<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/6855>"Başarırsak bir yol
açarız"</a></h1><h2>
Burger King Çağrı Merkezi çalışanlarıyla
konuştuk...</h2>
<p><img alt="" src="http://www.kizilbayrak.net/typo3temp/pics/9f753899ad.png"
style="float: left; " /></p>
<h1 align="center">
“Başarırsak bir yol açarız”</h1>
<p><strong><em>- Sizi sendikalaşmaya iten nedenleri anlatır
mısınız?</em></strong></p>
<p><em> <strong>-
Gülbahar:</strong></em><strong> </strong>Haftalık 48 saat
çalışma süresini doldurmak durumundayız. En az 4 gün 11
saat çalışıyoruz. 2 gün üst üste olmamak üzere
izin kullanabiliyoruz. Saat 11.00’de bilgisayarlarımızın başında
oluyoruz. Vardiya giriş ve çıkışlarında parmak okutuyoruz. Parmak
okutma sistemi yemek molalarının başlangıcında ve sonunda da
işletiliyor. 11 saat çalışıyoruz ve yemek molamız dışında 27.5
dakika dinlenme molamız var.</p>
<p>Burası sipariş hattı olduğu için sürekli bir iş
yoğunluğu var. Hatta bekleyenler vardır ve sizin sisteminiz boş
kaldığı zaman çağrılar telefonunuza otomatik olarak sinyal
sesiyle düşer.</p>
<p>Genel müdür ve bizim müdürümüz ayda bir
gelerek bilgilendirme yapıyor. “Çok büyüyoruz
arkadaşlar, siz neleri başardığınızın farkında mısınız?”
söylemleri sarfedilirken konuşmak isteyenlerin ise sesi kısılıyor.
“Sen ne hakla 170 kişinin bulunduğu bir yerde moladan
bahsedebiliyorsun, sen ne yapmaya çalışıyorsun, burayı provake mi
edeceksin, konuşma otur yerine” denilerek söz verilmiyor.
“Bizim sıkıntılarımız var” denilerek yapılan her konuşma
teşebbüsü karşısında “Hayır arkadaşım sen kendi adına
konuşuyorsun, biz diye bir şey yok. ‘Ben kendi adıma
konuşayım’ de ben seni dinleyeyim” söylemleriyle
karşılaştık.</p>
<p>Bu süreçte o kırılan rekorların, ulaşılan ciroların
üzerinden onlarca restoran açıldı.</p>
<p>Geldiğimiz noktada sinir krizi geçiren arkadaşlarımız var.
Şişli Etfal’e gidip sorsunlar Burger’dan kaç tane
personel acil servise getirildi diye. Bir arkadaşımız felç
geçirmek üzereydi. Doktorlar soruyor, “Siz ne yapıyorsunuz
da bu noktaya geliyorsunuz?” diye. Şöyle ki, standart rakam 150
olmasına karşın, biz kimi zaman 300-350 çağrı aldık. Belirlenen
standardın üstünde performans arttırımı istersen, 3 kişinin
yapacağı işi bir kişinin üstüne yüklersen ne olur? O insan
sinir krizi geçirir, psikolojisi bozulur, anti-deprasanlar kullanır,
“artık dayanamıyorum” der.</p>
<p>Biz bu koşullarda çalışmayı reddediyoruz. Bize size 2-3 bin TL
maaş vereceğiz deseler, biz bunu yine de reddederiz. Bizim derdimiz insani
değerleri harcatmamak.</p>
<p><img alt=""
src="http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Isci_sinifi/sinif_hareketi_2011/tezkoop2.png"
style="width: 300px; height: 225px; padding-top: 10px; padding-right: 10px;
padding-bottom: 10px; padding-left: 10px; float: left; " /><strong><em>-
İsmail:</em></strong> Yemeklerle de ilgili sorunumuz var. Kendi
fast-food zincirlerinden beslenmemezi istiyorlar. Birçok
arkadaşımız bundan kaynaklı onlarca defa hastanelere gitti. Mide, gastrit
problemi vb. Biz bunu sürekli tüketmek zorundayız. Bir
arkadaşımız bundan kaynaklı karaciğer yetmezliği yaşıyor. Daha 23
yaşında. Midelerine kelepçe takılanlar var.</p>
<p><strong><em>- Gülbahar: </em></strong>Haber dinlerken dahi
yaptığım işi düşünüyorum. “Acaba hata yaptım mı?
Raporumda hata gözükecek mi diye düşünürken
buluyorum kendimi. Gece rüyamda müdürümü
görüyorum. Akrabalarımı bana hata yazarken görüyorum.
Bu normal bir insan psikolojisi değil. Pekçok arkadaş
anti-deprasanlar kullanıyor. Ben tepki gösteriyorum ama bir yandan da
“acaba alsam mı?” diye düşünüyorum.
Biriktirdiğin stresi evde çıkarıyorsun. Herkesle kavga ediyorsun.
Bir uyumsuzluk sorunu yaşıyorsun.</p>
<p>Bize bir ara yüzde 2’lik bir zam yapıldı. Sonra baktık
ertesi gün bize verilen yemek kuponlarının limiti düşmüş.
Sorduğumuzda “size yeni zam yaptık, sesinizi
çıkarmayın” dendi. Bu kuponla da karnımızı doyurma
imkanımız yok. Aç kalıyoruz. “Bunlar yetmiyor”
dediğimiz zaman ise geçiştiriliyoruz.</p>
<p><strong><em>- Murat:</em></strong> Eski elemanlar 945 TL alıyor,
yeni elemanlar da 3 yıl boyunca asgari ücret alıyor. Güvence
zaten yok.</p>
<p><img alt=""
src="http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Isci_sinifi/sinif_hareketi_2011/tezkoop4.png"
style="width: 300px; height: 225px; padding-top: 10px; padding-right: 10px;
padding-bottom: 10px; padding-left: 10px; float: right; " /><strong><em>-
Gülbahar:</em></strong> Ayağa kalkıp su içemiyorsunuz.
Sürekli konuştuğunuz için boğazınız kuruyor fakat
müşteriyi hatta bekletmemek için su bile alamıyoruz. Ben
visörüme su işareti yapıyorum. Adam bana su getiriyor. Biz
yanımızda pet şişelerle su getiriyoruz. Kalkıp su almak durumunda
kaldığımızda fırça yemeyelim diye.</p>
<h4 align="center">
“Sendikal faaliyet öğrenilince baskılar başladı”</h4>
<p><strong><em>- Örgütlenme çalışmasına nasıl
başladınız?</em></strong></p>
<p><strong><em>- Murat:</em></strong> Yaklaşık 10 ay önce
sendikalaşma çalışmasına başladık. Burger 8 ay kadar haberdar
olmadı. Haberleri olunca öncelikle işten atılan 4 kişiyle
konuşmayı kestiler.</p>
<p><em><strong>- İsmail:</strong> </em>Ardından baskılar başladı.
Mesela normalde bizim konuşma kayıtlarımız bir şikayet olduğunda
dinlenir. Fakat bizim kayıtlarımız geriye dönük dinlenmeye
başlandı. Açık yakalamaya çalıştılar. Dilekçe
hakkımız var. Vardiya günü, işin olduğunda dilekçe
verdiğin taktirde size izin veriyorlar. İki aydır hiçbir
dilekçemiz kabul edilmedi. Cumartesi istiyoruz, salı veriyorlar
mesela. Üşüyorum diyorsun camın önüne koyuyor.
Gözlerim güneşten rahatsız oluyor diyorsun güneş alan yere
koyuyor vb. Bizimle alakalı taciz ve yıldırma politikaları başladı.
Bunun olabileceğini tahmin edebiliyorduk zaten.</p>
<p>Problemlerimizi nasıl çözebiliriz diye
düşündük, arkadaşlarla “ne yapabiliriz”in
cevabını aradık. Tez-Koop-İş Sendikası’na geldik ve işyerimizi
anlattık.</p>
<p>Türkiye’de koşulları, yasaları biliyoruz. İşverenlerin
sendikalara bakış açısını biliyoruz. Bu anlamda karşı
çıkacaklarını bildiğimiz için yetki alana kadar gizliliği
korumaya çalıştık. Sonuç almaya ramak kala da
öğrendiler. Bu noktada baskılar, tacizler artmaya başladı. Sudan
sebeplerle tutanak yazmaya başladılar. Biz bunları bir şekilde
göğüsleyebiliyorduk. Murat arkadaşımız ses kalitesi
gerekçe gösterilerek işten atıldı. Bu arkadaşımız 1.5
senedir çalışıyor.</p>
<p>Bu şekilde içerdeki arkadaşlarımıza gözdağı verildi.
Buna sessiz kalma şansımız yoktu. Murat bunu içerde
çalışan arkadaşlarımıza duyurduğunda biz de demokratik tepkimizi
dile getirdik. Arkadaşımızın haksız ve hukuksuz bir şekilde neden
atıldığını sorduk. O anda işveren direktifiyle olduğu çok
açık bir saldırı yaşadık. Bazı çalışanlar bize fiili
olarak saldırdı. Birisi bana yumruk attı. Adam bizi darp etti ardından
müdürün masasına oturarak bizi tehdit etti.</p>
<p>Buna karşı ertesi gün çalışan arkadaşlarla basın
açıklaması gerçekleştirdik. Açıklamaya katılan bu
arkadaşlarımız tek tek odaya alınarak tehdit edildi. Sendikadan istifa
etmezlerse işten çıkarılmakla tehdit edildiler. Aileleri aranarak
baskı oluşturulmaya çalışıldı. İşten istifa etmeleri
için zorlandılar. İnsanlara sendikayı yasadışı ve terör
örgütü olarak lanse ettiler.</p>
<p><strong><em>- Baskılar içeride nasıl
karşılandı?</em></strong></p>
<p><strong><em>- İsmail: </em></strong>Şu ana kadar imzasını geri
çeken olmadı. Arkadaşlar ziyaret ediyorlar, birebir
görüşmelerimizi sürdürüyoruz.</p>
<p><img alt=""
src="http://www.kizilbayrak.net/fileadmin/images/Isci_sinifi/sinif_hareketi_2011/tezkoop3.png"
style="width: 303px; height: 227px; float: left; padding-top: 10px;
padding-right: 10px; padding-bottom: 10px; padding-left: 10px; "
/><strong><em>- Murat: </em></strong>Mesela bir bayan arkadaşımızı
tehdit ediyorlar. O da “Hayır, ben sendikalıyım
gücünüz yetiyorsa atın” diyor. Başka bir örnek;
destek veren bir çağrı geldiğinde orada bulunan arkadaşlarımız
alkışlıyorlar vb. İçerideki hava iyi.</p>
<p><strong><em>- İsmail</em>:</strong> Bu kampanyalarla
içerideki arkadaşlarımın motivasyonu yükseliyor. Basında bu
yönde çıkan haberler onları daha çok cesaretlendiriyor.
Baskılara karşı daha dik durmalarını sağlıyor.</p>
<h4 align="center">
“Tüketicilerin desteği önemli”</h4>
<p><strong><em>- Mücadelenizi nasıl
sürdüreceksiniz?</em></strong></p>
<p><strong><em>- İsmail:</em> </strong>Çağrı merkezinde
örgütlenme deneyimi yaşanmamış. Problemleri çözmenin
yegane yolu birlikte hareket etmekten, örgütlenmekten
geçiyor. Bunu gerçekleştirmenin yolunun sendikadan biliyorduk.
Görüştüğümüz bütün arkadaşlar da buna
çok sıcak yaklaştılar.</p>
<p>Bizden bağımsız olarak insanların internet üzerinden
yürüttüğü destek kampanyaları var. Bunlar çığ
gibi büyüyor. İmza kampanyası için sendikanın
önünde stant kuracağız. Taleplerimiz atılan işçilerin
geri alınması, sendikal mücadelemize işverenin saygı
göstermesi, sendika üyesi arkadaşlarımıza yönelik
baskının son bulması. Bu taleplerimiz karşılanıncaya kadar
mücadelemizi sürdüreceğiz.</p>
<p>Ayrıca “Sipariş yok destek var kampanyası” içerideki
motivasyonu arttıran bir unsur.</p>
<p>Burada başarırsak bir yol açarız. Çağrı merkezlerinde
öncü oluruz.</p>
<p><em><strong>- Gülbahar:</strong> </em>Tüketicilerin
attığı her mesaj bizim için önemli. 444 54 64’ü
arayarak “Sipariş yok destek var” mesajını bırakın.</p>
<p><strong><em>- Burger King’in sahibi olan tekel aynı zamanda Ontex
fabrikalarının da sahibi. Ontex işçileriyle müdacale
süreçlerinizi ortaklaştırmayı düşünüyor
musunuz?</em></strong></p>
<p><strong><em>- İsmail:</em></strong> Ontex işçileri iki
basın açıklamamıza da gelip bize destek verdiler. Birlikte
mücadeleye her zaman açığız. Onlar da emekçi
kardeşlerimiz. Aynı patron tarafından mağdur edilmişiz. Bu noktada
birlikte çalışma ve mücadele örmekle ilgili bir
sıkıntımız yok.</p>
<p><strong><em>- Murat:</em> </strong>Sınıf dayanışması çok
önemli. O gün orada PTT’den de arkadaşlarımız vardı.
Ontex işçilerinin cumartesi günü basın
açıklamaları oluyor. Onların basın açıklamalarına
kitlesel olarak katılabiliriz. Ortak bir kamuoyu oluşturabiliriz.</p>
<p align="right"><strong><em>Kızıl Bayrak / İstanbul</em></strong></p>
<p><strong>Kaynak: kizilbayrak.net</strong></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder