STHP: Meclise Sunulan
"Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun" tasarısı
class="rtejustify">Meclise Sunulan "Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma
Kanun" tasarısı Su Havzalarına, Ormanlara, Meralara, Kıyı
ekosistemine ve Biyoçeşitliliğe saldırıdır
"Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun"
tasarısı görüşülmek üzere 5 komisyondan sadece
Çevre Komisyonunun raporu ile 17.03.2011 tarihinde TBMM ne
sunulmuştur.
Sağlığı, eğitimi, doğal alanları sermaye saldırganlığına
açma, emeğin sömürülmesi, doğayı ve yaşamı
ticarileştirme ve yok etme çizgisinde ilerleyen AKP derelerini,
ormanlarını, toprağını, su havzalarını korumak için direnen
halkın karşısında şirketlerin çıkarlarını savunmaktan bir an
bile vazgeçmediği gibi sermayenin hareket alanını geliştiren
bütün yasal düzenlemeleri bir bir yaşama
geçirmektedir.
Bu taslak yasallaşırsa;
- yürürlüğe girdiği andan itibaren o tarihe kadar alınmış
Tabiat Sit kararları, Milli Parklar, Tabiat Parklarının koruma
statüleri iptal edilecektir. - Su Kullanma Hakkı Sözleşmesi imzalamış ve / veya HES
(Hidroelektrik Santral) için lisans almış tüm şirketlerin
önünde engel olarak duran havza koruma statüleri
kaldırılacaktır. Böylece Milli Park olan Munzur vadisinde, Arılı,
Çağlayan, İkizdere Vadileri gibi 1. derece sit alanı ilan edilen
vadilerde şirketlerin faaliyetleri yasallaşacak ve HES inşaatları hız
kazanacaktır. Bu yasa ile "İstanbul Kuzey Kesimi - Karadeniz Kuşağı
Doğal SİT Alanı" kararı da kaldırılarak İstanbul'a
yapılması planlanan 3. Boğaz Köprüsü projesinin
önündeki bir yasal engel daha kalkacaktır. - Bu yasa ile tüm tabiat kararları, doğal alanları kimlerinin ve
nasıl kullanılacağı ile ilgili karar verme yetkisi Çevre ve Orman
Bakanlığına verilecektir. - hazine arazileri, meralar, ormanlar ve su havzaları kullanıma
açılacaktır. Çevre ve Orman Bakanlığı yasadan aldığı
yetki ile gerekli gördüğünde doğal alanlarla ilgili izinler,
intifa veya irtifak haklarını üçüncü şahıslara
devredilebilecektir - tür ve habitatları koruma bahanesi ile doğal alanların işletme
yetkisi il özel idarelere, belediyelere, vakıf ve derneklere bakan
onayı ile verilebilecektir. Böylece sadece doğal alanlar değil
Anadolu'da yetişen tüm biyolojik tür ve çeşitler de
doğrudan bakanın yetkisi ile ticarileştirilebilecektir. - Bakanlık koruma alanlarına ait uzun devreli gelişme plan yapma yetkisini
de özel kuruluşlara devredebilecektir. - Şirketlerin kullanımına sunulan doğal alanlar özel güvenlik
güçleri ile korunacaktır. Bugün Anadolu'nun pek
çok yerinde şirketlerin HES yapmak için talan ettiği su
havzalarında derelerini korumaya çalışan yöre halkına
Jandarma ve özel güvenlik kuvvetleri müdahale ettiği gibi
bundan sonra elinden merası, deresi, ormanı ya da kamulaştırılarak
tarlası alınanlar için de yaşanacağı açıktır. - Bakanlığın alacağı kararlar, bugüne değin HES (hidroelektrik
santral) lisansı vererek Anadolu'daki tüm derelerin ve su
havzalarının ticarileştirilmesini sağlayan bakanlığa bağlı aynı
bürokratlar, bakanlığın belirleyeceği akademisyen ve gene
bakanlığın seçeceği STK'lardan oluşan kurullar tarafından
verilecektir.
Bakanlığın; bağlı bulunduğu hükümetin politikasını yerine
getirecek kararları tüm doğal alanları kullanma esaslı
değerlendirileceği ve ticarileştireceği açıktır.
Çevre ve Orman Bakanlığı'nın; şirketlerin
önünü açmak, doğal varlıkları şirketlerin
kullanımına sokmak için yasa tanımazlığı bu taslak yasa ile de
sınırlı değildir. Bilindiği gibi Hasankeyf ve Allianoi için
tarihi sit kararları bulunmasına rağmen her iki sit alanında da baraj
yapımı için çalışmalar hızla sürmektedir. Doğayı
sermaye birikimine sokma çabaları ile hükümet; doğal
alanların korunması ile ilgili Türkiye'nin taraf olduğu; Bern
Sözleşmesi, Dünya Mirası Sözleşmesi, Ramsar Sulak Alanlar
Sözleşmesi gibi uluslar arası anlaşmalarını da yok
saymaktadır.
Bugün, gelinen noktada, idare yani Çevre ve Orman Bakanlığı;
yasa yapma-yürütme, plan değişikliği yapma ve uygulama hakları
ile donatılmış, su havzalarını bütünleşik olarak
yöneten, AB su çerçeve direktifine uyumlu kamu-özel
ortaklığıdır.
Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun tasarısı ile sit ve
tabiat koruma kararlarının iptal edilmesi de dahil yukarıda sayılan
tüm değişikliklerle, doğal ve kültürel varlıkların
kullanımı; paydaşların yönetimine ve kullanımına
sunulmaktadır.
Paydaşlar; doğayı ve doğal varlıkları sermaye birikimine sokan/sokacak
olan şirketler, ilgili kamu-özel kurumları ve bu kurumların
seçtiği (şirket-kamu işbirliğindeki) sivil toplum
kuruluşlarıdır.
Yasa ile tüm Anadolu'da su kullanım hakkı sözleşmeleri ile
HES yapımı için 49 yıllığına şirketlere devredilen 2000
civarında dere parçası ve havzasının, yapılacağı alanların
ticarileştirilmesinin, ormanların ve meraların şirketlerin kullanımına
sokulmasının, orman, mera, vadilerde maden arama ve çıkarma
faaliyetlerinin ve deniz kıyılarında termik santral, nükleer
santralar yapımının, tersanelerin hızla çoğalmasının yolunu
daha güçlü açmış olacaktır.
Bizler:
- Doğayı; dereleri, meraları, ormanları, yer altı sularını, madenleri,
biyolojik tür ve çeşitliliği şirketlerin sermaye birikimine
sokan, - Bugüne değin alınmış sit kararlarını ve tabiat parklarını,
milli parkların koruma kararlarını kaldıran, - Doğal alanlar ile ilgili kararları Hükümetin politikaları
doğrultusunda alan çevre ve orman bakanlığının kurullarına ve
bakanın doğrudan onayına bırakan,
"Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun
Tasarısı"na karşıyız.
Suyun ticarileştirilmesine, doğanın metalaştırılmasına ve sermaye
talanına açılmasına karşı mücadelemiz sürecektir.
Bu yasa Meclis'ten geçmemelidir.
Yasa taslağı mecliste onaylanırsa bilinmelidir doğayı ticarileştirmeye
çalışanlar karşısında halkı bulacaktır. Mücadelemiz
sermaye elini doğadan çekinceye kadar sürecektir.
Yasanın arkasında duran herkesi uyarıyoruz:
Halkın direnişini yasalarınızla engelleyemeyeceksiniz.
Anadolu nükleere, termik santralarla, yeraltısularını
şişelenmesine, tersanelerle kıyıların talan edilmesine,
siyanürlü altına, çimento fabrikalarına, taş ocaklarına,
HES'lere karşı, İstanbul ve Marmara 3. Köprüye
yürüttüğü yaşam savaşını kazanacaktır.
Zafer direnen halkın olacaktır.
SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR PLATFORMU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder