21 Şubat 2012 Salı

“Yıkım Değil Yerinde Islah İstiyoruz” Sempozyumu Gerçekleşti

"Yıkım Değil Yerinde Islah İstiyoruz" Sempozyumu Gerçekleşti

 

Yıkım Değil Yerinde Islah İstiyoruz” Sempozyumu,  Okmeydanı Altınsaray Düğün Salonu'nda Yapıldı

18 Şubat Cumartesi günü başlayan sempozyumda, açılış konuşması ve sinevizyon gösteriminin ardından dört oturum yapıldı.

İlk oturumda Barınma Hakkı ve Konut Sorunu ile ilgili Gazi Mahallesi; ikinci oturum olan Ülkemizdeki Gecekondulaşma Süreci” konusu ile ilgili Devrimci Mücadelede Mühendis-Mimarlar Grubu'ndan Mehmet Göçebe; üçüncü oturum olan Kentsel Dönüşüm Nedir, Neyi Hedeflemektedir? konusu ile ilgili Alibeyköy ve Okmeydanı'ndan halk temsilcileri konuşma yaptı.  Yemek ve çay aralarının ardından İdil Çocuk Korosu sahne aldı ve türkülerini söyledi. Dördüncü oturum olan Barınma Hakkı ve Kentsel Dönüşümün Hukuksal Boyutu” konusuyla ilgili de Halkın Hukuk Bürosu'ndan Avukat Oya Arslan sunum yaptı.

Sempozyumun 2. günü sinevizyonun tekrar gösterilmesiyle başladı. Günün ilk oturumunda,  Armutlu Halk Komitelerinden konuşmacılar Kentsel Dönüşüm Mü, Yerinde Islah Mı?konusuna değindiler. Yıkım yerine yerinde ıslahın olması gerektiği, yoksul halkın evlerinden başka barınacak bir yerleri olmadığını anlattılar. Yıkımlara Karşı Örgütlenme ve Mücadele konusunda Halk Cephesi temsilcisi bir konuşma yaptı. Konuşmada, yıkımlara karşı mahallelerimizde komiteler kurulmadan, birleşmeden sonuç alınamayacağından bahsedildi. Zeytinburnu, Tozkoparan ve Fener-Balat'ta komiteler oluşturulması, gelen konuklar tarafından talep edildi.

İkinci oturumun ardından mahallelerin verdiği önergeler, somut talepler oylamaya sunuldu ve daha güçlü, daha net taleplerle bir sonuç bildirgesi hazırlandı.  Sonuç bildirgesinde şunlar ifade edildi:

“YIKIM DEĞİL YERİNDE ISLAH İSTİYORUZ SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ

İstanbul Halk Komiteleri tarafından 18-19 Şubat 2012 tarihlerinde Okmeydanı Altınsaray Düğün Salonunda düzenlenen “YIKIM DEĞİL YERİNDE ISLAH İSTİYORUZ” Sempozyumunda,

Birinci gün; “Barınma Hakkı ve Konut Sorunu”, “Ülkemizdeki Gecekondulaşma Süreci” “Kentsel Dönüşüm Nedir, Neyi Hedeflemektedir?”, Barınma Hakkı ve Kentsel Dönüşümün Hukuksal boyutu” konularında konuşmaların yapıldığı dört oturum yapılmış, her konuşmanın ardından sempozyum katılımcıları da görüşlerini belirterek tartışmaya katılmıştır.

İkinci gün ise; “Kentsel Dönüşüm mü Yerinde Islah mı?”, “kımlara Karşı Örgütlenme ve Mücadele” konularında konuşmalar yapılmış, her  konuşma sonrası yine katılımcıların da görüşlerini belirttiği oturumlar yapılmıştır. Bu konuşma ve tartışmaların ardından sempozyumun forum bölümünde önergelerin verilmesi, tartışılması, önergelerin oylanması ve sonuç bildirisinin okunmasıyla bitirilmiştir. Sempozyumun sonuçlandırılmasından sonra Grup Yorum sahnede küçük bir konser vermiştir.

İki gün süren “YIKIM DEĞİL YERİNDE ISLAH İSTİYORUZ SEMPOZYUMU”nda Kentsel Dönüşümün Emperyalizm ve yerli işbirlikçi tekellerin bugün iktidarı olan AKP' nin talan, yağma, rant, yıkım ve sürgün politikası olduğu vurgulanmıştır. Sempozyum, “Kentsel Dönüşüm” ve “Yıkım” proje ve uygulamalarına karşı aşağıdaki kararları almıştır:

1- Tüm halkın sağlıklı bir konuta sahip olma hakkı vardır.Konut ve barınma sorunu bir toplumsal sorun olduğu kadar, aynı zamanda bir ekonomik kalkınma sorunudur. Bir sistem sorunudur. Konut ve barınma sorunu devlet tarafından bedelsiz olarak karşılanmalıdır. TOKİ (Toplu Konut İdaresi)Konut sorununa çözüm değildir. TOKİ, Tekellerin hizmetinde bir rant aracıdır.

Yıllardır “Gecekondu sorunu" olarak tartışılan olgu, ekonomik, sosyal ve siyasal temellerinden soyutlanarak tartışılamaz. Her şeyden önce "gecekondu sorunu", yoksulluk sorunudur. "Gecekondu sorunu", bağımlılık sorunudur, bugün için IMF politikalarının tartışılması sorunudur. "Gecekondu sorunu", faşizm ve demokrasi sorunu demektir. "Gecekondu sorunu", tüm Türkiye'nin konut, sağlık, eğitim politikalarının tartışılması sorunudur. “Gecekondu sorunu” Emperyalizme bağımlı kapitalist sistemin oluşturduğu çarpık sanayileşme, çarpık kentleşmenin bir sonucudur. İktidarların tüm bunları gözden kaçırarak sorunu "kaçak yapılaşmaya", “depreme dayanıksız yapılar” a indirgemek istemesi temelde "gecekondu sorununu" egemenlerin, zenginlerin güvenliği ve kar sorunu olarak görmesidir.

Bu nedenle, gecekondu mahallelerinde barınma hakkı için yaptıkları konutların meşru ve yasal sahibi de bu konutlarda oturan halktır. BU HAKKIN TÜM YASALARLA GÜVENCE ALTINA ALINMASI İÇİN DEVLET BU KONUTLARDA OTURANLARA BEDELSİZ OLARAK TAPULARINI VERMELİDİR. BU TAPULARIN İHTİYAÇLARI KARŞILAMANIN DIŞINDA KAR VE RANT ARACI OLARAK KULLANILMASINA İZİN VERİLMEZ.

2- “Kentsel dönüşüm projelerini” Sömürüye dayalı kapitalist sistemin ihtiyaçları, emperyalizm ve yerli işbirlikçilerin çıkarları doğrultusunda uygulanmaktadır. Bu projenin uygulanmasının önündeki Yasal-Anayasal engelleri kaldıranlarda, Anayasanın ve yasaların yapıcısı ve uygulayıcısı da işbirlikçi egemenlerin bugünkü iktidarı olan AKP’dir. “Kentsel dönüşüm” yasa ve uygulamalarına karşı, emekçilerin, yoksulların barınma sorununun çözümü için halkın en meşru hakkı DİRENME HAKKI'dır.  EVLERİMİZİ YIKTIRMAYACAK, DİRENECEĞİZ.

“Kentsel Dönüşüm” projeleri ile evlerimiz ve mahallelerimiz boşaltılarak işbirlikçi tekellere peşkeş çekilmek isteniyor. Bunu yaparken direnişle karşılaşmamak için sinsice oyunlar oyunla oynuyorlar. Mahallemizi kendi içine yıkmak için “anlaşma” oyunlarıyla, tapu veriyoruz aldatmacalarıyla, komşularımızı kandırıp işbirlikçileştirme çabalarıyla dayanışmamızı yok etmeye çalışıyorlar. Provokatörlere kanmayın diyerek her türlü aldatma ve oyalama yöntemini hayata geçiriyorlar. Birliğimizi, beraberliğimizi bozmak için Kürt-Türk ayrımını, mezhep farklılıklarını kışkırtıyorlar. Mahallerimizde kumarı, uyuşturucu ve fuhuşu yaygınlaştırıp halkımızı yozlaştırmak istiyorlar. EMPERYALİZME KARŞI ÜLKEMİZİ, KENTSEL DÖNÜŞÜME KARŞI KENTLERİMİZİ VE MAHALLERİMİZİ SONUNA KADAR ÖRGÜTLÜ OLARAK SAVUNACAĞIZ.

3- “Kentsel Dönüşüm” ve bunun sonucu olarak yıkımlar, AKP’nin, işbirlikçi tekellerin çözümüdür. Bu çözüm kentin genişlemesi ile merkezde kalmış gecekondu mahallelerinden halkın çıkartılıp kentin dışına sürülme çabasıdır. Bunun karşısında halkın çözümü,  yaşadığımız yerleri halksızlaştırmadan, halkı evsiz bırakmadan, tüm halkın sağlıklı konut sahibi olmasını hedefleyen halk için üretilmiş YERİNDE ISLAHTIR”.

“YERİNDE ISLAH”  PROJELERİNİN HER TÜRLÜ MALİYETİNİN DEVLET TARAFINDAN KARŞILANMASI GEREKİR. BU GECEKONDU BÖLGELERİNDE YAŞAYAN YOKSUL HALKA DEVLETİN BİR ÖZÜR BORCUDUR.

4- Kentsel dönüşüm projeleri ile yıkımları uygulayabilmek için barınma hakkını kullanan hak sahiplerini korkutarak veya aldatarak “rıza almak” adına  “Kentsel Dönüşüm Sözleşmesi” adı verilen sözleşme imzalatılmak istenmektedir. Bu tip “sözleşmeler” halkın tek taraflı olarak bütün hak ve geleceğini elinden alan belgelerdir. Bu “tek taraflı” olan sözleşme belgeleri ne kadar “ iyileştirilirse” iyileştirilsin özü itibariyle hak sahibi halkın mahallelerinden kovulması veya en ödemesi mümkün olmayan oranda büyük borçlar altına sokulması amacını taşımaktadır. BUNA KARŞI ELİMİZDEKİ TEK GEÇERLİ YOL, HER ŞEYDEN ÖNCE BU SÖZLEŞMELERİ ASLA İMZALAMAMAKTIR.

5- “Kentsel Dönüşüm” projeleri ile yıkımları gündeme gelen mahallerde yaşayan HALK, ÖNCELİKLE İÇİNDE KENDİLERİNİN SÖZ VE KARAR SAHİBİ OLMADIĞI, MAHALLE HALKINA HİZMET ETMEYEN HİÇBİR  PROJEYİ KABUL ETMEZ.

Yıkımlara karşı tek ve en önemli silahımız örgütlenme ve mücadeledir. Bunun dışındaki tüm önermeler ve yöntemler, en temel hakkımız olan barınma hakkımızın elimizden alınmasını, konutlarımızın başımıza yıkılarak mahallelerimizden kent dışına sürülmemizi engelleyemez. Onun için YIKIMLARA KARŞI ÖRGÜTLENME VE MÜCADELE TEMEL ALINIR.

6-  Konut sorunu da, barınma hakkı da kapitalist üretim biçim ile ortaya çıkmış bir kent sorunudur. Bu sorunun özü de eğitim, sağlık, iş, ulaşım, deprem, göç, beslenme, suyun ticarileştirilmesi, yeraltı ve yerüstü varlıklarının özelleştirilmesi, yağmalanması gibi temel sorunların özünü oluşturan emek-sermaye çelişkisinin ete kemiğe büründüğü kapitalist sistemdir. Sorunun kaynağı olan bir sistemin sorunu çözmesi de mümkün değildir. Barınma hakkı için yıkımlara karşı mücadele de sınıfsal temelde kapitalizme karşı verilen mücadele üzerinde yükselmelidir. Sorunlarımızın kökten ve kalıcı çözümü ise, ezen ve ezilenin olmadığı, insanın insan tarafından sömürülmediği, tüm ekonomik, siyasal, kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişimin insanlığın hizmetine sunulduğu, bütün toplumsal düzenin temelden halkın çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirildiği; bağımsız, demokratik ve halkın devrimci iktidarına sahip bir Türkiye’nin yaratılmasıdır.

Evlerimizi yıktırmayacak, barınma hakkımızı güvence altına alan bir ülkenin yaratılması için sonuna kadar direneceğiz, mücadele edeceğiz…”

Sonuç bildirgesinin de okunmasından sonra İdil Tiyatro Atölyesi “Yıkım Var” adlı oyunlarıyla sahne aldı. Armutlunun Çocukları “Sevcan” türküsünü söyleyerek sahneyi Grup Yorum'a bıraktı.

Kapanış konuşmasında sempozyuma katılanlarla birlikte evlerimizi yıkmaya gelenlere karşı hep birlikte direnileceği dile getirildi ve “Evlerimizi yıkmaya geldiklerinde ne yapacağız, direnecek miyiz? sorusuna hep bir ağızdan direneceğiz sözü verildi. Grup Yorum'un türküleriyle halaylar çekildi, marşlar söylendi. İki gün süren sempozyuma toplam 350 kişi katıldı.

Kaynak: halkinsesi.tv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder