<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/6822>ÇMO: MADENCİLİK
FAALİYETLERİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ GÖZETİLMEDEN KAYIRILMASINA YARGIDAN
DURDURMA... </a></h1><p>
<strong>MADENCİLİK FAALİYETLERİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ
GÖZETİLMEDEN KAYIRILMASINA YARGIDAN DURDURMA...</strong><br />
<br />
Danıştay 6. Dairesi, 29.12.2009 tarihli Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren ÇEVRESEL ETKİ
DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ'NİN EK II'SİNDE YER ALAN
SEÇME-ELEME KRİTERLERİ UYGULANACAK PROJELER LİSTESİNİN 47 NCİ
MADDESİNDEN SONRA GELMEK ÜZERE EKLENEN VE BELİRLİ BİR LİMİTİN
ALTINDAKİ MADEN ARAMA FAALİYETLERİNİN ÇED SÜRECİNDEN
MUAFİYETİNİ DÜZENLEYEN 48. MADDESİ ile bu Yönetmelik kapsamı
dışında olup arama ruhsatı olan sahalarda yapılacak arama
faaliyetlerinde doğaya yeniden kazandırma çalışmasının
yapılmasının zorunlu olmadığına dair düzenlemenin getirildiği
23.01.2010 tarihli MADENCİLİK FAALİYETLERİ İLE BOZULAN ARAZİLERİN
DOĞAYA YENİDEN KAZANDIRILMASI YÖNETMELİĞİ'nin 2 VE 6.
MADDELERİ'nin yürütmesinin durdurulmasına karar
vermiştir.<br />
<br />
Bilindiği üzere 3213 sayılı Maden Kanununun 5177 sayılı Maden
Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun'un 3., 5. maddeleri ile değişik 7.nci maddesinin 1 ve 8.inci
fıkraları ile 5.6.2004 tarihli Dünya Çevre
Günü'nde kabul edilmiş ve maden arama faaliyetlerinin,
Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelik ile
düzenleneceği belirtilmiş, 28. maddesi ile de 2872 sayılı
Çevre Kanunu'nda değişiklik yapılarak Petrol, jeotermal kaynak
ve maden arama faaliyetleri, çevresel etki değerlendirmesi
(ÇED) kapsamı dışına çıkarılmış, söz konusu
düzenleme de 5491 sayılı Çevre Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun'un 7. maddesiyle pekiştirilmişti. Ana
muhalefet partisinin her iki Kanun'un Anayasa'ya aykırılığı
iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurması neticesinde de söz
konusu değişiklikler Ocak 2009'da iptal edilmiş, Kanun uyarınca
çıkarılan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği'nin
yürütmesi de Danıştay'ca durdurulmuştu. Anayasa Mahkemesi
kararını uygulamak adına 29.12.2009 tarihli Resmî Gazete'de
yayınlanan ÇED Yönetmeliği değişikliği ile<br />
<br />
- Hektar başına 500 m3'ün
altında yapılan yarmalı aramalar<br />
<br />
- Ruhsat alanı içerisinde toplam
5000 m.'nin altındaki maden arama sondajları,<br />
<br />
- Ruhsat alanı içerisinde toplam
10 000 m.'nin altındaki jeotermal arama sondajları<br />
<br />
- Ruhsat alanı içerisinde hektar
başına 10 adet sondaj ve altında yapılan Petrol ve doğalgaz arama
sondajları<br />
<br />
Yönetmeliğin, SEÇME-ELEME KRİTERLERİ UYGULANACAK PROJELER
LİSTESİ olan EK II kapsamına alınarak ÇED Sürecinin
dışında olduğu düzenlenmişti.<br />
<br />
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemenin
Anayasa Mahkemesi kararını bertaraf edici ve anılan limitler altındaki
maden arama faaliyetlerini ÇED YÖNETMELİĞİ'nde yapılan
düzenleme ile çevresel etki değerlendirme süreci dışına
çıkarması sebebi ile hukuka aykırı olduğu iddiası ile
Ankara'dan Çevre Mühendisleri Odası ile İzmir'den
EGEÇEP Derneği tarafından dava konusu edilmişti.<br />
<br />
Söz konusu değişiklikten 25 gün sonra da MADENCİLİK
FAALİYETLERİ İLE BOZULAN ARAZİLERİN DOĞAYA YENİDEN KAZANDIRILMASI
YÖNETMELİĞİ'nin 2 ve 6. maddeleri ile getirilen yeni bir
düzenleme ile de yönetmeliği kapsamında olmayıp arama ruhsatı
olan sahalarda yapılacak arama faaliyetlerinde doğaya yeniden kazandırma
çalışmasının yapılmasının gerekmediğine dair düzenleme
getirilmiş, bu alanlarda madencilik faaliyeti dolayısıyla oluşan
tahrifatın önlenmesini işletmeci tarafından Bakanlığa yazılı
taahhüt verilmesinin yeterli olduğu düzenlenmişti. Söz
konusu Yönetmeliğin de hukuka aykırı olduğu iddiası ile
Danıştay'a taşıyan Peyzaj Mimarları Odası, Çevre
Mühendisleri Odası ve Ekoloji Kolektifi Derneği'nin iddiaları,
aynen ÇED Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikte olduğu
gibi haklı görülerek anılan maddelerin yürütmesinin
durdurulmasına karar verilmesi ile yurttaşlarımızın sağlıklı ve
dengeli bir çevrede yaşama hakkı bir kez daha korunmuş oldu.<br />
<br />
Danıştay'ın anılan kararlarından sonra; maden arama faaliyetlerinin
çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde olumsuz etkisi
olduğuna dair Anayasa Mahkemesi kararının Danıştay tarafından da
tescillenmesi, çevre ve halk sağlığı açısından
sakıncalı olduğu tescillenen madencilik faaliyetlerinin
"istinası" ortadan kaldırılmıştır.<br />
<br />
Bundan böyle yurt sathında en ufak bir arama faaliyeti için
ÇED sürecinin işletilmesi zorunludur. Kaz dağlarında, Erzurum
İliç'te, Bergama Kozak'ta, Uşak Kışladağ'da, Manisa
Turgutlu'da yapılacak arama faaliyetlerinin tamamının ÇED
sürecine dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak biz bu kararlara rağmen,
daha önce onlarca kez gördüğümüz filmin tekrar
vizyona sokulacağını biliyoruz. Her şeye rağmen madencilik
anlayışını koruyan ve bu anlayışın madencilik faaliyetlerinin
üstün kamu yararı ile korunduğu Maden Kanunu'nun olduğu
ülkemizde, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından, daha
önce muafiyet kapsamında değerlendirilen izinlerin korunmaya
çalışacağını biliyor ve Mühendis ve Mimar Odaları ile
demokratik kitle örgütleri olarak doğal varlıklarının
korunmasının üstün kamu yararı olduğu iddiası ile sürecin
takipçisi olacağımızı bir kez daha yineliyoruz.<br />
<br />
Çevre ve Orman Bakanlığı'nı bin kez uyardık, bir kez daha
uyarıyoruz.<br />
<br />
Daha önce Mühendis ve Mimar Odaları olarak Madencilik
Faaliyetleri İzin Yönetmeliği'ni iptal ettirdiğimizde, Orman
Genel Müdürlüğü Genelgesi ile Danıştay kararı
öncesinde izin ve muvafakat almış madencilik faaliyetlerinin devamı
için zorunluluk arz eden ve ana faaliyetin tamamlayıcısı
niteliğindeki konularda verilmiş izinlerin kazanılmış hak olduğu
yönündeki düzenlemeleri de Yüksek Yargı kararı ile
iptal ettirdiğimizi bir kez daha hatırlatıyor, Çevre ve Orman
Bakanlığı'nı Kuruluş ve Teşkilat Kanunu'na uygun bir şekilde
madenci lobisinin karını değil, doğal varlıkların yaşamını
sürdürmesi için düzenlemeler yapın.<br />
<br />
Bu dava ile kazanan halkımızdır!<br />
<br />
İktidara sesleniyoruz: Doğal varlıklarımızın eşsiz güzelliğini
barındıran yerin üstü, "altın"dan daha değerli, bunu
unutmayın...<br />
<br />
Yıllardır madencilik faaliyetlerinden dolayı dağları, ovaları,
yaylaları delik deşik edilen halkımız bu davanın asıl sahibi, asıl
kazananıdır. Artık maden lobileri yer altı kaynaklarını sınırsızca
kullanıp maden bölgelerini terk edemeyecektir. Bundan sonra öylece
terk edilen alanlarda halkımız ölümlerle, yararlanmalarla, sakat
kalmalarla karşılaşmayacaktır.<br />
<br />
Bu kararla birlikte artık iktidarın, maden lobileri için yapmış
olduğu yasal düzenlemelerin hukuksuz olduğu yargı tarafından
ispatlamıştır. Bundan sonra başta Çevre ve Orman Bakanlığı
olmak üzere bir çok bakanlık ve kurum halkın yararına olan
uygulamalara yönelmesi gerekmektedir.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<strong> <br />
<br />
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası<br />
<br />
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası<br />
<br />
Ekoloji Kolektifi</strong><br />
<br />
</p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder