Hitler'in keyfine diyecek
yok!
(Katin katliamı üzerine) - Kemal Okuyan
class="makale-govde"> Rus yetkililer, basında "ikinci Katin trajedisi" olarak
adlandırılan ve Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski'nin de
aralarında bulunduğu çok sayıda Polonyalı üst düzey
yöneticinin yaşamını yitirdiği uçak kazasının "teknik
nedenlerle gerçekleşmediği"ni derhal açıklayıverdi.
Anlaşıldığı kadarıyla Putin yönetimi başka şeylere
göstermediği hassasiyeti Tupolev uçaklarının ticari değerine
göstermekte.
Oysa şimdi Rusya Polonya'yı bir kez daha en önemli
"aydınları"ndan yoksun bırakan bir cinayetin faili olarak
gösteriliyor. Tu-154 masum olabilir ama Rus yönetimi?
Polonyalıların önemli kısmı devlet başkanlarının Moskova merkezli
bir sabotaja kurban gittiğinden kuşkulanıyor.
Neden olmasın?
Putin, geride kalan yıllarda tam bir komplo ustası olduğunu
kanıtladı. İçeride giderek artan "Sovyet özlemi"ni
bastırmak ve Polonya ile Almanya'ya şirin gözükmek
için son 20 yılda sayısız kez pişirilen "Katin ormanları
katliamının sorumlusu Stalin yönetimidir" iddiasına yeniden
sarılan Rusya Federasyonu Başbakanı'nın, taleplerinin ardı arkası
kesilmeyen Polonyalılara "haddinizi bilin" demek için bu
yolu seçmiş olması mümkün.
Ya da daha ince bir hesapla, Rusya'yı Polonyalıları bile
şaşırtan ölçülerde yasa büründürüp,
güncel trajedeyi tarihsel trajedinin üzerini örtmekte
kullanarak "artık geçmişi unutalım" mesajını vermek
istemiş olabilir.
Bunlar mümkün...
Polonya'yla Rusya'nın aralarındaki bazı sorunları kontrol
altına almalarından tedirgin olan Amerikan yönetimi bu
"kaza"ya yardım etmiş olabilir.
Bu da mümkün...
1943'te "kendilerinin adamı" Londra'daki Polonya
Hükümeti lideri Sikorski'nin Cebelitarık'tan havalanan
uçağını "ince hesaplar" nedeniyle
düşürdüklerine inanılan İngilizler meseleye el atmış
olabilir.
Mümkün mü, mümkün...
Uçağı, çok değil bir yıl kadar önce
Cumhurbaşkanlarından "yeterince cesur değilsiniz"
fırçası yiyen Polonyalı pilotların özgüven
gösterisi yere düşürmüş olabilir.
Mümkün, hepsi mümkün...
Kızıl Ordu'nun faşist Alman ordularını dize getirişinin 65.
yılının kutlanmasına az kala düşen Polonya uçağına, 20.
yüzyıl tarihini ve bu tarihin bugüne uzanan sonuçlarını
değiştirme girişimlerinde nasıl bir yer verileceğini
göreceğiz.
Evet, 20. yüzyıl tarihi ve bu tarihin bugüne uzanan
sonuçlarını değiştirmek için inanılmaz bir çaba
gösteriliyor. Polonya Cumhurbaşkanı'nı Smolensk'te
ölüme götüren yolculuk da bu çabaların bir
parçasıydı.
Faşizm, Nazi Almanyası meşrulaştırılıyor. Meselenin özü
budur.
ABD'nin Soğuk Savaş'ın başlangıcından bu yana bunu
istediği biliniyor. Şimdi, sürekli ve yeniden şekillendirilmek
istenen "dünya"nın anti-faşist koalisyonun muazzam
meşruiyetinden arındırılması, Tahran-Yalta-Potsdam konferanslarında
şekillenen "Uluslararası Düzen"in tamamen tasfiye edilmesi
gerekiyor.
Almanya'nın "doğu"ya yolculuğunu
sürdürebilmesi ve Avrupa Birliği'nde sarsılan otoritesini
yenileyebilmesi için İkinci Dünya Savaşı'nın maddi ve
manevi yüklerinden kurtulması ya da bu yükleri başkalarıyla
paylaşması gerekiyor.
Halkın giderek artan hoşnutsuzluğuyla başedebilmek ve ABD'nin
artan baskısını dengeleyecek Almanya kartını etkili bir biçimde
kullanabilmek için Putin diktatörlüğünün
Sovyetler Birliği'nin Rus halkı nezdinde bir türlü yok
edilemeyen prestijini azaltması gerekiyor.
Ve, her şeyin ötesinde, bütün bu güruhun, sınıf
kini güttükleri sosyalizme karşı haçlı seferini
sürdürürken aralarındaki geçimsizlikleri bir kenara
bırakıp birbirlerine omuz vermeleri gerekiyor.
Bu gerici aile, son dünya savaşının yenik güçlerinden
biri olarak militarist arzularının sınırlanmasına katlanamayan Japon
emperyalistlerini; faşistlikte dedelerini, nenelerini hiç aratmayan
Letonyalı Litvanyalı, Estonyalı çağdaş Nazileri;
Polonya'nın yeminli anti-komünistlerini; Sovyetler
Birliği'ne düşmanlık söz konusu olunca geride kalmayı
asla içine sindiremeyen Avrupa'nın "yeni solu"nu da
kapsıyor.
İlginç bir aile...
Şimdiki hedefleri İkinci Dünya Savaşı'ndan Hitler kadar
Stalin'in de sorumlu olduğunu kanıtlamak, böylece
Almanya'nın üzerindeki maddi ve manevi yükü azaltmak,
savaş sonrasında belirlenen ve bir kısmı hâlâ
yürürlükteki sınırların meşru olmadığını ilan etmek,
komünistlerin en önemli tarihsel referanslarından biri olan
"faşizme karşı mücadele"yi değersizleştirmek...
"Katin Ormanları Katliamı" bu hedef için
oldukça uygun bir araç. Her şeyden önce İkinci
Dünya Savaşı'nın ilk kurbanı olan Polonya'yı
ilgilendiriyor. İlk kurbanı ve bitiminin en büyük tartışma
konusu Polonya'yı...
Katin'de (*) 20 bin Polonyalı subayın Sovyet yönetimi
tarafından 1940 yılında kurşuna dizildiği ileri
sürülüyor.
Bu iddia, Stalingrad'da Kızıl Ordu'ya yenilen Hitlerciler
tarafından 1943'te ortaya atılmıştı. İddiayı süsleyip
püsleyen de faşist Almanya'nın Propaganda Bakanı Joseph
Goebbels'di. Ancak onlar rakamlarda daha insaflıydı, Stalin'in
12 bin Polonyalı subayı kurşuna dizdiğini ileri sürüyorlardı.
Amaçları, Stalingrad'la birlikte başedemeyeceklerini
anladıkları Sovyetler Birliği'ni zor duruma düşürüp
anti-faşist koalisyonu bozmak, Polonyalıları da Sovyetlere karşı
kışkırtmaktı.
Londra'daki Polonyalı milliyetçiler, anti-komünist
ünlerine yakışır bir biçimde Goebbels propagandasının
üzerine atladılar.
Almanların bulduğu mezarlıklarda incelemede bulunmak üzere,
Gestapo kontrolünde uluslararası komisyonlar kuruldu. Ancak Naziler
bütün hazırlıklarına karşın inandırıcı olmakta
zorlandılar. Kısa süre sonra Sovyet Orduları mezarlıkların
bulunduğu bölgeyi geri aldı ve Katin ormanlarında yeni araştırmalar
yapıldı. Polonyalı subayların Alman Gecko tabancalarla kurşuna
dizildikleri anlaşılırken, öldürülme tarihlerinin de
faşistlerin ileri sürdüğü gibi 1940 değil, 1941 sonbaharı
olduğu ortaya çıktı. Nurnberg mahkemelerinde bu bulgular
Amerikalı, İngiliz hakimler tarafından da doğrulandı.
Dahası, Hitler'in ve Goebbels'in katliamın sorumluluğunu
Sovyetlere atmak için verdiği talimatlar ortaya çıktı.
Ancak bunların önemi yok!
Sovyetler'den, İkinci Dünya Savaşı'ndan kurtulmak
zorundalar. Garbaçov dosyayı yeniden açtı ve her zamanki
korkaklığıyla yarım ağızla "bu Stalin'in işi"
deyiverdi. Ardından Yeltsin "belge bulduk" diyerek Sovyetler
Birliği Komünist Partisi Politbüro tutanaklarında
"Polonyalı subayları öldürün" emrine
rastlandığını açıkladı. Ortaya bazı belgeler atıldı ama
hiçbir tarihçinin belgelerin aslını görmelerine izin
verilmedi.
Ancak, "batı dünyası", "Ruslar kabul etti"
diyerek tarihe noktayı koyuverdi.
Hangi Ruslar?
Sovyetler Birliği'nden ölesiye nefret eden, ondan kurtulmak
için uğraşan Ruslar...
Onursuz yaşamlarına elli bin yalan sıkıştırdıkları anlaşılan
hain Ruslar...
Hazırladıkları sahte belgelerde vahim hatalar yaptıkları sorumlu
tarihçilerce yüzlerine çarpılan Ruslar...
1920'lerde açlıkla boğuşan Sovyet kentlerinde
çekilen fotoğrafları "işte İkinci Dünya
Savaşı'nda Estonyalıların, Letonyalıların yaşadığı Stalin
mezalimi" diye medyaya servis eden üçkağıtçı
Ruslar...
Şimdi Putin devraldı bayrağı. Mecbur. Rus milliyetçiliğine
yaslanacak ama beslenebileceği bir şey yok. Nereye elini atsa; tarih,
kültür, sanat Sovyet mirasına çarpıyor. Yeniden
toparlamaya çalıştığı Rus savaş makinesi, Kızıl Ordu'nun
1945 zaferinin gölgesi altında kalıyor. Bu mirasa sahip
çıkmaya kalkıyor, olmuyor...
O halde onu yıpratacak, ona kendi istediği şekli verecek.
Sonra, Polonya'yı ABD planlarından uzak tutmak, bir de
üstüne büyük Polonya pazarına girebilmek gerek.
Varşova'dan gelen mesaj açık: Katin'de bizim
subaylarımızı öldürdüğünüzü kabul edin,
ilişkilerimiz normalleşsin!
Polonyalılar için bu mesele çok önemli.
Çünkü sınır değişikliği talep edecek, Ukrayna'dan
bazı yerleşimleri geri isteyecekler.
Çünkü tazminat
talepleri daha bir geçerlik kazanacak. Almanya büyük lokma,
Almanlaştırılan Polonya'ya ek savaş tazminatı mümkün
değil vermezler. Ama "biz öldürdük" diyen
Rusya'dan, hele bugünkü akıl dışı miktarları makul
rakamlara çekerlerse, bir şeyler koparabilirler.
Almanya da geriden Putin'i cesaretlendiriyor. İkinci Dünya
Savaşı'nın sorumluluğunu Ruslarla paylaşmak, Alman emperyalizmine
ilaç gibi gelecek.
Zavallı Putin, Polonyalıların "soykırım" iddialarını
püskürtmek için, "aynı bölgede Rusların da
toplu mezarları bulundu, Stalin herkese karşı zalimdi" savunmasına
sığınıyor.
Şov devam ediyor. Uçak düştü, yeni perde
açılıyor.
9 Mayıs'ta Zafer Günü törenleri var. 65. yıl.
Çok büyük bir yabancı delegasyon katılımı olacak, en
üst düzeyde... Kızıl Meydan'daki geçit
töreninde bu kez Amerikan, İngiliz ve Fransız askeri bandoları da
sahne alacak. NATO askerleri... İkinci Dünya Savaşı'na ve
SSCB'nin meşruiyetine hep birlikte yeni bir darbe vurmaya
yeltenecekler.
Sınıf kini böyle bir şey işte. Savaş
sırasında 5,5 milyon Polonyalı'nın ölümünden sorumlu
Alman yayılmacılığının 70 yıl kadar sonra aynı ülkeyi yeniden
eline geçirmesini sağlayan da bu...
Katin'de ne mi oldu?
Tarihçi değilim, dönemin
tanıklarına ulaşma şansım yok, belgelerin bir kısmı Putin'in
kasasında, bir kısmı ise ancak şu sıralar üretildiğinden,
henüz incelenemiyor!
Ama tarih okuyabiliyorum, bir dünya görüşüm var,
sınıf mücadelelerinin mantığını az çok kavrıyorum. Sovyet
yöneticilerinin hareket tarzını, faşistlerin, emperyalistlerin...
1939 yılında Kızıl Ordu tarafından esir alınan Polonyalı
subaylardan bir bölümünün, Sovyetler Birliği'ne
karşı ağır suç işlemekten dolayı yargılanıp kurşuna
dizildiği açık. Sovyet tarihçileri bunların sayılarının
bin civarı olduğunu yazıyorlardı.
Bunun dışında kalanların çalışma kamplarına yollandığı
biliniyor. Almanya Sovyetlere saldırdığında birçok yerleşimle
birlikte bu kamplar da Nazilerin eline geçiyor. Hitlercilerin
milliyetçi Polonyalılardan kurtulmak istemeleri son derece doğal.
Toplu cinayet ise en kolay yapabildikleri şey...
Kurşuna dizdiler ve gömdüler. Tıpkı zamanında
Dimitrov'un şahsında komünistleri köşeye sıkıştırmak
için kullanmaya kalktıkları Reichtag yangını gibi,
öldürdükleri Polonyalılardan daha sonra yararlanmak
istediler.
Hitler, Sovyetlerle ölümüne kavgaya girişirken hem kendine
hem de ABD ve İngiltere'deki anti-komünist çevrelerin
ittifakı er geç bozacağına güveniyordu. Bu nedenle Kızıl
Ordu karşı saldırıya geçtiğinde "batı"yla anlaşmak
için çok uğraştı. Sağlığında beceremedi. Şimdi
istediği oldu.
Avrupa'da Adolf'un hayaleti dolaşıyor.
Demek, insanlık bir kez daha hesaplaşacak, onun şahsında ona
sığınan zalim sömürücülerle.
Topunuzun canı cehenneme!
(*) : Belki Rusçası'na uygun Katın demek daha doğru olacak
ama böylesi, "ı" sesine alışkın olması gereken
Türkçe konuşan bizleri bile nedense zorluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder