<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/6911>"AKP Elini TMMOB'den
Çek"</a></h1><p> </p>
<p align="justify"><img alt=""
src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/ivmeaciklamaresmi2.jpg"
style="width: 300px; height: 225px; " /></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Mühendislik
mimarlık ve planlamada +İVME dergisi olarak </font><font face="Times New
Roman" size="3">"AKP TMMOB'den Elini Çek"
başlığını , Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme
Kurulunun (DDK) 28 Eylül 2009 tarihinde "<b><i>Kamu Kurumu
Niteliğindeki Meslek Kuruluşları‘nın Teşkilat ve Mali Yapıları,
Denetimleri, Organlarının Seçimlerine Dair Esasların
Değerlendirilmesi ile Bunların Etkin ve Verimli Şekilde Hizmet
Yürütmelerinin ve Geliştirilmelerinin Sağlanması Amacıyla
Alınması Gereken Tedbirler"</i></b> başlığı adı altında
yayınladığı rapora karşı, 5 Aralık 2009 tarihindeki </font><a
href="http://www.ivmedergisi.com/a%C3%A7%C4%B1klama-33-akp-elini-tmmobden-%C3%A7ek.html"
target="_blank"><font color="#000080" face="Times New Roman" size="3"><u>33
No'lu açıklamamızda</u></font></a><font face="Times New Roman"
size="3"> kullanmıştık.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">33 Nolu
açıklamamızı her açıklamada yaptığımız gibi
TMMOB'ye bağlı oda ve şubelerin tümüne ve elimizde
sınırlı sayıda bulunan üyelere göndermiştik. TMMOB'yi
tasfiye etmeyi ve teslim almayı hedefleyen DDK raporuna karşı
yaptığımız 7 (yedi) sayfalık bu açıklamamızda bu saldırıya
karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini de
vurgulamıştık.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Bu
açıklamayla da yetinmeyerek DDK raporunun neyi
amaçladığını TMMOB Danışma Kurulunda (bizleri almak
istememelerine rağmen bu kurula girerek) kurulun bitiminde bizlere
verilen sınırlı söz hakkımızla dile getirdik. TMMOB'nin
yaptığı etkinliklerde ve ortamlarında bazı TMMOB ve oda
yöneticilerinin engellemesine rağmen standlar açarak,
açtığımız bu standlarda ve her ortamda DDK raporuna karşı
yaptığımız açıklamamızı dağıttık. DDK raporuna karşı
açtığımız imza kampanyası ile imza toplayarak DDK raporunda
hedeflenenin <b><i>“Meslek örgütleri kamu kurumu gibi de
demokratik kitle örgütü gibi de davranmasın. Başka bir
deyişle ya iktidarın güdümünde olsun ya da yok
olsun…”</i> </b>olduğunu gücümüz oranında
anlatmaya ve buna karşı mücadele edilmesi gerektiğini,
mücadelenin de nasıl yapılması gerektiğini anlatmaya
çalıştık.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Tüm bu
çalışmalarımıza rağmen DDK raporunu TMMOB ve bağlı oda
yönetimlerinin gündemine bir türlü sokamadık.
Gündemine sokamadığımız gibi, DDK raporuna karşı
yürüttüğümüz bu kampanya çalışmalarımız
sırasında çoğu yerde bazı oda yöneticilerinin
engellemeleri ile de karşılaştık.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Bizim
+<b>İVME </b>olarak bundan bir buçuk yıl önce 5 Aralık
2009 tarihinde söylediklerimiz, bugün AKP iktidarı tarafından
“<i>Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı'nın Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve diğer
Kanun Hükmünde Kararnamelerle”</i> uygulamaya sokulmak
üzeredir. O gün bunu da söylemiştik ve açıklamamızda
ara başlık olarak verdiğimiz <i>“</i><b><i>Rapor AKP'nin
Raporudur” </i></b>bölümünde bunu
anlatmıştık.<b> </b>Ama o gün TMMOB ve bağlı oda
yönetimlerini bir türlü harekete
geçirememiştik.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Bugün, AKP
iktidarı, “<i>Çevre, Orman ve Şehircilik
Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname ve diğer Kanun Hükmünde
Kararnamelerle” </i>ile TMMOB’yi teslim almak ve tasfiye
etmek istediğini çok net olarak ortaya koymuştur. TMMOB ve bağlı
oda yönetimleri de ancak bugün (15 Haziran 2011) toplanarak bu
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile amaçlananın ne olduğunu
nihayet görebilmiş ve bazı tespitler yapmışlardır. Elbette ki
tespitler önemlidir. Ama daha da önemlisi bu saldırılar
karşısında nasıl bir direniş gösterileceği, var olan
haklarımızın nasıl savunulacağı, korunacağı ve nasıl bir
mücadele yürütüleceğidir. Yapılan bu toplantıdan sonra
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı imzası ile yapılan
açıklamada bunlar somut olarak yoktur. Bunlar olmayınca da
açıklamada <i>“mücadele, mücadele,
mücadele”</i> diye bir söylemin olmasının anlamı ve
inandırıcılığı da kalmamaktadır. Bir açıklamada ne kadar
çok “mücadele” kavramı geçerse o kadar
çok mücadele edilmiş olmamaktadır. Eğer öyle olsa idi, o
zaman mücadele çok kolay olurdu. Ama mücadele etmek
böyle kolay olmuyor. Öncelikle mücadele risk almayı ve
bedeller ödemeyi göze almayı gerektirir. Sonra bu risk alma ve
bedel ödemeye cüret etmeyi gerektirir. Bunlar varsa ve göze
alınıyorsa gerisi bu saldırılara geri adım attırmak için uygun
bir mücadele programı çıkartmak ve programı uygulamaya
sokmaktır. Yapılan açıklamada bir mücadele programı yoktur.
Tüm bu eksikliklere rağmen 2009 yılında DDK Raporunu gündemine
almayan TMMOB ve bağlı oda yönetimlerinin “<i>Çevre,
Orman ve Şehircilik Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve diğer Kanun
Hükmünde Kararnameleri”</i> gündemine alıp buna
karşı <i>“mücadele”</i> edeceğiz demesini bile
bir ileri adım olarak görüyoruz.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">TMMOB ve bağlı oda
yönetimlerinin yaptıkları bu toplantıda somut olarak bir
mücadele programını çıkartmamış olmaları büyük
bir eksikliktir. Nasıl mücadele edilmesi gerektiğini de 2009 yılında
yaptığımız açıklamamızda “<b>Tasfiye Operasyonuna Karşı
Tek Yol Mücadeledir” </b>ara başlığı altında
anlatmıştık. Bugün de bu önerimiz güncelliğini aynen
korumaktadır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">AKP iktidarı,
bugün kendinden olmayan, kendi gibi düşünmeyen herkese, her
kesime hiçbir ilke, kural ve ahlak tanımadan saldırıyor.
Öbür yanda ülkemizi emperyalist tekellere ve
işbirlikçilerine sunacak yeni projeler geliştiriyor.
Sömürü ve talana kimse ses çıkarmasın istiyor.
Demokratik haklarını kullanan herkesi gözaltı ve keyfi tutuklama
zulmü ile etkisiz hale getirmek istiyor. İşbirlikçi AKP
iktidarının tüm bu saldırıları için güç
aldığı nokta
örgütsüzlüğümüzdür.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Artık bu
ülkede demokrasi mücadelesi vermenin
karşılığı ölüme kadar varıyor. Bu bilinçle
donanarak, AKP iktidarına da, onların sahipleri olan emperyalist-kapitalist
sisteme de karşılık vermek için güçlerimizi
birleştirmeli, mesleki demokratik kitle örgütümüz olan
TMMOB'yi korumak ve yaşatmak için örgütlü
mücadelemizi büyütmeliyiz. Unutmayalım ki;</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">KORKULARI
ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZ!</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman"
size="3">GÜÇLERİ ÖRGÜTSÜZLÜĞÜMÜZDÜR!</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>Mühendislik,
Mimarlık ve Planlamada</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>+İVME
Dergisi</b></font></p>
<p align="justify"><a
href="http://www.ivmedergisi.com/a%C3%A7%C4%B1klama-33-akp-elini-tmmobden-%C3%A7ek.html"
target="_blank"><font color="#000080" face="Times New Roman"
size="3"><b><u>AÇIKLAMA 33: AKP ELİNİ TMMOB'DEN ÇEK (5
Aralık 2009)</u></b></font></a></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman"
size="3">Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu,
22 Mayıs 2008 tarih ve 107 sayılı yazısıyla içlerinde
TMMOB’nin de bulunduğu meslek örgütlerinin incelenmesine
karar verildiğini TMMOB’ye iletmiştir. İlgili yazıda, "Kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının daha iyi ve etkin bir şekilde
hizmetlerinin yürütülmesi”, inceleme gerekçesi
olarak sunulmuştur. Gelir-gider durumundan muhasebe sistemine, personel
istihdamından üye kayıt işlemlerine, çalışma raporlarından
genel kurul tutanaklarına kadar birçok bilgi incelenmek üzere
çeşitli zamanlarda Kurul’a gönderilmiştir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Nihayet 28
Eylül 2009 tarihinde "Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek
Kuruluşları‘nın Teşkilat ve Mali Yapıları, Denetimleri,
Organlarının Seçimlerine Dair Esasların Değerlendirilmesi ile
Bunların Etkin ve Verimli Şekilde Hizmet Yürütmelerinin ve
Geliştirilmelerinin Sağlanması Amacıyla Alınması Gereken
Tedbirler" başlıklı bir rapor Devlet Denetleme Kurulu tarafından
yayınlanmıştır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>Raporun Gizli
Tutulması Demokratik Değildir</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Eki ile beraber
toplam 1861 sayfa olan DDK Raporunun 41 sayfalık özeti 16 Ekim 2009
tarihinde ise kamuoyu ile paylaşılmıştır. Raporun tamamı
çeşitli yazışmalarla Kurul’dan istenmesine rağmen,
“Araştırma ve inceleme kapsamındaki kurum ve kuruluşlarla ilgili
gizlilik dereceli bilgi ve değerlendirmelerin bulunması” şeklinde
gerekçelendirerek bu talebin reddedilmesi açık bir
hukuksuzluktur.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Raporun
özetinde meslek örgütlerini şeffaf olmamakla suçlayıp
ardından içinde birçok eleştiriyi barındıran ve bu
eleştiriler referans alınarak meslek örgütlerine ilişkin
köklü değişiklikler öneren bir raporu, ilgili meslek
örgütleri ile ve kamuoyu ile paylaşmamanın kendisi şeffaf
olmamaktır. Meslek örgütü yöneticilerinin ve
üyelerinin görüşlerini dahi almadan bir rapor hazırlanması
ve yukarıdan dikte edilmesi tam da bir 12 Eylül kurumuna yakışandır,
nitekim Devlet Denetleme Kurulu da aynen böyle yapmıştır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>Rapor
AKP’nin Raporudur</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Devlet Denetleme
Kurulu 1981 yılında Milli Güvenlik Konseyi tarafından kurulan ve 1982
Anayasası’nın 108. maddesine göre de kamu kurumları, kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve sendikalara yönelik
inceleme, araştırma ve denetleme yapmakla görevlendirilmiş,
cumhurbaşkanlığına bağlı bir kuruldur.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">DDK’nın
kuruluş yılı olan 1981’den beri kamu kurumu niteliğindeki meslek
örgütlerini inceleme ve denetleme yetkisi olmasına rağmen bu
yetkisini ilk kez şu an kullanıyor olması önemlidir. AKP’nin
iktidar olduğu 2002 yılından itibaren birçok kurum ve kuruluşa
müdahalelerde bulunması, bu kurumlarda kadrolaşmalar yapması, DDK
incelemesi ile birlikte düşünülmelidir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">AKP iktidarı, ABD
ve İsrail’in Büyük Ortadoğu projesi kapsamında en
önemli müttefiki olmasından aldığı güçle bir
yandan devlet içinde kendisinden olmayan unsurları tasfiye
etmeye çalışırken öte yandan toplumsal muhalefetin her
kesimine yönelik baskı altına alma ve sindirme politikası
gütmektedir. Amacı ülkemizi karşıt sesin çıkmadığı
bir dikensiz gül bahçesine çevirmektir. Bu doğrultuda
Mesleki Demokratik Kitle Örgütlerimizin genel kurullarında kendi
yandaşı olan gruplarla seçimlere müdahale etmeye
çalışmış, bunda genel olarak başarı olamadığı noktada da
açıktan bir müdahalede bulunmaktan çekinmemiştir. Bu
yanıyla DDK raporu AKP’nin odalarımıza yönelik başlatacağı
saldırının ilk adımıdır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>Rapordaki
Tespitler Nelerdir? AKP Nelerden Rahatsız Olmaktadır?</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">16 Ekim 2009
tarihinde açıklanan DKK raporu özeti incelendiğinde göze
çarpan en somut şey, incelenen Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek
Örgütlerine ilişkin neredeyse en küçük bir olumlu
cümle bulunmamasıdır. Birçok eksiği ve zaafına rağmen
yıllardır Türkiye’deki toplumsal mücadelenin en önemli
bileşenlerinden olan bu kurumlarla ilgili böyle bir yaklaşım bile bu
raporun objektif kriterlerden uzak, ısmarlama bir rapor olduğunun başlı
başına kanıtıdır. Rapor özeti, iktidarın meslek
örgütlerinden hangi konularda rahatsız olduğunu da
açıkça ortaya koymaktadır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>-AKP Meslek
Örgütlerimizin Siyaset Yapmasını
İstememektedir</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Tayyip Erdoğan, 30
Kasım 2009'daki AKP İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın
kapanışında yaptığı konuşmasında “<i>Hemen
Danıştay'a dava açarlar, bilmem nereye dava açarlar.
Bunlar yapılmasın derler. (…) Yapılacak olan birçok şeyi
şu anda yapamıyorsak inanın bu odalar sebebiyle yapamıyoruz. Bunu da
burada halkımın özellikle duymasını istiyorum. Yapamıyoruz.
İstemiyorlar. Çünkü halka çok uzaklar
ve</i><b><i>her şeye yaklaşımları ideolojik</i></b><i>.”demiştir.
Erdoğan’ın birçok beyanatında da benzeri cümleler
bulunmaktadır.</i></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Tayyip
Erdoğan’ın bu bakış açısı DDK raporunun da en
belirleyici yanıdır. Raporda geçen “<i>Devletin idari ve mali
denetim yetkisinin merkezi idare kuruluşlarınca
öngörüldüğü şekliyle kullanılmaması ve meslek
kuruluşlarının da kendilerine tanınan idari ve mali özerkliği
sınırsız bir bağımsızlık olarak algılayarak ideolojik/politik
organizasyonlar gibi hareket etmeleri kamuoyu ve meslek mensupları
tarafından da eleştirilmektedir.”</i> gibi birçok ifade
bugün toplumsal mücadeleyi yükseltme noktasında bizim de
çokça eleştirdiğimiz TMMOB vb diğer DKÖ’lerin
mevcut duruşlarından bile ne kadar rahatsız olunduğunu
göstermektedir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">TMMOB’nin de
içinde yer aldığı Mesleki Demokratik Kitle Örgütleri
elbette ki siyaset yapmaktadır. İnsanlığın, ülkenin, halkın,
meslektaşın çıkarını savunmak siyasetin kendisidir. Öte
yandan emperyalizmin, tekellerin çıkarlarını savunmak da
siyaset yapmaktır. Bu yanıyla Meslek örgütlerini
“ideolojik/politik” olmakla suçlayan DDK’nın
kendisi ideolojiktir, siyaset yapmaktadır. DDK’nın yapmış olduğu
siyasetin emekten ve halktan yana olmadığı da açıktır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>- AKP, Meslek
Örgütlerinin Anayasal Yetkilerinden Rahatsız
Olmaktadır.</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Bilindiği gibi
TMMOB’nin de içinde yer aldığı 18 meslek
kuruluşu/üst kuruluşu Anayasa’nın 135. maddesine göre,
Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Örgütü olarak
tanımlanmaktadır. Bu gibi yapılanmaların örnekleri
farklı ülkelerde de mevcut olmasına ve bu gerçek raporda
da belirtilmesine rağmen Kurul –siz AKP düşünün-
meslek örgütlerine Anayasa tarafından tanınan yetkilerden ciddi
olarak rahatsız olmaktadır. Raporda geçen <i>“Mevcut
yapılanmada en önemli sorun, bu kuruluşların ne kamu kurumu veya
kuruluşu olarak tam anlamıyla kamu hukuku kurallarına tabi bir idare
teşkilatı, ne de dernek veya sendika tipi örgütler gibi sivil
toplum kuruluşu olarak yapılandırılmış olmasından, yani hukuki
niteliklerinin ve idare teşkilatı içindeki yerlerinin “kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu” şeklinde mahiyeti belirsiz ve
muğlak bir şekilde tanımlanması ve kamu kurumu veya kuruluşu
olmadıkları halde, bunlara kamu tüzel kişiliği tanınmasından
doğmaktadır.”</i> tespiti AKP’nin müdahale etmeyi
hedeflediği ana noktayı da işaret etmektedir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Bir
taraftan <i>“kamusal tipteki örgütlenme modelinin meslek
kuruluşlarının, meslek ve meslek mensuplarına yönelik işlev ve
görevlerini gereği gibi yerine getirmelerini
engellediği”</i> eleştirisi ile ilgili örgütlerin
kamusal yetkileri hedefe koyulurken, öte yandan <i>“Kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının organlarında görev alan,
bu kuruluşların yönetimlerini üstlenen kişilerin kendilerini
devletten tamamen bağımsız, özel hukuk hükümlerine tabi
birer sivil toplum kuruluşu olarak
nitelendirmeleri”</i> eleştirisinin yapılması bir paradoks
değildir. <b>Söylenmek istenen aslında şudur: Meslek
örgütleri kamu kurumu gibi de demokratik kitle
örgütü gibi de davranmasın. Başka bir deyişle ya iktidarın
güdümünde olsun yada yok olsun…</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>- AKP Meslek
Örgütlerini Ticari Kuruluşlar Olarak Tanımlamakta, Gelirlerine
Göz Dikmektedir</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">DDK Raporunda sadece
2008 yılındaki gelirlerinin iki milyar TL’yi, geçtiği bu
rakamın kurumların tüm mal varlıklarını kapsamadığı
ifade edilmekte, <i>“Meslek kuruluşlarının gerek yıllık
gelirleri ve bilançolarında yer alan aktif kıymetlerin ulaştığı
düzeyler gerekse yürüttükleri hizmet ve faaliyetler,
söz konusu kuruluşların meslek kuruluşu olmanın yanında ciddi bir
ekonomik/ticari organizasyon/birim haline de geldiklerini
göstermektedir.” </i>söylenmektedir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Başlangıçta
meslek örgütlerindeki ticarileşmeyi eleştiriyormuş gibi
görünen bu ifadeler raporun izleyen bölümlerinde tam
tersi bir durum almaktadır. <i>“Oluşan gelir fazlalarının
değerlendirilmesini teminen söz konusu fazlalıkların
gerek </i><b><i>vergilenmesi </i></b><i>gerekse zorunlu olarak
çeşitli </i><b><i>bilimsel ve toplumsal
amaçlara</i></b><i> (üniversite kurulması, mevcut
üniversitelere desteklemelerde bulunulması ve kamuya yararlı dernek ve
vakıflara katkı sağlanması gibi)</i><b><i> tahsisine ve/veya
meslekle ilgili kamusal ihtiyaçların karşılanmasına
ayrılması</i></b><i>na yönelik düzenlemeler
yapılması” </i>önerisi ile bir yandan bu kurumlar kar eden
ticari bir şirket kabul edilmekte, öte yandan devletin yapması gereken
kamusal harcamalar meslek örgütlerine yaptırılarak bir taşla iki
kuş vurulmak istenmektedir. Elde edilen gelir ise her zaman olduğu gibi
tekellere kaynak olarak sunulmak istenmektedir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>AKP, Meslek
Örgütlerindeki Kimi Eksiklik ve Zaafları, Kendi Müdahalesini
Meşrulaştırmak için Argüman olarak
Kullanmaktadır</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Devlet Denetleme
Kurulu raporunda <i>“Meslek kuruluşlarının/üst
kuruluşlarının birçoğunda eşitlik, katılımcılık,
çoğulculuk, hizmet odaklı yönetim, hesap verebilirlik,
şeffaflık gibi gelişmiş demokrasi uygulamalarının temel değerlerinin
uygulanabildiğini söylemek mümkün bulunmamaktadır.
Merkeziyetçi ve katı yönetim anlayışları, üyeler, devlet
ve diğer sosyal kesimler ile olan ilişkilerdeki olumsuz yaklaşımlar,
kamusal veya parasal güç elde etme konusundaki baskın
eğilimler, tahsisli kaynakların amaç dışı kullanımı,
yürütülecek etkinliklerin belirlenmesindeki odak kaybı gibi
sorunlar da meslek kuruluşlarının işlevselliğini sınırlamaktadır.
Örgüt içi demokrasinin sağlanamaması, katılım
kanallarının tıkanması, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim
tarzının geliştirilememesi gibi nedenlerle üyeler ve üyelerinin
talep ve beklentilerinden soyutlanan örgütlerin işlevlerini
gerçek anlamda yerine getirebilmeleri mümkün
gözükmemektedir.” </i>gibi ifadelerle TMMOB’nin de
içinde yer aldığı Mesleki Demokratik Kitle
Örgütlerimizdeki bazı gerçeklikleri ortaya
koymaktadır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">İvme Dergisi olarak
birçok kez TMMOB’nin içinde bulunduğu duruma dair
değerlendirmeler yaptık. Bu değerlendirmelerimizde, örgüt
içi demokrasi sorunundan, örgütün ticarileştirilmesi
sorununa, örgüt-üye ilişkilerinden bürokratizme,
mücadele perspektifinden kolektivizm soruna kadar birçok konuya
değindik, eleştirilerde bulunduk. Bunların tamamında amacımız, ancak ve
ancak devrimci demokrat geleneklere sahip çıkılarak mevcut
zaaflardan sıyrılabileceği gerçeğinden hareketle,
örgütümüzün daha ileri bir noktaya taşınmasıydı.
Bu noktada eleştirilerimizi devrimci bir tarzda yaptık ve
örgütümüze sahip çıktık.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">DDK ve AKP’nin
bu tespitlerine bakıldığında “AKP’nin demokratik
olduğu” gibi bir saptama yapılamayacağı gibi, devrimcilerin
de “AKP’nin çıkarına söylemlerde bulunduğu”
gibi bir tespit de yapılamaz. Gerçekte iki tarafın söyledikleri
birbirine taban tabana zıttır. Birinde amaç, emekten ve halktan yana
bir örgüte sahip olmak için yanlış ve eksiklerimizin
giderilmesine çalışmakken diğerinde amaç
örgütü yok etmek veya kontrolü altına almaktır.
İkisini yan yana koymak Meslek Örgütümüzün mevcut
zaaflarıyla kalmasını, gerilemesini savunmaktır. Bunu yapanlar ise
AKP’ye bu gibi argümanları vererek örgütümüze
en büyük kötülüğü yapan
statükoculardır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">AKP’nin meslek
örgütlerimizi demokratik, şeffaf, katılımcı,
merkeziyetçi olmakla, parasal gücü elinde tutmakla
suçlama hakkı yoktur. AKP’nin kendisi bu eleştirilerin
ülkemizdeki bire bir uygulayıcısıdır. AKP’nin kendisi
antidemokratiktir. AKP Meslek Örgütlerindeki kimi eksiklik ve
zaafları, meslek örgütlerine müdahalesini meşrulaştırmak
için kanıt olarak kullanmaktadır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>AKP’nin
Raporu Mesleki Demokratik Kitle Örgütlerimizi Tasfiyenin İlk
Adımıdır</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">TMMOB tarihine
baktığımızda, Birlik’e yönelik en büyük saldırı
hiç şüphesiz 12 Eylül askeri cuntası tarafından
yapılmıştır. <i>“12 Eylül 1980 sonrası TMMOB İstanbul
birimlerinin tamamı, MMO İzmir Şb. dışındaki tüm İzmir birimleri
kapatılıyor, TMMOB ve birim yöneticilerinin bir kısmı tutuklanıyor,
bir kısmı da yurtdışına kaçıyordu. (…) 1980 askeri
darbesi sonrasında yöneticileri idamla yargılanmış olmasına
karşın TMMOB geçici olarak kapatılacak ve bir süre sonra cunta
tarafından faaliyet göstermesine izin verilecekti.”
(Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada Artı İvme Dergisi, Sayı 5,
Sayfa 22)</i></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Meslek
örgütlerimize 12 Eylül darbesi sonrasındaki en
büyük operasyon ise AKP iktidarı tarafından başlatılmak
istenmektedir. DDK Raporu bu operasyonun ilk adımıdır. AKP DDK raporu ile
yapılacak operasyonun gerekçelerini ve yol haritasını
oluşturmuştur.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Operasyon iki
başlıklıdır. Birinci başlıkta 12 Eylül’de başlatılan
örgütlenmeye dönük müdahale tamamlanırken, ikinci
başlıkta seçim sistemi değişiklikleri ile meslek
örgütlerinde gerici örgütlenmenin
önü açılmak istenmektedir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Bilindiği gibi Kamu
Kurumu Niteliğindeki Meslek Örgütü olarak tanımlanan bu
örgütlerde meslektaşların üyelik olma zorunluluğu
Anayasa tarafından tanınmıştır. 12 Eylül askeri darbesi kamuda
çalışanların üye olma zorunluluğunu ortadan
kaldırmıştır – ki o dönem meslektaşların
önemli bir bölümü kamuda çalışmaktadır.
Örgütlülüğe vurulan bu darbe şimdi DDK raporunda
tamamlanmaya çalışılmaktadır. <i>“Meslek
kuruluşlarının yönetim ve karar alma süreçlerinin
demokratikleştirilmesi, devlet karşısında özerk ve her
yönüyle çoğulcu bir yapının tesisi, faaliyetlerin
yürütülmesinde etkinliğin sağlanması, üyelerle meslek
kuruluşları arasında rızaya dayalı bir ilişki biçiminin tesisi
ve mevcut sistemdeki zaaf ve sorunların
giderilmesi”</i> şeklinde masumlaştırılmaya
çalışılan bu durum açıkça mevcut
örgütlülüğün tasfiye edilmeye
çalışılması anlamına gelmektedir. Ayrıca “Birliklerin
odalar üzerindeki idari vesayet yetkisinin sınırlandırılması”
önerisiyle birlik yapısının zayıflatılmaya çalışıldığı
da anlaşılmaktadır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Yıllardır oda
seçimlerini zorlayan, bunu yaparken de iktidar olanaklarını
sınırsızca kullanan ancak bu yolla kayda değer bir başarı
gösteremeyen AKP, şimdi yasama erkini elinde bulundurmanın avantajı
ile odalardaki seçim sistemine müdahale etmek
istemektedir.<i> “Oyların çoğunluğunu alan adayın
tüm listesinin seçilmesi yerine, milletvekili seçimlerine
benzer şekilde </i><b><i>aldıkları oy oranında gruplara temsil
(nispi temsil)
imkânı</i></b><i> tanınması” </i>düşüncesi
ile tam olarak yönetimleri alamasa da yandaşlarını yönetimlerde
temsil ettirme niyetini açıkça göstermektedir. %10
seçim barajının olduğu ve % 46 oyla meclisteki sandalyelerin %62
sini alan ama meslek örgütleri söz konusu olduğunda nispi
temsili, “tarafsızlık ve eşitlik” olarak gösteren AKP
iktidarı, tutarlılık açısından öncelikle milletvekili
seçimlerinde bu uygulamayı yapmalıdır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>AKP’nin
Meslek Örgütlerimize Dönük Bu Saldırısına Karşı
TMMOB Etkin Yönetim Anlayışı Ne Yapmıştır?</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">14 Şubat 2008
tarihin Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen talimatla başlayan
Devlet Denetleme Kurulu’nun “inceleme”si bir buçuk
yılı aşmıştır. Bu süre zarfında DDK çeşitli kereler
meslek örgütlerinden bilgiler istemiş, TMMOB de bu doğrultuda
2.09.2008 ve 03.12.2008 tarihlerinde istenen belgeleri Kurul’a
ulaştırmıştır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Bir buçuk
yılı aşkın bir süredir örgütün birebir
gündeminde olan böylesine önemli bir konu ile ilgili neler
yapılmıştır? TMMOB YK Başkanı Mehmet Soğancı’nın bir iki
televizyon programında yaptığı konuşmanın ve TMMOB ve bazı odaların
yaptığı birkaç yazılı açıklamanın dışında bu soruya
verilecek yanıt, “hiç”tir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Her ne kadar kabul
edilemez olsa da “Raporun içeriğine ilişkin somut bir bilgi
olmaması” bu süre zarfında bir şeyler yapılmamasının
gerekçesi olarak gösterilebilir. Peki, o zaman DDK rapor
özetinin yayınlandığı, iktidarın odalarımıza dönük
niyetini açıkça ortaya koyduğu raporun özetinin
yayınlanma tarihi olan 16 Ekim 2009 tarihinden günümüze neler
yapılmıştır? Buna verecek yanıt da “raporun tamamının
DDK’dan istenmesi” dışında hiç”tir. Yalnızca 20
Kasım 2009 tarihinde yani rapor özetinin gelmesinden 35 gün sonra
ve raporun tamamının gizlilik gerekçesiyle
gönderilemeyeceğinin Kurul tarafından belirtildiği tarih olan 6
Kasım 2009 tarihinden 14 gün sonra TTB, TEB, TDB ile TMMOB ortak bir
basın açıklaması yapılmıştır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Yapılan ortak
açıklama, saldırıya uğrayan, tasfiye edilmeye çalışılan
örgütlerin yapacağı bir açıklama olmaktan çok
uzaktır. Açıklamada iktidarın bu saldırısına ilişkin gereken
sertlikte ve üslupta yanıt verilmek yerine meslek
örgütlerinin şu ana kadar yaptıklarından bahsedilmiş,
birkaç yerde eleştirel ifadelerde bulunulmuş ama genelde çok
“ılımlı” bir dil kullanılmıştır. Böyle bir dil
kullanılması “iktidar doğrudan karşıya alınmak istenmiyor
mu?” sorusunu gündeme getirmektedir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Açıklamada
geçen <i>“</i><b><i>Raporun hedefi
konusunda</i></b><i> endişelerimiz artmaktadır. Daha açık
söylemek gerekirse Rapor‘un diline hakim olan
söylemin </i><b><i>meslek örgütlerini
"öteki" olarak konumlandıran bir yönü olduğunu,
meslek örgütlerini kamuoyu nezdinde karalamak amaçlı
sistemli bir faaliyetin
sürdürüldüğünü</i></b><i> düşünmekteyiz.”</i> ifadeleri
raporun gerçekten okunup okunmadığını
düşündürmektedir. Zira DDK’nın raporu özetinin 41
sayfasında da –muhtemelen raporun tamamı olan 1861 sayfada da -
açıkça ortaya konan gerçek Meslek
Örgütlerimizin iktidarın çıkarları doğrultusunda tasfiye
edilmesi çabasıdır. Raporun hedefini, meslek örgütlerini
“ötekileştirmek” veya “karalamak” olarak
okumak, okuma yazma bilmemekle eşdeğerdir. Bu tespiti yapmak en hafif
deyimiyle ciddiyetsizliktir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Rapor bir
“karalama” olarak değerlendirilince, rapor
yayınlandıktan 35 gün sonra etliye sütlüye dokunmayan bir
basın açıklamasıyla konuyu geçiştirmek normal
karşılanabilir. Ancak bu tasfiye raporuna karşı böyle tavırsız
kalmanın vebali, TMMOB de içinde yer aldığı ilgili tüm meslek
örgütü yöneticilerinin omuzlarındadır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>Tasfiye
Operasyonuna Karşı Tek Yol Mücadeledir</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">İfadeleri
özenle seçerek, ılımlı açıklamalarda bulunarak, Genel
Kurul kararı olmasına rağmen AKP’li bakanları Onur Kurulu’na
göndermeyerek, AKP ile “iyi geçinerek” meslek
örgütlerimize yönelik bu saldırıları savuşturmak
mümkün değildir. Saldırıların üstesinden gelmenin tek yolu
mücadele etmektir.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">TMMOB’nin
önemli bir mücadele geleneği vardır. Bu örgüt 100 bini
aşkın mühendis mimarın katılımı sonucunda
meslektaşlarımızın birçok özlük
hakkını kazanmasını sağlamış <wbr>büyük 19
Eylül iş bırakma eylemini gerçekleştirmiş bir
örgüttür. 19 Eylülleri gerçekleştirirken
dayanılan yegâne güç ise TMMOB’nin kendi
kitlesidir.</wbr></font></p>
<p><wbr><wbr>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">TMMOB,
AKP’nin bu tasfiye operasyonuna karşı çok büyük
bir kampanya örgütlemelidir. Örgütlenecek bu kampanyada
temel güç tabanı oluşturan ücretli ve işsiz mühendis
ve mimarlar olacaktır. Kampanya bildik basın açıklamalarının
tekrarı olarak düşünülmemelidir. En ücra işyerlerinden
fabrikalara kadar meslektaşlarımızın bulunduğu her yerde yoğun
bilgilendirmelerle başlamalı, tabanın önerileri doğrultusunda
şekillenen eylemliliklerle desteklenmelidir. Böyle bir kampanya bir
yandan AKP saldırısını durdurabileceği gibi öte yandan
TMMOB’nin üyesi ile olan bağını tekrar kurması için de
önemli bir araç olacaktır.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Bugün yeni 19
Eylüllere ihtiyacımız vardır. Bunu gerçekleştirmemek
için hiçbir neden yoktur. Üyelerimiz kendilerine
güvenildiği, kendilerine inisiyatif verildiği ölçüde
örgütüne sahip çıkacaktır. Önemli olan
mücadele iradesini ortaya koymaktır. Bizler İvme Dergisi olarak
emekten ve halktan yana bir TMMOB’yi yaşatacağımızı, AKP’nin
Mesleki Demokratik Kitle Örgütlerimize dönük
saldırılarına karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha
haykırıyor, tüm emek güçlerini bu doğrultuda
ortaklaşmaya çağırıyoruz.</font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>AKP
Saldırganlığına Son</b></font></p>
<p align="justify"><font face="Times New Roman" size="3"><b>Mühendisiz,
Mimarız Haklıyız Kazanacağız</b></font></p>
</wbr></wbr></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder