<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/6854>DPT'nin sessiz
ölümü</a></h1><p><img
src="http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/brand.jpg"
style="float: left; " /><strong>Devlet Planlama Teşkilatı'nın ismi ve
kamu idareleri içindeki statüsü değiştirilerek Kalkınma
Bakanlığı'na dönüştürüldü.</strong></p>
<p>8 Haziran'da yürürlüğe giren Bakanlıkları yeniden
düzenleyen Kanun Hükmünde Kararnamelerden biri de
DPT’nin isminin ve kamu idareleri içindeki
statüsünün değiştirilerek Kalkınma Bakanlığı haline
dönüştürülmesine yönelikti.</p>
<p><strong>DPT'nin ismine bile tahammül edilemedi</strong><br />
Başbakanlığa bağlı bir kurum iken diğer herhangi bir bakanlık kurumu
statüsüne indirilen DPT’nin görev ve yetkileri aynen
Kalkınma Bakanlığı'nda sürse bile bu duruma basit bir isim
değişikliği olarak bakılamaz. 50 yıllık bir kurum olan DPT ismi planlı
ekonomiyi, kamuculuğu ve toplumsal ilerleme fikrini simgelemekteydi.
Yaşanan 30 yıllık neoliberal süreçte ulusal planlamanın
önemini yitirmesiyle işlevselliği önemli ölçüde
azalan DPT’nin ismine bile bugün tahammül edilemiyor.</p>
<p>Türkiye’nin sosyo ekonomik gelişme sürecinde ve
Cumhuriyet'in kazanımları içinde kayda değer bir yeri olan
DPT’ye yönelik bu olumsuz uygulamaya karşı sermaye sınıfı
dışındaki ilgili taraflardan ciddi hiçbir tepkinin oluşmaması
politik körlük ve ilgisizliğin yanısıra belki de
"cumhuriyetin statükocu kurumları"ndan bir başkasının
tarihe karışmasının getirdiği memnuniyet ile açıklanabilir!</p>
<p><strong>DPT’nin işlevi</strong><br />
Tarihsel olarak devletçilik, sanayileşme, planlama, kalkınma gibi
kavramlar Türkiye’nin kapitalistleşme süreci ile yakından
ilişkilidir ve bu kavramların hayata geçmesi ile birlikte
Türkiye ekonomisi kapitalistleşmede önemli yol kat etmiştir.
Planlama uygulamaları ve DPT’nin varlığı, Türkiye
kapitalizminin sermaye birikimindeki yetersizlikleri sermaye sınıfı adına
aşmaya yönelikti.</p>
<p>1960-1980 yılları arasında DPT eliyle uygulama alanı bulan planlı
ekonomi dönemi, sanayi burjuvazisinin iç pazara yönelik
politikaları kendi sermaye birikim sürecini gerçekleştirmesi
için gerekliydi. O dönemdeki içe dönük sermaye
birikim süreci dünya kapitalizmiyle uyumlu idi.
Türkiye’de 1980 krizinin ardından gerçekleştirilen
dönüşümler ve bu dönüşümlere yönelik
yapısal reformlar, uluslararası sermayenin önündeki engelleri
kaldırmayı hedeflediği gibi, ülke içindeki içe
dönük birikim sürecinin tıkanıklarını aşmayı da
amaçlamıştır.</p>
<p>1980’lerde uygulanmaya başlayan ve halen sürdürülen
neoliberal politikalar planlamanın rolünü ve merkezi
ağırlığını tümüyle değiştirerek ortadan kaldırmış,
ulusal planlama kavramının 1960’lı 70’li yıllardaki
içeriğini de silmiştir.1980 öncesindeki karma ekonomi politika
anlayışının terk edilerek bunun yerine serbest piyasa ekonomi
anlayışının hayata geçirilmesi, ulusal planlamanın işlevini ve
uygulanmasını ortadan kaldıran temel gelişmedir.</p>
<p>Bu dönemde, devletin küçültülmesinin temel
politika olarak benimsenmesi kamu harcamaları ve kamu yatırımlarının
azalması, devletin kalkınmanın temel aktörü olmaktan
çıkarılması, sosyal devlet anlayışının ortadan kaldırılması
ulusal planlama anlayışının da terk edilmesi anlamına gelmektedir. Bu
süreçte uluslararası mal ve finansal piyasalar ile
bütünleşmenin artmasına bağlı olarak ulusal ölçekte
karar alma mekanizmalarının büyük ölçüde ortadan
kalkması ulusal planlamanın varlığını, uygulanabilirliğini
mümkün kılmamaktadır. Ancak yaşanmakta olan neoliberal
sürecin sona ermesiyle bütünlüklü, ulusal planlama
anlayışı hayat bulabilir.</p>
<p>1980 sonrası dönemde DPT, kalkınma planları, yıllık planlar,
orta vadeli programlar, AB sürecinin gerektirdiği katılım öncesi
ekonomik programlar gibi plan ve programlar hazırlamakla birlikte bunların
ekonomiyi ve toplumsal hayatı yönlendirmede etkisi 1980 öncesi
dönemden tümüyle farklıdır.</p>
<p>Gerçekleştirilen yeni Kalkınma Bakanlığı'nın ismi bize
önümüzdeki dönemde bölgesel bazlı bir planlama
anlayışının dayatılacağını gösteriyor. Son yıllarda DPT
içindeki etkisi ve uygulama kapasitesi artan, ancak sonuçları
itibariyle başarısız olan bölgesel planlama uygulamaları ile
toplumsal kaynakların daha etkin kullanma prensibinin karşılık
bulmadığı görülüyor.</p>
<p>(soL - Haber Merkezi)</p>
<p><strong>Kaynak: sol.org.tr</strong></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder