14 Kasım 2011 Pazartesi

Tekirdağ Cezaevi’nde sesler yükseliyor

Tekirdağ Cezaevi'nde
sesler yükseliyor

 

id="articleView">

14 Kasım
2011

 

href="http://www.birgun.net/actuels/1321270776.jpg" rel="shadowbox[Vacation]"
title=""> vspace="10" width="200" />

Tekirdağ F
Tipi Hapishanesi’nde yatmakta olan tutuklu ve hükümlüler
“ortak karar” alarak içeride yaşadıkları hak gaspları ve
keyfi uygulamaları “toplu halde” basına gönderdikleri
mektuplarla anlatıyor. Toplu mektuplarda yer alan sorunlar arasında ön
planda olanlar; cezaevi yönetiminin tutuklu ve hükümlülere keyfi
gerekçelerle verdiği açık görüş yasakları, hücre cezaları,
havalandırma saatlerinin kısaltılması ve mektuplarına el
koyulması…
6 Eylül 2010 tarihinde ağır müebbetlik cezalara
mahkûm edilen hükümlülerin, cezaevi koşullarının iyileştirilmesi
için başlattıkları eylemlere ara verilirken, cezaevi yönetimi de bunu
fırsat bilerek devrimci tutuklu ve hükümlülerin koşullarını
iyileştirmek yerine daha fazla haklarını gasp edip, disiplin cezalarıyla
bütün haklarını ellerinden almaya çalışıyor.
/>‘BÜTÜN HAKLARIMIZ ELİMİZDEN ALINIYOR’ />Genellikle müebbetlik hapse çarptırılan hükümlülere uygulanan bu
dayatmalar, siyasi tutuklular tarafından tepkilere neden oluyor. Aligül
Alkaya’nın gazetemize gönderdiği mektupta “Bütün bunlar
yetmezmiş gibi her geçen gün uyguladıkları keyfi yasaklar gün
geçtikçe ağırlaştırılmış bir şekilde bizlere geri dönüyor”
diyor.

SADECE 1 SAAT NEFES ALABİLİRSİN! />Havalandırma saatlerinin normal şartlarda 3 saat olması gerekirken,
Tekirdağ Cezaevi’nde yatmakta olan tutuklu ve hükümlülere sadece 1
saat havalandırma “nefes alma” saati uygulanıyor. Tutukluların
aileleriyle yaptıkları açık ve kapalı görüş ziyaretleri, iletişim
haklarının da disiplin cezalarıyla ellerinden aldığını yazan Alkaya,
“Bu dayatmaları da yeterli görünmüyor ki, havalandırma
sürelerimiz de yönetim tarafından kısaltılıyor. Havalandırmaya günde
sadece 1 saat çıkabiliyoruz. Diğer kalan saatlerimizde hücrelerde
geçiyor” diyor.

4 AYDA, 102 MEKTUBA ‘YOK
ET’ KARARI!

Turaç Solak ve arkadaşlarının Tekirdağ
Cezaevi’nden toplu gönderdikleri mektuplarında ise, devrimci
tutukluların hapishanelerde her türlü saldırıların muhatabı
olduğunu,  sansür uygulamalarının da bunlardan biri haline
getirildiğini anlatıyor bizlere. Turaç Solak mektubunda 2011 yılının
sadece haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarındaki mektup
engellemelerini de şu şekilde yazıyor: “Haziran ayından 27 tane
mektubumuz engellenirken, Temmuz: 11, Ağustos: 49, Eylül ayında ise, 15
tane mektubumuz engellendi. Yani sizin de anlayacağınız 4 ayda, 34
tutuklunun yazmış olduğu 102 mektup hakkında yok et kararı alındı.
Yayın engellenmesi, disiplin cezaları ve diğer uygulamalardan hiç
bahsetmiyoruz bile.”

Son olarak Tekirdağ Cezaevi’nde
yatmakta olan tutukluların toplu halde gönderdiği mektuplada yazılanlar
ise şu şekilde: “Adalet bakanlığı bu ‘başarılı’
çalışmaları adına üstün hizmet madalyaları ile ödüllendirip
övünebilir. Hapishanelerdeki sansür, baskı ve saldırılar konusunda
göstereceğiniz tepkiler, uygulamalardaki pervasızlığa bir nebze de olsa
etki edecektir.”

 

href="http://www.birgun.net/actuels/1321270776.jpg" rel="shadowbox[Vacation]"
title="">MERVE
MENTEŞ/BİRGÜN

kaynak:birgun.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder