12 Kasım 2011 Cumartesi

AKP'nin Deprem Fırsatçılığı

AKP'nin Deprem
Fırsatçılığı

 

align="CENTER">AKP'nin Deprem
Fırsatçılığı

 

align="JUSTIFY">Bugün 12 Kasım...

 

align="JUSTIFY">845 insanımızın öldüğü, 4948'inin yaralandığı
Düzce Depremi'nin 12.yıldönümü ve o gün depremde yitirdiğimiz 845
kişinin de ölüm yıldönümü...

 

align="JUSTIFY">'Ne değişti?, Ne önlemler alındı?'
sorularının cevabını Saroz Körfezi'nden başlayarak Marmara Denizi,
Sapanca Gölü, Adapazarı, Tosya ve Erzincan üzerinden Van Gölü kuzeyine
kadar uzanan Kuzey Anadolu Fay Hattı 17 gün arayla bugün Van'dan
veriyor. Önce 23 Ekim, sonra 9 Kasım'da devletin denetim, önlem,
depreme dayanıklılık yalanları birer birer yıkılırken arka arkaya
tüyler ürperten açıklamalar geliyor AKP'nin çeşitli
kademelerinden..

 

23
Ekim 2011 Pazar günü saat 13:41'de merkez üssü Van'a 17 kilometre
uzaklıktaki Tabanlı Köyü olarak tespit edilen 7.2 büyüklüğündeki
depremin ardından, 30 Ekim'de Van İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü
Kriz Merkezi tarafından yapılan yazılı açıklamada 601 kişinin
yaşamını yitirdiği, 4 bin 152 kişinin yaralandığı, 2262 adet binanın
yıkıldığı bildirildi. Resmi rakamlarla bile gizlenemeyecek kadar büyük
bir felakete dönüşmüştü bir 'doğal afet' daha...Halk Cephesi
Heyeti ile birlikte Van'a destek için giden Grup Yorum
üyelerinden
İbrahim Gökçek depremin
yarattığı yıkımı burjuva medyaya yansımayan bir başka gerçek ile
şöyle dile getiriyor;
''Erciş’te
şunu gördük; enkaz kaldırma esnasında birçok insan cesedi
parçalanmış şekilde. Ayrıca bazı insanlar kendi cenazelerini de elleri
ile kazarak almış durumda… Buna bakılırsa televizyonlarda verilen
600 ölü sayısı doğru değil. Burada en az 700-800 ölüden
bahsediliyor.''

 

align="JUSTIFY">Van'daki katliamı, bu
felaketi yaratan, ölümlere sebep
olan 'doğa' değil 'kapitaslist devlet' anlayışıdır.
Emperyalist tekeller ve yerli işbirlikçilerinin
çıkarları için 700-800 ölümü bile hiçe sayarak,
yıkımın ve can kaybının büyüklüğüne aldırmadan
depremi fırsata çevirmenin telaşı içerisinde yapılan şu
açıklamalar durumu kanıtlar nitelikte;
align="JUSTIFY"> 

''Artık
şehirlerimizde kaçak yapı, gecekondu, bunlara yönelik gerekirse yetkiyi
tamamen Bakanlığımıza alacağız ve bu tür binalarını değiştirmeyen,
bunları yıkmayanlara sormadan kamulaştırmasını yapacak ve bu binaları
biz yıkacağız. Bedeli ne olursa olsun, oy verirmiş vermezmiş biz
bunları dinlemeyeceğiz artık... ''

align="RIGHT">Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
26 Ekim 2011 /
Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı

  align="JUSTIFY">Tüyler ürpertici değil mi? Ama
olmamalı...

Çünkü bu
kapitalizm gerçeğidir.

align="JUSTIFY"> 

Molozların,
yıkıntıların altından halkımızın açlığı, yoksulluğu çıktıkça
AKP, yıkılan bir kentin enkazından rant yaratma derdine düşerek depremin
faturasını yine yoksul halka kesmenin araçlarını bulmaya
çalışıyordu. Oysa Erdoğan da
1994 yerel seçimlerinde İstanbul
Belediye Başkanlığı’na aday olduğunda iskanı olmayan kaçak bir
yapıda oturuyordu. Şimdi ise halkın acılarını bile 'kar'a
dönüştürmek için
Birleşmiş Milletlerce 1948 yılında ilan
edilen Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 25.1’inci
maddesinde ve 1982 anayasasının 57. maddesinde yer alan konut hakkı ve
güvencesini hiçe sayılarak “deprem”
kılıfı altında
yoksul halkın barınma hakkına
saldırıyı meşrulaştırılmanın zeminini hazırlıyordu.

align="JUSTIFY"> 

Bu saldırı zaten
planlanlı ve sistemlidir. Öyle ki; 26 Eylül 2010 tarihli Radikal
Gazetesi'nin haberinde '
'Belediye Yasası'ndaki
'Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanları' başlıklı kanun,
İstanbul'da 1 milyon binanın yıkılıp yeniden yapılmasının
önünü açtı. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ve İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin (İBB) beş yıldır beklediği bu değişiklik ile
dönüşüm projelerinde yaşanan yetki karmaşası sona erdi.''
deniliyor ve AKP'nin yıkım senaryosunun sinyalleri veriliyordu.
İstanbul'da 1 milyon evin yıkılması ve kentin sermaye odaklı yeniden
tasarlanması AKP'nin yıllardır bir türlü uygulamaya geçiremediği
planlardan sadece biriydi. Tepkilere neden olan kentsel dönüşüm
projelerini hayata geçirebilmenin meşru zeminini Van depremine
dayandırarak daha enkazlar kaldırılmadan, daha cenazeler soğumadan
sermayeye peşkeş çekeceği gecekondu alanlarının hesabını yapıyor
Erdoğan hem de kimsenin gözünün yaşına bakmadan hem de bedeli
ne olursa olsun
.. Oysa Van Depremi'nde yıkılan ya da ağır hasar
gören yapıların çoğu da devlete ait binalardı; yıkılan Gedikbulak
Köyü İlköğretim Okulu gibi, ağır hasar gören 15 okul, Van Emniyet
Müdürlüğü, Erciş İlçe Emniyet Müdürlüğü, Van Tarım
Müdürlüğü, Devlet Malzeme Ofisi, Gümrük binası, Sağlık
Müdürlüğü binası, MTA Binası, TEAŞ Binası, Nüfus Müdürlüğü,
savcılık lojmanları, Afet evleri, Adliye binası, hastane binası,
YURT-KUR binası gibi...

 

align="JUSTIFY">Görüldüğü gibi Başbakan'ın iddia ettiğinin aksine
kaçak yapıların ve gecekonduların yıkılmasının arkasında ne halkın
daha sağlıklı yaşam alanlarına kavuşması ne de depreme dayanıklı
binaların inşa edilmesi amacı vardır. Amaç sermayeye yeni 'kar'
alanları açmak, AVM'ler, lüks konutlar, oteller, rezidanslar,
gökdelenler inşa edilebilmesi için kentleri sermayeyi merkeze alan bir
anlayışla dönüştürmek telaşıdır. 29 Ekim 2011 tarihli Vatan
Gazetesi'nin haberine göre 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi'nin
ardından İstanbul'da yaşanılacak olası bir deprem için
‘toplanma ve çadır kurma alanı’ olarak belirlenen 480 boş
alanın yerinde bugün AVM, lüks site ve rezidansların yükseldiği bilgisi
veriliyor. Aradan geçen 12 yılda İstanbul nüfusunun 3 milyon arttığı
fakat çadır alanı olarak belirlenen alanların yarısının konut veya
alışveriş merkezi olarak yapılaşmış olması AKP'nin amacını
kanıtlar nitelikte. Oysa merkezine halkın sağlıklı barınma hakkını
alan tek çözüm yoksul halkın yaşadığı mahallelerin 'yerinde
ıslah'ıdır.

 

AKP
hükümetinin 3 Mayıs 2011 tarihinden itibaren meclisten aldığı kanun
hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisi ile birlikte getirdiği
düzenlemeler yalnızca 'kar' amacı güden bu şehircilik
anlayışının bir ürünüdür. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile
Çevre ve Orman Bakanlığı`nın birleştirilmesi sonucunda 644 sayılı
Kararname ile kurulan "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı"'na
bakan olarak eski TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar`ın getirilmesi ile
birlikte başlatılan süreç görev ve yetkilerin Bayraktar ve ekibinin
istekleri doğrultusunda genişletilmesi ile devam etmiştir.

align="JUSTIFY"> 

648 sayılı "Çevre Ve
Şehircilik Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname", 8 Ağustos
2011 tarihinde kabul edilmiş, 17 Ağustos 2011 tarihinde de Resmi Gazete`de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Şehir Plancıları
Odası'nın 648 sayılı KHK'ye dair yayınladığı
değerlendirmesindeki şu yorum oldukça dikkat çekicidir: ''1999
yılında gerçekleşen ve ülkemizin yaşadığı en büyük afetlerden biri
olan Gölcük Depreminin 12. Yıldönümünde 17 Ağustos 2011 tarihinde
Resmi Gazete`de yayımlanan 648 sayılı Kararname, olası sonuçları
açısından, 1999 depreminden çok daha büyük kayıplara neden
olabilecektir.''

 

align="JUSTIFY">Çünkü bu kararname ile orman alanları, lang="en-US">kıyı şeridindeki köy yerleşim alanları ve
çevreleri, tarım arazileri, mera ve yaylalar özellikleri dikkate
alınmaksızın tümüyle ranta açılmakta, tarihi ve
do
ğal sit alanları, mili parklar, tabiat parkları ve tabiatı
koruma alanları, sulak alanlar yapılaşmaya açılarak talan ve
sömürünün önündeki engeller devlet eliyle kaldırılmaktadır. Ayrıca
Van Depremi'nden önce kentsel dönüşüm adı altında planlanan
yıkımların gerekli yasal düzenlemeleri bu kararname ile yapılmış
"Depreme karşı dayanıksız yapılar ile imar mevzuatına, plan,
proje ve eklerine aykırı yapıların ve bunların bulunduğu alanların
dönüşüm projelerini ve uygulamalarını yapmak veya yaptırmak"
yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na verilmiştir. align="JUSTIFY">  align="JUSTIFY">Artık bundan sonra kimsenin
gözünün yaşına bakmayacağız.''
align="RIGHT">Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar />27 Ekim 2011 / radikal.com.tr
  align="JUSTIFY">Tüyler ürpertici değil mi? Ama
olmamalı...

Çünkü bu
tekelci burjuvazinin
gerçekliğidir.

align="JUSTIFY"> 

23 Ekim Van Depremi'nden
dört gün sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar'a pervasızca bu
açıklamayı yaptıran devletten ve yasalarından aldığı güvencedir.
Aynı devlet aynı yasal güvenceyi depremde yıkılan çürük yapıların
müteahhitlerine de sağlamaktadır.

 

align="LEFT">''Eskiden yeterince malzeme olmadığı için
çürük binaların yapıldığını, kendisinin de çürük bina
yaptığını itiraf etti. Ağaoğlu’na göre 2000’li yıllardan
önce yapılan tüm inşaatlarda deniz kumu kullanıldı. Üstelik sadece
beton değil demir de kötü kaliteydi.''
align="RIGHT">Ali Ağaoğlu
01 Kasım 2011
/
ekonomi.milliyet.com.tr

class="western">"Müteahhitken yaptığım binalar
yıkılabilir"

Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik

03 Kasım
2011 / cnnturk.com

 

align="JUSTIFY">Tüyler ürpertici değil mi? Ama
olmamalı...

Çünkü bu
sermaye işbirlikçiliğinin
gerçeğidir.

 

align="JUSTIFY">Depremlerin ardından yüzlerce insanın ölümüne
sebep olan kişilerin açılan davalar sonucunda cezasız kalmalarının
verdiği cesaretle AKP'nin bir bakanı bile kendi yaptığı binaların
yıkılabileceği garantisini vermekten çekinmeyen açıklamalarda
bulunabiliyor. 1
7 Ağustos 1999'da
yaşadığımız 17.480 insanımızın ölümü,
23.781'sinin yaralanması ve 505 kişinin sakat kalması ile sonuçlanan
7.5 büyüklüğündeki Gölcük Depremi sonrasında müteahhitlere açılan
yaklaşık 2100 davanın
1800'ünün hukuki boşluklardan
dolayı cezasız sonuçlanması, geriye kalan 300 davanın 110 kadarına ceza
verilse de çoğunun ertelenmesi, bunun dışında kalan davaların ise 16
Şubat 2007 tarihi itibariyle 7.5 yıllık zaman aşımı süreleri dolduğu
için zaman aşımına uğraması örneklerinde olduğu
gibi...

 

17 Ağustos Gölcük
Depremi'nin ardından yaşanılacak olası depremlerde kullanılmak
üzere toplanmaya başlanan ve değeri bugün itibariyle 40 milyar lirayı
bulan deprem vergilerinin akıbeti de Van Depremi'yle ortaya çıkmış
oldu.

 

align="JUSTIFY">''Alınan vergiler, sağlığa, duble yollara,
demir yollarına, hava yollarına, eğitime gidiyor''
align="JUSTIFY"> 

Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek

27 Ekim 2011 /
cumhuriyet.com.tr

 

align="JUSTIFY">Tüyler ürpertici değil mi?Ama
olmamalı...

Çünkü bu
sistemin
gerçekliğidir.

 

align="JUSTIFY">Sağlık ve eğitim için zaten ayrıca vergilendirme
yapıldığı düşünülürse 40 milyarın çoğunun duble yolların
yapımına harcandığı gerçeği yine bir başka bakanın ağzından böyle
itiraf edilmiş oluyor. Deprem vergilerini duble yollara harcayan, depremin
ardından barınma başta olmak üzere yemek ve ısınma gibi pek çok
sorunla bir başına bırakılan Van halkının ihtiyaçlarının
karşılanması noktasında yetersiz kalan, yurtdışından gelen
yardımları 'potansiyelimiz görmek istedik' diyerek
reddeden, gelen yardımları depolayan, depoların önüne jandarma ve polis
dikerek dağıtılmasını engelleyen AKP, ayrıca depremzede halka
saldırmayı da ihmal etmiyor. İhtiyaçların dağıtılmasındaki
organizasyon bozukluğunu protesto eden, depremin yarattığı yıkımdan ve
ölümlerden devleti sorumlu tutan halka karşı polisiyle, copuyla ve gaz
bombalarıyla cevap vermekten çekinmiyor hatta Doğu Anadolu'nun
kışı, soğuğu, ayazı altında evsiz kalan depremzedelerin
çadırlarını dolaşan yetkililer dalga geçer gibi açıklamalarda
bulunabiliyor;

 

align="JUSTIFY">'Koskocaman sarayda kalıyorsunuz. Biz de mi buraya
bir çadır kursak acaba?'

 

align="RIGHT">İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
30 Ekim2011 /
posta.com.tr

Tüyler ürpertici değil mi?Ama
olmamalı...

Çünkü bu
oligarşinin
gerçekliğidir.

align="JUSTIFY"> 

Depreme dayanıklı sırça
köşklerde yaşayan devlet erkanı için espri konusu yapılacak kadar
değersizdir halkın yoksulluğu, çaresizliği. Devletin yapı
sektöründeki denetimsizliğinin, Ali Ağaoğlu gibi sermayedarların
çıkarları için 'dikensiz gül bahçesi' yaratma çabasının
sonucu olarak her depremde yüzlerce insanımızın ölmesinden sorumlu olan
kendileri değilmiş gibi bir de yakınlarını yitirmiş halkın yaşam
mücadelesiyle alay edebilmelerine şaşırmamak gerek. Benzer bir
anlayışla yapılan şu açıklamanın ardından Van'da bir deprem daha
meydana geldi ve yine onlarca kişi hayatını kaybetti.

align="JUSTIFY"> 

"Bugün itibariyle diyebilirim ki;
deprem açısında en güvenilir Van ve
Erciş'tir.''

 

Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar
29 Ekim 2011 /
cnnturk.com

Tüyler ürpertici değil mi?Ama
olmamalı...

Çünkü bu
AKP'nin
gerçekliğidir.

align="JUSTIFY"> 

Aynı günlerde Van Valisi
Münir Karaloğlu'da halka evlerine dönmeleri konusunda Bayraktar'ı
destekler nitelikte açıklamalarda bulunuyordu. Devletin yetkili
ağızlarından 'en güvenilir ' il olarak açıklanan
Van'da 9 Kasım 2011 Perşembe günü saat 21.23'te merkez üssü
Edremit İlçesi olarak açıklanan 5.6 şiddetinde meydana gelen depremde
2'si otel olmak üzere 25 bina yıkıldı ve evlerine dönen, otellerde
kalan onlarca kişi hayatını kaybetti. AKP için halkın canının ve
acılarının ne kadar ucuz olduğu ortadadır öyleki daha dün bu
ölümlere sebep olan Vali'yi protesto eden depremzedelere yine
polisiyle, copuyla, gaz bombasıyla saldırmıştır.

align="JUSTIFY"> 

Emperyalizmin çıkarları için
ülkemiz topraklarına füze kalkanı yerleştiren, tekelci burjuvazinin
çıkarları için KHK'ler düzenleyerek kentleri sermayeye peşkeş
çeken AKP, halk için açlığı, yoksulluğu, lang="en-US">sömürüyü, gecekondu yıkımlarını, depremlerde,
sellerde, maden ocaklarında ölümleri reva görmektedir.
Kar hırsı için m
alzemeden çalınan yaşamlar bizimdir, göçük
altında ölümler bizedir, gözaltılar, işkenceler, kayıplar hep bizedir.
Ama bilinmelidir ki; ne enkazların ağırlığı, ne yoksul
bıraktırılmışlığımız, ne de AKP'nin saldırıları öfkemizin
karşısında nafiledir.

 

align="JUSTIFY">Grup Yorum üyesi Ali Papur: ''Çok etkileyici
tablolarla karşılaşıyor, çok güzel şeyler de yaşıyoruz burada.
Mesela dün, kolileri açıp gruplandırma çalışması yaparken, bir
koliden şöyle bir şey çıktı: Küçük şişelerde -su bardağı kadar-
bir kavanoz kuru fasulye, bir kavanoz pilav, bir kavanoz da
zeytin…Bunları görünce çok duygulandık, işte halkımız
bu… Sofrasındakini paylaşmak istemiş…''
align="JUSTIFY"> 

Tüyler ürpertici değil
mi?Ama olmamalı...

Çünkü bu da
halkımızın
gerçekliğidir.

align="JUSTIFY"> 

Halkın mühendis, mimarları
olarak verdiğimiz mücadele ile halkımıza layık olduğu bağımsız,
demokratik ve sosyalist bir ülke yaratacağımıza olan inancımızla
Van'da meydana gelen depremlerde hayatını kaybendenlerin yakınlarına
ve tüm halkımıza tekrar başsağlığı diliyoruz.

align="JUSTIFY"> 

 

align="CENTER">Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada +İVME
Dergisi

 

Kaynakça:

align="LEFT"> 
  •  1999 Düzce Depremi

wikipedia.org

 

  •  1999
    Gölcük Depremi

wikipedia.org

 

  •  Ekim
    2011 Van
    depremi

wikipedia.org

 

  •  Kasım
    2011 Van depremi

wikipedia.org

 

  • align="JUSTIFY">TMMOB Şehir Plancıları Odası 648 sayılı KHK
    Değerlendirmesi

TMMOB Şehir
Plancıları Odası / 23 Ağustos 2011 / spo.org.tr

align="JUSTIFY"> 
  • Bir Paradoks Olarak Türkiye’de
    Kentsel Dönüşüm ve Toplu Konut Politikaları

Tuna
KUYUCU / 09 Ocak 2008 / Birgün

align="JUSTIFY"> 
  • Öldüren Deprem Değil Yoksul
    Bıraktırılmışlığımızdır, Yıkılan Van Değil
    Devletinizdir!

Halk Cephesi / 27 Ekim 2011 /
halkinsesi.tv

 

  • align="JUSTIFY">''Tayyip Erdoğan'a Kaderin
    Cilvesi''

Mehmet Tezkan / 28 Ekim
2011 / milliyet.com.tr

align="JUSTIFY"> 
  • "Kentsel Dönüşüm Depremle
    Meşrulaştırılıyor"

Mimarlar Odası İstanbul
Büyükkent Şubesi Kentleşme ve Planlama Komitesi üyesi YıldızUysal / 02
Kasım 2011 / bianet.org

 

  • Yardım için
    Van’a Giden Grup Yorum Üyelerinin İzlenimleri

align="JUSTIFY">Haber Fabrikası / 10 Kasım 2011 / haberfabrikasi.org /
Yürüyüş Sayı:293

 

align="JUSTIFY"> 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder