Evinize El Koyarlar, İtiraz
Edemezsiniz
Afet Yasası kapsamında bir gün evinizin
"kentsel dönüşüm" kapsamına alındığını
öğrenebilirsiniz. İtiraz hakkınız yok; direnirseniz Türk Ceza Kanunu
var.
src="http://www.bianet.org/resim/olcekle/33102/490/326" width="490"
/>
Van depreminin ardından Başbakan Tayyip
Erdoğan'ın duyurduğu "Kentsel Dönüşüm Yasası"
olarak bilinen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine
ilişkin Yasa Tasarısı Meclis'te görüşülüyor.
TMMOB Şehir
Planlamacıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman, yasayı
bianet'e yorumladı.
Afet riski altındaki Türkiye'de
özellikle İstanbul özelinde yüzde 70 kaçak yapının olduğuna dikkat
çeken Kahraman, yapıların mutlaka yenilenmeye ihtiyacı olduğunu ancak
tasarının bu amaca hizmet etmediğini söylüyor.
"Zorunluluk
mülkiyet hakkını ihlal ediyor"
Böyle bir yenilenmenin
"hakça, katılımcı ve yerleşimciyi koruyan" bir model üzerine
oturması gerektiğini söyleyen Kahraman, tasarının "zorunluluk"
içermesinin Anayasa'nın güvence altına aldığı mülkiyet hakkını
ihlal ettiğini belirtiyor.
Tasarıya göre, kentsel dönüşüm ilan
edilen yerde üçte iki çoğunluk sağlanması yeterli. Geriye kalan üçte
bir, bu anlaşmaya uymak zorunda; uymazsa "kamulaştıma"ya maruz
kalacak. Yürütmeyi durdurma kararı verilemeyecek; sadece kamu bedeli
davası açılabilecek.
Tasarıda "anlaşma sağlanan kişilere
geçici konut, kira yardımı sağlanabilir", "gecekondu
sahiplerine gerekirse nakdi yardım yapılabilir" deniyor ancak Kahraman
bu maddenin muğlak olduğunu belirtiyor.
Yürütmeyi durdurma davası
açılamayacak
Ayrıca, riskli alan bölgelerinde elektrik, su,
doğalgaz hizmetinin kesilebileceği maddesi var ki; bu da o bölgede
yaşamı olanaksız hale getirmeyi amaçlıyor.
Yıkıma direnmek
isteyenlere ise Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ilgili hükümlerinin
uygulanacağı belirtiliyor.
Kahraman tasarının genel olarak,
"Deprem korkusu adı altında, nitelikli, niteliksiz her türlü yapıya
müdahale edelim. Kentsel arsalar yaratalım ve bunların üzerinde yeni
inşaat projeleri yapalım mantığı" üzerine kurulduğunu
söylüyor.
Tasarıdaki "riskli alan" tanımlamasının çok
muğlak olduğunu belirten Kahraman, mesela afet riski altında olan
bölgelerdeki sağlam yapıların ne olacağının bilinmediğini söylüyor.
Çünkü tasarıya göre, bir alan kentsel dönüşüm kapsamına
alındığında bütün bir alanı kapsıyor.
Yani oturduğunuz mahalle
deprem riski altında ama sizin eviniz buna dayanıklı ise bunun bir önemi
yok.
Tüm yetki Bakanlığa veriliyor
Tasarı "kentsel
dönüşüm" ilan etme yetkisini belediyelerden alıp Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı'na veriyor.
Kahraman, bu şekilde üstten
müdahaleci bir bakışla tüm yetkilerin yerelden alınıp
hükümetin eline geçtiğini ayrıca bunun siyasi görüşleri farklı
belediyeler arasında da ayrımcılığa yol açabileceğine dikkat
çekiyor.
Tek gerçeklik zorunlu göç
Sadece İstanbul'da
1 milyon 250 bin yapı olduğunu belirten Kahraman, bu işin tek bir
reçetesi olamayacağını söylüyor.
* Her alana farklı şekillerde
müdahale edilir, semt semt sokak sokak kurgulamak gerekir. Ayrıca bu
yenilenme kamu kaynaklarıyla yapılmalı. Bu projelerin ilanı, mimarı tüm
detayları yaşayanların katılımıyla yapılmalı.
* Oysa ki bu
tasarıda, kent merkezinde yaşayan alt gelir gruplarının "zorunlu
şekilde" kent dışına çıkarılması ve proje maliyetlerinin bu
insanlara ödetilmesi tasarlanıyor. Merkezde de seçkin elit bir grup
yaratılmak isteniyor.
* Burada yaşayanlar yeni yapılacak lüks
konutlarda oturamayacakları için şehrin çeperindeki TOKİ'lere
yerleştirilecek; zaten asgari ücretle çalışan insanlar hem göç
ettirilecek hem de borçlanacak.
* Fikirtepe, Tarlabaşı, Sulukule vb.
örnekleri zaten neler olacağını bize gösteriyor.
* Bu en başta
söylediğimiz "hakça, katılımcı ve yerleşimcilerin
korunması" ilkelerinin hepsine aykırı.
* Muğlaklıklar
üzerine kurulu tasarının en açık kısmı, kentlerde yoğun bir göç
yaşanarak dokunun değişeceği.
Boğaziçi de dönüşüme
uğrayabilir
Ayrıca tasarının en önemli risklerinden biri de orman
alanları, kıyılar, Boğaziçi, meralar, kültür ve tabiat varlıkları,
tarım arazileri, zeytinlikler gibi alanların da "dönüşüme"
tabi kalabilmesi.
Zaten tasarıya son anda getirilen bir hükümle
Boğaziçi'nin ön kısmında değil ama geri görünüm ve etkileme
alanlarında da dönüşüm yapılabilecek.
Kaynak:
bianet.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder