"Dövdüler, Öldürmekle
Tehdit Ettiler, 'Yine Geleceğiz' Diyerek Gittiler"
class="manset" style="padding: 0px; margin: 0px 0px 10px; font-size: 12px;
font-family: Helvetica, Arial; background-color: rgb(255, 255, 255); ">
class="no_space" style="padding: 0px; margin: 0px; font-size: 28px; color:
rgb(54, 57, 61); height: auto; text-align: justify; ">Sur ve Nakay, evlerinin civarından kaçırıldıklarını, saatlerce
dövüldüklerini ve ellerinde telsiz olan kişilerce ölümle tehdit
edildiklerini anlattı.
186); font-size: 11.5px; ">
- BİA Haber Merkezi
url(http://www.bianet.org/images/dot_h.png); text-align: justify;
background-position: 0% 100%; background-repeat: repeat no-repeat;
">
font-size: 12px; background-color: rgb(255, 255, 255); text-align: justify;
">
background-color: rgb(255, 255, 255); font-family: Helvetica, Arial;
font-size: 12px; background-position: 0% 100%; background-repeat: repeat
no-repeat; ">
src="http://www.bianet.org/resim/olcekle/41818/490/240" style="padding: 0px
3px; margin: 0px; border: none; " width="490" />
"Okmeydanı'ndaki
evimin önünde gece 01:00 civarında sigara içiyordum. Bir erkek
yaklaşarak ateş istedi. Tam çakmağımı çıkarıyordum ki 3-4 kişi
üzerime atlayarak beni bir minibüse bindirdiler. Birinin elinde sopa
vardı, sürekli vuruyorlardı. Polis olduklarını telsiz seslerinden
anladım."
Murat Sur, 11
Ekim gecesi yaşadıklarını böyle anlatıyor.
Halkın Hukuk Bürosu
avukatlarından Günay
Dağ ile birlikte Orhan Adli Apaydın Salonu'nda basın
toplantısı düzenleyen Sur, kendisini araca bindirenlerin minibüsü boş
bir araziye götürdüğünü, orada sabah sabaha kadar dövüldüğünü
söyledi.
"Eylemleri benim düzenleyip düzenlemediğimi sordular,
karnıma silah dayadılar. Hem dövdüler hem de hakaret ve küfürlere maruz
kaldım. Sabah 05:00 civarında beni Okmeydanı'na yakın bir yolda
hareket eden aracın içinden attılar, '15 gün sonra yine
geleceğiz' diye bağırarak gittiler."
Avukat Dağ, müvekkiliyle
birlikte 15 Ekim'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç
duyurusunda bulunduklarını açıkladı.
Suç duyurusunun ardından Adli Tıp
Kurumu'nda muayene olan Sur, olayın üzerinden dört gün geçmiş
olmasına rağmen vücudundaki morlukların ve darp izlerinin tespit
edildiğini ve rapor aldığını söyledi.
Aynı günlerde, style="padding: 0px; margin: 0px; ">Birdal Nakay'ın başına da
benzer bir olay geldi. 9 Ekim'de Ümraniye'de bildiri dağıtan
Nakay'ın yanına bir minibüs yaklaştı, içinden çıkan 6-7 kişi onu
zorla araca bindirdi.
Çamlıca ormanına götürülen Nakay'ın elleri
ve ayakları "domuz bağı" yöntemiyle bağlandı, beş saat
boyunca dövüldü, küfür ve hakaretlere maruz kaldı.
Dağ, Nakay'ın ağzına susturucu takılı bir silah dayandığını,
sivil polislerin "Seni burada gebertirsek kimsenin haberi olmaz"
dediklerini aktardı.
Nakay da beş saatin sonunda, Çamlıca yolu üzerinde
hareket halindeki araçtan atıldı. O da suç duyurusunda bulundu, sonuç
bekliyor.
Avukat Dağ bu yöntemlerin 90'lı yıllardan tanıdık
olduğunu, o dönemde infazların, gözaltında kaybetmelerin, faili meçhul
cinayetlerin, işkencenin, asit kuyularına atmaların yaygın olduğunu
belirtti.
"Bin operasyon yapmakla övünen Mehmet Ağar, 'Bu operasyonların kararı
MGK'da alındı' diyerek, bu politikanın 'derin devlet' ya
da 'karanlık güçlerin' değil bizzat devlet politikası olduğunu
itiraf etmişti. Bunlar tarihin tozlu sayfaların kalmadı."
(AS)
kaynak:bianet.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder