<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/6920>III. ENERJİ
VERİMLİLİĞİ KONGRESİ SONUÇ BİLDİRİSİ
YAYIMLANDI</a></h1><p> </p>
<div>
Makina Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesinin
yürütücülüğünde, 31 Mart–2 Nisan 2011
tarihlerinde Gebze’de gerçekleştirilen III. Enerji Verimliliği
Kongresi sonuç bildirisi yayımlandı.</div>
<div>
</div>
<div>
III. Enerji Verimliliği Kongresi, TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Kocaeli Şubesinin yürütücülüğünde, 31 Mart-2
Nisan 2011 tarihlerinde Gebze‘de TÜBİTAK Ulusal Metroloji
Enstitüsünde, 700 civarında katılımcıyla
gerçekleştirilmiştir. Kongre, 3 kamu kuruluşu, 7 sivil toplum
kuruluşu ve 10 üniversite tarafından desteklenmiştir. Etkinliğe
TMMOB ile bağlı Odaların yöneticileri, MMO Merkez ve Şube
Yöneticileri, Bayındırlık ve İskan Bakanı ve Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü,
Elektrik İşleri Etüt İdaresi, Çevre ve Orman Bakanlığı,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, TÜBİTAK, üniversitelerden
akademisyenler, meslek örgütleri, sektörel dernekler,
özel ve kamu kuruluşlarından uzmanlar ile Türkiye‘nin
enerji sektöründe etkili olan firma ve kurum temsilcileri
katılmıştır.</div>
<div>
</div>
<div>
III. Enerji Verimliliği Kongresinin açılış oturumunda, belirlenen
ana tema kapsamında "Türkiye‘de Enerji Verimliliği Nerede,
Sorunlar ve Çözümleri" başlığı altında Enerji
Verimliliği Kanununun yürürlüğe girmesi ve sonrasında
yayımlanan yönetmelikler sonucu enerji verimliliğinde ülke olarak
geldiğimiz yeri ve hala mevzuat açısından açıkta duran
konuları, özellikle uygulamadaki sorunlar ile
çözümlerine yönelik öneri ve görüşler
tartışmaya açılmıştır. Ayrıca, çeşitli tebliğler
çerçevesinde; Türkiye‘de enerji
sektörünün durumu, ülkemizdeki finansman imkanları,
enerji verimliliği ve istihdam, binalarda, sanayide ve ulaşımda enerji
tasarrufu imkanları, diğer ülkelerdeki enerji verimliliği
politikaları, iklim değişikliği ve ülkemize maliyeti, enerji
verimliliğinin ekonomisi, enerji ve çevre, enerji üretim
tarafında verimlilik ve alternatif enerji kaynaklarını uygulamaları ve
yerli teknolojileri konularında bilgi ve görüşler
katılımcılarla paylaşılmıştır.</div>
<div>
</div>
<div>
Kongrede 11 sunum oturumunda 53 bildiri sunulmuştur. Ayrıca, "Enerji
Etütleri ve Enerji Verimliliği Projelerinin Hazırlanması"
konusunda yaklaşık 108 kişinin katıldığı bir günlük bir
eğitim semineri yapılmıştır.</div>
<div>
</div>
<div>
Kongrede yapılan tartışma ve sunulan bildiriler ile ifade edilen
görüşlerden hareketle, enerji ve enerji verimliliği ile ilgili
olarak aşağıdaki genel öneriler ile sanayi, konut ve ulaştırma
sektörlerine yönelik öneriler ilgili kurum ve kuruluşlar ile
kamuoyunun dikkatine sunulmaktadır.</div>
<div>
</div>
<div>
1. Enerjiden yararlanmak çağdaş bir insanlık
hakkıdır. Bu nedenle, enerjinin tüm tüketicilere yeterli,
kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve
sürdürülebilir bir şekilde sunulması temelinde; enerji
politikalarının üretimden tüketime bütüncül
yaklaşımla ele alınması ve yönetilmesi esas olmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
2. Ülkemizde enerji sektöründe
1980‘lerden bu yana uygulanan politikalarla toplumsal ihtiyaçlar
ve bunların karşılanabilirliliği arasındaki açı her geçen
gün daha da artmaktadır. Dünyada enerji bağımsızlığı,
ülke bağımsızlığının bir parçası olarak
görülmektedir. Bu yaklaşımın Türkiye‘de
özellikle hakim olması gereklidir.</div>
<div>
</div>
<div>
3. Ülkemiz gerçekleri de göz
önüne alınmak şartıyla, enerji sektörünün gerek
stratejik önemi, gerekse kaynakların rasyonel kullanımı ve
düzenleme, planlama, eşgüdüm ve denetleme faaliyetlerinin
koordinasyonu açısından merkezi bir yapıya ihtiyaç
vardır.</div>
<div>
</div>
<div>
4. Enerji üretiminde ağırlık; yerli, yeni ve
yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmelidir. Enerji planlamaları, ulusal
ve kamusal çıkarların korunmasını, toplumsal yararın
artırılmasını, yurttaşların ucuz, sürekli ve güvenilir
enerjiye kolaylıkla erişebilmesini hedeflemelidir.</div>
<div>
</div>
<div>
5. Türkiye‘de enerji verimliliği konusu
1980‘li yıllardan itibaren çalışılmaya başlanmış olmakla
birlikte, bugüne kadar enerji ihtiyacını yeni enerji arzı ile
karşılamaya çalışan politikalar, ulusal ve uluslararası lobilerin
etkisiyle enerji tasarrufu için yapılacak yatırımların
önüne geçmiştir.</div>
<div>
</div>
<div>
6. Ülkemizde yatırım aşamasında önemli
boyutta yenilenebilir enerji potansiyeli mevcuttur. Yenilenebilir
kaynaklardan elektrik üretimin yaygınlaşması için Ar-Ge
çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bu yönde yasal altyapı
ve finans kaynakları mevcuttur. Ancak devlet, özel sektör ve
araştırma kuruluşları yeni teknolojilerin gelişmesinde,
yaygınlaşmasında ve kullanılmasında sıkı işbirliği içinde
olmalı ve bu doğrultudaki çalışmalar desteklenmelidir. Bu
yatırımlar için projesinden başlayarak gerekli teçhizatın
ülke içinde üretilmesi, bakım ve onarımın yapılması
sağlanmalıdır. Bu tesislerin kurulması ve işletilmesi ile ülke
içinde katma değer, teknolojik yetkinlik ve ciddi bir istihdam
yaratılacaktır.</div>
<div>
</div>
<div>
7. ETKB tarafından arz güvenliği için
gerekli önlemler, orta ve uzun vade beklenti ve olasılıkları göz
önüne alınarak ve mümkün olduğunca öz
kaynaklarımız çerçevesinde belirlenmeli ve kriz durumları
için uygulanabilir Acil Eylem Planları hazırlanmalıdır. Bu Acil
Eylem Planlarının bel kemiği Talep Tarafı Yönetimi
olmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
8. Enerji sektöründe süregelen ve
sorunlara çözüm getirmediği ortaya çıkan kamu
kurumlarını küçültme, işlevsizleştirme,
özelleştirme amaçlı politika ve uygulamalar son bulmalı;
mevcut kamu kuruluşları etkinleştirilmeli ve
güçlendirilmelidir. Yetişmiş ve nitelikli insan
gücümüz özelleştirme uygulamaları ve politik
müdahalelerle tasfiye edilmemelidir. Enerjinin üretimi ve
yönetiminde en temel unsur olan insan kaynağımızın eğitimi,
istihdamı, ücreti v.b. konular enerji politikalarının temeli
olmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
9. Tüm enerji sektörleri (petrol, doğal gaz,
kömür, hidrolik, jeotermal, rüzgar, güneş, biyoyakıt
vb.) için "Strateji Belgeleri" hazırlanmalıdır. Daha
sonra bütün bu alt sektör strateji belgelerini dikkate alan
Yenilenebilir Enerji Stratejisi ve Faaliyet Planı ile Türkiye Genel
Enerji Strateji Belgesi ve Faaliyet Planı oluşturulmalıdır. Bu strateji
belgeleri Kalkınma Planları özel ihtisas komisyonu
çalışmalarında olduğu gibi, ilgili kamu kuruluşlarının yanı
sıra; üniversiteler, bilimsel araştırma kurumları, meslek odaları
ve özel sektör derneklerinin desteği ile katılımcı bir
süreç ile hazırlanmalıdır. Bu amaçla, enerji
kaynaklarının üretimi ile tüketim planlamasında, strateji,
politika ve önceliklerin tartışılıp, yeniden belirleneceği,
toplumun tüm kesimlerinin ve konunun tüm taraflarının
görüşlerini ifade edebileceği geniş katılımlı bir
"Ulusal Enerji Platformu" oluşturulmalıdır. Ayrıca ETKB
bünyesinde, bu platformla eşgüdüm içinde olacak bir
"Ulusal Enerji Strateji Merkezi" kurulmalı veya bakanlık
bünyesindeki strateji ile ilgili birimler bu yönde
işlevselleştirilmelidir. Bu merkezde yerli kaynaklar ve yenilenebilir
enerji kaynaklarını dikkate alan enerji yatırımlarına yön verecek
enerji arz talep projeksiyonları, Ar-Ge ihtiyaçları hazırlanıp
sektöre sunulmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
10. Enerji yatırımlarına lisans verilirken, ulusal ve kamusal
çıkarları gözeten ve toplumsal yararı esas alarak
hazırlanmış olan Enerji Talep ve Yatırım Tahminleri esas alınmalı,
ithal kömür ve doğal gaz yakıtlı yeni santral projeleri,
elektrik enerjisi üretimi içinde ithal kaynakların payının
düşürülmesini öngören hedef ve politikalara uygun
olmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
11. Elektrik üretimi ve dağıtımı kayıpları konusunda
yeterli seviyede çalışmalar ve ekonomik araçlar yoktur.
Elektrik Üretiminde verim, kritik altı santrallerde % 30-37, süper
kritik santrallerde % 39-43, kömür entegre gazlaştırma kombine
çevrim santrallerinde % 50-51 iken kojenerasyonla daha da
artırılabilir. Bu nedenle rehabilitasyon çalışmaları, yeni
kapasite ve daha fazla üretim için en ekonomik yoldur.
Santralleri kojenerasyon tesisi olarak kurarak buhar ve baca gazının da
değerlendirilmesi hem daha ekonomik, hem de emisyonları
düşürücü bir uygulamadır. Santral buharıyla şehir
ısıtması Kuzey, Doğu ve Orta Avrupa‘da çok yaygın bir
uygulamadır. Ülkemizde birçok çalışma ve tartışma
olmasına rağmen yıllardır başlatılamamıştır. Öte yanda,
pulverize taş kömürü yakan % 36 verimle çalışan bir
sub kritik santral MWh başına 0,9 ton CO2 çıkarırken, % 46 verimle
çalışan süper kritik santral MWh başına 0,7 ton CO2
çıkarmaktadır. Bu CO2 emisyonunda % 20‘nin üzerinde bir
düşüş anlamına gelmektedir. CO2 emisyonu açısından yeni
kömür santrallerine teknoloji yönlendirmesi için
mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
12. Hali hazırdaki enerji sistemi altyapısını değiştirmek
karmaşık bir problemdir. Ancak Kyoto Protokolü‘ne taraf
olunması nedeniyle ileriki yıllar için yapılacak talep tahminleri
ve enerji planlamalarının; düşük karbon, yerli kaynak,
yenilenebilir enerji, yerli teknoloji, daha çok istihdam ve maksimum
enerji verimliliği ölçütleri çerçevesinde
çözümlenerek yapılması gereklidir. Enerji talep
tahminleri, yaratacakları karbon yoğunlulukları ile birlikte kamuoyuna
duyurulmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
13. Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerde, küresel
iklim değişikliği problemiyle mücadelede en etkili ve en ekonomik
araç enerji verimliliğinin artırılması, enerji yoğunluğunun
azaltılması ve enerji tasarrufudur. Sektörel enerji verimliliği
artış planları ve uygulamalarının karbon yoğunluluklarına etkisi
belirlenerek izlenmelidir.</div>
<div>
</div>
<div>
14. Türkiye, Protokol kabul edildiğinde Sözleşmeye taraf
olmadığı için Protokolün EK-B listesinde yer almamıştır.
Türkiye‘nin ilk yükümlülük döneminde
(2008-2012) sayısallaştırılmış sera gazı emisyon azaltım veya
sınırlama yükümlülüğü yoktur. 2012 sonrası
uluslararası iklim rejimine yönelik müzakereler devam etmektedir.
Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesinde; enerji, sanayi,
ulaştırma, tarım ve ormancılık, atık gibi sektörlere ait kısa,
orta ve uzun vadeli politika hedefleri belirlenmiştir. Türkiye-2023
İklim Hedefleri; Düşük Karbonlu Kalkınma Modeli, Temiz
Üretim ve Üretimde Verimlilik, Ar-Ge Çalışmaları, Yeni
(yeşil) İstihdam Alanları, İklim Dostu Teknoloji Transferi, Geleneksel
Enerji Kaynaklarından Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Geçiş
olarak belirlenmiştir. Tüm bu hedeflerin tutturulması tam bir
sektörel katılımcılık ve paydaşlık gerektirmektedir.</div>
<div>
</div>
<div>
15. Enerji açısından dışa bağımlı olan ülkemizde
enerjinin verimli kullanımı, çeşitli düzeylerde ulusal
hedefleri olan bir politika haline getirilmelidir. Ülkemizde enerji
verimliliği potansiyeli en az % 25, bunun karşılığı da yaklaşık
olarak 25 milyon TEP‘dir. Bu potansiyel rakamı 50.000 tam zamanlı
işi tanımlamaktadır. 2-3 katı yan işlerle birlikte istihdamın
150.000‘lere ulaşabileceğini söylemek mümkündür.
İşsizliğin özellikle yüksek öğrenimli teknik eğitim
almış gençler arasında büyük sorun olduğu göz
önünde bulundurulduğunda bu çok değerli bir istihdam
kaynağıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
16. Sanayi, bina ve ulaşım sektörlerinde istatistiklerin
toplanması ve göstergelerin belirlenmesi gerekmektedir. Hedeflerin
belirlenmesinde, yapılan çalışmaların planlanmasında ve
etkinliğinin ölçülmesinde baz rakamların doğru ve
bilinçli olarak belirlenmesi bir zorunluluktur. Bu nedenle TÜİK
ve ilgili kuruluşların desteği ile en kısa sürede bu
çalışmalar için gerekli verileri periyodik olarak toplayıp
değerlendirecek yeni bir yapı oluşturulmalı veya mevcut kurumlar bu
çalışmaları yapacak şekilde yapılandırılmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
17. 1994 yılından bu yana 45 ülkede uygulanan Temiz Üretim
(Eko-Verimlilik) Program‘ının ülkemizde de uygulanması
için çalışmalar Seyhan Havzası Bölgesi‘nde
başlatılmıştır. Bu çalışmaların yurt çapında
yaygınlaştırılması ile enerji verimliliğinin yanı sıra iklim
değişikliğinin neden olması beklenen yağışların ve yeraltı
sularının azalması, kullanılabilir su miktarının düşmesi ve su
geriliminin artması gibi sorunların çözümü,
endüstriyel üretimin yarattığı çevresel hasarların
azalması sağlanabilecektir. Bu konuda gerekli mevzuat düzenlemeleri
Enerji Verimliliği Kanunu revizyonu kapsamında en kısa sürede
yapılmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
18. Atıktan Enerji Üretimi, geri kazanımdır, yenilenebilir bir
kaynaktır, teşvik edilmelidir Bu teşvik ile bertaraf tesislerine yatırım
yapılması kolaylaşacaktır Her geçen gün yeni teknoloji ve
metodolojilerin geliştirildiği atıktan enerji sektörünün
ülkemizde doğru uygulamalar ile ivedi olarak yaygınlaşması
açısından sektördeki sorunların belirlenerek giderilmesi
için önlem alınmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
19. Son yıllarda büyük gelişme kaydeden farklı yer ve
şartlara uygun CSP-Yoğunlaştırılmış Güneş Enerji Üretim
Sistemleri teknolojileri mevcuttur. En olgunlaşmış güneş enerjisi
teknolojisi parabolik oluk sistemdir ve yatırım ve birim maliyet
açılarından da avantajlıdır. Tüp tasarımı ve yüksek
performanslı malzemelerin kullanımı/geliştirilmesi en kritik konulardır.
TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsü Araştırma Hedefleri olarak;
doğrudan buhar üretim sistemlerindeki kararsızlık ve kontrol
problemlerinin çözümü, verimli ve uzun
ömürlü vakumlu alıcı tüp tasarımı, vakumlu
tüplerde yüksek sıcaklığa uzun süre dayanıklı
seçici yüzey tasarım ve uygulaması, cam tüplerin ve
üzerindeki kaplamaların yerli üretimleri yanında dayanım ve
ömürlerinin iyileştirilmesi olarak belirlemiştir.</div>
<div>
</div>
<div>
20. Enerji Verimliliği Kanununun yayınlanmasının üzerinden
hemen hemen 4 yıl geçmiştir. O günden bugüne 9
yönetmelik yayımlanmıştır. Yönetmeliklerin birçoğunda
köklü değişim ihtiyacı doğmuştur. Gerek mevzuat hazırlık
aşamasında ve gerekse uygulama aşamasında, uygulama ortağı olan veya
etkilenen taraflarla daha fazla görüş alışverişine ve
işbirliğine ihtiyaç vardır. Mevzuatın hazırlığı ve
uygulamaların izlenmesinde katılımcı bir süreç için
daimi ve işlevsel bir koordinasyon ve danışma yapısı
oluşturulmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
21. Yönetim uygulamalarına enerji verimliliğini entegre etmek
için bir çerçeve oluşturan, TS EN 16001 Enerji
Yönetim Sistemi uygulanmaya başlamıştır. ISO 50001 ise bu yılın
sonunda yürürlüğe girecektir. Ülke çapında EY
sistemini etkinleştirmek üzere bu standartların uygulaması Enerji
Verimliliği Kanunu tadil edilerek sağlanmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
22. Belediyeler bina ve ulaşım sektöründeki enerji
verimliliği tedbirlerinin planlanması, uygulanması ve denetlenmesindeki en
önemli bileşenlerdendir. Yeni mevzuatta adı hemen hiç
geçmeyen Belediyelerin diğer bütün ülkelerde olduğu
gibi görev ve sorumluluk almasına yönelik yeni bir kanun
hazırlanmalıdır. Belediyelere uygulamalardaki başarısızlıkları
için yaptırımlar getirilirken, yapacakları çalışmalar
için de mali ve teknik kaynaklar yaratılmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
23. Sertifikalı Enerji Yöneticisi sayısı 3.900, etüt
proje sertifikalı Enerji Yöneticisi sayısı ise 120‘yi
aşmıştır. 262 adet sanayi bölgesinde enerji yönetim birimi
oluşmuştur. Belgeli uzman sayısındaki artış olumlu olsa da başta bilgi
ve deneyim eksikliği olmak üzere çeşitli nedenlerle belgelerin
tam işlevlerini yeterince yerine getiremediği görülmektedir.
Çeşitli program ve projelerle sertifikalı kişilerin yetkinliğini
artırmaya yönelik faaliyetler yürütülmelidir.</div>
<div>
</div>
<div>
24. 2009-2010 yılları arasında 25 sanayi işletmesinin toplam 12
milyon TL tasarruf sağlayacak 32 VAP projesi için 5 milyon TL
civarında bir fon ayrılmış olmakla birlikte henüz
gerçekleşme seviyesi çok düşüktür (2 milyon
TL) ve başvurulara bir ödeme yapılmamıştır. Benzer durum
gönüllü anlaşmalarda da vardır. Gerek bu desteklerde ve
gerekse KOSGEB desteklerinde bürokrasi azaltılmalıdır.
Uygulamalardaki enerji verimliliğine etkilerin hesaplanmasından sonra bu
desteklerin değerlendirilmesi ve buna göre yeni düzenlemelerin
yapılması zorunludur. Ayrıca Enerji Verimliliği ile ilgili Verimlilik
Artırıcı Projeler (VAP‘lar) ve gönüllü anlaşma
destekleri de yeterli değildir. Buna rağmen tanıtım eksikliği ve
bürokrasi nedeni ile mevcut kaynak yeterince kullanılamamaktadır.
Enerji verimliliği destekleri artırılmalı, başvuru ve geri
dönüş/ödeme mekanizmaları kolaylaştırılmalı,
hızlandırılmalıdır. En doğrusu ve cazibi de; teşvik yüzdelerinin
artırılması, etüt-proje, VAP ücretlerinin de teşvik kapsamına
alınması ve sağlanacak verimlilik/tasarruf oranı kadar; vergi ve/veya
enerji fiyatlarından indirim yapılmasıdır. Ayrıca yılda 1 yerine, 4 kez
başvurulabilmelidir. Bugüne kadar sanayiye verilen VAP ve
Gönüllü Anlaşma teşvikleri, Ocak 2011‘den itibaren,
benzer şekilde kapsam dahilindeki tüm ticari bina ve işletmelere de
verilmelidir. Yapılan enerji etüt proje, VAP ve uygulamaların doğru
olup-olmadığını kontrol için, "ölçme ve
doğrulama" standartları, metodolojisi bir an önce ortaya
konmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
25. Türkiye‘de son yıllarda çok sayıda finansman
destek programı tanıtılmaktadır. Bunların iyi kurgulanması ve
düşük maliyetli borçlanma imkânı sağlanması ile
enerji verimliliğini ve yenilenebilir enerji kullanımını artıracak
yatırımların daha kısa bir zaman diliminde gerçekleşmesi
sağlanmalıdır. Ancak bankaların EV projeleri için bazı zor
önşartları mevcuttur. Örneğin Dünya Bankası kredisinde
projenin enerji verimliliği kapsamında değerlendirilebilmesi
için,projenin tamamından elde edilecek net faydanın en az %
50‘sinin enerji verimliliğinden elde edilmesi veya projenin, tek
başına % 20 enerji verimliliği sağlaması gerekmektedir. Bu ve benzeri
teknik gereklilikler birçok enerji verimliliği projesinin
sağlanmasında güçlük çekebileceği şartlardır. Bu
şartlar gözden geçirilmelidir. Küçük projelerin
kolayca desteklenmesi için prosedürlerin basitleştirilmesi ve
bankaların istedikleri garantiler için destekleme fonları
oluşturulması yararlı olacaktır. Türkiye‘de finansman desteği
yürütecek tüm kuruluşların, sektörün ve halkın
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için teknik destek
sağlanmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
26. Karbon ticareti Türkiye için önemli fırsatlar
sunabilir, ancak bu konuda kapsamlı değerlendirmeler mevcut değildir.
Gönüllü karbon piyasalarının işleyişini düzenlemek
üzere henüz yürürlüğe giren mevzuatın etkin hale
getirilmesi için gereken altyapıya ve bu konuda kapasite
geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Ayrıca karbon fonları,
(vergilerden oluşacak) yeşil fonlar gibi alternatif ekonomik
araçların Türkiye için uygunluğunu inceleyen
çalışmalar yapılmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
27. Sayıları 39‘u bulan yetkili EVD‘lerin sektörde
güven kazanmaları ve başarısız olanların ayrıştırılmaları
için, yaptıkları çalışmalarda profesyonel sorumluluk
taşımaları gerekmektedir. EVD olmanın önündeki zorluklar
kolaylaştırılmalı, gelişmelerine uygun ortam sağlanmalıdır.
Henüz emekleme aşamasında olan sektörü düzenleyen ve
üç yıl önce yürürlüğe girmiş olan
mevzuatın % 80 gibi bir oranda değiştirmesi planlanmakta, bu
süreç içindeki oluşumları/yatırımları/kazanımlar
riske edilmektedir. Yönetmelikte yapılmak istenen yeni değişiklikler
mevcut sorunların giderilmesine ve en önemlisi de belirlenecek
sektörel hedeflerin sağlanmasına yönelik olarak, başta Odamız
olmak üzere, ilgili tüm tarafların talepleri de göz
önüne alınarak yeniden düzenlenmelidir. Ayrıca enerji
verimliliği mevzuatının öngördüğü yeni koşullar,
cezalar ve imkânlar konusunda da tüm tarafların ve halkın
bilinçlendirilmesi, bu yeni şartlar çevresinde bazı iyi
niyetli olmayan fırsatçı yaklaşımların da, ilgili kuruluşlarca
izlenerek gerekli önlemlerin alınması da oldukça
önemlidir.</div>
<div>
</div>
<div>
28. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından bina
sektörüne yönelik olarak başlatılan çalışmalar bu
alanda önemli iyileştirmeler sağlayacaktır. Bina Enerji Performans
Yönetmeliği ülkemizde daha verimli bina stoku yaratılması
için önemli bir adım olmuştur. Ancak yönetmelik
kapsamında daha gerçekçi ve kontrollü bir uygulama
ortamı açısından yapılması gereken birçok çalışma
vardır. Bu konuda deneyimli meslek odaları (özellikle Makina
Mühendisleri Odası) ve sektör dernekleri ile işbirliği ve
ortaklaşa çalışmalar, bundan sonra daha da artırılarak
sürdürülmelidir. Bakanlıkça çalışmaları
tamamlanan BEP-TR yazılımının kullanımı oldukça zordur ve bazı
uygulama problemleri vardır. Yazılımdaki bu darboğazın, ilgili
tarafların görüşleri alınarak ve diğer ülkelerdeki
deneyimlerden yararlanarak kısa sürede aşılması gereklidir.</div>
<div>
</div>
<div>
29. Bina ihtiyacının doğaya uyumlu, dengeli ve kaliteli bir
şekilde karşılanmasının yapı sektörünün doğal
çevre üzerindeki etkilerinin bina ölçeğinde
değerlendirilmesi amacıyla dünyada LEED, BREAM gibi çeşitli
sertifikasyon sistemleri ortaya çıkmıştır. Türkiye‘de
de sınırlı bir tanınırlığı olmasına karşın yapılan veya
projelendirilen binaların çevre dostu olduğu ve enerji tasarrufuna
önem verildiğini göstermesi bakımından, yeşil bina
statüsü kazandıracak böyle bir sertifikasyon ülkemizde
de uygulanmaktadır. Türkiye‘nin benzer bir ulusal sertifikasyon
sistemini geliştirmesi sıfır emisyonlu veya enerji tüketimli binalar
için bir yol açacaktır. Ayrıca Entegre Bina Tasarımı
yaklaşımı ile bina tasarım aşamasında gerekli önlemler alınarak
enerji verimliliğini hiç masraf yapmadan artırma bulunmalı,
tanıtılmalı ve uygulanmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
30. Türkiye‘de mevcut binalarda enerji verimliliğinin
artırılması için önemli bir potansiyel bulunmaktadır. Bunun
geriye kazanılması için finansman desteklerinin yanı sıra
sistematik bir bilgi altyapısının oluşturulmasına ihtiyaç
vardır.</div>
<div>
</div>
<div>
31. Çok yüksek enerji tüketimlerine yol açan
eski bina stokunda enerji verimliliğinin artırılması zorunludur. Bu
nedenle kat mülkiyeti kanununda bu konuda yeni düzenlemeler
yapılması, belediyelerde yerel döner sermaye fonlarının
yaratılması için yenilikçi yaklaşımlar ortaya
çıkarılması, yapılacak iyileştirme yatırımlarına kamunun ve
bankaların finansman sağlaması, kullanılan malzemelere KDV muafiyeti
tanınması gibi birçok değişik önlem ilgili kuruluşlarca
irdelenmeli ve bu konuda bir yasa hazırlanmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
32. Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan "Türkiye
Sanayi Stratejisi Belgesi" 7 Aralık 2010 tarihinde YPK kararıyla
onaylanmıştır. Türkiye Sanayi Stratejisi‘nin genel amacı,
"Türk sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin
yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan,
ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili
ürünlerin üretildiği, nitelikli işgücüne sahip ve
aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına
dönüşümünü hızlandırmak" olarak
belirlenmiştir. Bu strateji belgesinde vurgulanan hususların özellikle
enerji verimliliği ile ilgili olanlarının yerine getirilmesi için
en kısa sürede bir eylem planı katılımcı bir süreçle
hazırlanmalı ve bu strateji rafta kalmamalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
33. Sanayi sektöründe iklim değişikliğine yönelik
çalışmalar için Teknoloji İhtiyaç Değerlendirmeleri
(TNA) ve iklim değişikliği yörüngesinde prosesler ve
teknolojiler arasında parametrik kıyaslama ve fayda maliyet analizine
dayanan bir teknoloji önceliklendirme çalışması
yapılmalıdır. Sektör içerisinde, enerji ve kaynak kullanımı
ile sera gazı ölçümleme-derecelendirme
çalışmaları ve altyapıları, iki sektör dışında
oluşturulamamıştır. Ayrıca sektörde büyük kuruluşların
emisyon ve enerji kullanımı için çevrimiçi izleme
sistemleri bulunmamaktadır. Sanayi sektöründe enerji
yoğunluğunun azaltılması; enerji verimliliğindeki iyileştirmelerin
yanı sıra yapısal değişikliklerin de gerçekleştirilmesine
bağlıdır. Enerji Verimliliği Stratejisi kapsamında enerji yoğun
sektörlerde yapılacak etüt ve yatırımlar yoğunluğun
azaltılmasını hızlandıracaktır. EV Göstergeleri iyi bir izleme
sisteminin yanı sıra uzmanlaşmış personel altyapısının
sağlanmasıyla sağlıklı bir şekilde izlenebilir</div>
<div>
</div>
<div>
34. İklim değişikliği etkilerinin azaltılması ve enerji
verimliliği çalışmalarının şirketlerde nasıl
yürütüleceği ve faydaları hakkında sanayicinin
farkındalığını artıracak, bilgilenmesini sağlayacak proje ve
faaliyetler yürütülmelidir.</div>
<div>
</div>
<div>
35. Buhar sıkıştırmalı-absorbsiyonlu kaskad ve kombine soğutma
sistemlerinin uygun bir şekilde birleştirilmesi durumlarında daha az
elektrik enerjisi ve daha az düşük sıcaklıkta ısı
tüketilerek etkin soğutma yapılabilir. Büyük kapasiteli
soğutma sistemlerinin tasarımında kojenerasyon kullanımının uygun olup
olmayacağı maliyetleri de içeren termo-ekonomik analiz yapılarak
karar verilmelidir.</div>
<div>
</div>
<div>
36. ERDEMİR Türkiye‘deki en büyük sanayi enerji
tüketicisidir. Ancak yıllardır yürüttüğü etkili
çalışmalarla spesifik enerji tüketimini önemli
ölçüde düşürmüştür. Buna rağmen
mevcut atık ısı geri kazanımı, gaz basıncından yararlanma, evoparatif
soğutma, değişken hız sürücüsü uygulaması gibi 15
adet enerji verimliliği artırma projesi ile önümüzdeki 5
yıl içersinde spesifik enerji tüketimini yaklaşık 134
Mcal/THÇ düşürmeyi ve 550.000 ton/yıl CO2 azaltımı
yapmayı hedeflemektedir. Diğer benzeri sanayi kuruluşlarında da bu
sistematik yaklaşımın uygulanması için mevzuat düzenlemeleri
ve teşvikler sağlanmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
37. Bilindiği üzere sektörel bazda farklılıklar olmakla
birlikte, işletmelerin önemli enerji giderlerinden birini de
basınçlı hava oluşturmaktadır. Özellikle çimento, cam,
lastik, tekstil gibi sektörlerde basınçlı hava kullanımı
oldukça yüksektir. Basınçlı hava, endüstride sık
kullanılan pahalı bir güç kaynağıdır. Bu nedenle de
basınçlı havayı üretirken en az maliyetle üretip,
tüketirken de en çok verimle ve en az kayıpla tüketilmesi
gerekmektedir. Bu konuda düzenlemeler ilgili tüm kuruluşların
katılımıyla hazırlanmalı ve yürürlüğe
konulmalıdır.</div>
<div>
</div>
<div>
38. Ulaştırma Bakanlığınca Enerji Verimliliği Strateji Belgesi
Kapsamında:</div>
<div>
</div>
<div>
•· Ulaşım için karayolu
taşımacılığının toplam taşımacılık içindeki payının
azaltılması,</div>
<div>
</div>
<div>
•· Karayoluna alternatif ulaştırma
türlerinin altyapısının yeterince geliştirilmesi,</div>
<div>
</div>
<div>
•· Yük ve yolcu
taşımacılığında deniz ve demiryollarının payının arttırılması,
-Ulaşımda enerji verimliliğinin artırılması ve Ağ Verimliliğinin
sağlanması için bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanıldığı
Akıllı Trafik Yönetimi Uygulamaları ve Akıllı Ulaştırma
Sistemlerinin yaygınlaştırılması,</div>
<div>
</div>
<div>
•· Ulaşımda güneş,
rüzgâr, dalga, biyokütle, jeotermal, hidrolik, hidrojen ve
doğalgaz gibi yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarının
kullanılması amacıyla bir yol haritasının
çıkarılması, </div>
<div>
</div>
<div>
•· Yeni nesil biodizel yakıtın
geliştirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması</div>
<div>
</div>
<div>
v.b. yöntem ve uygulamalarla mevcut yakıt tüketiminin 2035
yılına kadar % 60 azaltılması, 2050‘ye kadar da % 90
azaltılmasının sağlanması, ulaşımın tek merkezden
yönlendirilmesi, yerel yönetimler ve kamunun sıkı bir işbirliği
ve koordine içinde çalışması, Ağ Verimliliğini
sağlayıcı Akıllı Trafik Sistemleri ile desteklenen yol programlarının
oluşturulması gibi önerilerin hayata geçirilmesi için
daha kararlı ve planlı kamusal sorumluluk ve uygulamalar gereklidir.</div>
<div>
</div>
<div>
39. Türkiye‘de özellikle büyük
şehirlerimizde trafik problemi artmaktadır. Yolcu taşımacılığının %
95‘i, yük taşımacılığının %91‘i karayolu ile
gerçekleşmektedir. Buna karşılık, denizyolu, demiryolu gibi diğer
verimli taşıma modlarının ve toplu taşımanın yaygınlaştırılması
için yeterli inisiyatif gösterilmemektedir; teşvik uygulamaları
yoktur ve bütçenin beşte birinin, petrol ürünlerinde
yüzde 100‘ü bulan ÖTV ve KDV vergilerinden
karşılanması nedeniyle adeta yakıt tüketimi teşvik edilmektedir.
Ulaşımda verimliliği düzenleyen yönetmelik ise Belediyeler
Kanunu‘ndan ve mevzuatından kopuk olduğu için adeta tavsiye el
kitabı niteliği taşımaktadır. Bu nedenle yönetmelikteki
belediyelere ilişkin hususların 03.07.2005 tarihli ve 5393 sayılı
Belediye Kanunu‘na ve ilgili diğer mevzuata yansıtılması
gerekmektedir.</div>
<div>
</div>
<div>
40. Elektrikli Araç ve Hibrid Elektrikli Araç
teknolojisinin pazarda yer alması batarya teknolojilerindeki gelişmelere
bağlıdır. Elektrikli araçlarda batarya aracın % 43-47 maliyetini
oluşturmaktadır. Araç başına maliyet 15.000 $ dolayındadır.
Batarya geliştirilmeden (maliyet etkin olmadan) elektrikli araçların
piyasaya çıkma şansı çok azdır. Araçların
bataryadan beklentisinin tamamen karşılanması şu an mümkün
görünmemektedir. Bu durumda elektrikli araç için
sadece şehir içi kullanım, özel alanlarda kullanım, yeni
sürüş alışkanlıkları gibi çözümler
gündemdedir. Bütün bu alternatif kullanım şekilleri yanında
batarya ve bataryaya alternatif teknolojilerin araştırma geliştirmesinin
yapılması gerekmektedir. Türkiye‘nin gelişmekte olan gerek
elektrikli araç gerek batarya pazarında yer alabilmesi için
kamu ve özel sektör destekli, araştırma kurum ve kuruluşlarını
kapsayacak bir ulusal programa ve bu programı uygulamak için yol
haritasına ihtiyaç vardır.</div>
<div>
</div>
<div>
<strong>TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI</strong></div>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder