Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin 42.Dönem Olağan Genel Kurulu ve Seçimlerine Doğru
Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin
24-25-26 Şubat 2012 tarihlerinde yapılacak olan Mimarlar Odası Ankara Şubesi 42.Dönem Olağan Genel Kurulu ve seçimleri öncesinde, seçime girecek listeler arasındaki söz düellosu haddini aşan sloganlarla deyim yerindeyse kirli bir oy avcılığına dönüşmüş durumda. Ülkemiz devrimi sanki Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nden başlayacakmışcasına ardı ardına 'manifestolar'(!) yayınlanıyor, sol literatürde ne kadar kelime varsa hepsi amansız bir çabayla seçim bildirilerine sıkıştırılmaya zorlanıyor.
İçi boş söylemlerle birileri çıkıyor; “Biz Varız!” diye bir yürüyüş(!) başlatıyor ve "Bu Güzel ve Yalnız Ülkeye "Sahip Çıkıyoruz' diyebiliyor. Soruyoruz öyleyse kendilerine; öncelikle bu ülkenin yalnız olduğu kanısına nerden varılıyor? Diyelim ki yalnız, siz kimsiniz de sahip çıkacaksınız? Diyelim ki sahip çıktınız, nasıl olacak bu? Oturduğunuz sırça köşklerden kimin çıkarını, nasıl savunacaksınız? Yoksul halkın sorunlarına nasıl çözüm bulacaksınız? Bir kaç dava kazanmak ile olmuyor 'devrim', iktidarın karşısına nasıl dikileceksiniz? Bunun bedellerini nasıl ödeyeceksiniz? 2008'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü eylemine katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklanan üyeniz, o dönemki sekreter yardımcınız devrimci mimar Alev Şahin'e sahip çıktığınız gibi mi bu ülkeye sahip çıkacaksınız? Tahliye olduktan sonra iş akdine son vererek onu tutuklayan iktidara 'akıllı solcu' olduğunuzu göstermiştiniz, peki o iktidar yarın sizin karşınıza çıkınca 'yürüyüş'ünüz nereye kadar devam edecek? Sakın yine yarı yolda kalmayasınız? Ayrıca, kendilerine 'DİMP' adını veren bu platforma hatırlatalım; ülkemizin sahipleri yıllardır bellidir; dün olduğu gibi bugün de kanları, canları pahasına emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı direnen halklardır, devrimcilerdir. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz da devrimcileri yok sayıyorsunuz? Boyunuzdan büyük laflar ederseniz altında kalıp ezilirsiniz tıpkı bildirileriniz de yazdığınız şu satırlarda olduğu gibi.
Diyorlarki; 'Ne 12 Mart’ın ne de 12 Eylül’ün yapabildiği şeyi tek bir hamleyle, kimseye sormadan, kimseyle tartışmadan, Meclis’e bile getirmeden bir KHK ile yapan ve TMMOB’ne bağlı odaları bir bakanlığın bir genel müdürlüğüne bağlayan hükümetin pervasızlığı da şaşırtmıyor bizi. Tüm bunları öngörmüştük çünkü. Bunları öngörmüş ve bunların karşısında Mimarlar Odası’nın tarihine yaraşır bir duruşu sergilemeye talip olmuştuk zira. Talip olmuş ve insanlık tarihinin en aleni sırrını hatırla(t)mıştık: özgürlük arzusu inatçıdır.'' TMMOB ve bağlı tüm odalar gibi KHK'lere karşı tek bir eylem yapmayan, birlikte yapalım çağrılarımızı cevapsız bırakan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi yönetiminde yıllardır edebiyat yapıp hiçbir pratik sergilemeyen bu listeye, KHK'lere karşı aylarca kampanya yaparak kamuoyu oluşturan, 2000 tane imza toplayıp 7000 tane bildiri dağıtan, İstanbul ve Ankara'da eşzamanlı olarak 2 günlük açlık grevi yaparak tepkisini haykıran +İVME Dergisi okurları olarak hakkımız olan şu soruyu soralım o halde; talip olduğunuz o 'duruş' neydi acaba? KHK'lara karşı yaptığımız bir dizi eylem ve etkinliğin içerinde kaçırmış olsak gerek, lafta mangalda kimselere kül bırakmadığınız ama pratikte yapmadığınız pek çok şey gibi mi olacak bu ülkeye sahip çıkışınız? Bildirinizde Uludere'ye katliam demekten imtina edip 'trajedi' demeniz gibi 'trajedik' mi olacak 'inatçı özgürlük arzunuz'?
Bu sorulara elbette tatmin edici yanıtlar beklemiyoruz 'mavi liste'den ama en azından artık bıraksınlar 'devrimci' söylemleri de 'Başka Bir Dünya Mümkün' solculuğuna kapalı kapılar ardında devam etsinler.
Gelelim seçime girecek olan diğer listeye; kendilerine 'Momentum' adını veren bu yeni liste ise 'Eşitlik, Özgürlük, Demokrasi' adı altında bir başka 'manifesto'(!) yayınlıyor. Soruyoruz o halde: Sınıfların olduğu bir sistemde hangi eşitlikten bahsedilebilir? Bağımsızlığın olmadığı bir ülkede hangi özgürlükten bahsedilebilir? Ve içinde yaşadığımız toplumsal sisteme uzak bu tahlillerin ardından, bahsettiğiniz demokrasi kimin için? Neden daha önce DİMP ile birlikte hareket eden, geçen seçimlerde ise çıkar çatışmaları nedeniyle onlardan ayrılan ve daha dün mimar Alev Şahin'i işten atan yönetimin başkanlığını yapanlardan destek umuyorsunuz? Devrimcilere tahammülü olmayanlar bugün hangi demokrasiden, kim için demokrasiden bahsedebilir?
Ülke ve dünya politik gündemine, katliamlara, tutuklamalara, işkencelere, yoksulluğa dair tek bir kelimenin bile geçmediği aynı bildiride salt mesleki kariyerizm ve mimarlığın toplumsal yeri üzerinden şekillenen bir perspektif savunuluyor ve bu anlayışla şöyle bir değerlendirme yapılıyor; ''Büyük bir fırtınanın içinden geçtiğimizin farkındayız.'' Peki bu fırtınaya karşı ne yapacaksınız, nasıl karşı duracaksınız? Belli değil. Ama iddia yine oldukça büyük; ''Oysa, şimdi ve burada dünyayı yeniden kurmanın yeri ve zamanıdır.'' Mimarlar Odası Ankara Şubesi yönetiminde olmak demek ki bizim bilmediğimiz ve yıllardır devrimcilerin keşfedemediği derecede önemli bir mevki hem de dünyayı yeniden kuracak kadar. Bu kadar büyük laflara gerek olmadığının altını çizerek diyoruz ki; yeni bir alternatif yaratabilmek için aynı bildiride bahsedildiği gibi katılımda 'demokratik' olmak gerekir ama bu tek başına yeterli değildir, aynı zamanda teori ve pratikte de 'devrimci' değerlerden ve ideolojiden, halktan ve halkın gerçekliğinden de beslenmek gerekir. Yoksa eskinin yıllanmış anlayışlarıyla birlikte, onların akıl hocalığı öncülüğünde hareket etmek zamanla köreltir hatta bir zaman sonra eleştirilen noktalara kadar alır götürür.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi 42.Dönem Olağan Genel Kurulu ve seçimlerine doğru; içinde çıkarsız bir halk ve vatan sevgisi taşıyan, emekten ve halktan yana bir mimarlık özlemi duyan, devrimci, demokrat, aydın tüm mimarlara olan sorumluluğumuzdan kaynaklı, listeler adına yazılıp çizilen her kelimenin her pratiğin bir ağırlığı olduğunu hatırlatır siz değerli meslektaşlarımızla değerlendirmelerimizi paylaşmayı bir borç biliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder