Dikkat edin, solumuz pistir!
/ Ali Topuz
sonra, yetiştiği Yenikapı Mevlevihanesi’ne atıp tutmaya
başlamış. Biri, “Ayıp ayıp” demiş, “Sen oradan
yetiştin, utanmıyor musun dil uzatmaya!” Elcevap: “Evet, ben o
kapının köpeğiyim, ister içeri havlarım, ister dışarı. Sana
ne?”
***
kendisiyle, tarihiyle hesaplaşması gerektiği çok söyleniyor. Başka
laflar da icat edilmiş durumda: Sol halkı bilmiyor. Sol Türkiye’nin
yapısını bilmiyor. Sol dini bilmiyor. Sol dili bozdu. Sol asayişi bozdu.
Sol kendini toplamalı. Memleketin sorunu solunun olmaması. Bize bir sol
lazım. İyi bir sol. “Kötü bir solumuz oldu hep bizim”
deniliyor, “Sağımız iyi, solumuz pis” deniliyor,
özetle.
bunların, mutlak doğrular! “Doğru”lukları sınanmış bilgi
olmalarından gelmiyor, “bilimsel” ya da
“düşünsel” doğruluklarla, hakikatlerle ilgisi olmayan
zihni/dilsel faaliyet alanından gelen laflar bunlar. Politik mücadelenin
söylem katındaki mevziilerden atılıyor bu laflar. Laf değil, zihinsel
mermi. Zihinlere yerleşsin, orada benzerlerini üretsin diye. Orada alan
mevzi kazanmak, köprü başlarını tutmak, meydanı doldurmak
için.
yargısal harekatın başlatıcısı, sürdürücüsü ve tamamlayıcısı
olarak. 1 Mayıs 1977 etrafında çıkarılan söylemsel çıngar, bu
ideolojik harekatlardan sadece biriydi. Ne “eleştiri”yle
ne de “özeleştiri”yle bir ilgisi vardı. Ne de tarih
yazmak, yapmakla. 12 Eylül “parlamentoyu kapatıp hem sağa, hem sola
kötülük yapan bir harekat” olarak aklandı ya, solkırım suçundan
aklandı ya, şimdi sıra MC’yi aklamakta, değil mi? Nasıldı slogan:
12 Eylül’ü temizledik, sıra MC’de.
/>
***
“sağ” akım ya da konumlarda tanımlayanlar şevkle, şehvetle
paylaşıyor: İktidar partisi ya da hükümet mensuplarından, iktidarı
destekleyen ya de desteklemeyen isimlere kadar birçok kişiden duyuyoruz,
duyacağız. Mesela, Taha Akyol periyodik olarak, yazılarının, televizyon
nutuklarının bir yerinde söylemekten çok zevk alıyor bu sözleri. Tuhaf
değil, “sağ”da konumlanmış bir söylem üreticisinin işi
budur zaten. Kanaat önderi? Evet, “kanı” oluşturmak, yani
bilgi görünümlü sözceler, lafzlar üretmenin önderlerine kanaat önderi
demek doğru. Bunun olumlanan bir hal olması ayrı mesele. Şu kadarını
diyebilirim ama: Kanaat önderi, bilginin kendisini de, imkanlarını da yok
etme harekatının önderidir.
***
olan, “sol” toptancı başlığı altındaki bu sözleri
söylemeyi sevenler arasında mebzul miktarda kendisini
“sosyalist” olarak tanımlayan, bazıları hayli
“bilgi”li ve şöhretli, yani etkili kişilerin oluşu.
“Sol kendisiyle, tarihiyle hesaplaşmalı” diyen bir sosyalist,
bu hesaplaşmayı başlatmış biri olarak kendi hesabını masaya koyar.
Alıcısı, paylaşımcısı, tartışmacısı olsa da olmasa da. Tek
başlık altında kimi geleneksel ideolojik konumlandırma icabı
“sol”da olan düpedüz “sağ” isim ve hareketlerle
mesafeleri çok büyük çeşitli sol bakışları tek torbaya doldurup
duvara vurmaz. Çapulcu, baldırı çıplak, hain, dönek, paçavra
türünden analitik sözlerle sol analiz-sol tartışma yürümez. Analiz,
tartışma yürümez ama söylemsel kavga yürür. Mecburen. Meydan boş
kalmaz.
***
Kendisini “sol”da ilan edip
nedense hep içeri havlayanların kuyruğunu çekiverelim gitsin.
/>"Bir zamanlar güzel işler yaptılar, saygınlar, değerliler"
sözleri mide bulandırıcı bir saygı tarzı; taraf değişikliğinin bir
hazırlığı değilse tabii. Ülkede kan akıyor, "Ama terör"
diyorlar. Civanlar toprağa düşüyor, "Ama devletin kendini savunma
hakkı" diyorlar. İşçiler sulara, ateşlere karışıp ölüyor,
ocaklarda gömülü kalıyor, "Ama kalkınma, rekabet" diyorlar.
İnsanlar evlerinden, mahallelerinden sürülüyor, "Ama imar,
deprem" diyorlar. Çocuklar hapislerde işkence görüyor, "Ama
eylemlerde çocukları öne sürüyorlar" diyorlar. Çocuk
mezarlarının başında gözyaşı dinmeyenler var, "Biz de üzgünüz
ama şiddet şiddeti doğurur" diyorlar. Ülke hapishaneye, hapishaneler
zindana çevrilmiş, "Ama adaleti sulandırmayalım" diyorlar.
Diller yasaklı... Dağa, suya, ateşe, toprağa zerre duyarlık göstermeyen
ama "sol" başlığı altında her tür muhalefeti pislemeye
çalışanların geçmişi bugünlerini mi kurtaracak?
***
İktidar
korkuyor. Bir buluşma ihtimalinden korkuyor. 12 Eylül'le yapılan
temizliğin yetmeyeceğinden, kurulan temizlik makinasının yetmeyeceğinden
korkuyor. Üniversiteliye bu yüzden vuruyor. İşçi hareketleri, sınıf
haberleri bu yüzden derinden sansürlü. Kürt hareketi bu yüzden boğulmak
isteniyor. Ekmeği, ırmağı (Bunlara bıraksan, Erzurumlu büyük yürekli
küçük Leyla'ya, "Ekoloji hakkında ne biliyor bakalım? Doğa
hakkındaki tahlili neymiş" derler) dağı, ovayı, dili, adaleti
ciddiyetle savunmaya yönelenin tepesine bu yüzden biniliyor, gazla, copla,
kelepçeyle, bombayla. Sol diye bir şey varsa, önce bu yıkım
makinasının işlediği her yerde, bildiği her yolla durmasını
çalışıyor olmakla vardır. Ya da yoktur.
Bu akıllı laf
ebeleri sanılmasını istedikleri gibi "sol"da iseler,
söyledikleri eksiklikleri gidermek için çalışsınlar, çalışanlara,
dişle, tırnakla, kan revan içinde mücadele verenlere omuz versinler,
değillerse sussunlar. İktidar lehine ideolojik harekatlara gözü kapalı
katılanlar, bırakalım “saygın”lıklarını, lehine
saydırdıkları kapılardan toplasınlar. Bir zamanlar iyi güzel işler mi
yapmışlar? Yaptıkları kadarı yazılır, bir zamanlar yaptıkları
kadarı ve bugün yaptıkları kadarı. Yazılır. Yazılıyor.
Kaynak:
utay-alidurantopuz.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder