'Hâlâ neden tutuklu
olduğumu bilmiyorum'/HATİCE KALKAN
class="cat_article_title" style="margin: 0px -20px; padding: 15px 20px 14px;
border-width: 0px 0px 1px; border-bottom-style: solid; border-bottom-color:
rgb(235, 235, 235); outline: 0px; font-size: 17px; vertical-align: baseline;
background-color: rgb(248, 248, 248); line-height: 1em; font-family:
Helvetica; color: rgb(64, 69, 77); text-align: justify;">‘Hâlâ neden
tutuklu olduğumu bilmiyorum’ style="margin: 0px 0px 20px; padding: 0px; border-width: 0px 0px 1px;
border-bottom-style: dotted; border-bottom-color: rgb(195, 195, 195);
outline: 0px; font-size: 11px; vertical-align: baseline; line-height: 36px;
color: rgb(155, 156, 160); font-family: georgia; text-align: justify;"> class="meta_date" style="margin: 0px 5px 0px 0px; padding: 0px; border: 0px;
outline: 0px; vertical-align: baseline;">Yayın tarihi: style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; outline: 0px; vertical-align:
baseline;">11 Aralık 2012
padding: 0px; border: 0px; outline: 0px; font-size: 12px; vertical-align:
baseline; color: rgb(94, 96, 102); font-family: georgia; line-height:
20px;">
href="http://telgrafhane.org/wp-content/uploads/2012/12/tutuklu.jpg"
style="margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; color: rgb(33,
125, 211); outline: none 0px; text-decoration: initial; -webkit-transition:
background-color 0.2s linear, color 0.2s linear;"> class="aligncenter size-large wp-image-1821" height="576"
src="http://telgrafhane.org/wp-content/uploads/2012/12/tutuklu-1024x576.jpg"
style="margin: auto auto 15px; padding: 4px; border: 1px solid rgb(235, 235,
235); outline: 0px; vertical-align: baseline; float: none; display: block;
max-width: 599px; height: auto; text-align: justify;" title="tutuklu"
width="1024" />
Merhaba,
Ben Hatice. Size Sincan Kadın Hapishanesi’nden
tutuklu bir öğrenci olarak yazıyorum bu satırları.
“Kuvvetli suç
şüphesi” adı altında 12 Mayıs 2012 tarihinden beri
tutukluyum. Gizlilik kararından dolayı da hâlâ tam olarak neden
tutuklandığımı bilmiyorum.
Bana sorulan sorulardan anladığım kadarıyla füze kalkanını
protesto etmek, parasız eğitim istemek, Trakya’daki Ergene
Nehri’ne sahip çıkmak hatta gözaltına alınan, işkence gören
arkadaşlarımla ilgili ailelere ve gazetecilere haber vermek, tutuklanma
gerekçelerim. Görüldüğü gibi bu ülkede vatansever olmak,
sorunlara karşı duyarlı olmak maalesef tutuklanma sebebiniz oluyor ve bir
anda terörist ilan ediliyorsunuz.
Ancak şöyle ki, eğer vatanseverseniz sadece
tutuklanmayla kalmazsınız. Bir
güzel “ıslah” edilmelisiniz. Bunu da tecrit
politikasıyla uygular devlet. Ve tecrit öyle bir şey ki hayatınıza her
şekilde uygulanabilir. Mesela renkli ip, renkli kalem, çiçek yani
hayatınıza fiziki olarak renk katacak malzemeler yanınıza verilmez.
Ailenizin, sevdiklerinizin fotoğraflarını istediğiniz yere asamazsınız,
hapishane karar verir buna.
Daha geçen gün yapılan aramada araştırmalarımızda,
çalışmalarımızda hatta savunmalarımızda kullanmak için
topladığımız gazete kupürlerinden oluşan arşivimize el konuldu. Gazete
kupürlerimizin hapishaneye nasıl bir zarar verme ihtimali olabilir ki?
Bizler politik insanlarız. İşimiz okuma, yazma, çizmeyle; yanımızda bu
tarz şeylerin olması gayet doğal. Ama saldırı bu noktada; tecrit
uygulamasının amacı politik kimliğimizi yok etmeye yönelik.
Dolayısıyla her adımları buna hizmet ediyor.
Gelin görün ki her konuda yasalara bağlı kalan
hapishane idaresi insanların canıyla, kanıyla kazandığı sohbet
hakkını uygulamamak için elinden geleni yapıyor. Adalet Bakanlığı 4.
yargı paketiyle hapishanelerde reform yapacağını iddia ederken acaba bir
insanın sosyalleşebilmesi için günde 15-18 kişi ile iletişim kurması
gerektiğini, aksi halde delirebileceğini bilmiyor mu? Ortada böyle bir
ihtiyaç varken biz haftada 10 saat, 10 kişilik sohbet hakkımızı bile
kullanamıyoruz. Burada en fazla 3’er kişilik hücrelerde kalıyoruz.
Ve hapishane idaresi kimseyi kimseyle görüştürmemek için çok ince
hesaplara giriyor. Avukata, doktora vs. giderken ayrı ayrı çıkartıyorlar
karşılaştırmamak için. Ya da görüşlere çıktığımızda
birbirimizin ailelerine selam vermemizi bile engellemeye
çalışıyorlar.
Tecrit
esaslı hapishanelerde merhaba demek, paylaşmak, dayanışmak yasaktır ve
bireycileştirme aleni savunulan bir devlet politikasıdır. İnsanı
insan yapan düşünceleridir. Düşüncelerin, düşüncelerinin
somutladığı resim ve semboller yasaklıdır. Bu yasalara tabi olmazsanız
3 kişilik hücrelerden tek kişilik hücrelere atılır, günde bir saat
havalandırmaya çıkarılırsınız. Sesinizi kimsenin duymadığı ağır
bir tecrit uygulanarak inançlarınızdan vazgeçmeniz beklenir. Bu yüzden
tecrit işkencedir.
style="margin: 0px; padding: 0px; border: 0px; outline: 0px; vertical-align:
baseline;">HATİCE KALKAN
Sincan Kadın Hapishanesi J-3
Sincan/Ankara
kaynak:cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder