31 Mart 2011 Perşembe

İSTANBUL HALKININ YAŞAMI SİYASİ HESAPLARA KURBAN EDİLİYOR

İSTANBUL HALKININ YAŞAMI
SİYASİ HESAPLARA KURBAN EDİLİYOR

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş`ın imar affıyla ilgili
açıklamaları üzerine 30 Mart 2011 tarihinde bir basın
açıklaması yaptı.

İSTANBUL HALKININ YAŞAMI SİYASİ HESAPLARA KURBAN
EDİLİYOR

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, dün
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "2009
Yerel Seçimlerinin 2. Yılı Değerlendirme Toplantısı"nda
İstanbul‘un deprem sorununa çözüm üretmek adına
İstanbul‘daki kaçak ve ruhsatsız binalara deprem
güçlendirme izni verebileceklerini açıkladı.

Topbaş açıklamasında "Halkımız deprem riski taşıyan
binaları kullanmaya devam ediyor. Bu yapılar kullanımda olduğu
için müdahale edemiyorsunuz. Deprem güçlendirmesi
adına müracaat yapanlar belediyelerden ruhsat alamadığı için
bir çözüm gelmesi gerekiyor. Bununla ilgili bir af
sayılmayacak ama diğer taraftan geçici bir kullanım belgesi
verilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Böyle bir
hazırlığımız var. Bunu, hükümete ve TBMM‘ye teklif
edeceğiz." ifadelerini kullanmıştır.

Türkiye‘nin bir deprem ülkesi olduğu sır değildir. Sayın
Topbaş‘ın İstanbul‘daki mevcut yapıların % 60-70‘inde
imara aykırılıklar olduğu yönündeki tespiti de doğrudur.
Odamız her platformda deprem fay hatları üzerinde bulunan hemen hemen
tüm illerimizde mevcut yapı stokunun sorunlu olduğuna, inşa halindeki
yapılarda ise denetimlerin yetersizliği ve yapı denetimin gereğince
uygulanmaması nedeniyle olası depremlerde çok sayıda insanımızın
hayatını kaybedeceğine dair endişelerini dile getirmektedir.

Deprem riski yüksek olan illerimiz arasında 15 milyona varan
nüfusuyla İstanbul‘un acil çözümler beklediği
biliniyor. Olası bir İstanbul depreminde kaçak yapılaşma, imar
yasasına ve yapı denetim yasasına uygun inşa edilmeyen binaların
varlığı nedeniyle tüm yapıların %40‘ının hasar
göreceği, %10‘unun yıkılacağı ve  100 binin
üzerinde insanımızın hayatını kaybedeceği varsayılmaktadır.. />

Ancak sorunun çözümünde birinci derecede yetkili olan
Kadir Topbaş, olası İstanbul depremi ile ilgili, meslek odalarının,
üniversitelerin ve bilim insanlarının uyarılarını dikkate almak
yerine insan yaşamını siyasi ranta çevirmeyi tercih etmektedir. />

Kadir Topbaş, denetimsizlik nedeniyle artan kaçak yapılaşmanın
hesabını vermek, denetimsizliğin önüne geçmek yerine
örtülü imar affına hazırlanarak sözüm ona deprem
için önlem aldığını, dolayısıyla insan yaşamını
önemsediğini iddia etmektedir.

Ancak unutulmamalıdır ki yapı stokumuzun bu duruma gelinmesinde merkezi
ve yerel yönetimlerin payı büyüktür. Her seçim
dönemi çıkarılan imar afları kaçak yapı sahiplerinde
"bir yolu bulunur" algısına yol açmaktadır.
Topbaş‘ın yaptığı talihsiz açıklama ne yazık ki bu
algıyı daha da pekiştirecektir.

Japonya depremi sonrası toplumsal duyarlılığın arttığı bir
süreçte mevcut yapıların depreme karşı
güçlendirmesi gerekliliğinden yola çıkarak yapılan
örtülü imar affı önerisi seçim öncesi umut
tacirliği yaparak halktan oy alma çabalarından öte bir anlam
taşımamaktadır.

Ruhsat almaksızın inşa edilen kaçak yapılar gerek projelendirme
gerekse imalat sürecinde hiçbir şekilde mühendislik hizmeti
almamış yapılardır. Varsa projelerinin deprem yönetmeliğine uygun
olup olmadığı bilinmemektedir. İmalat süreci denetlenmediği
için kullanılan malzemelerin standartlara uygun olup olmadığı da
bilinmemektedir.

Dahası Topbaş‘ın önerisi kendi içinde
uygulanabilirliği ve mühendislik hesapları yönünden de
sakıncalar barındırmaktadır. Sayın Topbaş mevcut her yapının
güçlendirebileceğini varsaymaktadır. Bu mantık hatalıdır.
Deprem güvenli yapı için güçlendirme önerilen
yöntemlerden biri olmakla birlikte her bina için uygulanamaz. />

Mevcut bir yapının güçlendirilmesine ya da yıkılıp yeniden
yapılmasına, yapının tasarımı, güçlendirme maliyeti ve
benzeri etkenlere bakılarak karar verilir. Örnekse, bir yapının
güçlendirme maliyeti yıkılıp yeniden yapılma maliyetinin
%40‘ını aşıyorsa bu yapının güçlendirilmesi tercih
edilmez. Topbaş‘ın önerisinin uygulanabilirliği teknik anlamda
da sorunludur.

Bir deprem coğrafyasında bulunan ülkemizde merkezi ve yerel
yönetimlerin yapması gereken imar afları uygulamalarını teşvik
etmek değil, cezai yaptırımlar ve yoğun denetimlerle kaçak ve imar
dışı uygulamaların önüne geçecek önlemleri
almaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder