18 Ocak 2012 Çarşamba

Bu Belgeye Ne Olacak? / bianet.org

Bu Belgeye Ne Olacak? /
bianet.org

Üzerinde GİZLİ yazıyor. Ama artık pek gizemi
kalmadı. Bu, Hrant Dink’in Yasin Hayal tarafından öldürüleceğinin
bilindiğinin belgesi. Peki, mahkeme bu bilgiyle ne yaptı?

Belgesi
burada.

alt="http://www.bianet.org/files/doc_files/000/000/407/original/Hrant-%C4%B0HBAR.jpg"
height="559"
src="http://www.bianet.org/files/doc_files/000/000/407/original/Hrant-İHBAR.jpg"
width="406" />

Hrant Dink'in Yasin
Hayal
tarafından öldürüleceği ölümünden bir yıl önce
biliniyordu.

17.02.2006 tarihli.

Üzerinde GİZLİ yazıyor.
Artık pek gizemi kalmadı; zira dava dosyasındaydı. Arada bir dönüp
dönüp bakmakta fayda var.

Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nün
İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne gönderdiği ihbar
yazısında özetle şu deniyor:

Önceden McDonald's eylemini de
yapan Yasin Hayal, Ermenilere karşı kin besliyor. Ses getirecek bir eylem
yapmak istiyor. AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i hedef
olarak seçti. Maddi imkân sağladığı takdirde bahse konu eylemi
gerçekleştirmek için İstanbul'a gidecek. Sarıgazi ilçesinde bir
fırında çalıştığı bilinen abisi Osman Hayal'in yanında kalacak.
Yardımcı istihbarat elemanının verdiği bilgi bu yöndedir. Şahıs söz
konusu eylemi yapabilecek niteliktedir.

İmza: Şube Müdürü
Engin Dinç

Şimdi Mahkeme Başkanı Rüstem
Eryılmaz
ve heyetin verdiği kararı bir kez daha okuyalım.
Beraat, beraat, beraat, beraat, beraat, beraat, beraat, beraat, beraat...
Böyle devam ediyor. 21 kez beraat.

Cinayet ve sorumlular
arasındaki bağ Erhan Tuncel

Bu davanın kilit ismi ne Erhan
Tuncel, ne Salih Hacısalihoğlu, ne Ersin Yolcu. Beraat etmeleri kendi
başına pek mühim değil.

Erhan Tuncel'in beraatı tek açıdan
önemli: Tuncel, cinayet ve cinayette ihmali bulunan kamu görevlileri
arasındaki en önemli bağlantıydı. Beş yıldır bir türlü mahkemeye
çıkarılamayan, bu cinayeti önleme sorumluluklarını yerine getirmeyen
Trabzon Emniyeti, Trabzon Jandarması ve İstanbul Emniyeti'ndeki kamu
görevlileri.

Bu kadar belgeye rağmen hakkında soruşturma
yapılmayan Osmaniye Valiliği'ne atanan eski İstanbul Emniyet Müdürü
Celalettin Cerrah,

Dönemin İstanbul İstihbarat
Müdürü Ahmet İlhan Güler,

Emniyet Genel
Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı görevine terfi eden dönemin
Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek,

Yalnızca
görevi ihmalden ceza alan oysa 15 yıllık cezayı öngören görevi ihmal
suretiyle icradan yargılanması istenen Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay
Ali Öz.

Avukatlar, bu isimler soruşturulmayacaksa en
azından tanık olarak dinlenmelerini defalarca talep etti. Tanık
sıfatıyla bile mahkemeye çağrılmadılar. 

Hiç
görülemeyen en önemli celse

Mahkeme heyeti, verdikleri
kararın sorumluluğunu kaldırabiliyorsa ne ala.

Ama bu bilgilerin
sorumluluğunu kim alacak?

Biri almalı çünkü bu cinayetin hiç
görülmeyen en önemli celsesinde onlar yargılanıyor.

İlgili
merciler, Dink'in Hayal tarafından öldürüleceğini biliyordu. Zorunda
oldukları halde koruma tahsis etmediler. Bu belge hakkında Dink'e bilgi
vermediler.

Bu ne demek?

Katillerin önünü açmak demek. Bu
kadar net.

Liste altlara doğru uzuyor.

Şu sorular onlara
sorulamıyor:

Neden Hrant Dink'e haber vermediniz?

Neden
Yasin'i iyi takip etmediniz?

Neden Dink'e zorunda olduğunuz
halde koruma sağlamadınız?

"Müebbet alsaydı da tatmin
olunmayacaktı"

Kabul edelim ki Ogün Samast'ın son derece
amatörce işlediği bu cinayet "profesyonel" bir iş değildi.
Samast, Dink'in korunduğunu görse muhtemelen vazgeçecekti. Profesyonel
olan, bu cinayetin önünün açılma süreciydi.

İşte Erhan
Tuncel
'in tahliye edilmesi bu yüzden çok kötü; bağlantıyı
kestiği için.

Yoksa üstleri yargılanmadıktan sonra istihbarat
yardımcı elemanı olan ve Dink'in öldürüleceğini Emniyet'e 17
kez ihbar eden Tuncel'in beraat etmesinde şaşılacak bir durum
yok.

Dink'in avukatlarından Cem Halavurt, Tuncel
için "Dün müebbet alsaydı da tatmin olunmayacaktı. Biz her zaman bu
işi asıl organize edenlerin, ihmali olanların peşindeydik.
'Örgütsüz' kararı bizim bundan sonra yapacaklarımızın da, kamu
görevleriyle ilgili yapacağımız başvuruların da önünü tıkadı"
dedi.

Halavurt'un dediği gibi, savcılık soruşturmasında o
kadar çok delil karartıldı ki örgütün ortaya çıkartılması çok
zorlaştı. O yüzden bu kararı yalnızca mahkeme boyutuyla düşünmemek
gerekiyor.

Sonuçta hukuki olarak mahkeme, kim ne düşünürse
düşünsün bildiğini okuyacaktır. Olması gereken budur; fakat mahkemenin
"bildiği" ile ilgili bir problem varsa o noktada her şeyi başa
sarmaktan korkmamak gerek.

Kaynak: bianet.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder