"Sen Söylersen Suç,
Başkası Söylerse Demokratik Talep"
Üniversite öğrencilerinin
yargılandığı davada, savcı, öğrencilerin parasız eğitim istemesinin
"yasal ve demokratik olduğunu" ancak bunları yasal bir derneğin
çağrısıyla yaptıkları için suçlu olduklarını iddia etti. Hakim de
bu görüşe katıldığını belirtti. Avukat Karatana ise "Hukuk
kişiye göre mi işliyor?" diyor.
src="http://www.bianet.org/resim/olcekle/43219/490/299" width="490"
/>
Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yedi üniversite
öğrencisinin yargılandığı davanın savcısı Mustafa
Dede, öğrencilerin taleplerinin "demokratik hak
olduğunu" ancak 1 Mayıs mitinginde taşıdıkları afişte
Mahir Çayan'ın resminin olması nedeniyle
"örgüt bağlantılarının olduğunu" ileri
sürdü:
"1 Mayıs İşçi Bayramı'nın resmi tatil olmasına
ve parasız eğitim istemenin de demokratik bir hak olmasına rağmen,
şüpheliler bu konularda yaptıkları basın açıklamalarını (yasal bir
dernek olan) Gençlik Derneği adına yaptıklarından ve taşıdıkları 1
Mayıs afişinde Mahir Çayan'ın resminin olması
nedeniyle..."
Savcı, öğrencilerin, "İlimizde (Bursa) ve
diğer illerde legal görünüm altında düzenlenen basın açıklamalarına
katılmalarını" suçlamalara delil olarak gösterdi.
Davanın 13
Kasım'daki ilk duruşmasında, Mahkeme Heyeti Başkanı
Fahrettin Baş da savcıyı onayladı ve "Parasız
eğitim istemek demokratik bir hak tabii ama işte bütün bunlar bir araya
gelince örgüt suçu oluyor" dedi.
Avukat Evrim Deniz
Karatana, bianet'e yaptığı açıklamada, "Mahkemelerin
her türlü demokratik hak kullanımını yargılaması o kadar teşhir oldu
ki bunu gizlemek için parasız eğitim talebinin, füze kalkanı
protestosunun önüne 'örgüt faaliyeti kapsamında' ibaresini
getirip herkesi yargılayıp ceza verebileceklerini düşünüyorlar"
dedi.
Karatana, duruşmada hakimin bunu ısrarla belirtmesinin de
böyle bir kaygının sonucu olduğunu savundu ve "Temel hak ve
özgürlükler herkes içindir ve bu hakların kullanımı hiçbir biçimde
kısıtlanamaz. Dolayısıyla böyle bir ayrım hukuki ve hakkaniyete uygun
değildir" diye konuştu.
15 yıl hapis cezası
istendi
Savcı Dede'nin iddianamede öne sürdüğü gibi
"yasal haber sitelerindeki haberlere göre, yasal basın
açıklamalarına katıldıkları tespit edilen" Ezgi
Özgün, Nuriye Gülmen, Coşkun
Yabaş, Deniz Demiral, Gökhan
Palabıyık, Onur Şimşek ve Nazım Can
Kızıl'ın, Türk Ceza Kanunu (TCK) 220/6 maddesi uyarınca
"örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" ve
Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 7/2 uyarınca "örgüt propagandası
yapmaktan" cezalandırılmaları talep ediliyor ve haklarında 15 yıla
varan hapis cezası isteniyor.
Öğrencilerin katıldıkları ve
iddianameye göre suç sayılan eylemler şunlar: "8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü, 12 Mart Gazi olayları anması, 30 Mart Kızıldere
anması, 1 Mayıs mitingi."
Sanık öğrencilerden Özgün'ün
Sevil Sevimli'yle telefonda konuşması da delil
sayıldı.
Eskişehir'e Erasmus programıyla okumaya gelen ve 10
Mayıs'ta Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) örgütü
üyeliği suçlamasıyla tutuklanan Fransa vatandaşı 21 yaşındaki
Sevimli, 6 Ağustos'ta Üçüncü Yargı Paketi kapsamında href="http://www.bianet.org/bianet/genclik/140164-sevil-sevimli-serbest-kaldi-2823"
target="_blank">tahliye olmuştu.
Kendisi de 9 Mayıs'ta
tutuklanan ve dört ay boyunca Sincan Kadın Cezaevi'nde kalan Özgün,
bianet'e yazdığı mektubunda, " href="http://www.bianet.org/bianet/hukuk/140445-disari-cikmak-icin-ilginc-hikayelerimiz-mi-olmali"
target="_blank">Dışarı çıkmak için ilginç hikayelerimiz mi
olmalı?" diye sormuştu.
Davanın bir sonraki
duruşması 16 Ocak'ta, Bursa 6. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde.
Kaynak: bianet.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder