31 Mart 2011 Perşembe

Yağlı ilmek sevdalısı kuzular / Sırrı Süreyya Önder

Yağlı ilmek sevdalısı
kuzular / Sırrı Süreyya Önder

Eski kovboy filmlerinde görmüşsünüzdür, ortada eli
kolu bağlanmış birisi vardır, etrafta da “İp getirin,
asalım!” diye bağrışan bir sürü sevimsiz adam...
Ülkemiz, hastalıklı bir suç üzerine, ilmi var irfanı yok
bir anayasa profesörü sayesinde, tarihin derinliklerine
gömülen bu yöntemi tartışıyor.
Tartışmaya katılanların çoğu, meseleye kovboy filmlerindeki
“Asalım!” diye haykıran güruhun histerisiyle yaklaşıyor.
Ben şu ahir ömrümde asılmaya götürülen birini
yakından görmek, tanımak acısını yaşadım.
Levon Ekmekçiyan’dı...
Birçok 12 Eylül istatistiğinde, niyeyse hep ‘ayrı’
sayılan, bazen de hiç sayılmayan bir infazdır.
İdamdan bir gün önce gazete verilmedi koğuşlara. Bu durum, bir
idamın daha onaylandığı anlamına geliyordu. Böyle günlerde
herkes derin bir suskunluğa bürünürdü. O gece, kimsenin
gözünü uyku tutmazdı. Koridorlarda, gece yarısından sonra
olabilecek her türlü hareketlilik dikkatle dinlenirdi. O gece
geldiler, götürdüler, astılar...
O güne kadar hiç denenmemiş yöntemlerle işkence
edildiğini öğrenmiştik Ekmekçiyan’a.

İdama götürülürken bile
dövülenler

Cezaevi Komutanı Albay Raci Tetik’in, idama
götürülmelerde insanlık dışı davranışları konuşulurdu
hep.
Yıllar sonra, şimdilerde sürgün hayatı yaşayan gazeteci Ahmet
Kahraman, Albay Raci Tetik’le bir röportaj yapmıştı.
Röportajın sonunda, albayın karısı “Komutan geceleri
hiç uyuyamıyor!” diye dert yanmıştı. Muhtemelen, idama
götürülürken bile hınçla saldırdığı fidanlar
gözünün önünden resmi geçit
yapıyorlardı.
Vicdandan daha yumuşak bir yastık icat edilmemiştir ve bazen rahat bir
uykudan daha kıymetli çok az şey vardır.
Bu profesör ile Tetik arasında hiçbir fark yoktur.
Sözümü geri alıyorum! İlkokuldan itibaren
ölme-öldürme eğitimi alarak yetiştirildiği için
belki de Tetik, anayasa ve hukuk gibi bir insanlık eğitiminden
geçirilen profesörden daha mazur sayılabilir.
“Bir kenarda dursun canım, lazım olur!” diyebilecek kadar
Azrail’in vasfına soyunan birisinin revize ettiği anayasadan ne
hayır geleceğini de sizin ferasetinize bırakıyorum. Adnan
Menderes’i ipe götürenlerin en sevindiği şey, ellerinin
altında idam cezasının hazır olmasıydı...
Pedofili ya da suçu tetikleyen sosyal faktörler üzerine
kafa yorması, önlemler düşünmesi falan beklenebilir mi bu
kafadan?

Son duasını bitiremeyenler
Bir de MHP ve BBP yetkilileri savunuyorlar idamı, büyük bir
hararetle. Bugünkü yöneticilerinin büyük
çoğunluğu Mamak zindanlarından geçmiş ve en az bir-iki
idama tanık olmuşlardır. İdam edilenler içerisindeki 8 kişi de
kendi arkadaşlarıdır.
Halil Esendağ ve Selçuk Duracık’ın idam edilişlerini,
idamda hazır bulunan imam Abdullah Şevki Tüzüner şöyle
anlatıyor: “Dua ederken başımı aşağıya indirmiştim. Cellatla
konuştuklarını gördüm. ‘La ilahe illa...’ derken,
tevhidlerini tamamlayamadan şehit edildiler. Ne konuştular diye
sorduğumda, cellat ağlayarak kendisinden helallik istediklerini
anlattı...”
Bir ülkede darağaçları kurulunca, ilmeğin sadece sizin
istediğiniz boyunlara geçeceğinin hiçbir garantisi yoktur.
Bunu en iyi bilmesi gerekenler arasında sizler de varsınız. Fikrinizin
iktidara çıktığı günlerde, sizler için de
darağaçları kurulmasının üzerinden çok
geçmedi.
İdam cezası, ‘intikam’ üzerine inşa edildiği
için hukuki değildir.
İdam cezası, telafisi ve geriye dönüşü imkânsız
sonuçlar doğurabileceği için insani değildir.
Solcular, sosyalistler, Kürtler yüzlerce kere bunu
düşündüler, MHP ve BBP yetkilileri de en az ‘8’
kere düşünmek durumunda.
Bu yazıyı, ilkgençlik yıllarımda tanık olduklarımın
ağırlığıyla yazdım. Birisi, bu anayasa profesörüne, idam
edilmenin ‘yumurta yemek’ gibi bir şey olmadığını
söylemeliydi. Ona “Sen sus, Sağlık Bakanın konuşsun!”
diyecektim ama anayasacısı böyle olanın hekimine
güvenemedim...
Faruk Erem’in yazdığı ‘Bir Ceza Avukatının Anıları’
adlı kitabı, gönlünden idamı bir yöntem olarak
geçiren herkese tavsiye ediyorum. İnsan kalabilenler
‘üşüyen idamlık’ öyküsünde buz
kesecektir, eminim...

 

Kyanak: Radikal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder