Sessizlikten seyirliğe
Şemdinli / Berrin KARAKAŞ
Radikal Hayat /
02/08/2012
Vali 'Haberim yok' diyor,
kaymakam telefonlara çıkmıyor, savcı bile adliyeyi terk
etmiş...
10 gündür çok şey oluyor da son üç beş gündür
soruluyor anca buralarda: “Şemdinli’de neler oluyor?”
Hükümetten ses yok. TSK’dan ses yok. En önemli işlevi bu tür
sessizliklerde konuşmak olan medyadan “kobrayı dolarım
boynuna”nın ötesi yok. Zaten Şemdinli diye bir yer de yok. Uzakta.
Kürtler var orda.
Bu gidişle yakına da gelemeyecekler. Zira
yakılabilebilirler. İktidarlarını nefretle, üzüntüyle ayakta tutanlar
dimdik ayakta oldukça her yer, son ‘manşet olaylarla’
Alevilerin taşlandığı Malatya, Kürt işçilerin taşlandığı Ayazağa,
Hıristiyanların uzaklaştırılmaya çalışıldığı Denizli…
/>Sırtında ’Bizim istediğimiz kadar bizdensin’ tarihleriyle bu
parantez içine her itirazları çözüm yerine nefret üretile üretile
uzaklaştırılanlar, yaklaşmaya kalktıkça böyle. ‘Uzak’
sihirli kelime. Malatya’da ’sorun çıkaran aile’ uzak
olursa sorun kalmaz. Kürt işçiler Ayazağa’dan giderse sorun kalmaz.
Denizli’dekiler de en azından şu kiliseyi kapatsınlar. Valisi,
emniyeti, askeri gerekirse gaz bombası, gerekirse son teknoloji askeri
araçları, uzaklaştırma görevlerini canla başla icradalar. Sokaktan
‘hassas vatandaş’ da taşla, sopayla beklemede
‘sınırları’ .
Bir sınır Şemdinli’den de
gidiyorlar. Yine eskisi gibi köylerini terk ediyor insanlar. Hayvanlarını,
yaşam ekip biçtikleri tarlalarını bırakıyorlar. Şemdinli’de
neler olduğunu elbette ki böyle uzaklardan konuşan değil, yakının
kendisinden biri daha iyi bilmeli. Lakin yakını da uzak etmişler. Petrol
yüklü yorumlardan ötesini dinlemeye Şemdinli Belediye Başkanı Sedat
Töre’yle telefon sohbetimden çıkan bu.
/>“Şemdinli’de neler oluyor?” sorusuna
‘Savaş’ cevabını veriyor Töre. “Zaten uzundur savaş
yok mu oralarda?” sorumun cevabı: “Bu defa başka, mevzi
savaşı” Bu mevzi savaşının açıklaması yeni korkular
yaratılarak, içine İran, Irak, Suriye katılarak çok yakında ekranlarda
haritalar üzerinden stratejistlerce verilecektir. Baki kalan bize yine bir
sessizlik olacak.
Şemdinli’deki şimdiki sessizliğe dönersek,
Töre’nin bilgi alabileceklerinden aldıkları şöyle: “
Hakkâri Valisi ‘Haberim yok’ diyor, kaymakam telefonlara
çıkmıyor, savcı saat 15.30’da adliyeyi terk etmiş, bulunmuyor.
Polis memurları var ortalıkla. Panzerler yolumuzu kesmiş. Evime 300 metre
uzakta çatışma bölgesiyle alakası olmayan mahalledeki 25 haneyi ziyaret
edemiyorum. Özdal Üçer milletvekili olarak, ben Belediye Başkanı olarak
ziyaret edeceğiz, izin yok. Her gece ilçe merkezinden yüzlerce top mermisi
atılıyor.”
Töre sözünü bitirince “OHAL’den
suskun bu hal” diyorum. “O dönemde valiler, kaymakamlar gelip
görünüyorlardı en azından. Neler olup bittiğiyle ilgili
milletvekilleri, basın yayın organları ulaşabiliyordu bilgiye. Bu,
OHAL’den de kötü” diyor. “Peki diyorum orada ajanslardan
muhabirler yok mu?” sorusunun cevabı: “Var da, kullanan yok.
Havuza atıyorlar haberleri ama…”
Bu havuz problemiyle baş
başayken uzaktakiler, yakındakilerden Sedat Töre de aynı sırrın
içinden diyor ki: “Karşılıklı yüzlerce ölü haberi geliyor.
Kimse gerçeği bilmiyor. Kamuoyunun haber alma hakkı sansür ediliyor.
‘Bu çatışma nedir? Kaç gündür başladı? Ne kadar bir
alanda?’ sorularına cevap yok. Köyünü boşaltan insanlara bir vurgu
yok. Tekrar normal yaşama dönüşle ilgili hiçbir şey
yok…”
Şimdilik tek resmi bilgi iki şehit haberi.
Şemdinli’de savaş gürülderken, Genelkurmay
Başkanlığı’nın sitesinden gelen haberlerden biri mesela, olması
gerektiği gibi Necdet Özel ve eşinin ev sahipliğinde, 264 şehit
yakınına verilen iftar yemeği. Savaş o sessizliğe gömülenlere böyle
bir şey olmalı. İnsansız . Birbirlerini öldürenler ellerindeki silah
kadar cansızlar, kansızlar
kan akıtırken.
Yazının sonlarına
yaklaşırken bir ana haber bülteninden vızır vızır “Kuzey Irak
yönüne top atışları… “yla, ‘Bölge
denklemleri’yle geçiyordu Şemdinli. Bir muhabir, gizeminden değil
savaştan dumanlı Goman Dağı fonunda anlatırken, sessizlik seyirlik
olmuş, akıyordu ekrandan.
Kaynak: Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder