Polisin Artan
Saldırganlığı AKP'nin "Yüzde Yüz" Polis Devleti Anlayışından
Beslenmektedir! / KESK
Hemen her toplumsal eyleme cop, tazyikli su
ve gaz bombası ile müdahale etmesi artık kanıksanır hale gelen polisin
yarattığı şiddet son dönemde gittikçe tırmanmaktadır.
can ve mal güvenliğini sağlamakla görevli polisin orantısız güç
kullanımı sınırlarını çoktan aşarak vatandaşların yaşam hakkını
tehdit eder bir duruma geldiğini göstermektedir.
Son
olarak İzmir’de, basit bir trafik kazası sonrasında yaşanan
tartışmada silahına sarılan polis, 1 gencin hayatını kaybetmesine,
ikisinin yaralanmasına sebep olmuştur. Yine dün gözaltına alınarak
Büyükçekmece Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen bir gencin
nezaret altındayken bir polisin tabancasını alarak şüpheli bir intihara
imza attığı yönündeki haberler medyaya yansımıştır.
Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi’nde sigara kaçakçılığı
yaptığı öne sürülen bir gruba, güvenlik güçleri tarafından
müdahale edilmesi ve polisin açtığı ateş sonucunda kafasından
yaralanan vatandaşın sağlık durumu ciddiyetini koruduğu yönündeki
haberler de yine medyaya yansımıştır.
son iki gün içerisinde gerçekleşen ve medyaya yansıyan olaylar olduğuna
dikkat çekmek istiyoruz. Medyaya, kamuoyuna yansımayan olaylar göz önüne
alındığında hükümetin, emniyet teşkilatının iddia ettiği gibi
“münferit” olaylarla değil, çok daha vahim bir tablo ile
karşı karşıya olduğumuz anlaşılacaktır. class="rteleft">Elbette ki güvenlik güçlerinin, polisin vatandaşlara
yönelik şiddeti yeni değildir. Tarihi, faili meçhuller, işkenceler,
katliamlar, gözaltında kayıplar gibi insan hakları ihlalleri tarihi olan
Türkiye’de halk hemen her dönem yaşanan bu şiddete yabancı
değildir. Yıllardır yaşanan acı tecrübeler, demokrasiyi hâkim kılmak
yerine polis devleti olmayı politika edinmiş ülkemiz iktidarlarınca sık
sık tekrarlanan “Karakollar artık pembekol olacak”
“Bunlar münferit olaylar, çürük elmaları temizleyeceğiz”
söylemlerinin göz boyamadan ibaret olduğunu göstermektedir. class="rteleft">Polis Şiddeti AKP Döneminde Arttı! class="rteleft">Öte yandan ileri demokrasi kavramını ağzına pelesenk
etmiş AKP iktidarında yıllardır sürdürülen polis şiddetinin
katlanarak arttığı, yaşamın her alanına yansıyan şiddetin vakay-ı
adliyeden sayılır hale geldiği de açıktır. İnsanca bir yaşam,
demokratik bir ülke için hak arama mücadelesi veren her kesimin karşı
karşıya kaldığı polis terörü AKP hükümetinin şiddeti teşvik eden
söylem ve politikaları sonucunda çığırından çıkmıştır. Artık
neredeyse güvenlik güçleri ile vatandaşların karşı karşıya geldiği
durumlarda gaz bombalarının, copların havada uçuşmadığı sahneler
münferit olarak nitelenir hale gelmiştir. class="rteleft">Polisin vatandaşlar üzerinde yarattığı şiddetin
son dönemlerde çığırından çıkmasının kaynağında halkın
sorunları karşısında çözüm üretmek yerine en küçük hak arama
eylemini bile kendisine karşı bir başkaldırı kabul eden AKP
iktidarının güvenlikçi zihniyeti yatmaktadır. AKP’nin bu
yaklaşımından cesaret alan polis her geçen gün
pervasızlaşmaktadır.
AKP’nin Polis
Şiddetini Desteklemesi “Yüzde Yüz Doğal”..
yılının haziran ayında yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesi ile
bu güvenlikçi zihniyet daha da pervasız hale gelmiştir. Polislere
istediğini durdurup kimlik sorma, zor kullanma ve kuvvetin derecesini
belirleme yetkisi veren söz konusu yasa polis şiddetinin en önemli
dayanağı haline gelmiştir.
Polis şiddetine yönelik
her türlü eleştiriye karşı tehditkâr bir üslup kullanan, aşırı
şiddet uyguladığında bile “polisine” sahip çıkan
AKP’nin tutumu, her toplumsal olayda, basit bir tartışmada bile
polislerin görev ve yetkilerini aşacak şekilde şiddet uygulaması
sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle, AKP’nin şiddeti teşvik eden
söylem ve politikalarından cesaret alan emniyet mensuplarının Ogün
Samast gibi bir katille “hatıra fotoğrafı” çektirmesi, kimlik
sordukları, ya da bir sebeple tartıştıkları yurttaşları darp etmesi
şaşırtıcı değildir.
Resimi, şiiri bomba
ile aynı kefeye koyan, her toplumsal olayda kullanılması sonucunda Metin
Lokumcu, Çayan Birben gibi onlarca insanımızın hayatına mal olan biber
gazları ile “ Yüzde yüz doğal, bitkisel” diyerek övünecek
kadar pervasızlaşan bir İçişleri Bakanına bağlı polisin basit bir
trafik olayının ardından onlarca kişinin ortasında tartıştığı
gençlere kurşun yağdırmasından daha “doğal” ne olabilir
ki?
Artan Polis Sayısı Güvenlikçi
Zihniyeti Ele Veriyor!
AKP, güvenlikçi
zihniyetin üzerine bina ettiği iktidarını sağlamlaştırmanın doğal
bir aracı haline getirdiği polis şiddetini ya görmezlikten gelmekte ya da
artık gizlenemeyecek duruma gelen olaylar karşısında daima güvenlik
güçlerini aklama çabasına girmektedir. Hatta yaşanan onlarca olayda
görüldüğü gibi insan hakları ihlalleri ve şiddet konusunda sicili
kabarık olan emniyet mensupları atamalarla, terfilerle
ödüllendirmektedir.
Şiddeti besleyen bu zihniyet hem
yıllardır artan güvenlik harcamalarında hem de polis sayısında da
kendini ele vermektedir. AKP’ nin iktidara geldiği 2002 yılında 122
bin olan polis sayısı 2011 yılında 229 bin 965’e çıkmıştır.
TBMM tatile girmeden önce çıkarılan torba yasayla 2012 yılı içerisinde
30 bin polis daha alınması kabul edilmiştir. Aynı dönmede; 678 bin olan
öğretmen sayısının %25 artışla bugün 850 bine çıkmasına
karşılık polisin sayısının ikiye katlanması AKP’nin güvenlikçi
zihniyetini açıkça ortaya koymaktadır.
KESK
olarak, kaynağında AKP'nin güvenlikçi zihniyetinin ürünü, polisi
aşırı yetkilendiren düzenlemelerin yer aldığı; toplumsal barışı,
yurttaşların can güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaşan polis
şiddetini ve “ yüzde yüz doğal” diyerek bu şiddetin
arkasında duranları kınıyoruz.
Her geçen
gün artan bu şiddetin önüne geçmek için polisin mevcut yetkileri bir an
önce sınırlandırılmalı, keyfi silah kullanımının önüne geçilerek
suça karışan polislere yargılama süreçlerinde en ağır cezalar
uygulanmalıdır. AKP hükümeti suç işleyen ve suç işlediği apaçık
belli olan polisleri ve diğer güvenlik görevlilerini korumaktan artık
vazgeçmelidir.
Yürütme Kurulu
Kaynak:
kesk.org.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder