsakların saatlerce bu araçların içerisinde tutulmasında da
değişiklik olmadı. Yıllarca hiçbir gerekçe, delil gösterilmeksizin
insanların hapishanelerde tutularak uzun tutukluluk süreçlerinin
"cezaya" çevrilmesinde de değişiklik olmadı.
2011
yılında hapishaneler cephesinden değişen bir durum yokmuş gibi
görünebilir. Fakat az önce saydığımız tüm yapılan ve yapılmayan
şeyler bu sene daha bir ivme kazandı. Sürgün şevkler arttı, tutsaklar
istekleri dışında başka yerlere götürüldüler. Devlet bu sene öyle
bir pervasızca saldırıp tutukladı ki, artık hapishanelerde yatacak yer
kalmadı. "KCK Operasyonu" adı altında aydınlar, sanatçılar,
öğrenciler, akademisyenler, avukatlar, insan hakları savunucuları
tutuklanarak hapishanelere kondu. Nisan ayında açıklanan verilerde 120.
000 tutsak görünürken, yılın son aylarına geldiğimiz şu günlerde bu
sayı 140. 000'nin üzerine çıktı. 2011 yılında hapishanelerde 31
tutsak yaşamını yitirdi. Tecridin 2011 yılında öldürdüğü son insan
ise Mehmet Aras. Erzurum H Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde 12
yıldır "Örgüte yardım etmek" suçlaması ile tutuklu bulunan
Mehmet Aras, tahliye edilmeyerek ölmelerine göz yumulan diğer
arkadaşları gibi bile bile ölüme gönderildi. Hastane raporları, uzman
doktor teşhisleri, insan hakları savunucularının çağrısı, tüm
girişim ve çağrılara rağmen tahliye edilmeyen Aras, 18 Aralık günü
önce mide kanaması geçirmiş ardından kaldırıldığı hastanenin yoğum
bakımından bir daha çıkamadı.
Şırnak'ta 35 kişiyi katleden
zihniyetle Mehmet Aras'ı öldüren zihniyetin aynı olduğunu biliyoruz.
Devrimcî tutsakların tecrit hücrelerinde her türlü baskı ve işkenceye
maruz kalmasına, sessizliği boğulmasına sessiz kalmayan bizler her
türlü saldırıya karşı tutsakların direnişinin yanında olduğumuzu
bir kez daha ilan ediyoruz. Tüm devrimci demokratik, ilerici kurum ve
kişileri tutsakların talepleri doğrultusunda sürdürdükleri direnişi
desteklemeye ve yanlarında olmaya çağırıyoruz.
Tecride
Karşı Mücadele
Platformu
kaynak:halkinsesi.tv
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder