Türkiye'nin ilk 'komünü'
Viranşehir'de kuruluyor./EYÜP TATLIPINAR
class="news_title" style="font-size: 18pt; line-height: 40px; font-family:
'Arial Black'; color: rgb(219, 10, 45); padding: 0px; margin: 0px; clear:
both; background-color: rgb(245, 245, 245);">Türkiye'nin ilk
'komünü' Viranşehir'de kuruluyor style="font-weight: 700; font-size: 9pt; line-height: 17px; font-family:
Verdana; margin: 0px 0px 12px; background-color: rgb(245, 245, 245);">Urfa
Viranşehir'de şu sıralarda Türkiye'nin ilk 'komün
yerleşimi' inşa ediliyor. 70 aileyi kapsayan, herkesin bir dayanışma
ağı içinde yapımında bizzat çalıştığı evleri hayata geçirme
fikri, bütün zamanını yollarda geçiren gezgin gazeteci Metin
Yeğin'den çıkmış. id="news_content" style="font-family: Verdana; font-size: 9pt; margin: 0px
0px 5px; line-height: 16px; background-color: rgb(245, 245, 245); clear:
right;">
src="http://www.facebook.com/plugins/like.php?href=http://www.facebook.com/aksamgazetesi&layout=box_count&show_faces=false&width=80&action=like&colorscheme=light&height=65&locale=tr_TR"
style="border-style: none; overflow: hidden; width: 80px; height:
65px;">
EYÜP TATLIPINAR
/>Metin Yeğin'in uzun bir hikayesi var; 1980 öncesinde
İstanbul'daki gecekondu mahallelerinin kurulmasında çalışmış, 80
döneminde 3 yılını cezaevinde geçirmiş, çıktığında hukuk okuyup
avukat olmuş, Cambridge'de sinema eğitimi almış... Son 20 yılını
yollarda geçirmiş ve dünyanın hiçbir yerinde dört aydan fazla
kalmamış. Gezip gördüğü yerleri, dünya sokaklarının nabzını
yazılarda, kitaplarda, belgesellerde anlatmış... Dikkat çekici projesini
geçen aralık ayında yolunun düştüğü Urfa'daki Viranşehir
belediyesine sunmuş ve sıcak karşılanınca Türkiye'nin ilk
komününü kurmak için çalışmalara başlamış...
/>Yeğin'in Viranşehir'in kenar mahallelerinden birinde hayata
geçirdiği yerleşim projesi 70 aileyi kapsıyor. İlk aşamada 24 evin
tamamlanacağı projede altı yaşından büyük herkes çalışıyor ve
neyin, nasıl düzenleneceğine birlikte karar veriyor. İnsanların ev
sahibi olmasının yanında önemli diğer bir hedef de dayanışma
kültürünün gelişmesi. Başlangıçta böyle bir fikrin hayata
geçirilebileceğine Viranşehirliler de inanmazken şimdi yurtdışından
bile merakla izleniyorlarmış. Projeden maddi kazancı olmayacağını
söyleyen Yeğin, 'İyi de o zaman niye böyle bir şey yapıyorsun
ki?' türünde sorularla karşılaşıyormuş. 'Siz mesela futbol
oynayıp sakatlanmadınız mı, orada ne kazanıyorsanız ben de onu
kazanıyorum' sözleriyle cevap veriyor. Yeğin'le kendi hikayesini
ve projesini konuştuk.
20 YILDIR YOLLARDA
/>- Neden yerinizde duramıyorsunuz?
100 yıl
yaşama garantimiz olsaydı, onun içinde 25 yıl okula gitme, 25 yıl
çalışma son 50 yıl da gezme fırsatı bulabilseydik başka türlü
düşünüp hareket edebilirdim. Ama öyle bir yaşam yok tabii. Hemen
başlayayım bu gezme işine dedim 20 yıl kadar önce.
/>- Geçim derdi, vize problemleri...
Evim
ve arabam olmadığı için geçim derdim fazla yok. İlk zamanlarda
gittiğim yerlerde bulduğum işlerde çalışıyordum. Zamanla çeşitli
yayınlarda yazı yazarak, kitap çıkararak, televizyonlar için
belgeseller, programlar çekerek de biraz para kazanmaya başladım.
Dünyanın her yerinde arkadaşlarım var. Gezmek, geçinmek için öyle
büyük paralara ihtiyacım yok. Avukat kimliğim de vize işini
kolaylaştırıyor. Bir de galiba kimse artık bir yerde kalacağıma
inanmıyor.
- Türkiye'de bir komün kurma fikri
Latin Amerika gezinizde mi aklınıza geldi?
Latin
Amerika'da alternatif hareketlerle birlikte gezdim. Brezilya'daki
topraksız işçilerin büyük arazileri işgal ettiğini gördüm. 13 bin
kişinin 21 gün süren 270 kilometrelik yürüyüşüne katılmıştım.
Üç milyon kişiye ulaşan büyük bir organizasyonları var, işgal
ettikleri toplam arazi Belçika'dan büyük. Orada kendi evlerini
yaparlarken aralarındaki ilişki de başka yerde göremeyeceğiniz kadar
demokratik biçimde gelişiyor. İşin dayanışma kısmına bakılırsa
oradaki örneklere benzetilebilir. Türkiye'de de 1970'li yıllarda
gecekondu mahalleleri benzer biçimde yapılıyordu ama orada sonuç olarak
sadece barınma hakkı değil, rant değeri de kazanıldı.
/>- Viranşehir'deki evlerin mülkiyeti orada oturacak
kişilere ait olmayacak mı?
Evlerin ve arsaların rant
aracı olmasını istemediğimiz için mülkiyeti ailelerden kurulu
kooperatife verdik. İnsanlar orada ömürleri yetiyorsa yüz yıl
otursunlar, sonra çocuklarına bıraksınlar. Ama başlangıçta herkesin
onayladığı sözleşmeye göre satılamaz ya da kiraya verilemez. Boş
bırakıldığında ne yapılacağına da kooperatif üyeleri karar
verir.
- Klasik komün yaşamı
önermiyorsunuz ...
Burada her şeyin iç içe
yaşandığı, örneğin gelirin ortak bir para havuzunda toplandığı bir
örgütlenme biçimi önermiyoruz. Niyetimiz dayanışmacı bir yerleşim
yaratmak. Evleri birlikte inşa ederken dayanışmacı, demokratik
kültürün de gelişeceği bir proje... İşlerin nasıl yürüyeceği
çocukların ve kadınların da katıldığı toplantılarda
kararlaştırılıyor.
- Başka katılım
şartlarınız var mıydı?
İki şartımız vardı.
Birincisi katılanların evsiz olmaları. Kirada yaşayanlar ya da çokça
rastlandığı gibi bir evde 2-3 başka aileyle birlikte yaşayanlar...
İkincisi ortak çalışmaya katılmaları. Çalıştırmak için başka
birini tutmadan, işin bir yerinde durup dayanışma ağı içinde yer
almaları...
YURTDIŞINDAN GELEN MERAKLILAR BİLE
OLUYOR
- Projeniz için neden Viranşehir'i
seçtiniz?
Oranın belediyesinin bu projeye açık
olması en büyük nedendi. 100 bin nüfusu barındıran, vaktiyle İpek
Yolu'nun geçtiği tarihi bir şehir. Herkes proje başladığından beri
büyük ilgi gösteriyor. Türkiye'nin diğer yerlerinden de böyle bir
projeye katılmak isteyenler çıkıyor.
-
Katılmak isteyenlere ne diyorsunuz?
Burada önemli olan,
işin başlangıcından itibaren gelişen dayanışma ilişkisi. O tecrübeyi
önemsediğimiz için sonradan katılımlara açık değiliz. Yalnız
deneyimlerimizi isteyen herkesle paylaşıyoruz. Bu proje bittikten sonra
başka yerlere bakabiliriz. Lice'den Samsun'a kadar pek çok yerden
meraklı izleyicilerimiz var. BBC'de ve Agence France Press'te
haberimiz çıktığından beri yurtdışından mimarlar, mühendisler,
meraklılar ağırlıyoruz.
- Ne zaman bitirmeyi
öngörüyorsunuz?
Aslında şimdiye kadar büyük
kısmının bitmiş olması gerekirdi ama bu yıl daha önce hiç
yağmadığı kadar, inanılmaz bir yağmur yağdı. Haziran'ın sonuna
doğru önemli kısmını bitireceğimizi düşünüyorum.
/>- Böyle bir proje örneğin İstanbul'da da yapılabilir
mi?
Belediyelerin öncülüğünde yapılabilir, neden
olmasın? Ama tabii belediyelerin rant önceliğini bir kenara bırakması
lazım. Şu andaki anlayışta, kentsel dönüşüm projelerinde asıl amaç
rant sağlamak, yoksa insanlara yaşayacakları ev sunmak gibi bir öncelik
yok. İnsanlar da bunu normal karşılayabiliyor.
7 bin
liraya 140 metrekarelik 'lüks' ev
/>- Maliyeti ne kadar evlerin? Finans desteği aldığınız bir
yer var mı?
Dünyadaki herhangi bir fondan ya da sivil
toplum kuruluşundan herhangi bir destek almadık. Sadaka vermek gibi bir
niyetimiz de yok. Herkes kendi evinin parasını kendisi karşılayacak. Ama
tabii evlerin maliyetleri çok düşük. 225 metrekarelik bir bahçe içinde
140 metrekare ev için 7 bin lira gerekiyor. Şu andaki ilk aşamada yapılan
24 evin toplam maliyeti bir TOKİ konutunun maliyetini geçmez
anlayacağınız.
- Neden o kadar ucuz? Dayanıklı
mıdır?
Yoksul insanların başlarını sokacakları
mütevazı evler biçiminde algılamayın. Bütün Viranşehir'deki en
güzel evler olacak buradakiler. Ucuz olmasının asıl nedeni kerpiç
elbette. İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Bilge
Işık'ın önerdiği formülle yapıyoruz kerpiçleri. Deprem
testlerinden başarıyla geçmiş bir formüldür. Betonarme evlere göre
daha sağlıklıdır; betonarme evde yaşamak başınıza naylon poşet
geçirmek gibidir. Kerpiç evler hava alır, içerisi koku tutmaz örneğin.
Dışarıda sıcaklık 50 dereceyse içeride 25 derecedir, dışarısı
sıfır dereceyse içerisi 18 derece kalabilir. Betonarme bir evle
karşılaştırılamayacak kadar avantajlıdır. Yerler ve tavan ahşap,
mutfaklar mermer olacak. Herkese barınma hakkının aslında ne kadar
ulaşılabilir bir şey olduğunu göstermek
istiyoruz.
kaynak:aksam.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder