7 Temmuz 2012 Cumartesi

Açıklama 58: Halkı Katletmenin Son Bahanesi: Sel!

Açıklama 58: Halkı
Katletmenin Son Bahanesi: Sel!

 

Halkı Katletmenin Son
Bahanesi: Sel!

Türkiye, yoksullar ve emekçiler
için ölüm ve zulüm ülkesi olmaya devam ediyor. Her gün acı çekiyor,
göz yaşı döküyor insanlarımız. Yoksul halkımız depremlerde ölüyor,
selde ölüyor, çadırda yanarak-donarak ölüyor, hastane kapılarında
beklerken ölüyor… Son örneği Şanlıurfa’da olduğu gibi
hapishanelerde diri diri yanıyor, Adana’daki gibi baraj inşaatında
boğuluyor, Davutpaşa’da sigortasız çalıştırılırken patlamada
ölüyor, ya da tersaneler cehenneminde bir iş cinayetine kurban gidiyor.
Sadece Haziran ayı içerisinde - kaydı tutulabilen- 59 insanımız iş
cinayetlerinde hayatını kaybetti; 2012 yılının ilk 6 ayı için ise bu
rakamın 250’nin üzerinde olduğunu belirtiyor istatistikler. 
 

Tedbirsizlik, kuralsızlık, ihmal ve rantçı politikalar
yüzünden bu kez de Samsun’da öldü yoksul halkımız. Samsun'un
Canik ilçesinde Mert Irmağı'nın taşması sonucu meydana gelen selde,
son rakamlara göre altısı çocuk on kişi hayatını kaybetti. 4 kişi ise
hala kayıp. Hayatını kaybedenlerden beşi, TOKİ’nin 2 yıl önce
“törenle” teslim ettiği 450 dairelik Kuzey Yıldızı
Konutları’nın bodrum katlarında oturan apartman görevlilerinin
aileleriydi.

Ülkemizde taşkın, deprem, heyelan gibi doğa
olaylarında yaşanan bu ölümler ilk değildir; emperyalist tekellerin ve
yerli işbirlikçilerin kar hırsı devam ettiği sürece son da
olmayacaktır. Son yıllarda, sadece yaşanan taşkınlarda,
Türkiye’nin hemen her bölgesinde onlarca insan hayatını
kaybetmiştir. AKP iktidarı her seferinde, yaşanan acıların üstünü
örtmek için “doğal afet”, “Dünyanın her yerinde
ölümler oluyor” “hiç beklenmeyecek kadar çok yağış”,
“Takdir-i İlahi” gibi söylemlere sarılsa da, gerçekleri
gizleyememiştir. TMMOB’a bağlı birim yöneticilerinin
açıklamaları, ulusal ve yerel basına yansıyan haberler ve yapılan
incelemelere bakıldığında; daha önceki su taşkınlarında olduğu gibi,
Samsun’da yaşanan can kaybının nedeninin de “doğal
afet” olmadığı açıktır. Halkımız, göz göre göre, bilerek
devlet eliyle ölüme gönderilmiştir.   

Yapılan
açıklamalar ışığında, ölümlerin nedeninin dere yatağının imara
açılması olduğu anlaşılmaktadır. Ölümlerin büyük bir bölümü de,
bu alana inşa edilen TOKİ konutlarında gerçekleşmiştir. “Afet
Yasası” ve “Kentsel Dönüşüm” adı altında, sözde
depreme dayanıklı/güvenilir konutlar inşa etme bahanesiyle, yoksul
halkın evlerine el koyarak tekellere yeni rant alanları açmaya hazırlanan
TOKİ’nin niyeti, bir kez daha su yüzüne çıkmıştır.
Samsun’da 5 kişiye mezar olan “TOKİ Kuzey Yıldız
Konutları”, kentsel dönüşüm kapsamında allanıp pullanan,
görkemli törenlerle açılışı gerçekleştirilen konutlardır. Halkın
can ve mal güvenliğini hiçe sayarak, tamamen piyasacı/rantçı
anlayışla hareket eden TOKİ, dere yatağına inşa ettiği bu konutları
“Fransız Balkonlu lüks konutlar” olarak pazarlamıştır. Mert
Irmağı’nın sağ ve sol sahilinden 200 metreye kadar herhangi bir
yerleşim yapılmaması yönündeki uyarıları kulak arkası eden TOKİ,
evleri yatağın sadece 30 m yanına inşa etmiş ve Belediyenin
‘Bodrum katı yapılmasın’ uyarısını da dikkate
almamıştır.

Ülkemizde kapitalizmin çarpık gelişiminin ve buna
bağlı rantçı politikalarının bir sonucu olarak; plansız ve çarpık
kentleşme, alt yapıya önem vermeme, bilimi ve tekniği dikkate almama gibi
durumlar olağanlaşmıştır. Bilim insanlarının ve teknik uzmanların
uyarıları, çoğunlukla rantçı projelerin önünde engel olarak
görülmüştür. Bunun yanında özellikle AKP’li Belediyelere
tanınan sınırsız yetki ve imkanlar, Belediyelerin hiçbir bilimsel ve
teknik görüşü umursamadan, başına buyruk hareket etmesini de
beraberinde getirmektedir. Nitekim, Mert Irmağı yatağına TOKİ
konutlarının kurulmasına, yani dere yatağının imara açılmasına onay
veren Belediye’nin kendisidir.

DSİ’nin Mert Irmağı
taşkınlarına yönelik uyarıları ve raporları olduğu bilinmektedir.
Dere yatağı kesitinin yürüyüş yolu gibi peyzaj uygulamalarıyla
daraltıldığı, yukarı havzadan sediment ve inşaat atıkları
taşınımının olduğu ve köprü gözlerinin kapanması nedeniyle olası
taşkında zararın katlanacağı, konunun uzmanlarınca defalarca
dillendirilmiştir. Hatta İMO’nun konu ile ilgili açıklamasında
aktarıldığı üzere, TMMOB`nin 2008 yılındaki Samsun Kent
Sempozyumu’nda; “Mert Irmağı bölgesinin yapılaşmaya
açılması nedeniyle büyük risk taşıdığı, ırmak kesitinin
daraltılmasıyla sele davetiye çıkarıldığı, gerekli önlemlerin
alınmaması durumunda büyük felaketlerin yaşanabileceği”
belirtilmiştir. İMO Samsun Şube Başkanı Hüseyin Tüfek tarafından
basına yapılan bilgilendirmede ise; “dere yatağının
kapatılıp üzerine AVM yapılmasına izin verildiği ve inşaatına devam
edilen AVM’de ciddi hasar oluştuğu”
ifade edilmiştir.
Mimarlar Odası Samsun Şube Başkanı Selami Özçelik de açıklamalarında
TOKİ’nin bilimsel kurallara uymadığını ve dere yatağına inşaat
yapıldığını söylemiştir.

Görüldüğü üzere AKP iktidarı
eliyle büyütülen TOKİ, tamamen denetimsizliğin, keyfiliğin hüküm
sürdüğü bir kurum halini almıştır. TOKİ’ye verilen sınırsız
yetkiler “Afet Yasası” ile daha da genişletilmiş, ülkenin her
yanı sorgusuz sualsiz TOKİ’nin ve hizmet ettiği tekellerin rant
alanına dönüştürülmüştür. İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal
Gökçe’nin ifade ettiği gibi; TOKİ, nereyi, nasıl yapılaşmaya
açacağına kendisi belirlemekte, imar planını çıkarmakta ve
onaylamaktadır; yapı denetim yasasına da tabi değildir.

Ülkemizin
tüm yer üstü ve yeraltı kaynaklarını emperyalist tekellerin ve yerli
işbirlikçilerinin sınırsız sömürü ve talanına açan AKP İktidarı,
kendisine engel oluşturabilecek tüm örgütlenmeleri de tasfiye etmek
istemektedir. Kanun Hükmünde Kararnamelerle TMMOB’nin yetkilerinin
elinde alınmak istenilmesi, özellikle yandaş medya aracılığıyla son
dönemde TMMOB’ye yönelik artan saldırılar, dikensiz gül bahçesi
yaratma planının bir parçasıdır. Her ne kadar mücadeleci kimliğini
mevcut yönetim anlayışı elinde kaybediyor olsa da, hala emekten ve
halktan yana yapısını koruyan bir TMMOB, AKP’nin rantçı
politikalarının önünde bir engeldir. Bilimin ve tekniğin halkın
çıkarları doğrultusunda savunulması bu bakımından önemlidir.
Samsun’da yaşanan felakette de, TMMOB’ye bağlı odaların
açıklamaları, AKP zihniyetinin politikalarını ve uygulamalarını
deşifre etmiştir.

Bilinmelidir ki; sel felaketlerinde, depremlerde,
yangınlarda, madenlerde, tersanelerde yoksul halkımızın ölümlerinin
sorumlusu, mevcut sömürü düzenidir. Bilimin ve tekniğin bu kadar
ilerlediği bir dönemde, gerekli tedbirleri alarak doğal afetlerde
ölümleri en aza indirmek mümkündür. Ancak sermayenin bitmek tükenmek
bilmeyen kar hırsı, hayatın her alanında yoksullara gözyaşı olarak
geri dönmektedir.

Devrimci Mücadelede Mühendis ve Mimarlar olarak,
halkımızın acısını paylaşıyor, yakınlarını kaybedenlere baş
sağlığı diliyoruz. Emekten ve halktan yana tüm mühendis ve mimarları
da, sahip oldukları mesleki/teknik bilgiyi halkın çıkarına kullanmaya ve
sömürüye karşı mücadele etmeye çağırıyoruz.

align="center"> 

DEVRİMCİ MÜCADELEDE
MÜHENDİS VE MİMARLAR

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder