6 Temmuz 2012 Cuma

Hayat… Kepçe’nin umurunda mı! / Umur Talu

Hayat… Kepçe'nin
umurunda mı! / Umur Talu

Cengiz Demirel,
Demirel’
di ama taşeron firmada işçiydi.

TOKİ
devletin Toplu Konut İdaresi idi ama taşeron firmayla iş
yapıyordu.

Demirel, kanalizasyon
döşüyordu.

Göçük oldu. 4 metre toprak.

Çıkaramadılar;
kepçeyi çağırdılar.

Kepçe sadece kafasını
çıkarttı.

Başı kopartıp, bedeninden, hayatından
ayırmıştı.

Tarih 2012, yer
Keşan’dı.

Kendi pilotunu bulup çıkartamadığın
gün, işçini de böyle çıkartıyordun.
Milenyumdun!

 

DERE

 

Aynı
TOKİ Samsun’da “Kuzey Yıldızı”
sitesini yapmıştı.

Dere yatağına, bizim gazetenin
tespitiyle, “Fransız balkonlar”
dikmişti.

Dere yatağı dere
yatağıdır.

HES’lerle tabiatı delirtenlerin imar becerisi de
böyleymiş demek ki.

Su hücum etti; dördü çocuk beş kişiyi
yuttu; en
alttakilerdi.

 

YATAK

 

Taşeronlu
işçileri, sigortasız işçileri, sendikasız işçileri…

Bir
ayda tam 61 işçiyi, 6 ayda tam 366 işçiyi yakan, yutan, boğan,
kafasını kopartan bir “Kepçe”
mevcut…

Kepçe, THY’den
Borsa’ya, İstanbul’dan Bursa’ya, Van’dan
Keşan’dan Samsun’a, grev yasağını iş
edinmiş.

Sendikasız bir medya zaten ne diyecek
ki…

Kepçe; itiraz etme, itaat-biat etmeme
ihtimallerini, insanın hak arama hallerini asgariye indirip eğilmeyen boyun
varsa azıcık koparmak için zaten sendikalı sayısını da
düşürüyor.

 

YATAKLIK

 

Sorun
sadece o değil kardeş…

Kepçe”,
unutmuşsunuzdur, katliamlara dönen “cezaevi
operasyonları”
nda da kol koparmıştı.

Kopuk kol
arazide ortaya çıkmıştı.

Bu “Kepçe
Düzeni”
ni anlamak için şunu kavramak
lazım:

Kepçeyi kullanan M.Ü. de işçi ve emir kulu;
kafasını kopardığı Cengiz Demirel de işçi ve emir
kulu.

Geçim çengeline asılan bu insanların, köleliğe
uyum sağlaması, itaat etmesi, gerekirse ötekinin kafasını koparması;
kendi soyundan “kapıcı” çocuklarının, 5
yaşında Abdurrahman’ın, 1.5 yaşında
Hüseyin’in, 9 yaşında
Bedirhan’ın boğulacakları ölümüne
sığınakları yapmaları gerekiyor.

Birbiri üstüne, emir böyle
diye, atölye kapıları kilitliyor…

Bir öteki üstüne alev
alev olacak naylon çadır geriyorlar.

Bir diğerine sözde komutan
denip ezmeleri isteniyor ki; kendi üstlerince ezeli ezilişleri de makul
gelsin.

Başka yoksullara; yok dili, yok kökeni, yok teni
farklı diye düşman olmaları isteniyor ki; kendilerine düşman bir hayata
katlansınlar
.

Katlanırken iki büklüm, kendi
hakikatlerini unutsunlar.

Kendileri ezilip dururken dahi,
dört üniformayla sekiz yumruk, dört cop olup yere yatırmaları,
kıyasıya dövmeleri gerekiyor ki; Kepçe
yürüsün.

 

MEZARLIK

 

Şehitliği
kutsanıp 15 gün önce toprağa verilen daha 21’inde bir
Umut Bulut’un geride kalan 9 aylık oğluna da sel
saldırmış Samsun’da.

Kiralık bir evin, “su
basan katı”
nda. Son anda
kurtarılmış!

Var mı böyle şey!

Var mı
böyle sıvasız hanelerde hep ölüme, hep yangına, hep suya, hep tabuta
sıkışmak!

 

PİŞKİNLİK

 

Kepçe”ye
sorarsan, Ne hata var, ne yanlış! Dere yolunu
şaşırmış!

Öyle zaten:

Karadon’da ne
güzel ölümdü öyle!

Samsun’da ne hatasız
boğulmadır
böyle!

 

KURBAN

 

Soyadın
Demirel diye elbet Demirel olmadan
ölüyorsun ama…

Soyadın Kurban ise pekala
kurban da olabiliyorsun.

Kenan Kurban,
Kepçe operatörü veya kafası kopartılan Demirel
ile aynı yaşta; Çiğli Jet Üssü’nde sivil
memurdu.

Boynuna bir ip doladı askeriyede; de ki,
Kepçe’ye uzattı başını, kurban
oldu!

Haberler kısaca şöyle bildirdi. “Sivil
memur… geçici görev… şok intihar:”

Bu
kadar!

İnsan merak etmez mi, gazeteci merak etmez mi, neden geçici,
neden şok, neden bu kadar çok şok diye.

Anlatayım:

Esasında
Eskişehir Hava garnizonunda sivil memurdu.

Ama her yıl bu insanlar,
nisandan yıl sonuna sürgünlere atılıyor; geçici görev diye.

Ne
çocuğun karnesini, ne doğum görüyorlar, ne doğum günü, ne cenaze.
Böyle kendi cenazesi değilse!

11 yıl böyle angaryalı
çalıştırılmış Kurban!

Dört kez tayin istemiş;
hep hayır. Emir kulu ya. Hem aşağılanacak sivil, hem emredilecek asker,
çifte kavrulmuş köle ya!

Arkadaşları diyor ki,
“Şakacı, hayat dolu bir
arkadaşımızdı”!

Hayat…
Kepçe’nin umurunda mı!

Kaynak:
Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder